Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2001 00:008dk okuma

HÜRRİYETYakın bir zaman önce canlı bomba dehşeti yaşayan Şişli Emniyet Müdürlüğü'nde şimdi de rüşvet skandalı yaşanıyormuş. Bir polisin şehit olduğu patlamadan sonra Şişli Emniyet Müdürlüğü'ne tayin edilen Yaşar Güngör Şahin, bir başkomiserin "Efendim bunlar, bugün topladığımız bahşişlerden sizin payınıza düşen. Hasılatı size getirdim" diye bıraktığı bir kesekağıdı dolusu parayı görünce, olayı hemen adalete bildirmiş. 2 milyar 300 milyon lira bahşişi, Şişli Emniyet Müdürü'nün masasına bırakan Başkomiser Mehmet Göçer açığa alınmış, hakkında hem adli hem de idari soruşturma başlatıldığı belirtilmiş haberde. Canlı bomba olayı yaşandığı sırada Şişli İlçe Emniyet Müdürü olan Selçuk Tanrıverdi'nin, olay sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne tayin edildiği de hatırlatılmış. Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan Yaşar Güngör Şahin de Şişli'ye atanmış bu tayin furyasında. Olayın basına açıklanmasını İstanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz istemiş. Bütün birimlere bu tür olaylara karışanların açığa çıkarılması talimatını verdiği belirtiliyor. Psikiyatristlerin yaptığı bir araştırmaya göre, 7000 silah sahibinin yüzde 10'u suça eğilimliymiş. Aslında Türkiye'de ruhsatlı silah almak isteyenlerin fiziki, psikolojik ve nörolojik muayeneden geçmesi gerekiyormuş. Ancak psikiyatrik muayene çoğu zaman uygulanmayarak, hekimlerin 5-10 dakikalık kısa bir görüşme sonrası, kabaca bir gözlemle 'olur' verdikleri yazılmış. Doktorlar, bu başvuruya büyük şehirler dışında çoğunlukla sağlık ocaklarında bulunan pratisyen hekimlerin yanıt verdiklerini söylüyorlarmış. Bu kişiler ruhsat almaya çoğunlukla ellerinde silahla geliyormuş zaten ve hekim de kişi hakkındaki kanaatini açık vermek zorundaymış. Bu durumda doktorların da can güvenliği sorunu olduğunu belirtmişler. Doğan Hızlan, gelecek yıl Nazım Hikmet'in 100. doğumyılı kutlamaları yapılacağını, 100 yaş jesti olarak da kendisine vatandaşlığının iade edileceğini yazmış bugün. Bu konuda çalışan kutlama komitesinde bulunan Hızlan, 2002 yılında Nazım Hikmet'e yaraşır bir program yapacaklarını belirtmiş. Fatih Terim'in adı Floransa kentinde bir sokağa veriliyormuş. Bu olay, bu kentte ilk kez yaşanıyormuş. MİLLİYETŞişli Emniyet Müdürlüğü'nde yaşanan rüşvet skandalı, bu gazetenin de manşetinde. "Bu ne cüret" deniyor. Trafik Tescil Büro Amiri Mehmet Göçer, yeni atanan müdürün odasına girmiş, içinde 2.3 milyar olan zarfı uzatarak, "Efendim bu bahşişiniz" demiş. Şaşırıp kalan müdürün hemen adli memurları çağırıp zabıt tutturduğu belirtiliyor. Sonra da Göçer için savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Müdür Yaşar Şahin Güngör, 25 yıllık meslek yaşamında ilk kez böyle bir olayla karşılaştığını söylüyor. Hatta önce denendiğini bile düşünmüş. Üstelik para bir zarf içinde falan da değil, açıktan 10 milyon liralık banknotlar halinde uzatılmış önüne. Koalisyonun önemli bir bakanı, eşinin cep telefonundaki aşk mesajlarını görmesini fırsat bilip, Fransız Büyükelçiliği'nde çalışan sevgilisinin yanına yerleşmiş. Ankara kulislerinde bu olay konuşuluyormuş şimdilerde. Bakanın eşi ve çocukları evde onun gelmesini bekliyorlarmış şimdi. Bakan Bey'in eşi boşanmak istemiyormuş. Bu nedenle araya Genel Başkanı'nın eşini sokmuş. Ancak sonuç değişmemiş. 28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, yaptığı açıklamaların ardından kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtlamış. Bugün 28 Şubat sürecini küçümsemeye çalışanların Çevik Bir ve Güven Erkaya'ya karşı "kıskançlık hissiyle" hareket ettiğini söyleyen Özkasnak, "Tek bir mermi atılmadı, tek bir burun kanamadı. Tıpkı NATO'nun Varşo Paktı'nı teslim alması gibi" diyormuş. Özkasnak, "Postmodern darbe" sözüne de açıklık getirmiş. 28 Şubat'taki ülke koşullarının 12 Mart ve 12 Eylül'deki müdahalelere uygun olmadığını söylüyormuş. Diyarbakır Barosu, Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde yasa dışı gösteri yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 29 çocuğu gözaltına alan güvenlik güçlerinin, Çocuk Mahkemeleri Yasası'na muhalefet ettiklerini ve olayın "Manisa davası"ndan daha vahim olduğu öne sürmüşler. Çocukların bir kısmının nüfus cüzdanı olmadığını da söyleyen avukatlar, çocuklardan birinin 9, diğerinin ise 10 yaşında olduğunu belirtiyorlarmış. Bursa Devlet Tiyatrosu'nda naylon fatura sahtekarlığı ile başlayan Birinci Perde Operasyonu çerçevesinde, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil dün gözaltına alınmış. Kültür Bakanı İstemihan Talay, Bursa'da başlatılan "Birinci Perde" operasyonunun kendisine kısa süre önce bildirildiğini belirterek, "Soruşturma nereye dayanırsa, nereye giderse o noktaya kadar devam edecektir" diye konuşmuş. SABAHBu gazetede Başbakan Ecevit'in açıklamaları manşette. Bazı çevrelerin askere oynadığını söylemiş Bülent Bey. Türkiye'nin istikrarını bozmak için çok yönlü bir oyun sergileniyormuş. "Her şey iyiye giderken birdenbire bozulmaya başladı. Bunun nedeni de işlerin iyiye gidiyor olması. Bence işlerin iyi gidiyor olmasından, krizin kısa sürede atlatılmasından bazı çevreler rahatsızlık duymaya başladılar" diyen Ecevit, bu çevreler olarak da entel ve çıkar çevrelerini kastediyormuş. Başları sıkışan bu çevreler, dedikodu çıkarıp belirsizlik yaratmaya çalışıyorlarmış. Özellikle de kendisinin hasta olduğu konusunda. İnsanın sürekli "ben hasta değilim" diyemeceğini de söyleyen Başbakan, bu durumda bu iddiaların da ciddiye alınır hale geldiğini belirtiyor. Parti kapatmayı zorlaştırıcı Anayasa değişikliğinin de mutlaka yapılmasını istiyor. Eğer FP kapatılması söz konusu olur, bir de seçim havasına girilirse, bunalım yaşanırmış. Nazım Hikmet'in 100. doğumgünü kutlamalarının yapılacağı 2002 yılında, büyük şaire vatandaşlık verileceği haberi, bu gazetede de yer almış. İlk adım, Kültür Bakanı'ndan gelmiş. Talay, Tantan'la görüştüğünü söylemiş bu konuda. Büyük bir talep varmış. İstanbul Maltepe'deki Hasan Şadoğlu İlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındaki İbrahim Mehmet Kansu, 14. yaşına gireceği gün okul koridorunda babasına ait ruhsatsız silahla kendisini vurmuş. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Kansu'nun, ölümle pençeleştiği belirtiliyor. Günün en korkunç haberi de bu sanırım. Refah Partisi'nin kapatılma davasının ilk duruşması, bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde başlıyormuş. Duruşmayı Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal izlemeye gitmiş. Erbakan katılmıyormuş duruşmaya. IMF ile sürdürülen enflasyonu indirme programının en önemli bölümlerinden birini oluşturan Türk Telekom özelleştirmesine ilk gün yerli yatırımcılar ilgi göstermiş. Telekom'un yüzde 33.5 hissesinin blok satış amacıyla açılan ihalede, ilk aşamada beş grubun 15 bin dolar vererek ihale şartnamesi aldığı öğrenilmiş. RADİKALLiderler bugün AB yolunda önemli bir adım olan Ulusal Programı görüşmek için toplanıyormuş. "AB yolu taşlı" denmiş manşette. Türkiye, AB'ye sunacağı programa girmesi gereken ama hükümet içinde ve Genelkurmay'da tepki gören siyasi noktalarda 'son karar'ı oluşturacakmış. Sorunlu konularda çözüm önerilerinin olmadığı belirtilmiş. Liderlerin çözüm bulmaya çalışacağı, Nice zirvesinden itibaren askerlerin yeniden canlandırdığı 'siyasi kriterler'e ilişkin tartışmaların, Ulusal Program'ın sunulmasını şimdiden iki ay geciktirdiği ifade ediliyormuş. Siyasi kriterler için, 'Türkiye'nin özel durumu' nedeniyle takvim verilmeyecekmiş. Belgenin bu haliyle AB'yi tatmin etmeyeceği düşünülüyormuş Deniz Zeyrek'in haberine göre. "Beyaz Enerji Operasyonu' ANAP lideri Mesut Yılmaz'la askerler arasında söz düellosuna dönüşmüş. Dün de, eski Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak'ın "Zamanında bize yaranmak isteyenler bugün aslan kesildi" sözlerini yanıtlayan Mesut Yılmaz, aslan ve kaplanlarla ilgili olmadığını söylemiş. Yılmaz, "Tartışma antidemokratik yaklaşımlar itibarıyla kısırlaştırılmaktadır. Mesele tartışılması gereken zamanda değil, farklı bir zamanda tartışılmaktadır. Maalesef belli kişiler demokrasiye karşı görevlerini unutarak birilerine yaranma gayretine girmiştir. Ancak ANAP'ın milletten başka yaranacak kimsesi yok" demiş. İntihar eden çocuğun haberi, "Ergenlik+silah=intihar" başlığı ile veriliyor. İlköğretim okulu öğrencisi M. K. 14. doğum gününde, okul koridorunda kafasına kurşun sıkarak canına kıymak istemiş. Lütfü Kırdar Hastanesi'ne kaldırılarak Acil Yoğun Bakım Bölümü'nde ameliyata alınan K'nın okuldaki arkadaşlarına sık sık "Doğum günümde öleceğim" dediği öğrenilmiş. K, babasına ait ruhsatsız silahı daha önce de okula getirerek arkadaşlarına göstermiş. Uzmanlar, ergenlik dönemini yaşayan bir gencin silaha bu kadar kolay ulaşabilmesini eleştirerek, aileleri ve okul yönetimlerini dikkatli olmaya çağırmışlar. Aralarında sorun çıktığı haberlerini yalanlayan Ankara DGM Başsavcısı Cevdet Volkan ile savcı Talat Şalk, birlikte basın karşısına çıkarak uyum içinde çalıştıklarını belirtmişler dün. Volkan, ne Enerji Bakanı Ersümer'in ne de başka birinin baskı yaptığını söylemiş. Daha işin başındalarmış. Şişli Emniyetinde yaşanan rüşvet skandalı, bu gazetede de ilk sayfada yer almış. "Üstü kalsın müdürüm" başlığı ile. Kar yağışının Trakya'yı teslim aldığı da belirtiliyor. Edirne'de yollar kapanırken, Çanakkale'de poyraz yüzünden deniz ulaşımı aksamış. Kar yağışının iki gün daha sürmesi bekleniyormuş. Rüzgar, İstanbul'da da bir binayı yıkmış. CUMHURİYETErol Özkasnak'ın açıklamaları var manşette. "28 Şubat irticai darbeye karşıdır" diyor. FP'lilere yanıt veren Erol Özkasnak, doğrudan "28 Şubat darbedir" değerlendirmesini yapmadığını belirtmiş. Erol Özkasnak'ın ''28 Şubat için postmodern darbe diyen oldu, bu bir zekâ ürünüdür'' sözleri, dün başta FP'liler olmak üzere, REFAHYOL döneminin siyasetçileri tarafından da, ''Paşa darbeyi itiraf ediyor'' diye yorumlanmış. Erol Özkasnak, ''O dönemde ülkeyi karanlığa götürmek isteyenlere 'dur' denilmiştir'' diye konuşmuş bu tepkiler karşısında. Asıl darbe girişiminin, söz konusu dönemde siyasi iktidarı ele geçirenler tarafından denendiğini belirten eski Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, "Buna izin verilmemiştir. Bu anlamda 28 Şubat, irticai darbenin önlenmesi hareketidir. REFAHYOL kendisini tasfiye etmiştir. Baskılar karşısında bunu yapmak durumunda kalmıştır. Bu kesim şimdi hem suçlu hem güçlü. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" diyormuş. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil, dün Ankara Emniyeti'nce gözaltına alınarak Bursa'ya gönderilmiş. Haberde, Kültür Bakanlığı'nca Bursa Devlet Tiyatrosu'nda naylon fatura düzenlendiği iddiasını soruşturmak üzere müfettişlerin görevlendirilmesinin ardından, Dilligil'in yıllık izne ayrılmak istediği belirtilmiş. Bakanlık da "soruşturmanın selameti" açısından bunu uygun bulmuş. DSP Bursa Milletvekili Ali Arabacı, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın "iddialardan yeni haberdar olduğu" sözlerini yadırgadığını belirtmiş. Arabacı, belgeleri 6 ay önce Talay'a ilettiğini söylüyormuş. Murathan Mungan'ın Mahmut ile Yezida isimli oyunu Diyarbakır Valiliği'nce yasaklanmış. Yasağa gerekçe olarak oyunun Kürtçe ezgiler ve sözcükler içermesi gösteriliyormuş. Yönetmen Murat Baran, oyunun Devlet Tiyatroları'nın repertuvarında olduğuna dikkat çekmiş. Rektörlerin girişimi sonuç veriyormuş sonunda. Ocak ayında yeniden rektörleri kabul edecek olan Ecevit, öğretim üyelerinin maaşlarını iyileştireceği mesajı vermiş. İkinci toplantıya Maliye Bakanı'nın da katılacağını belirten Ecevit, tüm sorunların dile getirildiği bir rapor hazırlanmasını istemiş. NATO Tıp Komitesi, DU'lu silahların insan sağlığına etkilerini tartışmak üzere dün Brüksel'de toplanmış. Oturum gizli yapılmış. Almanya Savunma Bakanı Rudolf Scharping, 1976-96 yılları arasında radarlarda görev yapan askerlerden 24 askerin kansere yakalanarak öldüğünü doğrulamış. İyi günler. Asuman ALPASLAN - 16 Ocak 2001, Salı �
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!