Fatma AKSU/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2008 00:00
Bugün 47 yaşında olan Abdurrahman Akyol’un hayatı, 12 yaşında, Kastamonu’daki köy düğününde bir magandanın silahından çıkan ve sağ şakağından girip başının arkasından çıkan kurşunla altüst oldu.
Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne getirildi ve bir yıl komada kaldı. Biraz iyileşince anne ve babası tarafından hava değişimi için köyüne götürüldü. Ama evin üst katından düşerek belini kırdı. Kısmen felç kaldı. Anne ve babasının ölümüne kadar Beykoz Yenimahalle’deki evlerinde yaşayan Abdurrahman’a, daha sonra ablası Meryem Çelik ve eniştesi Eşref Çelik bakmaya başladı. Anne ve babasının ölümünden sonra yaşadığı korku yüzünden eve girmemeye, sokaklarda yaşamaya başladı. Ablası tarafından giysileri sokaklarda değiştirilen, yemeği sokakta yedirilen Abdurrahman Akyol, üç hafta önce kayboldu. Kardeşini, yürüyerek gidebileceği bütün semtlerde aramalarına rağmen bulamadıklarını belirten Meryem Çelik, Abdurrahman Akyol’u görenlerden yardım istiyor. Meryem Çelik, kardeşine "Bebeğim" diyor. Kardeşine baktıkça gözlerinin dolduğunu söyleyen Meryem Çelik, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Annem ve babamın ölümünden sonra ’Anne baba yok, öldüler, ben de ölürüm’ deyip evine bir daha hiç giremedi. Üstünü başını sokaklarda değiştirir, yemeğini sokakta yedirirdim. Bir bakımevine vermeye kıyamıyorum. O sokaktayken, ben kafamı yastığa koyup uyuyamıyorum. Arayıp bulmadan, yedirip karnını doyurmadan rahat olamıyorum. Sanki onu ben doğurdum, o benim küçük bir bebeğim. Yıllar önce hayatımıza sıkılan kurşunun acısı hiç bitmedi."
Meryem Çelik, kardeşini eve sokamadığını belirterek, kışın bir yere yerleştirilmesi için Beykoz Belediyesi Beyaz Masa’dan yardım istemiş. Aldığı cevap, "Şimdi yer yok, olunca
haber veririz" olmuş.