Güncelleme Tarihi:
İbrahim Hilmi Tanışık, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kırım’dan Bursa’ya göç eden hattat ve hakkak Ahmet Hamdi Bey ile Ayşe Hanım’ın ilk evladı olarak 1891 yılında Bursa’da doğdu. Babasının yaptığı hat eserleri Bursa’daki Ulu Cami’nin duvarlarını süslüyordu. İbrahim Hilmi Tanışık çok küçük yaşta annesini kaybetti. İlköğretimini Bursa’da, ortaöğretimini İstanbul’da yatılı olarak tamamladıktan sonra 1914 yılında İstanbul Darülmuallimin’den (Erkek Öğretmen Okulu) mezun oldu.
RUSLARA ESİR DÜŞTÜ
Bursa ve Balıkesir’de öğretmenlik yaptıktan sonra 1916’da askere gitti. Erzurum’daki Pasinler Tabyası’nda Ruslar’a esir düşünce, Kırım’da 1.5 yıl esir hayatı yaşadı. 1917 Ekim’de gerçekleşen Rus Devrimi’nin ardından bölgede öğretmenlik yapması şartıyla serbest bırakıldı. Üç ay sonra da ahşap bir yük gemisine kaçak olarak binerek Kastamonu’ya geldi. Buradan da zorlu bir yolculukla İstanbul’a ulaşmayı başardı.
İstanbul’a gelince eski bir arkadaşıyla Sultanahmet’te köfteci dükkânı açtıysa da, 3 ay sonra dükkânı bırakıp Bursa’ya döndü. 1919’da Ayşe İsmet Hanım’la evlendi. 1920’de Bursa’daki bir matbaada çalışmaya başlayan İbrahim Hilmi Tanışık, bu sırada Bursa’daki tarihi cami ve çeşmeleri kayıt altına almaya başladı. Ayrıca Milli Mücadele’ye destek için Bursa’da bir gazete çıkartıyordu. Ancak salgın hastalık nedeniyle 3 çocuğunu peş peşe kaybetti. Bu büyük acı yeniden İstanbul’a göç etmesine neden oldu.
ADIM ADIM GEZDİ
İbrahim Hilmi Bey’e taşındığı Fatih semti uğurlu gelmişti. İlk yıl kızı Türkan, 7 yıl sonra da ikinci kızı Hatice Ülker dünyaya geldi. İbrahim Hilmi ayrıca 1930’da Sultanahmet’teki Devlet Matbaası’nda işe girdi. Bursa’da başlayan tarihi eserleri kayıt altına alma fikri İstanbul’da iyice kendini gösterdi. Tam 40 yıl boyunca İstanbul’u karış karış gezip camiler, mescitler, namazgahlar, türbeler, matbaalar, medreseler, dikili taşlar, toplar, hazireler, şifahaneler, imarethaneler, bedestenler, tekkeler, bentler, çeşmeler ve sebillerle ilgili detaylı notlar aldı, fotoğraflarını çekti. Cebinde çok zaman parası olmadığı için çoğu yere yürüyerek gitti.
MEKTUPLA GELEN ACI HABER
1966 senesine kadar aralıksız yürüttüğü çalışmaların sonunda elinde on binlerce sayfalık notlar olmuştu. O yıl hacca gitmeden önce, çalışmalarının arasında camilerle ilgili bölümleri kitap haline getirdi ve basılması için eski dostu bir matbaacıya teslim etti. Aylarca bir haber gelmeyen İbrahim Hilmi’nin, Medine’ye 3 kilometre kala otobüste hayatını kaybettiği otobüs şoföründen gelen bir mektupla ortaya çıktı.
MATBAACI DA İFLAS ETTİ
İbrahim Hilmi’nin kitabından da tıpkı kendisi gibi ses çıkmamıştı. İflas eden matbaacı kitabı basamayınca İbrahim Hilmi’nin ailesine teslim etti. Aile bu notları gözü gibi sakladı. 56 yıllık bu notlar Üsküdar Belediyesi tarafından iki cilt halinde kitaplaştırıldı. Kitabın ilk cildinde İbrahim Hilmi’nin 1930’lu yıllarda dolaştığı 487 cami, ikinci ciltte ise 1930’lardan 1966’ya kadar dolaştığı 291 camiyle ilgili detaylar yer aldı.
Kitapta, bugün adı bile hatırlanmayan camilerin pencere sayısından merdiven sayısına, pencere ölçülerinden duvar kalınlıklarına kadar bilgiler var.