Güncelleme Tarihi:
Fuerzas Armadas Revolutionarias de Colombia (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ya da kısa adıyla FARC başta gelir dağılımındaki adaletsizliğe karşı bir isyan hareketi hüviyetinde sahneye çıktığında yıl 1964’tü. Marksist - Leninist ideolojisi, ABD karşıtı söylemi ve derebeylik sistemine karşı toprak reformunu savunmasıyla dikkat çeken örgüt özellikle yoksul köylüler arasında taban buldu. Çok geçmeden bir siyasi mücadele yürütmek yerine şiddeti seçti.
KOKAİN GELİRLERİ
1980’lere gelindiğinde örgüt askeri karargâh ve emniyet merkezlerine düzenlediği saldırılarla ses getiriyordu. Bu gücünü gösterdikçe rejim için ciddi bir tehdit haline geldi. Örgüt asıl gelirini de başta kokain olmak üzere uyuşturucu işinden elde etmeye başladı. 2011 itibariyle kokain ticaretinden yıllık gelirleri yaklaşık 500 milyon dolardı. Gücünü doruğa taşıdığı 2000’lerin başında FARC’ın yaklaşık 18 bin savaşçısı vardı. Örgütün dünya çapında ses getiren eylemlerinden biri 2002’de devlet başkanı adayı Ingrid Betancourt’un kaçırılmasıydı.
Bu arada yıllar içinde FARC ile Kolombiya hükümeti arasında sık sık temas kuruldu. İlk kapsamlı barış görüşmesi 1984’ün başında gerçekleşti. Örgüt bu görüşmeler sonucu ateşkes ilan etti. Fakat 1990’dan itibaren silahlar yeniden konuşmaya başladı.
1999’da başlayan son barış girişimi süreci 2002’nin başında çöktü. Dönemin Kolombiya devlet başkanı Andres Pastarana ülkenin 20’de birine tekabül eden yaklaşık İsviçre büyüklüğünde bir bölgeyi FARC’a bırakmıştı. Ancak örgüt daha fazlasını isteyince Pastarana harekât başlattı.
FARC için asıl zor dönem yine 2002’de Alvaro Uribe’nin başkan seçilmesiyle başladı. Uribe hükümetinin ABD’nin mali ve askeri desteğiyle yürüttüğü mücadeleyle örgüt kadrosu 8 bin kişiye geriledi. Koka ekimi yapılabilen arazilerin son 10 yılda azaltılmasının ardından örgütün geliri de düştü.
Bu süre zarfında önemli adamlarını da yitirdi FARC. Mayıs 2004’te o güne kadar yakalanabilen en üst rütbeli FARC komutanı Ricardo Palmera hapse atıldı. 1 Mart 2008’de ‘iki numara’ Raul Reyes bir sınır ötesi bombardımanda öldürüldü. 2008’in temmuz ayındaki ‘şah Mat’ kod adlı bir özel kuvvetler harekâtı örgütün moralini dibe indirdi. Kendilerine Kızılhaç görevlisi süsü veren komandolar altı yıl rehin tutulan Betancourt’un yanı sıra 14 rehineyi de FARC’ın elinden aldı.
SON ÇIRPINIŞLAR MI?
Örgütün asıl kaybıysa Kasım 2011’de ‘başkomutan’ Alfonso Cano’nun öldürülmesiydi. Kolombiya hükümetine göre bu, 50 yıl boyunca örgüte vurulmuş ‘en ağır darbe’ydi.
Uribe hükümeti FARC’la mücadeleyi gerektiğinde sınır ötesine taşımaktan da çekinmedi. ABD’nin desteğiyle Uribe’nin kararlı duruşu FARC’ın ‘sınır ötesinden eylem düzenleme’ gücünü de kırdı. Her şeye rağmen ayakta kaldı FARC. Hatta 2010 ile 2011 arasında saldırıların sıklığı arttı. Bu artışı kimileri ‘son çırpınış’ olarak yorumladı.
Hâlihazırda başta güneydeki ormanlık arazi, ülkenin bazı ücra yöreleri FARC’ın elinde. Cano’nun ölümünden sonra liderliği devralan Rodrigo Londono Echeveri, nam-ı diğer ‘Timoşenko’ oturuyor. Lider seçilmeden önce örgütün kokain işini yürüten ‘Timoşenko’ kelle avcılarının da gözdelerinden: Yakalanmasını sağlayacak ‘talihli’yi 5 milyon dolarlık bir ödül bekliyor(du).
Barışın yolunu açan bir diğer etken de şu: Kolombiya hükümeti, zamanın Peru ve Sri Lanka hükümetlerinin gibi ‘kök kazıma histerisi’ne kaptırmadı kendini.Son yıllarda sağladığı askeri üstünlüğün sarhoşluğuna kapılmaksızın FARC liderliğiyle masaya oturdu. FARC’ın görüşme masasına kimi isterse gönderebileceğini bizzat Devlet Başkanı Juan Manuel Santos açıkladı. Bugünlerde yaygın kanı görüşmelerin bu kez barışla sonuçlanacağı yönünde. şimdi FARC’ın 8 Ekim’de Norveç’in başkenti Oslo’da başlayacak görüşmeler öncesinde ateşkes ilan etmesi bekleniyor.
EKONOMİK BEDEL ÇOK AĞIR
Tabii Kolombiya’daki 50 yıllık bu mücadelenin ekonomik bilançosu da ağır oldu. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2012-2013 Rekabetçilik Raporu’na göre Kolombiya’nın rekabetçi bir ekonomiye dönüşmesinin önündeki en büyük engel terör. 144 ülkenin değerlendirildiği raporda Kolombiya ‘terörizmin ekonomiye bedeli’ listesinin de tepesinde. Bu listede Türkiye 14’üncü sırada. Ayrıca, Kolombiya bugün gelir dağılımı eşitsizliğinde dünyadaki en kötü dokuzuncu ülke.
VAHİM TABLO
FARC ile ordu arasındaki mücadele ortaya ağır bir tablo çıkardı. 1997’den bu yana 4 milyon kişi kendi ülkesinde mülteci. 1982-2007 arasında hayatını kaybedenlerin sayısı 15 bin. Kayıplar listesindeyse 51 bin kişi var. Silahlı örgütlerin, devlet güçleri ve milis grupların tecavüzüne uğramış kadın sayısı da binlerle ifade ediliyor. Bir başka sorun da mayınlar. 1990’dan beri 959’u çocuk 3 bin 800 sivil mayına basarak can verdi.
BLOKLAR BİÇİMİNDE ÖRGÜTLENİYOR
FARC’ın yapısı şöyle: Örgütlenme bloklar biçiminde. Bloklar bir bölgedeki savaşçıların tümü. Bloklar ayrı yörelerde faaliyet gösteren cephelerden oluşuyor. Bir cephede yörenin büyüklüğüne göre 96-300 savaşçı var. Cepheler de alay, bölük, gerillalar ve mangalara bölünmüş durumda.