Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2000 00:00
HÜRRİYETKaradeniz'de 10 milyon lira fazla kazanmak için 38 kişiye ölüme götüren iki teknenin üç kaptanına verilen ceza var manşette bugün. Her kurban için 4'er gün hapis yatıp tahliye olmuş bu kaptanlar. Olay geçtiğimiz yıl 20 Mayıs'ta meydana gelmişti. Faciayla ilgili rapora göre, teknenin bu kadar fazla yolcu ile alabora olacağı aşikarmış. Teknede yeterli sayıda can simidi olmadığı da tespit edilmiş. Kaptanlar 'tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek' suçundan mahkum olmuş. Ve cezalarını da çekmişler! Avrupa Birliği, Türkiye'nin katılım ortaklığı belgesini yayınlıyormuş yarın. 24 saat kala son durum yazılmış haberde. Kürtçe ve azınlık konuları yer almıyormuş bu belgede. Tabii bir son dakika değişikliği olmazsa. Bu belgenin, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik görüşmelerinin başlaması için bir 'yol haritası' olduğu yazılıyor. Bu nedenle bu belge üzerinde kritik pazarlıklar yapılıyormuş. Egebank soruşturması kapsamında tutuklanan Nail Keçili, ifadesinde Murat Demirel'i suçlamış. Kendisini de dolandırdığını söylüyormuş Demirel'in. 4 milyon dolarlık krediden haberi olmamış. Davacı olacakmış o da. Keçili'nin mutemedi Mehmet Dursun Altıntel ise, 4 milyon dolarlık krediyi çekip, Murat Demirel'in sağ kolu olan Şaban Ayhan Tatlıgil'e bizzat verdiğini itiraf etmiş. ABD'de bugün başkanlık seçimi yapılıyormuş. 200 milyon seçmen varmış bu ülkede. Bush, Al Gore'un birkaç puan önünde girmiş son dönemece.
Galatasaray bugün Şampiyonlar Ligi'nde S. Garz takımıyla oynuyor. Maç İstanbul'da. Eğer bu maçı kazanırsa, Şampiyonlar Ligi ikinci turuna çıkacak ilk Türk takımı olacakmış Cimbom. MİLLİYETFikret Bila, Bankacılık Üst Kurulu'nun başlattığı bankalar operasyonunun, Meclis'te bir çeşit hesaplaşmaya dönüşeceğini yazıyor bugün. Muhalefet bu konuda hükümeti sıkıştırmaya hazırlanıyormuş. Taktikleri, bir yandan bu operasyona destek vermek, diğer yandan ise bu işin geçmişini deşmek olacakmış. Egebank ve Etibank soruşturmasında Hüsamettin Özkan, Recep Önal ve Hikmet Uluğbay'a yükleneceklermiş. Fazilet Partisi de, bakanlığı döneminde Etibank'ın devrine izin verip, daha sonra da bu bankada görev alan Güneş Taner'in üzerine gitmeyi planlıyormuş. Hatırlarsanız bankaya el konmasından birkaç gün önce de görevinden ayrılmıştı Taner. Bila Adalet ve İçişleri bakanlıkları arasında yaşanan cezaevleri konusundaki gerginliği de yazıyor. İçişleri Bakanı'nın bu konuda savcıları suçlamasına kızan Türk, de jandarmayı suçlamış. "Cezaevi dış güvenliğinden jandarma sorumlu. İnsanlar silah alıp, mahkuma vermiyor ki" diye konuşmuş bu konuda. Ergin kardeşlerin Bilecik'e nakilleri sırasında yanlarında silah olduğunu da hatırlatmış Adalet Bakanı. Bunun nasıl olduğunu soruyor. Tansu Çiller'in yalısına komşu olan işadamı Mehmet Üstünkaya'nın yalısı satılıkmış. Üstünkaya ölünce ailesi ciddi bir ekonomik sıkıntıya düşmüş. Bu nedenle satılıyormuş. Fiyatı, 5.1 trilyonmuş. İlgilenenlere duyurulur. Nuri Ergin'in Bergama Cezaevi'ne nakli sonrasında bu ilçede tansiyon yükselmiş. Medya mensupları bu ilçeye akın ederken, ilçede bulunan yabancı plakalı araçlar didik didik aranmaya başlamış. İlçe halkı, bugüne kadar çok çete gördüklerini, bunlara haraç vermeyeceklerini söylüyorlarmış. Bir kısmı ise haraç çetesine fazla direnemeyeceği kanaatindeymiş esnafın. İzmir'den 40 kişilik çevik kuvvet ekibi de yollanmış Bergama'ya. Cezaevinde bulunan 16 siyasi mahkumdan 4'ü Buca Cezaevi'ne gönderilmiş. 12 PKK'lı mahkum ise cezaevindeymiş halen. SABAHCezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un açıklamaları var manşette. "Parayı bastırdı. İsyanı başlattı" demiş Müdür Bey Ergin için. Uşak Cezaevi'nde çıkan olayları değerlendiren Ertosun, bunun cezaevinin bugünkü koğuş sisteminden kaynaklandığını söylemiş. Bu kadar kalabalık yerlerde bir arada bulunan mahkumların, çete örgütlenmesine çok müsait olduğunu düşünüyormuş. Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme yollarının yanı sıra, para gücüyle de taraftar bulunabiliyormuş bu ortamda. Ergin'in de bu yolu kullandığını düşünüyor. Para vererek 200 mahkumu yanına çekmiş ve Uşak Cezaevi'ndeki isyanı çıkarmışlar. Ertosun, Ergin kardeşlere aynı fırsatı bir daha vermeyeceklerini açıklamış. Bunun için aldıkları önlemleri de anlatıyor. F tipi cezaevleri açılana kadar tek kişi kalacaklarmış koğuşlarda. Bu bölümde görev yapan gardiyanlara baskı ve tehdit yapılmaması için bire bir temasları engellenecekmiş. Yemek verilirken dahi topluca girilecekmiş odalarına. F tipi cezaevleri biter bitmez de, Alaattin Çakıcı da dahil tüm çete liderlerinin nakilleri yapılacakmış buralara. Geçen hafta Erenköy İlköğretim Okulu'nda yaşanan servisçi vahşetinin çocuklar üzerindeki izlerinin silinmesine çalışıyormuş. Bu konuda 15 psikolog çalışıyormuş okulda. Nail Keçili, 4 milyon dolarlık kredinin kendisinden habersiz çıkarılıp Demirel tarafından kullanıldığını söylemiş. Bu kredinin varlığını, banka skandalları ortaya çıktıktan sonra öğrendiğini iddia ediyormuş. Adalet ve İçişleri bakanlıkları arasında, cezaevlerinde son çıkan olaylara ilgili tartışma da yer almış ilk sayfada. Adalet Bakanı Türk, "Çetelerle tek ben savaşıyorum, son olaylarda beni sorumlu gösteriyorlar" diyerek yakınmış. Emniyet'e de çattığı yazılıyor Türk'ün. "Tek suçlu savcılar değil" demiş. İsdemir'i alması beklenen Erdemir, alacağı şirketin çıkmazını raporlarla koymuş ortaya. İsdemir'in sıfırın altında olduğu görülüyormuş bu raporlarda. Defter değeri negatifmiş bu şirketin. Galatasaray'ın ardından
Beşiktaş ta halka açılıyormuş. Tüm futbol faaliyetlerini çatısı altında toplayan Beşiktaş Sportif, 2001 yılının ilk yarısında borsaya girecekmiş. Dün Başkan Serdar Bilgili açıklamış bunları yaptığı basın toplantısında. RADİKAL"Adalet'in isyanı" manşeti var bu gazetede. İçişleri Bakanı Tantan'ın savcıları eleştirmesine kızan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, bu bakanlığı bazı düzenlemeleri engellemekle suçlamış. İşte bakanın eleştirdiği konular. İnfaz konusunun savcı, infaz koruma memuru ve jandarmanın ortak sorumluluğunda olduğunu anlatan Türk, bu anlayışla bağdaşmayan, devlet gelenekleri ile uyuşmayan davranışlar sergilendiğini anlatmış. Savcıların görevlerini yapmadıkları yolundaki eleştirileri de haksız buluyormuş. Savcı sayısının artırılması ve iyi yetiştirilmesi, yeterli kaynak ve yetkileri olması durumunda mümkün olacakmış. Adli konularda kolluk güçlerinin de sorumlulukları olmalıymış. CMUK'a göre zabıta olay ve tedbirleri derhal savcılığa bildirmeliymiş. Ve adli konularda da savcının emrine uymak zorundaymış. Savcıların jandarma konusunda tam yetkili olmamasından da yakınıyor Türk. Bu etki, sadece suç işlenmesi durumunda kovuşturma yapma yetkisi ile sınırlıymış. Bu da sorun yaratıyormuş. Bu konuda yapmak istedikleri düzenlemelere, İçişleri ve Milli Savunma bakanlıklarının karşı çıktıklarını da anlatmış Adalet Bakanı. Emekli Orgeneral Çevik Bir ile Şemdin Sakık'ın ifadelerini tahrif ederek bazı kişiler aleyhine kullandığı iddia edilen emekli Tümgeneral Erol Özkasnak da konuşmuş sonunda. Bu iddiaların tümünü reddediyormuş. 1991-93 yılları arasında PKK'nın silahlı gücünün, propaganda gücünden fazla olduğunu hatırlatmış. 1993 yılından sonra basının bu örgütle temasını artırdığını saptamışlar. Bu da yapılan mücadeleye zarar vermiş. O dönemde yayınlanan Özgür Gündem Gazetesi'nin, savaşta olduğumuz bir ülkenin yayın organı gibi çalıştığını söylüyor Özkasnak. Askerler de, basını bu bölgeye çağırıp gerçekleri anlatmışlar. Apo ile konuşanlara, mücadeleye verdikleri zarar anlatılmış. Bu görüşmenin ardından bazıları yaptıkları röportajları yayınlamamışlar. Hatta çektikleri filmlerin bantlarını askerlere teslim etmişler. Belirli bir kişinin psikolojik harekatla ilgisi olamayacağını da söylemiş Erol Özkasnak. Bugün ABD'de başkanlık seçimi yapıldığı haberi de yer almış ilk sayfada. 200 milyon seçmenden yalnızca yarısının gideceği düşünülüyormuş sandığa. Buna rağmen 1960 yılından sonra yaşanan en çekişmeli
seçim olacakmış bu. Dün YÖK'ün 19. kuruluÅŸ yıldönümüydü. Yine protestolar ve yine gözaltılar var. Ä°stanbul Beyazıt'ta yapılan gösteriye müdahale etmemiÅŸ polis. Ankara ise sert tedbirleri ile dikkat çekmiÅŸ. Kente dışarıdan öğrenci giriÅŸi engellenmiÅŸ. CUMHURÄ°YETAB katılım ortaklığı belgesinin ilk ipuçları ortaya çıkmaya baÅŸlamış. Siyasal haklar önkoÅŸul olarak çıkacakmış karşımıza. Kıbrıs ve Ege konusunda, Helsinki zirve kararlarının ötesinde ifadeler yer almayacağı düşünülüyormuÅŸ bu belgede de. Tam üyelik için siyasi beklentilerin yanıtlanması istenecekmiÅŸ. Ekonomik eksikliklerin, daha sonraya bırakılabileceÄŸi kaydediliyormuÅŸ. KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ, AB'nin Kıbrıs'ı tam üye olarak kabul etmesinin, savaÅŸa neden olabileceÄŸi uyarısında bulunmuÅŸ. DenktaÅŸ, "EÄŸer AB korkunç hatayı yaparsa, biz de yaÅŸayabilmek için gerekli olan her ÅŸeyi yapacağız" demiÅŸ. ABD ise Türkiye'nin AB üyeliÄŸine tam destek verdiÄŸini açıklamış. Bu ülkenin yeni büyükelçisi, Ankara'da yaptığı ilk konuÅŸmada ilk gafını da yapmış. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin, 'tanzimat reformlarının' mirası olduÄŸunu söylemek isterken, 'tazminat reformları' deyivermiÅŸ. Ermeni soykırımı iddiaları, bu kez de Fransa Senatosu'nun gündemine gelmiÅŸ. Ankara bu konuda Fransa'yı uyarmış. ABD'ye yönelik hazırlanan eylem planının benzeri, ÅŸimdi de Fransa'ya yönelik olarak hazırlanıyormuÅŸ Ankara'da. YÖK'ü protesto gösterilerinde yüzlerce öğrenci gözaltına alınmış. Öğrenciler, "YÖK'e hayır", "Dünya yerinden oynar YÖK'ten adam çıksa", "Ferman devletinse, üniversiteler bizimdir" sloganları atmışlar bu gösterilerde. Egebank'ın içini boÅŸaltmakla suçlanan Nail Keçili, Murat Demirel'in oyununa getirildiÄŸini savunuyormuÅŸ. O da davacıymış Demirel'den. Dolandırılmış kendileri hiç haberleri olmadan. İçiÅŸleri ve Adalet bakanlıkları arasında yaÅŸanan gerilim, bu gazetenin de ilk sayfasına yansımış. Konu bildiÄŸiniz gibi Karagümrük çetesi ile ilgili cezaevi olayları. Ä°yi günler. Asuman ALPASLAN - 7 Kasım 2000, Salı Â
button