Güncelleme Tarihi:
Balıkesir'in Ayvalık ilçesindeki Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap eden Baykal, “Ayvalılıklılar nasılsınız, kazancınız güzel mi, işler yolunda mı?” diyerek sözlerine başladı.
Meydandakilerden, “Hayır” yanıtını alan Baykal, “O söyledikleri gibi kalkınma, refah, zenginleşme iki kat arttı, kişi başı gelir 10 bin doları geçti... Bunlar size yansı madı mı? 'Hepsi laf diyorsunuz', havada kaldı öyle mi? Ama birilerine geliyordur canım. Alanlar vardır değil mi? Birilerine yansımıştır” dedi.
“HER AİLENİN BORCU 8-10 KAT ARTTI”
Deniz Baykal, Türkiye'de ayrımcılık olduğunu, memleketteki sıkıntıların eşit paylaşılmadığını savunarak, şöyle devam etti:
“Herkes eşit değil. Bazıları imtiyazlı. Vatandaşın ekonomik durumunun düzeldiği, zenginleştiği gerçek değil. Her ailenin borcu 8-10 kat arttı. Ailelerde herkes borçlu, çocuk bile borçlu. Şirketler, dükkanlar, ticarethaneler borçlu. Devlet kurtuldu mu?İktidar bunlara teslim edildiği gün, 22 Kasım 2002 günü, 6 yıl önce Türkiye'nin toplam borcu 220 milyar dolardı. Yani 58 hükümetin birikmiş ortak borcu 220 milyar dolar idi. 82 yıl, 58 hükümet içinde Atatürk, İnönü dönemi var. Bayar, Menderes dönemi var. Daha sonraki Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Erbakan, Ecevit dönemleri var.
Bunlar geldi, 6 yıl olmadı daha. Türkiye'nin borcu 200 milyar dolara mı düştü? 'Ekonomi düzeliyor, zenginleşiyoruz' diyorlar. Senin zenginleştiğin nereden belli. Senin şahsen zenginleşmen Türkiye'nin zenginleşmesi mi oluyor. Zenginleşen sensin. Toplam borç, 500 oldu. Borcu 220 milyar dolar aldılar, 500 milyar dolar yaptılar. Aradaki fark ne, 280 milyar dolar. O 220 milyar dolar ile o 58 hükümet Türkiye diye bugün aklına ne geliyorsa onları yaptı. Şimdi sen 280 milyar dolarlık bize ne yaptın? O Türkiye'ye bir Türkiye daha ekledin mi? Türkiye sana teslim edildiğinde ne kadar baraj, santral, demir yolu varsa, bütün onlar o 220 milyar dolarla yapıldı. Sen ne harcadın, 280 milyar dolar. Ne yaptın Allah aşkına? Sen, sana emanet edilenleri sattın, birer birer sattın. Hem sattın ondan sonra da vicdansızca 'CHP taş üstüne taş koymadı' diye kadirbilmez bir söylemin içine girdin. O CHP'nin sana devrettiği tesisleri sata sata sen gününü gün ediyorsun, gününü onunla geçiriyorsun.”
“TÜRKİYE, BOYNU BÜKÜK HALE GELDİ”
Türkiye'deki ekonomik tablo ortadayken bu 6 yıllık dönemde dünyanın çok hızlı bir kalkınma gerçekleştirdiğini, Arjantin ve Brezilya'nın toparlandığını, Hindistan, Çin ve Rusya'nın zenginleştiğini ifade eden Deniz Baykal, “Bizde ne oldu? Bütün tesisler elden, avuçtan çıktı. Türkiye, boynu bükük hale geldi” dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'de yolsuzlukların sona ermediğini, bunun bitirilmesi için milletvekili dokunulmazlığının mutlaka kaldırılması gerektiğini, ancak Hükümetin bunu aklından bile geçirmediğini öne sürerek, “Niye? Başbakanın 11 tane dosyası var arkada. Ya böyle yönetim olur mu Allah aşkına. Kendi yargısının takip ettiği milletvekili, savcısının hesap sormak istediği başbakan olur mu? Olursa, işte böyle olur” diye konuştu.
Devletin tepesinde “Uyum, dayanışma, kardeşlik, güven var mı?” diye soran Baykal, şunları söyledi:
“Herkesle kavgalı. Yargıyla, Danıştayla, Yargıtayla, Başsavcıyla, Anayasa Mahkemesiyle, üniversiteyle, çiftçiyle, iş isteyen gençle kavgalı. CHP'yle kavgalı, Kamer Genç'le kavgalı. Adamı tuttular, Mecliste dövdüler. Sonra çıkıyor, 'Kavga kötüdür' diyor Başbakan. Peki 'Dövdünüz' dedikleri zaman, o zaman 'Hayır' diyor, 'O kavga ediyor' diyor. Yani O, Mecliste AKP'lilerle kavga ediyormuş. Samimiyet, dürüstlük yok. Gerçeğe saygı yok. Herkes birbirinin gözünü boyama peşinde.”
“İSLAMİYETİN EN İYİ YAŞANDIĞI ÜLKE TÜRKİYE”
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın, Avrupa'da kendisine şikayetlerini ileten ülke temsilcilerine, “Evet, haklısınız şikayetinizde. Türkiye'de azınlıkların din özgürlüğü yok. Ama sanmayın ki olay ondan ibaret. Müslümanların da din özgürlüğü yok” dediğini ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
“Bunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışışleri Bakanı. Bir yabancı siyasetçi Türkiye'ye hesap sormaya kalkınca, 'azınlıkların dini özgürlükleri baskı altında' deyince, onun söylemesi gereken şudur: 'Azınlıkların dini özgürlüklerine gösterdiğiniz ilgiden çok mutlu oldum. Yunanistan'da, Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığın dini haklarına da aynı ilgiyi gösteriyor musunuz' diyecek. Onu demiyor. 'Haklısınız' diyor. Onlar bir söylüyor, bizimki üç söylüyor. Türkiye'nin aleyhine, Türkiye'yi savunacak insan...
İslamiyetin dünyada en iyi yaşandığı ülke Türkiye. Özgürce herkes ibadetini yerine getiriyor. Bununla iftihar ediyoruz. Türkiye'de bir sorun, sıkıntı yok. Hepimiz dinimizi yaşıyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Türkiye'de böyle bir talep yok. Türkiye'de Müslümanlara baskı yapıldığını söyleyecek insan, acaba ne kadardır. 70 milyonun böyle bir şikayeti var mı, yok. 70 milyon hayatından memnun, ama bunlar değil. Niye acaba? 70 milyonun yaşadığı İslamiyet ile bunların kafasındaki İslamiyet farklı mı? Onların kafasında başka bir İslamiyet mi var. Yani, Türkiye'deki İslamiyetten şikayet etmek için kafanda başka bir İslamiyet olacak. Türkiye'deki İslamiyeti İran'dakiler, Afganistan'dakiler, Taliban dudak bükerek, beğenmez. Onlara göre mi İslamiyet yapacağız. Biz İslamiyetimizden mutluluk duyuyoruz.”
“BU GİDİŞ İYİ GİDİŞ DEĞİL”
CHP lideri Baykal, bu kafa ve bu zihniyetin nasıl ortaya çıktığına bakılması gerektiğine değinerek, şunları kaydetti:
“Geçenlerde TV'ye bir genç kız çıktı. Türbanlı bir genç kız. Dedi ki 'Ben Atatürk'ü sevmiyorum, ben Humeyni'yi seviyorum' Şimdi düşünün. 'Keşke İngiltere devam etseydi, ben dini bakımdan daha özgür olurdum' dedi. Düşünebiliyor musunuz? Yani bağımsızlık ruhunu dahi kaybetmiş bir kuşak, bir zihniyet... İngiliz işgalinde daha özgür olacakmış. Pakistan'dakiler, Hindistan'dakiler, Malezya'dakiler, Irak'takiler daha özgür müydü? Amerika, İngiltere Irak'a girmeden önce 1 milyon insan öldürdüler. Böyle bir zihniyet gelişiyor, haberiniz olsun. Böyle bir zihniyetin gelişmesinde acaba Türkiye'yi yönetenlerin bir sorumluluğu yok mu? Devletin, Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın, Milli Eğitim Bakanı'nın bir sorumluluğu yok mu? Dışişleri Bakanı İslamiyetten böyle şikayet ederse, böyle çocuklar da çıkar, öyle konuşur. Bundan alınması gereken ders yok mu? Bu gidiş iyi gidiş değil. Bunu bilin. Türkiye'nin huzurunu, birliğini, düzenini, bütünlüğünü sarsacak bir istikamette çok tehlikeli arayışları sürdürüyorlar. Buna bir son vermemiz lazım. Bunu hep beraber başaracağız.”
Deniz Baykal, sözlerini, “Türkiye laik, demokratik ve Atatürk Cumhuriyeti olarak var olmaya devam edecektir” diyerek tamamladı.