Güncelleme Tarihi:
Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Burak Erden, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Burak Erden, “Diyabet, kanda bulunan glikoz ve şeker oranlarının artmasıyla ortaya çıkan ciddi bir metabolik rahatsızlıktır. Retina damarlarının tıkanması sebebiyle göz rahatsızlıklarının oluşmasına yol açan bu hastalığa sahip kişilerin düzenli göz muayenelerini aksatmadan gerçekleştirmeleri, görme yetisinin korunması açısından çok büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
‘DAMAR YAPISINI BOZUYOR’
Gözlerde diyabet sebebiyle oluşan hastalıklar arasında en sık görülenin diyabetik retinopati olduğunu ve bu hastalığın yüzde 90’a varan görme kayıplarına yol açabileceğini ifade eden Doç. Dr. Burak Erden, “Şeker hastalığı, retinadaki kılcal damarların yapısını bozarak hücre kaybına yol açmaya, damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına neden olur” dedi.
Diyabetik retinopati etkilerinden bahseden Doç. Dr. Burak Erden, “Bu hastalık görme yetisinde yüzde 5 ile yüzde 90 arasında kayıplar yaşanmasına sebep oluyor ve 50 yaş altındaki bireylerde körlüğe yol açan bir numaralı sebep olarak öne çıkıyor. Diyabet hastalarının, özellikle hastalığın beşinci yılından itibaren yılda en az bir kez göz muayenesi olmaları ve göz diplerini kontrol ettirmeleri gereklidir. Diyabetik retinopati teşhisi konulan hastalarda ise 3-4 aylık süreçlerde düzenli muayenelerini gerçekleştirmeleri, görme yetisinin kaybedilmemesi açısında olmazsa olmazlardan bir tanesi” diye konuştu.
İNSÜLİN DİRENCİNİZİ KONTROL EDİN
İki tip diyabet yani şeker hastalığı bulunduğunu aktaran uzmanlar, tip 1 diyabetin pankreastaki insülin salınımının yetersizliğinden kaynaklandığını, tip 2 diyabetin ise hücrelerde insüline direnç gelişmesi sonucunda, kan şekerinin yükselmesi olarak geliştiğini belirtiyor. İnsülin, dokulara kan şekerinin alınmasını ve kullanılmasına yardımcı olan ve pankreastan salınan bir hormon. İnsülin direnci durumunda da şekerin dokuları alınıp kullanılması ve yakılması zor hale gelir.
Bir kişide insülin hormonuna karşı direnç gelişmişse farklı şekilde belirtiler görülebildiğini söyleyen uzmanlar, başlıca belirtilerin ciltte lekelenmeler, deride yumuşama, kilo almanın kontrol edilememesi, kilo vermede sıkıntı yaşama, adet düzensizliği, sık tatlı yeme isteği, enerjisiz hissetme, sabahları yorgun kalkma, yemeklerden sonra uykunun gelmesi, konsantrasyon ve algılama güçlüğü, soğuk terleme, vücut direncinde azalma ve elde ayakta titreme olduğunu ifade ediyor. Uzmanlar aşırı kilo ve hareketsiz yaşam tarzının insülin direncinin başlıca nedeni olduğunu belirterek şu önerilerde bulunuyor:
YAŞAM TARZINIZI DEĞİŞTİRİN
* İnsülin direnci tedavisi için yaşam tarzında değişiklikler yapılmalı.
* İnsülin direnci yüksek olan hastalar, kan şekerini hızlı yükseltmeyen düşük glisemik indeksli, posa (lif) ve diğer besin öğeleri yönünden de zengin besinleri tercih etmeli.
* Düzenli egzersiz yapılmalı. Haftada en az 3 gün tempolü yürüyüş yapılmalı.
* Şekerli içeceklerden uzak durulmalı.
* Meyve suyu yerine meyvenin kendisi tüketilmeli.
* Aç karnına şekerli ve karbonhidratlı gıdalar tüketilmemeli. Ayrıca pekmek, bal, tatlılar, reçel, marmelat, pirinç, mısır, mısır gevreği gibi yiyecekler de az tüketilmeli.
* Uyku düzenine dikkat edilmeli.
* Trans yağ içeren gıdalar ve yiyecekler kızartılarak tüketilmemeli.