OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 17, 2001 00:00
HÜRRİYETCumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yeni yıl için verdiği resepsiyonda da, diğer Cumhurbaşkanlarından farkını ortaya koymuş. Geçmiş yılların aksine bu yıl listede türkücü ve popçular yer almıyormuş. Eski Cumhurbaşkanları Turgut Özal ile Süleyman Demirel'in davetli listesinde yer alan birçok ünlü türkücü ve pop müzik sanatçısı listeden çıkarılmış. Bunların yerine tiyatrocu ve yazarlara ağırlık verilmiş. Davetli sayısı da 2 bin 500'den 2 bine indirilmiş. Davete katılanlar da sıralanmış haberde. Sinemanın ünlü oyuncuları Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener Şen ve Türkan Şoray, yazar Orhan Pamuk, Tiyatro oyuncusu Yıldız Kenter, Şükran Güngör ve Macide Tanır, kemancı Suna Kan, flütçü Şefika Kutluer. Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli, davetli oldukları halde gitmeyenlerden. İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve Vural Savaş ise davetli listesinde olmayanlar olarak geçmiş haberde. Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, adı aşk dedikodusuna karışan bakanın kendisi olduğunu açıklamış. Bakan Gürel, boşanma sürecinde olduğunu ve aylardır eşinden ayrı yaşadığını vurgularken de "Bu benim özel hayatım, kimseyi ilgilendirmez" diyormuş. Evliliği konusunda, "Zaten yeni olmayan, uzun süredir yaşanan üzücü ve benimle ilgili bütün çevrelerce bilinen bir durum" diyormuş Bakan. DSP'den üst düzey bir isim de bu olayın "Aynur Aydan ile Bakan Hasan Fehmi Güneş'in ardından Ecevit kabinesinde ikinci aşk skandalı yaşandı" şeklinde yorumlanmasına sert tepki göstermiş. Aynı DSP'li, şunları söylemiş: "İlki bir bakana kurulan seks tuzağıydı. Burada ise son derece temiz bir aşk hikayesi var. Bu skandal değil aşk. Bir bakanın Kıbrıs'a aşık olmasını anlıyoruz da, bir kadına aşık olmasını, geçimsizlik yaşadığı evliliğini bitirmeye çalışmasını neden yadırgıyoruz?" Dün İstanbul'da yine bir deprem yaşanmış. 4.2 büyüklüğünde olan deprem konusunda uzmanların bazıları öncü derken bazıları ile artçı olduğunu düşündüklerini açıkladı. Ama en önemli yanı, deprem gerçeğini unutturmaması. 20 Ocak tarihinde görevinden ayrılacak olan ABD Başkanı Bill Clinton'ın geçen hafta periyodik muayenesi sırasında sırtından alınan dokunun kanserli olduğu belirlenmiş. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Clinton'ın sırtından dokunun alınmasıyla kanserin başkanın vücuduna yayılmadan atıldığı bildirilmiş. MİLLİYETManşette Mesut Yılmaz var. "Ankara'da tek başına" deniyor. Yılmaz, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada yetkili makamlara çağrıda bulunmuş. Ordudaki kuvvet komutanlıklarını ifade eden renkleri ima eden Yılmaz, "Mavi, yeşil, mor demeden bütün yolsuzlukların üzerine sonuna kadar gidin" demiş. Gelecek ve AB'ye girmek için demokratik kurumların, özellikle de sivil siyasetin güçlü olması gerektiğini açıklayan Yılmaz, "Uzun süredir ülkemizde siyaset, sadece siyasetçilerin işi olmaktan çıkmış gözükmektedir. Fransız düşünürü Montaigne; ölümlülerin yaptığı her işte kusurlar olabileceğini belirterek, bir halka eskiden saydıklarını küçümsetmek zor değildir, ama yıkılan saygının yerine yenisini getirmek çok zordur demektedir" diye konuşmuş.Liderler dün AB'ye girişte önemli bir kilometre taşı olan Ulusal Programı görüşmek üzere toplanmışlar. Toplantıda, "Çerçeve Anlaşması"nı onaylamayan Avrupa Parlamentosu'nun tavrını bekleme kararı alınmış. Ulusal Program, Şubat ayında Türkiye'ye yapılacak maddi yardımın önünü açacak bu anlaşmanın koşulları belirlenince, Mart ayında tekrar görüşülecekmiş. İstanbul'da meydana gelen 4.2'lik depremin, yine uzmanlar arasında tartışma yarattığı haberi de yer alıyor ilk sayfada. Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Bu, Marmara'nın ürettiği sıradan depremlerden biri" yorumunu yaparken, Aykut Barka, 17 Ağustos depreminin artçısı olduğunu düşünüyormuş. Fransız Büyükelçiliği'nde görevli genç sevgilisi uğruna evini terk eden bakanın Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel olduğu ortaya çıkmış. Bakan bu durumun uzun süredir devam ettiğini, kendisi için de üzücü bir durum olduğunu söylemiş. Başbakanlık müfettişleri, Enerji eski bakanı Ziya Aktaş ve halefi Cumhur Ersümer hakkında "Devlet çıkarlarını gözardı" ettikleri için suç duyurusu istemiş. Hazırlanan raporlarla ilgili çalışmaları yürüten kurulun çalışmalarını tamamlamak üzere olduğu ve raporun 10 gün içinde Başbakan Bülent Ecevit'e ulaşacağı öğrenilmiş. SABAHAnkara'nın durumu manşette bu gazetede. Operasyonlar nedeniyle hiçbir bürokrat imza atmak istemiyormuş. Bürokrasi ve iş dünyası, bu yüzden perişan olmuş. Tüm kurumlarda, imza bekleyen dosyalar dağlar gibi yığılırken, operasyonların bürokrasiye de sıçraması kamu görevlilerini de sindirmiş. Bürokratlar "Ya dava açılırsa" korkusuyla en sıradan işlemleri bile yapmıyorlarmış. Bunun sonucunda da, kamu bankalarında kredi başvuruları askıya alınırken, bir haftada biten teşvik belgesi süre uzatım talepleri birkaç aya kadar yayılmış. Hakediş ödemeleri ve KDV iadeleri de durmuş. Odalar Birliği Başkanı Fuat Miras da isyan etmiş bu duruma. Korkuyla ülke yönetilemeyeceğini söyleyen Miras, suçlu diye kelepçe takılan insanların iki gün sonra serbest kaldıklarını, daha sonra bu insanların itibarlarını nasıl koruyacağını sormuş yetkililere. Dün İstanbul Kartal açıklarında meydana gelen 4.2 büyüklüğünde ki depremin, tartışmaları tetiklediği belirtiliyor. Öncü mü, artçı? İşte bu sorunun yanıtı aranıyormuş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hesaplaşma yaşanmış dün Refah Partisi'nin avukatı ve TC'nin avukatı arasında. Türkiye'nin avukatı, bu partinin şeriat istediğini savunmuş. Refah'ın Fransız avukatı Hincker ise, "Chirac, rahiplerle konutunda
yemek yese, laikliÄŸe aykırı hareketten hakkında dava mı açılması gerekir?" diye sormuÅŸ. Dava sonucu 3 ay içinde belli olacakmış. Yazarlar arasında 28 Åžubat'a post modern darbe adını kimin koyduÄŸu tartışması yaÅŸanıyormuÅŸ. Sabah Gazetesi'nin eski yazarı, ÅŸimdilerde Yeni Åžafak Gazetesi'nde yazan Cengiz Çandar, bu adı ilk olarak kendisinin koyduÄŸunu yazmış. Tarih 28 Haziran 1997 imiÅŸ. Radikal yazarı Türker Alkan ise, 13 Haziran 1997 tarihinde ilk olarak kendisinin kullandığını söylüyormuÅŸ bu tanımlamayı. RADÄ°KAL Mesut Yılmaz manÅŸette burada da. Düğmeye ABD'nin bastığını söylemiÅŸ. Partisinin AB yolunda demokrasi mücadelesi verdiÄŸini ifade eden ANAP lideri Yılmaz, eski danışmanının da iÅŸbirliÄŸi yaptığı bazı güçlerin, aleyhlerine kampanya baÅŸlattığını öne sürüyormuÅŸ. ANAP BaÅŸkanlık Divanı'nda askerlere karşı tavır ve 'Beyaz Enerji Operasyonu' tartışılmış. ANAP lideri Yılmaz, "Askerle kavga görüntüsü vermeyelim" önerisine, "Biz demokrasi kavgası yapıyoruz" diyerek karşı çıkmış. Toplantıdaki en önemli çıkış da, Mavi Akım konusunda olmuÅŸ. Yılmaz, "Mavi Akım, Türk-Rus iliÅŸkilerinin 'olmazsa olmaz' koÅŸuludur. Projeye karşı çıkan ABD' liler, aleyhimize kampanya baÅŸlattı" diye konuÅŸmuÅŸ. ABD ile yakın iliÅŸkiler içinde olan eski bir danışmanının da bu yıpratma kampanyalarına bazı senaryolarla destek verdiÄŸini belirten Yılmaz, "Bu konuda geçmiÅŸte bizimle birlikte çalışan hepimizin bildiÄŸi kiÅŸi de bazı senaryolarla katkıda bulundu. ANAP'ın çekineceÄŸi hiçbir ÅŸey yoktur. Bu konu Meclis'te tartışıldı. Tek bir belge ortaya konulmadı" diyormuÅŸ. Yılmaz, partisinin yolsuzluklarla ilgisinin olmadığını da belirterek, "Herkesi, elindeki en ufak bir bilgi ve belgeyi dahi savcılığa vermeye çağırıyorum" diye konuÅŸmuÅŸ. "Bütün yetkili makamlara çaÄŸrı yapıyorum. Mavi demeden, yeÅŸil demeden, mor demeden bütün yolsuzlukların üzerine sonuna kadar gidin." Bu sözler de Yılmaz'a ait. 'Beyaz Enerji Operasyonu' için FP'nin araÅŸtırma ve DYP'nin gensoru önergeleri koalisyonda büyük sıkıntıya yol açmış. MHP yönetimi 'gensoruya ret, incelemeye evet' eÄŸiliminde olduÄŸu için endiÅŸelenen ANAP yönetimi, MHP lideri Bahçeli'nin son andaki müdahalesiyle rahatlamış. Bahçeli kurmaylarına, "Konu yargıda. Bu yüzden önergeler reddedilmeli. Hükümetin geleceÄŸini yargı kararları belirler" demiÅŸ. Bu Yüzden yönetim, iki önergeye de ret oyu vermeyi kararlaÅŸtırmış, ancak grupta baÄŸlayıcı karar alınmayacakmış. IMF'ye verilen ek niyet mektubunda 31 Aralık'ta açıklanması istenen Hazine garantili 29 projenin ilanı 'kapsamın geniÅŸletilmesini' isteyen Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'e takılmış. Bu gecikme IMF ile yapılan görüşmelerde sıkıntı yaratıyormuÅŸ. Bu konuda Bakan'ı arayan Selçuk Demiralp'in zorlaması ile ilan 16 gün gecikme ile dün yayınlanmış. Yargı, her telefonun dinlenemeyeceÄŸine karar vermiÅŸ. Emniyet'in, örgütlere karşı kullanmak için telefon kayıtlarını inceleme isteÄŸine ret iÅŸlemini onayan Yargıtay, kararda, "Savcılar da iletiÅŸim özgürlüğüne karşı talepleri reddedebilir" demiÅŸ. CUMHURÄ°YETGözaltına alınan TEAÅž Genel Müdürü Muzaffer Selvi, Bakan Ersümer'i baskı yapmakla suçlayarak, "Her ÅŸeyi biliyordu" demiÅŸ Bakan için. Selvi'nin sorgusunda ''Sayın Ersümer, özellikle enerjiyle ilgili bazı iÅŸlemlerin hızlı yapılması için üzerimizde baskı kurdu'' dediÄŸi öğrenilmiÅŸ. ''Beyaz Enerji'' operasyonu çerçevesinde TEAÅž Genel Müdür Yardımcısı Ãœnal Peker ile Birsel Sönmez'in banka hesaplarına el konulmuÅŸ. Ä°haleleri inceleyen müfettiÅŸ sayısı da 5'ten 7'ye çıkarılmış. Bir diÄŸer haberde de, ANAP'ın kendisini ''temize çıkarma'' stratejisini uygulamaya koyduÄŸu yazılıyor. Mesut Yılmaz, adli makamların, hiçbir kiÅŸi ve kurum ayrımı yapılmadan yolsuzlukları soruÅŸturmasını istemiÅŸ. Paravan ÅŸirketler aracılığıyla 60 trilyon liralık hayali ihracat gerçekleÅŸtirdikleri iddiasıyla gözaltına alınan iÅŸadamı Emin Cankurtaran'ın damadı Ä°lhan Arslan'ın da aralarında bulunduÄŸu 18 kiÅŸinin sorgusu, organize suçlar ÅŸube müdürlüğünde sürüyormuÅŸ. Bunun adı da, Safari-1 Operasyonu. Deprem tartışması, bu gazetede de ilk sayfada yer alıyor. Deprem Konseyi sözcüsü ve Ä°TÃœ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka sarsıntının 17 AÄŸustos depreminden ayrı düşünülmemesi gerektiÄŸini belirterek artçı olduÄŸunu savunuyormuÅŸ. Prof. Dr. Ahmet Ercan ise 4.2 büyüklüğündeki depremin Adalar dolayında gerilim birikimi olduÄŸunu ortaya koyan ''öncü'' bir deprem olduÄŸu fikrindeymiÅŸ. FP Grup BaÅŸkanvekili Yasin HatiboÄŸlu, 28 Åžubat sürecindeki komutanların Türk Ceza Yasası'nın ölüm cezası öngören 147. maddesine göre soruÅŸturulmasını istemiÅŸ. Erol Özkasnak'ın sözlerinin ''TCY'nin 147. maddesinde tarif edilen ifade biçimi olduÄŸunu'' öne süren HatiboÄŸlu, ''Bir irtica yaygarası koparıldı ve yüzlerce imam-hatip okulu kapatıldı. Acaba Beyaz Enerji operasyonundaki asıl hedeflere gidilmemesi mi isteniyor'' diye sormuÅŸ. Refah Partisinin baÅŸvurusu üzerine dün AÄ°HM'nde baÅŸlayan davada konuÅŸan Türk hükümetinin avukatı Ergun Özbudun, RP'nin parti programından deÄŸil, parti üst yöneticilerinin anayasaya aykırı demeç ve hareketleri yüzünden kapatıldığını belirtmiÅŸ. Körfez Savaşı'nın 10. yılı deÄŸerlendiriliyor bir baÅŸka haberde de. 'Naklen savaşın' üzerinden 10 yıl geçmiÅŸ. ABD'nin çabalarına karşın BaÄŸdat yönetiminin hala ayakta olduÄŸu belirtiliyor. Irak'ın iki kez ÅŸiddetli ÅŸekilde bombalanmasına, yaptırımlara karşın Saddam Hüseyin, 'düğmeye basan' dönemin ABD BaÅŸkanı George Bush ile Bill Clinton'ı uÄŸurladıktan sonra ÅŸimdi de George W. Bush'u karşılamaya hazırlanıyormuÅŸ. Ä°yi günler. Asuman ALPASLAN - 17 Ocak 2001, ÇarÅŸamba Â
button