Güncelleme Tarihi:
HEPSİ yıllar önce okullarını bitirmiş, uzun zaman çalışmış, artık dinlenmek için emekli olmuştu. Ancak hem öğrenme aşkı hem de yenilenme isteği onları yeniden üniversiteye taşıdı. Sıralara, bu kez yenilenmek için geri döndüler. Okul günlerini iple çeken ve heyecanlarını kaybetmeyen öğrenciler, “Öğrenmenin yaşı yok” deyiminin hakkını tam anlamıyla veriyor.
TEKRAR OKUL YOLUNDA
Haftanın 3 günü, saat 17.00’de üniversiteye gelen ve çoğu torun sahibi olan öğrenciler, 2.5 saat ders yapıyor. Üniversitenin öğrenci kimlik belgesine sahipler. Diğer öğrencilere sunulan (kütüphaneye girme gibi) olanaklardan yararlanıyorlar. Yaşam kalitesinin yükselmesi, aktif ve başarılı yaşlanma, yenilenme hedeflerine yönelik hazırlanan ders müfredatı uyarınca felsefe, sosyoloji, psikoloji, biyoloji, hukuk, tıp, gerontoloji dersleri veriliyor. Uygulamalı eğitimlerle yeni i beceriler kazandırılıyor. Gerek beyinsel fonksiyonlarını korumak, gerekse yaşamlarını bağımsız sürdürebilmelerini sağlamak hedefleniyor.
Öğrenciler her dönemin sonunda sınava giriyorlar. 4 yıllık okulu bitirirken de seçtikleri bir konuda 30 sayfalık tez yazmaları istenecek.
60 yaş ve üstü bireylere verilen geragojik eğitimin pedagojiden (çocuk eğitimi) esinlenerek geliştirilen bir kavram olduğunu belirten Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, “Tazelenme üniversitemize talep büyük. Gelecek yıl için şimdiden toplam 1466 öğrenci kayıt yaptırdı” diyor. “GeroAtlas60+ Tazelenme Üniversitesi’nin bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tufan, ileriye dönük olarak YÖK nezdinde hukuki bir zemin yaratmayı da hedeflediklerini belirtiyor.
TANSİYONUM DA DÜŞTÜ, ŞEKERİM DE
Hicran Karabudak (66 yaşında, emekli kamu yöneticisi): Emeklilikte bir süre sonra işe yaramazlık duygusu başladı. Derken bu üniversite hayatıma girdi. Artık evden çıkmak için sebebim var.
Naci Kalender (63 yaşında, emekli bankacı): Birbirimizden de çok şey öğreniyoruz. Burada tekrar disipline oldum. Okul günü tıraş oluyorum, güzel giyinip, keyifle koşa koşa geliyorum.
Ali Akbaş (64 yaşında, emekli haritacı): Son derece faal, zinde, yeni işe başlamış kadar heyecanlıyım. Buraya geldiğimde şekerim ve tansiyonum yüksekti. Günde 9 ilaç alıyordum. Şimdi şekerim de tansiyonum da düştü. 7 kilo verdim. Kazak örmeyi de öğrendim, yemek yapmayı da.
Muzaffer Emine Kaşbek (64 yaşında, TRT’den emekli): Toplum emeklilere işe yaramaz gözüyle bakarken anladık ki öğreneceğimiz şeyler bitmiyor.
Çiçek Solon Şensoy (74 yaşında, atlet): Hocalar da şaşırıyorlar. Kendi bölümlerinde 50 kişiyle ders yapıyorlar. Bizim sınıfta en az 200 kişi oluyor.
Raziye Türkanbağ (60 yaşında, emekli öğretmen): 88 yaşındaki annem Dudu Aktaş ile birlikte geliyorum. Annem demans hastası olsa da buraya gelmekten çok hoşlanıyor. Burada öğrendiklerim yaşamıma çok şey kattı.
İzzettin Gökalp (81 yaşında, emekli avukat): Eşimle birlikte geliyoruz. Hem derslerden hem de arkadaşlarımızın birikiminden yararlanıyoruz. Bu yaşta kazak örmeyi öğrendim.
Gül Hınçal (62 yaşında, emekli öğretmen): Aslında tereddüt ettim başta. Ama geldim, geliş o geliş. Öğrenerek öleceğim.