Metehan DEMİR-Şükrü KÜÇÜKŞAHİN / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2009 00:39
30 Mart’ta dünya yeniden kurulduBaşbakan Yardımcısı Cemil Çiçek
Kimsenin bunu inkar edeceği yok. Oy kaybı yaşandığı ve beklentimizin altında bir orana ulaşıldığı ortada. Ancak, yine de yüzde 39’luk bir oran AKP’nin hálá Türkiye’de siyasetin ana nehri olduğunu gösteriyor. Bu oran üzerinden insafsızca yorum yapıyorlar. Sayın Süleyman Demirel, ’1991’de hesap soracağım, sizden dün ödünç oy istiyorum’ dedi, ne aldı? yüzde 27. Rahmetli Bülent Ecevit 1999’da ne yaptı? Bölücübaşı’nı Türkiye’ye getirdi. Fırtına gibi esecek sanılıyordu. Yüzde 22’de kaldı. Bu nedenle, partinin oy oranını değerlendirirken biraz insaflı olmak lazım. Biz bunun en kısa sürede üstesinden geliriz. Çünkü bu partinin bir stratejisi, hangi durumda ne yapılacağına dair bir plan oluşturma kabiliyeti var. Bu durumun sorumluları, hatalar, pazar gecesinden itibaren masaya yatırılmış durumda. Her sabah dünya yeniden kurulur. Bu tablodan sonra bizim için de 30 Mart sabahı dünya yeniden kuruldu."
Seçimin en büyük sürprizi Antalya Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin
Bu seçimler hükümet değiştirme değil, yerel seçimlerdi. Böyle olmakla birlikte partimize halkımızın desteğinin devam ettiği görülmüştür. Yine yüksek oranda bir oy almıştır partimiz. Hükümet üyeleri olarak
seçim sonuçlarıyla ilgili tartışmalarla vakit kaybetme lüksümüz yok. Menderes Türel’in Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini çok rahatlıkla alabileceğini düşünüyordum. Ama seçimler zaman zaman bu tür sürprizlere de gebedir. Bana göre bu seçimlerin sürprizlerinden biri Antalya’da yaşanmıştır. Ama Antalyalıların, milletimizin iradesidir. Buna hepimiz saygı göstereceğiz.
2S-2K gerçeğine takılıp kaldık
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen
2S ile 2K’dan kastım, neredeyse hiç olmadığımız sahil şeridinde kaygı, sınırda ise kimlik gerçeğine takılıp kalmamızdır. Demek ki, sınırdaki Güneydoğu’da kimlik ile ilgili endişeleri gideremedik. Güneydoğu sorununu çözmede ikna edici olamadık. Daha önce geldiğimiz çizgiyi koruyamadık. Sahildeki kaygı da diğer önemli neden. Sahil şeridinde anlaşılan insanlar hala bizim işbaşına geldiğimizde alıştıkları yaşam tarzlarına müdahalede edeceğimizi, onlara tamamen içkiyi yasaklayacağımızı ve hatta kadınların denize bile girmelerine izin vermeyeceğimizi düşünüyorlar. Demek ki, böyle bir kaygı ve şüphe var. Bu nedenle de bizden buralarda kaçış başladı. Böyle bir şey asla olmamasına rağmen böyle izlenimi nasıl verdik, bunun üzerinde durmamız gerekiyor.
Kesin diye baktık aşırı güvendik Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan
Bölgesel dengeleri değerlendirmede bazı hatalar yapılmış ve bazı yerlerde adaylarla ilgili doğru kararlar verilmemiş olabilir. Beklediğimiz oy oranının altında aldık. Bazı yerlerde kesin kazandık gözü ile baktık, kaybettik. Bazı noktalarda kendimize aşırı güvendik. Güneydoğu’da bu kadara yatırıma rağmen bu sonuçlar kendimizi ifadede de güçlükler çektiğimiz gösteriyor. Sahildeki tablo ise güneydoğunun benzeri. Türkiye’nin en güçlü, en merkez partisine karşı bu geri çekilen tavrın neden oluştuğu herhalde yine kendimizi anlatamamamızdan kaynaklanıyor. Bu nedenle herşeye yeniden başlamış gibi çalışmaya devam edeceğiz.
Sandıkta, sokakta DTP egemendiTarım Bakanı Mehdi Eker
Sandık görevlileri DTP egemenliğindeydi çünkü Diyarbakır’da üyeleri sandık kurullarında görev yapan meslek kuruluşları DTP kontrolü altında. Herkes de bunu biliyor. Sandık kurullarının bu yapısının verdiği avantajla, sandığa gelmeyenler adına hemen orada oy kullanıldı. Sandıkta da sokakta da DTP egemenliği vardı. Sandık gözlemcileri de sadece DTP’lilerden oluşturuldu. Nasıl yapmışlarsa diğer tüm partilerden yetki almışlar, onlar adına kendi gözlemcilerini sandık başına yığmışlar. Sadece farklı olan bizim arkadaşlar. Ama onları da terörize ettiler, ’Sen şuradan yaylan yavaş yavaş’ diyerek oradan uzaklaştırdılar. Sandık başlarında tam egemenlik sağladılar. DTP, Diyarbakır’da ve bölgede seçimi ’Kürt sorunu’ referandumuna çevirdi. Partililerimize karşı şiddet uygulandı. Diyarbakır’da demokratik bir yarış olmadı. Bunu yapmasalardı da kazanırlardı; ama yüzde 65 ile değil. Bu kadarını dahi göze alamadılar."