Edip Emil Öymen eeoymen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2005 00:09
Açık denizlerin zarif kuşu albatros, dünyanın çevresini 46 günde uçuyormuş. Jules Verne’nin romanı ‘80 Günde Devri Alem’de Mr Phileas Fogg, dünyayı deniz ve karayolunu kullanarak 80 günde dolanmıştı.
İngiliz bilim adamları, çip taktıkları albatrosların ‘nereye gittikleri’ni izledi. Çip, albatrosun metabolik bilgilerini, dünya üzerinde nerede olduğunu ve uçuş hızını uyduya bildiriyordu. Karaya ayak basmadan sürekli uçabilen bu kuşlar hakkında bilim tarihinde ilk kez 22 kalem veri elde edildi.
Bulgular, bilim dünyasında heyecanla karşılandı. Çünkü Türkiye’de tanınmayan, bilinmeyen bu kuşlara Batı Dünyası, şiirsel ve efsanevi bir anlam da yükler. Albatrosların ayrıca, dünyanın en vahşi iklim kuşaklarında (örneğin kutuplara yakın açık denizlerde) nasıl hayatta kaldıkları kanıtlanmamıştı. Bulgular, bu konuda rakamsal bilgi sağladı. Örneğin, bir kuş günde 750 kilometre uçabiliyordu! Bazılarının, yumurtlamak için tekrar aynı yuvalarına dönene kadar dünya üzerinde 18 ay dolandıkları saptandı.
Bilim adamları, albatros izleme projesinden ne bekliyordu? Ne sonuç elde etti?
Doğum yapmamış bir albatros, hele gençse, hiç karaya konmadan bütün dünyayı dolaşabilir. 4 metreyi bulan gayet güçlü kanatlarıyla tamamen rüzgarı ayarlayarak, havada asılı gibi durabilir. 80 yıl kadar yaşar. Ama çok az ürer. Ama insanoğlu, albatrosa da rahat vermiyor.
Bunun başlıca nedeni sanayi tipi balıkçılık. Hawaii ve Alaska yöresinde yapılan açık deniz balıkçılığında kullanılan bir olta türü, balıkla birlikte albatrosu da avlıyor. Oltalardan yılda 210 milyon kullanıldığı için, albatrosun şansı yok. Kuş, ucunda
balık sallanan oltaya geliyor. Oltayla birlikte denize çekilince boğularak ölüyor. Yılda 300 bin deniz kuşu oltaya takılıyormuş. 100 bini albatros.
Albatrosu korumak için açık denizlerde daha farklı bir balıkçılık yapmak şart. Bu konuda uluslararası düzeyde bir anlaşma sağlamak için, albatrosun ‘özel hayatı’ hakkında bilgi sahibi olmak gerek. Albatrosa çip takarak uydu ile izleme projesi bu nedenle üretildi. Buraya aktaramayacağımız sonuçlar, konuyla ilgilenecek hükümetlere ve STK’lara iletilecek.
Zaten bir süredir sanayi balıkçılarına bu kuşları koruma yöntemleri öneriliyor. Örneğin, balıkçılığı gece yaparak kuşun oltayı görmesi önleniyor. Veya balık ağlarına gelen albatrosu kaçırmak için düdük çalınıyor. Böylece, binlerce albatrosun hayatı kurtarıldı. Ama bu operasyonu daha geniş boyutta yapmak gerek.
Sırf bu konuya dünyanın dikkatini çekmek için 2004’te bir girişim yapıldı: Avustralya’dan Güney Afrika’ya 9 bin kilometreyi 5 ayda uçacak 18 albatros, uyduyla izlenecekti. İsteyen, istediği kuş için müşterek bahise para yatıracaktı. Bundan sağlanacak gelir, soyu tükenmekte olan kuşları koruma kampanyasına bağışlanacaktı. Bu, şimdiye kadar görülmemiş bir doğal hayatı koruma girişimiydi. Ama girişim başarıya ulaşamadı. 18 kuştan sadece 3’ü hedefine ulaşabildi. Gerisi, albatrosun kaderini yaşadı: Öldü. Öldürüldü.
(Avustralya-Güney Afrika seferini yapacak albatrosları Nisan 2004’de bu köşede duyurmuştuk.)