54 yıllık enfes şarap Meryl Streep

Güncelleme Tarihi:

54 yıllık enfes şarap Meryl Streep
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 23, 2003 00:00

Genelgeçer güzellik anlayışına hiç uymasa da, derinlerinde bir sürü hikaye saklayan çok güzel bir yüz. Ä°yi bir eÅŸ, tam dört çocuk annesi bir aile kadını.Birbirinden çok farklı karakterleri, sanki onlardan biriymiÅŸ gibi doÄŸallıkla canlandıran müthiÅŸ bir yetenek. ‘‘Ben film çevirmezsem ruh hastası olurum’’ diye düşünecek kadar iÅŸine düşkün; ama bir yandan sözleÅŸmelerine ‘‘sekizden sonra evde olma’’ koÅŸulu koyan iyi bir eÅŸ, tam dört çocuk annesi aile kadını. Yani iki kere büyük yetenek! Merly Streep deyince ilk elde anlatılacaklar burada bitmiyor: Cuma günü Türkiye'de de vizyona giren Adaptation/Tersyüz filmindeki rolüyle bu yıl 75'incisi verilecek Oscar Ödülleri'ne yine aday gösterilen Streep bir de rekora imza attı. Bir süredir, 12 adaylığıyla Oscar'a en çok aday gösterilen aktris ünvanını Katherine Hepburn'la paylaşıyordu, ÅŸimdi 13. adaylığı açıklandı ve Hepburn'ü geride bırakmış oldu. Gerçi bu kadar Oscar adaylığından sadece ikisini ödüle dönüştürebildi, üstelik önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan Hours'taki (Saatler) rolüyle En Ä°yi Kadın Oyuncu dalında aday olması bekleniyordu ama o adaylığı, kendisine göre çırak sayılan Nicole Kidman'a kaptırdı. Tersyüz'deki rolü ise En Ä°yi Yardımcı Kadın ödülüne uygun ama olsun. O çoktan dünya kadınlarının kahramanı. Trajik bir kahraman. Evet komedi filmlerinde de baÅŸarıyla rol aldı ancak, sinema tarihi onu daha çok karmaşık ruh hallerinin kadını olarak hatırlayacak... Film eleÅŸtirmenlerinin, yaÅŸayan en büyük kadın oyuncular arasında saydığı Meryl Streep, 22 Haziran 1949 tarihinde, orta sınıfa mensup bir Amerikan ailesinin kızı olarak New Jersey-Summit'te doÄŸdu. Ãœnlü olunca da deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸi bir isim verildi ona: Birlikte olduklarında kısaca Meryl olarak söylenen Mary Louise. Sade bir genç kızdı; zeki, dörtgöz, diÅŸleri telli. DoÄŸu yakasında bir kız okuluna gönderildi. Uzun süre Somerset Oteli'nde garsonluk yaptı.Darmounth'da set ve sahne kostümü desinatörlüğü ve oyun yazarlığı eÄŸitimi alırken, opera derslerine de girdi. Ancak okulda sahneye çıkışı ve daha ilk rollerinde gösterdiÄŸi yeteneÄŸi, ona Yale Ãœniversitesi'nin kapılarını açtı. Drama bölümünde okuduÄŸu Yale'in yıllık oyunlarının hepsinde rol alan Streep, oradan sanat mastırı diplomasıyla mezun oldu. Üç yıl New Haven'da 40 kadar oyunda rol alarak tiyatronun geleneksel Avrupa kalıplarını da iyice öğrendi. Bunların hepsini sinemada izlediÄŸimiz filmlerinde kullandı.Ä°lk filmi Zinnemann'ın 1977'de gösterime giren Julia'sı. Bu filmdeki beklenmedik performansıyla dikkatleri çeken Streep, hemen bir sonraki yıl Oscar'a aday gösterildi. Michael Cimino'nun yönettiÄŸi ve Robert de Niro ile baÅŸrolü paylaÅŸtığı bir Vietnam dramı olan Avcı'daki (The Deer Hunter) rolüyle. Onu alamadı ancak Dustin Hoffman'la birlikte oynadığı Kramer Kramer'e Karşı'daki performansı, 1979'da En Ä°yi Kadın Oyuncu dalında o ünlü heykelciÄŸi eline tutuÅŸturuverdi. Bu ilkti, ikincisi 1982'de Sophie'nin Seçimi'yle gelecek ve ÅŸimdilik orada kalacaktı. Ancak Streep bu yılkiyle birlikte bugüne kadar tam 13 kez Oscar'a aday gösterilerek, bu konudaki rekorun sahibi oldu. Onun da söylediÄŸi gibi, bu heykelciÄŸi kazanmak kadar aday gösterilmek de çok önemliydi. Ama o ek olarak, kazanamadığında ‘‘Demek rolünü senden daha iyi yapan biri varmış’’ da diyordu.SEN BÃœTÃœN KADINLARSINÄ°yi bir dramacıydı. Onu, canlandırdığı her bir kadınla daha çok sevdik. Çünkü her birine pek güzel oturdu: Sıradan Amerikan kadınına da, Fransız teÄŸmenin sevgilisine de, aÅŸkı geç de olsa bulan evli kadına da, Ä°kinci Dünya Savaşı'nda iki çocuÄŸundan birini seçmek zorunda bırakılan Sophie'ye de, iyiliksever keman öğretmenine de... Soykırım'daki Ä°nga'yı, Kramer Kramer'e Karşı'daki Joanna'yı ya da Benim Afrikam'daki Karen'i unutmak pek mümkün deÄŸildi. Her rolünün hakkını verdi. Bir tören sırasında ABD'deki Fransa Büyükelçisi François Bujon de l'Estang'ın dediÄŸi gibi, o bütün bu güçlü ve tutkulu kadın karakterlerde, milliyetler, kültürler, yaÅŸlar üstü birer kadın yaratmıştı. Bir nevi bütün kadınlar olmuÅŸtu. Dünyadaki her kadın, onun perdeye ya da ekrana yansıttığı bu karakterlerde kendini tanıyabilir ya da bir rol modeli bulabilirdi. Yine de 1990'ların ilk yarısı biraz sönük geçti onun için. Ya da belki aÄŸlamaktan ve aÄŸlatmaktan mı sıkıldı bilinmez, komedilerde de oynamaya baÅŸladı. Hani önceden duysanız, yok canım derdiniz. Ama Streep oyunculuÄŸunu, Rosanne Barr'le oynadığı DiÅŸi Åžeytan'da da, Goldie Hawn ve Bruce Willis'le birlikte rol aldığı Ölüm Kadına Yakışır'da da konuÅŸturdu. YaÅŸamın Kıyısından Kartpostallar'da da öyleydi. Komediye neden yöneldiÄŸini ise şöyle anlattı: ‘‘Saçımın aÄŸarmasına neden olan Karanlıkta Bir Çığlık'tan (1988) sonra deli gibi hafif bir ÅŸeyler arıyordum, ama hiçbir senaryoyu yeteri kadar komik bulmadım. Ayrıca, dram oyuncusu olarak görüldüğümden, bana pek komedi senaryosu da gönderilmiyordu. Ama ben her zaman kadın komedyenlerin çalışmalarına saygı duydum, kadın gibi ya da çekici olmaya çalışmayanları ya da öyle olmayacağım diye korku duymayanları sevdim. Ölüm Kadına Yakışır'a, ÅŸimdiye kadar yaptığım en fiziksel, en komik ve en garip film olduÄŸu için bayılıyorum.’’Evet daha çok trajik hayat hikayelerinde, karmaşık tipleri oynadı, ama ‘‘fiziksel güç’’ gerektiren rollerin kadını da olmadı deÄŸil. VahÅŸi Nehir'de oÄŸullarıyla birlikte sportif bir tatil için rafting yapılan bir yöreye giden ancak tatili kabusa dönüşen kadını canlandırırken, ‘‘Nihayet gerçek bir kahraman, bir aksiyon kadını olabildim’’ dedi. Åžakaydı tabii, iki kez boÄŸulma tehlikesi atlatması hiç hoÅŸuna gitmemiÅŸti elbette. Bir keresinde teknenin altında kaldığında, gözünün önünden kocasının yönetmeni öldürme sahnesi geçmiÅŸti. Yönetmene birkaç gün küstü, o deÄŸil miydi, kızlarını rafting'e götürdüğünde bir daha denememeye karar veren. ÇARÅžI PAZARDA BÄ°R STARYine de evde anne olmanın kamera karşısında rafting yapmaktan daha zor olduÄŸunu açıkladı. Ev, aile gibi kavramlar, onun için önemliydi. Ãœnlü olduktan sonra ÅŸatafatlı hayatı seçen Hollywood yıldızlarından deÄŸildi. Mevsimlerdeki deÄŸiÅŸimi görebildiÄŸi ve her ÅŸeyden öte Hollywood'un‘‘ fare yarışı’’ndan uzak olduÄŸu için hala doÄŸduÄŸu doÄŸu yakasında oturuyor, evini seviyordu. Hayranları onu uzun yıllar oturduÄŸu Çin Mahallesi'nin çarşı pazarında çocuklarıyla günlük alışveriÅŸini yaparken çok görmüştü. ‘‘Mutlu aile hayatım, Jack Nicholson gibi günün 24 saatini sanata adamamı engelliyor. Aslında bundan çok memnunum. Önce ailem’’ diyordu. Daha önce The Godfather'daki Fredo rolünden tanıdığımız John Cazale ile bir iliÅŸkisi vardı. Cazale kemik kanserine yakalanınca çalışmalarına ara verip onun hastanedeki odasına taşınmış, o müthiÅŸ her aksanı konuÅŸabilme yeteneÄŸiyle ona gazetelerin spor sayfalarını okumuÅŸ, ölümünden sonra toparlanması zor olmuÅŸtu. Daha sonra heykeltıraÅŸ Donald Gummer ile evlendi ve ÅŸimdi yaÅŸları 12 ile 22 arasında deÄŸiÅŸen tam dört çocuk doÄŸurdu.YÖNETMENLERÄ°N CENNETÄ°Ailesini paparazzilerin objektiflerinden uzak tutmaya da hep özen gösterdi. Annesinden, ‘‘Niçin fotoÄŸrafını çekmelerine izin vermiyor ve bundan zevk almıyorsun?’’ azarları iÅŸittiÄŸi için, zaman zaman denedi ama zevk filan alamadı. Kendini görkemli bir kraliçe, sinema ilahesi gibi göremedi hiç. Bu yükü istemedi. Kameralara gülümsemek bir yana, fazla söyleÅŸi de yapmama ilkesini benimsedi; hem ne söyleyeceÄŸini bilmediÄŸi için, hem de ‘‘sıkıcı’’, günlük yaÅŸamda herkes gibi olduÄŸundan. Ya aynaya baktığında bizim gördüklerimizi görüyor muydu? Şöyle dedi bir seferinde: ‘‘Pek deÄŸil. Burnumun çok uzun, gözlerimin birbirinden çok uzakta ve kemik yapımın çok sert olduÄŸunu biliyorum. Ama bunları deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸim. Uzun bir süredir bu yüzle yaşıyorum. Ãœstelik insanlar bana aslında filmlerde göründüğümden daha güzel olduÄŸumu söylüyor!’’GeçtiÄŸimiz yıllarda bir trafik kazasında hayatını kaybeden ünlü yönetmen Alan Pakula şöyle demiÅŸti: ‘‘EÄŸer yönetmenler için bir cennet varsa, o da hayatları boyunca Meryl Streep'i yönetmeleridir. DileÄŸim Meryl'in 90 yaşına geldiÄŸinde 90 yaşında bir kadın için yazılmış harika bir rolü oynaması.’’ Dileriz öyle olur. O zaten çoktan anne, hatta anneanne rollerine çıkmaya baÅŸladı. Bir röportajında da kendisine artık genç kadın rolleri teklif edilmediÄŸini açıkça söyledi. Ama ‘‘film çevirmezsem ruh hastası olurum’’ düşüncesi devam ediyor ve Hollywood'un genç kadın starlara daha çok fahiÅŸelik, sevgililik rolleri biçen anlayışlarına kızarak ve gözünü kendisini ve kamuoyunu etkileyebilecek öykülere, gerçek kahramanlara dikerek çalışmaya devam ediyor. FÄ°LMOGRAFÄ°Julia - 1977The Deadliest Season- 1977The Deer Hunter/Avcı - 1978Manhattan - 1979Kramer vs. Kramer/Kramer Kramer'e Karşı - 1979The Seduction of Joe Tynan - 1979The French Lieutenant's Woman/ Fransız TeÄŸmenin Kadını - 1981 Sophie's Choice/Sophie'nin Seçimi - 1982Still of the Night - 1982Silkwood - 1983Falling in Love/ Geç Gelen AÅŸk - 1984 Out of Africa/Benim Afrikam - 1985 Plenty/Bolluk - 1985 Heartburn - BaÅŸbelası -1986Ironweed/YaÅŸam Savaşı - 1987A Cry in the Dark/ Karanlıkta Bir Çığlık - 1988 She-Devil/DiÅŸi Åžeytan - 1989Postcards From the Edge/ YaÅŸamın Kıyısından Kartpostallar - 1990 Defending Your Life/ YaÅŸamın Savunması- 1991 Death Becomes Her/ Ölüm Kadına Yakışır - 1992The House of the Spirits/Ruhlar Evi - 1993A Century of Cinema - 1994The River Wild/VahÅŸi Nehir - 1994The Bridges of Madison County/Yasak Ä°liÅŸki - 1995Before and After - 1996Marvin's Room/Marvin'in Odası - 1996One True Thing - 1998Dancing at Lughnasa - 1998Music of the Heart / 50 Cesur Kemancı -1999The Papp Project - 2001Adaptation/Tersyüz - 2002The Hours/Saatler - 2002 Angels in America (TV)- 2003Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!