Güncelleme Tarihi:
Kocaeli Üniversitesi Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Savlı ve öğretim üyesi Doç. Dr. Naci Çine, yaptıkları araştırmalarda 2021 yılının ilk çeyreğinde koronavirüs tedavisi gören 56 kişiden elde edilen viral RNA öneklerine ‘tüm gen yeni kuşak dizi analizi’ gerçekleştirdi.
243 FARKLI MUTASYON
Analizlerden elde edilen genetik haritalarda 56 örneğe farklı kombinasyonlar şeklinde yayılmış 243 farklı mutasyon tespit edildi. Bazı hastaların birden fazla mutasyonlu virüsü aynı anda taşıdığı belirlenirken, daha önce PCR testleri ile İngiliz mutasyonu tanısı koyulmuş bazı hastaların ise aslında Güney Afrika mutasyonu taşıdıkları ortaya çıktı. Ayrıca bu çalışmada koronavirüsün henüz Türk varyantı denilebilecek mutasyona da uğramadığı belirlendi.
‘VİRÜS, YOLCULUĞUNDA ÜZERİNDE YENİ MUTASYON BİRİKTİREREK HAREKET ETTİ’
Virüsün Çin'de ortaya çıkmasının ardından sürekli yeni mutasyonlar kazanmaya devam ettiğini belirten Doç. Dr. Naci Çine, "Virüs, Çin'den çıkıp Avrupa'ya yayılırken böyle değildi. Bu yolculuğu esnasında üzerinde yeni mutasyon biriktirerek hareket etti ve Avrupa'ya yayıldı. Virüs üzerinde bu mutasyonlar birikirken de her bir mutasyon virüse farklı özellikler kattı. Genetikteki en büyük şey, öngörülemezlik prensibi. Bizim bundan sonraki süreçlerde virüsün nereye gideceğini öngörmemiz çok doğru olmaz. Şunu görüyoruz ki bundan 2 ay önce ortaya çıkan B.1.1.7 soyu, toplum içinde İngiliz mutasyonu olarak eksik ifade edilen soy, bir mutasyonlar bütünü taşıyan koronavirüs alt tipidir. 2 ay önce ortaya çıkan bu soy, hiç kimsenin öngöremediği şekilde Avrupa'daki baskın soy haline geldi. Bundan 3 ay önce Avrupa'da birden çok Covid virüsü soyu varken, şu anda yüzde 70, yüzde 80 oranında İngiliz olarak tabir edilen soy var" dedi.
Güney Afrika mutasyonunun vücudun savunma sistemlerinden kaçtığını ve aldatıcı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Çine, şunları söyledi:
"Virüsün sahip olduğu bu değişken mutasyonlar, kendi üzerinde mutasyon biriktirmesi hiçbirimizin tahmin edemediği yeni özellikleri virüse katabilir. Bu her zaman için bir risktir. Dolayısıyla toplumsal genom araştırmaları, virüsün genomuna toplu bakan çalışmalar her zaman için kıymetlidir. Takip edilmesi gerekir. İngiltere ve Güney Afrika soyları kendi içlerinde yaklaşık 23-21 mutasyon barındıran koronavirüs tipleridir. Bu 2 farklı tip, birbirleri ile örtüşen mutasyonlar taşırlar. Fakat asıl önemli olan, birbirlerinden ayrılan mutasyonlar da taşırlar. Ayrıştıkları mutasyonlar onlara karakterler katıyor. İngiliz mutasyonundaki ana karakter, hastalığın yayılımını artıran, hücreye girişini artıran bir özellik katan bir mutasyon. Fakat Güney Afrika soyunda bu virüsün immün sistemlerden kaçtığı, immün sistemi aldattığı, ona karşı sessizleştiği bir genetik profil değişikliği taşıyor. Bizi de korkutan o. Aşıya karşı tepkisini çok söyleyememek ile birlikte yapılan ön çalışmaların bize verdiği bir veri var. Bu da virüsteki bir mutasyonun edinsel bağışıklığa ve aşı ile sağlanan bağışıklığa karşı virüsün etkilenmemesi yönünde bir sonuç ile karşılaşacağımızı gösteriyor. Fakat bu bilginin yapılan başka çalışmalar ile doğrulanması gerekiyor."
‘56 HASTAMIZDA 243 AYRI MUTASYON İZLEDİK’
Örnekleri incelenen 56 hastada 243 farklı mutasyona rastlanıldığını söyleyen Prof. Dr. Savlı, "Çalışmamız hastanemize başvuran 56 kişinin tam genom analizi. Bu hastalar PCR testleri pozitif bulunan, Covid tedavisi alan insanlar. Bunlardan 7 tanesinde önceden PCR temelli çalışmada İngiliz mutasyonu, diye adlandırılan pozitifliği izlemiştik. 56 hastamızın tümünde haritalama yapmak ve virüsün her bir hastadaki soyda nasıl bir haritaya sahip olduğunu görmek istedik. Boydan boya bütün virüsleri taradık. Bu taramada 3 soya rastladık. Bunlar B.1.1 soyu diye adlandırılan soy, B.1.1.7 olarak adlandırılan İngiliz soyu denilen soy ve bizi daha çok korkutan B.1.1.351 olarak adlandırılan Güney Afrika mutant soyuna rastladık. Öncelikle bu 56 hastamızda 243 ayrı mutasyon izledik. Bunların farklı kombinasyonlar halinde hastalara dağıldığını gördük. Bu kadar çok sayıda varyant izlemeyi beklemiyorduk. Bulduğumuz soylar arasında bu varyantların karşılıklı paylaşıldığını gördük. Dolayısıyla artık İngiliz mutasyonu, Güney Afrika mutasyonu gibi kavramların yerine bileşik mutasyonlar halinde de hastalarımıza aktarıldığını ve virüsün bileşik bir yapıda evrimleştiğini gördük. Bunun Güney Afrika soyu dediğimiz parçalarının bizim için daha kritik parçalar olduğunu izlemiş olduk" diye konuştu.
Çalışmalarında henüz 'Türk varyantı' denilebilecek mutasyona rastlanılmadığını belirten Prof. Dr. Savlı, "Dizi analizi yaparak neyle karşı karşıya olduğumuzu periyodik olarak ya da atipik vakalarda mutlaka görmemiz lazım. Şu an sevindirici taraf, bir Türk varyantı, Türk mutasyonu dediğimiz yeni bir oluşumu bu son 3 ayda, Kocaeli'de gördüğümüz hastalarda görmemiş olmamız. Fakat her an böyle bir gelişme de yaşanabilir. Bunun için tekrar dizi analizi dediğimiz yöntem ile virüsleri haritalayarak bir Türk varyantı çıkıp çıkmadığını sürekli kontrol altında tutmamız lazım. Sonucu pozitif çıkan her hastaya dizi analizi uygulanamaz. Çünkü hem pahalıdır hem profesyonel ekipler ister. Popülasyon taramasında kullanılacak teknik değildir. PCR yine altın standart, en iyi testtir. Belki dizi analizlerinde ortaya çıkacak yeni bölgelere göre, yeni PCR testleri üretmek ve dinamik şekilde salgını izlemek lazım. Yani salgına dinamik yaklaşımda dizi analizleriyle virüsü haritalamanın daha yoğun şekilde uygulanması lazım" dedi.