OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 19, 2001 00:00
HÜRRİYETCumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e bağlı Devlet Denetleme Kurulu, denetimlere fon bankalarından değil de, kamu bankalarından başlamış. Haberin başlığında, "Çankaya baskını" deniyor. Devlet Denetleme Kurulu, bankaların denetimi konusunda "yardım ve bilgi" istediği Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun cevabını beklemeden büyük bir hızla başlamış işe. Oysa Cumhurbaşkanlığından denetimin fon bankalarını kapsadığı açıklanmış. İşte bu noktada bir çelişki olduğu öne sürülüyormuş. Söz konusu açıklamada sözü edilen "Tasfiye edilen ve yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankalar" kapsamına, kamu bankaları girmiyormuş. Bugün toplanacak Milli Güvenlik Kurulu, koalisyon ortağı partileri karşı karşıya getiren hassas konuların da bulunduğu Ulusal Program'ı görüşecekmiş. Çankaya Köşkü'nde 09.00'da başlayacak MGK'ya, ulusal programda ana dilde eğitim ve TV konularına karşı çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli, resmi bir ziyaret için Türkmenistan'da bulunduğu için katılamayacakmış. Bahçeli'nin görüşlerini, MHP'li Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun dile getireceği yazılıyor. MGK'da gündeme gelecek diğer bir konu da, Nakşibendi tarikatının lideri Esad Coşan'ın, Süleymaniye Külliyesi'ne gömülmek istenilmesi konusu olacakmış. Toplantıda hükümetten, 'külliye bahçeleri ve özel arazilere defin işlemleri ile kimlerin buralara gömülebileceğinin' net bir kanunla belirlenmesini isteyecekmiş askerler. Ermeni soykırımı yasaları ve ABD'nin Irak'a yaptığı bombalı saldırı da, toplantıda konuşulacak diğer konular olarak sıralanmış. Yener Süsoy bu hafta, Süleyman Demirel'in doktoru Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ile konuşmuş. Müftüoğlu, 70 yaşın artık orta yaş kabul edildiğini söylüyor. Bir insana yaşlı diyebilmek için, en az 80 yaşında olmalıymış. Hükümette krize neden olan 'Názım Hikmet'in Türk Vatandaşlığına Alınması' kararnamesine koalisyonun MHP kanadının direnişi, itiraz sınırlarını aşıp değişik bir şekle dönüşmüş. Devlet Bakanı Abdülhaluk Çay, "Bugün bir Abdullah Öcalan varsa bunun müsebbibi Názım Hikmet'tir" diyormuş. "İmralı Adası'nı mezarlık yapalım. Türkiye'de nesli tükenen komünistleri buraya koyalım. Bütün dünyaya ilan verelim. Abdullah Öcalan da turistlere bilet kessin" sözleri de Sayın Çay'a ait. Bursaspor-Erzurumspor maçına para ödemeden girmek isteyen bir grup,
Atatürk Stadı'nda izdihama neden olmuş. Demir korkulukların seyircilerin üzerine düştüğü olayda 4'ü ağır 36 kişi yaralanmış. MİLLİYETBayındırlık Bakanı Koray Aydın manşette bu gazetede. Marmara depreminden etkilenen 62 belediyeye 5.1 trilyon lira afet yardımı yapan İller Bankası, deprem bölgesi dışındaki 18 MHP'li belediyeye de aynı parayı vermiş. Afet yardımında İstanbul ile Yozgat'ın kıyaslanması, MHP'li belediyelerin nasıl kayırıldığını tescil ediyormuş. Yozgat'ın MHP'nin simge şehri olduğunun belirtildiği haberde, Antalya'nın MHP'li ilçe belediyelerinin de, depremin göbeğinde yer alan Bolu, Düzce ve Yalova ilçelerinden de fazla yardım aldığının altı çizilmiş. ANAP'lı Ankara - Afşar Belediye Başkanı Ali Coşan, Danıştay 11. Daire Başkanlığı'na başvurarak kararın iptali ve uygulamanın durdurulmasını istemiş. Dilekçesinde, "Bizlerden kesilerek hiç afet görmemiş belediyelere afet görmüş gibi fazla hisse verilmiştir. 6 Ağustos 1999, 8 Şubat 2000, 14 Ağustos 2000 kararnamelerinin ardından 2 Şubat 2001 tarihli afet kararnamesi bizleri ölüme terk etmiştir. Yüce Mahkemenize sunmuş olduğum dosya içinde, kimlerin ne kadar yararlandığını gösteren tablolar mevcuttur. Bu şikayetimde, Marmara Depremi'nde zarar gören belediyeler kesinlikle yoktur. Marmara bölgesi belediyelerine daha fazla yardım verilmesini istiyorum" diyormuş. Tuncay Özkan, Milliyet Gazetesi'nde yazmaya başlamış bugün. İlk yazısını da, Beyaz Enerji Operasyonu'na ayırmış. Bu operasyonun perde arkasında yaşananların, casusluk filmlerine taş çıkartacak nitelikte olduğunu belirtiyor. Bir jandarma albayı, Başbakanlığa giderek sadece Başbakan'a iletebileceğini söylediği bir rapor götürmüş. Raporda neredeyse bütün Bakanlar Kurulu suçlanıyormuş. Suçlananlar arasında Başbakan Bülent Ecevit ile Mesut Yılmaz da varmış. Ecevit, bu raporun getiriliş ve sunuluş biçimini beğenmediğini söylemiş. Konu oldukça ayrıntılı ve ilginç. Özetlemek zor. Okumanızı öneririm. Bursaspor-Erzuruspor arasında oynanan maç öncesi yaşananlar, "Beleşçi terörü" olarak adlandırılmış. Atatürk Stadı'nda maça para vermeden girmek isteyen taraftarlar büyük bir izdihama neden olmuşlar. Aşırı yüklenme nedeniyle kapıların kilitleri kırılmış, demir bariyerler seyircilerin üzerine düşünce de, dördü ağır 33 kişi yaralanmış. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Filistinlilerle birlikte savaşacak Iraklı gönüllülerden meydana gelen, yaklaşık 210 bin kişilik 21 askeri tümen oluşturulması talimatı vermiş. "Saddam'ın çılgın planı" deniyor haberin başlığında. SABAHCHP manşetlere çıktı sonunda. "Millet bıktı CHP bıkmadı" başlığı ile tabii. Kurulduğu günden bu yana parti içi mücadele nedeniyle gündemden hiç düşmeyen "Kurultaylar Partisi" CHP'nin, yüzde 8.7 oy alıp parlamento dışı kaldıktan sonra da iç çekişmelerden kurtulamadığı belirtilmiş. Şimdi de, parti ile özdeşleşmiş bazı isimlerin ihracının gündeme gelmesi nedeniyle çalkalanıyormuş parti. Parti Meclisi yarın toplanarak, kendi üyeleri içinden Mehmet Moğultay ile İstanbul İl Disiplin Kurulu Başkanı Timurlenk Dal'ın ihraç edilmesi istemiyle disiplin kuruluna sevkedilmesini görüşecekmiş. Yarın olağanüstü bir toplantı yapacak olan Parti Meclis'inin gündem sıralamasında ihraçlar, ülke sorunlarının konuşulmasından daha önceki maddede yer alıyormuş. Buna isyan eden Mehmet Moğultay, "Bizim kavgamız hukuksuzluk ile" diyor. MHP'li Osman Durmuş ve Abdülhaluk Çay, Nazım Hikmet'e itibarının iadesi konusunu tartışmışlar. Bakanlar, bu konuda yol açılırsa sıraya Şeyh Sait'in affının da geleceğini düşünüyorlarmış. Osman Durmuş, "Nazım'ı alıyorsak Merve'yi niye atıyoruz?" diye soruyormuş. Bu konuda ne demeli, bilmiyorum! İstanbul Boğaz'ında yine bir kaza olmuş. Çarpışan gemilerden Sao Tome bandıralı Robel batarken, Malezya bandıralı Bunga Melor Satu gemisi ise kazayı, fazla hasar görmeden atlatmış. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, seçildiğinden bu yana uygulamalarıyla yönetime farklı bir yapı kazandırırken şimdi de hantallaşan bürokrasiye çeki düzen vermek için harekete geçmiş. Sezer, Devlet Denetleme Kurulu eski Başkanı Fahri Öztürk'ten, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in hazırlattığı "Devlet Islahat Projesini" güncelleştirmesini istemiş. Haklarında yaklaşık 4.5 trilyon lira tazminat istemiyle açılan Karapınar davası nedeniyle Türkiye'deki yatırımı çekeceği iddia edilen Mercedes Benz Türk Genel Müdürü Till Becker, Türkiye'de yatırıma devam edeceklerini açıklamış. Becker, yatırım kararlarının uzun süreli stratejiler sonucunda oluştuğunu belirterek, bu dava nedeniyle Türkiye'de yatırım yapmamalarının söz konusu olamayacağını açıklamış. Haberde, Konya Karapınar'da Mercedes marka bir otobüsle tankerin çarpışmasının ardından otobüs şirketi ve kazada yaşamını yitirenlerin yakınlarının, Mercedes Benz Türk aleyhine, otobüsteki üretim hatası yüzünden ölenlerin sayısının arttığı iddiasıyla dava açtıkları hatırlatılmış. RADİKALOlimpiyatı yapan kazanıyormuş. 2008 Olimpiyat Oyunları'nın ev sahibi adayı olan İstanbul'un, bu karlı organizasyon sayesinde tıpkı Los Angeles, Seul, Barcelona, Atlanta ve Sydney gibi ihya olabileceği yazılmış manşetteki haberde.
Seçim, 13 Temmuz 2001'de yapılacakmış. Bu organizasyonun ne kadar karlı olduğu, ilk kez 1984 Los Angeles Olimpiyatları ile ortaya çıkmış. Masraflar çıktıktan sonra kente 250 milyon dolar kalırken, Kaliforniya eyalet ekonomisine de 3.2 milyar dolar katkı sağlanmış. Altyapı sorunlarıyla Avrupa'nın en pis kentlerinden olan Barcelona tüm sıkıntılarını 1992 Olimpiyatları'na hazırlık döneminde aşmış. Marinalar, bulvarlar, parklar ve plajlarla çehresi değişen kent, şimdi turizmde Paris'le yarışıyormuş. Türk yargı sisteminin en önemli sorunları gecikme ve delil toplayamamakmış. Suçluların, suçsuzluklarını kanıtlayıncaya kadar yıllarca cezaevinde yattığı belirtiliyor. Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ve Prof. Dr. Feridun Yenisey'in bir araştırmasının sonuçları bunlar. Türkiye'de davaların yüzde 20'si, Avrupa'da yüzde 53'ü beraatle bitiyormuş. İncelenen 1117 dosyadan sadece 206'sında savcı delilleri tek tek açıklarken, 850 iddianamede ise delillerin neler olduğu belirtilmemiş. Sadece polis ifadesine göre açılan davalara, beş yıl sonra beraat eden Manisalı gençler olayı örnek verilmiş haberde. Polislerin cinayet yerinden aldıkları parmak izlerini kendisininkiyle karşılaştırmadan tutukladıkları 'katil zanlısı' beş yıl boşa hapis yatmış. Neşe Düzel bu hafta Diyarbakır Baro Başkanı Mustafa Özer'le konuşmuş. Özer, "Faili meçhuller, yargısız infazlar iki yıl öncesine kadar bizim hayatımızın bir parçasıydı. Tekrar parçası haline geleceğinin sinyalleri veriliyor şimdi" demiş. Diyarbakır halkı, Gaffar Okkan cinayetinin, olayın hemen ardından yapılan "Cinayeti Hizbullah işledi" açıklamalarına inanmıyormuş. Mustafa Özer, "Bu cinayetin kesinlikle, böyle bir suikasttan yarar sağlayan, çıkar bekleyen güçler tarafından işlendiğini düşünüyor halk. Bu bölgede on beş yıl bir şiddet yaşandı. Bu şiddet iki yıldan beri bitti ve bölge biraz rahatladı. Şimdi eski şiddet ortamından kim istifade ediyorsa, bu şiddetten kim besleniyorsa halkın bu cinayetin arkasında olduğunu düşündüğü 'güçler' de onlardır. Bunu 'derin devlet' veya 'kontrgerilla' veya 'devlet destekli güçler' diye nasıl nitelendirirseniz nitelendirin" demiş. CUMHURİYETYÖK Genel Kurulu'nda Kemal Gürüz'ün hiçbir önerisi kabul edilmemiş. Sezer'in atadığı üyelerin ağırlığının hissedildiği toplantıda, Gürüz'ün, hukuk fakültelerinde lisans eğitiminin kaldırılması, üniversitelerde "karalama kampanyasına" yol açtığını iddia ettiği seçimlerin kaldırılması, Kadir Has Üniversitesi'ne hukuk fakültesi açılması ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'ne Aydın Doğan adı verilmesi önerilerinin tamamı reddedilmiş.Haberin başlığında, "YÖK'te değişim rüzgarı" deniyor. "Bursa Atatürk Stadı'nda can pazarı" da ilk sayfada yer alan bir başka
haber. Bursaspor - Erzurumspor maçı öncesi stat kapılarının geç açılması nedeniyle kapalı kale arkası tribünde izdiham yaÅŸanmış. Teksas Tribünü olarak da bilinen bu bölümün H-Ä° diye adlandırılan kapısında bulunan ve geçiÅŸi saÄŸlayan korkuluklar taraftarların üzerine düşünce, çok sayıda kiÅŸi ezilmiÅŸ. Asparagasın sonu özür olmuÅŸ. Almanya'daki iktidar-medya kapışmasında ilk raundu iktidar kazanmış. Avrupa'nın en çok satan gazetesi Bild, Federal Çevre Bakanı Jürgen Trittin'e yönelik kampanyasında büyük yara alarak çıkmış. Gazetenin, Trittin'in yer aldığı bir gösterideki fotoÄŸrafı montajlayarak çarpıttığı ortaya çıkmış. Gazetenin, bakanın katıldığı gösteride protestocuların elindeki halat ve eldiveni demir çubuk ve sopa olarak gösterdiÄŸi anlaşılınca, iki gün sonra Bild, gerçeÄŸi itiraf ederek okuyucularından özür dilemiÅŸ. Ama her nedense ÅŸiddet yanlısı olarak gösterilen Jürgen Trittin'den özür dilememekte ısrar etmiÅŸler. Bu özür, Alman Gazeteciler BirliÄŸi ve Basın Konseyi'nin baskıları sonucunda dilenmiÅŸ.Arap yetkililer, BaÄŸdat'a düzenlenen harekatın Irak liderine desteÄŸi arttıracağı görüşünde birleÅŸiyorlarmış. Irak'a düzenlenen hava harekatına tüm dünyadan tepkiler yaÄŸmaya devam ederken dün sürgündeki Irak muhalefeti de harekatı protesto eden açıklamalarda bulunmuÅŸ. 12 Eylül dönemi mahkemelerinin hakim, savcı, avukat ve gazetecileri bir araya gelmiÅŸler. Haberin baÅŸlığında, "Kadro tamam, sanıklar yok" deniyor. 21 yıl sonra bir araya gelen hukukçular, "12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinde bile ÅŸimdiki Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden daha demokratik, daha hukuka uygun yargılama yapıldığı" görüşünde birleÅŸmiÅŸler. Ä°yi haftalar. Asuman ALPASLAN - 19 Åžubat 2001, Pazartesi Â
button