40 yıllık genç tiyatrocu

Güncelleme Tarihi:

40 yıllık genç tiyatrocu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 1999 00:00

Haberin Devamı

Onu en son Harem Suare filminde çarpıcı kompozisyonuyla izledik. Oyuncu, yönetmen, şarkıcı Ayla Algan...

Ayla Algan'ın portresini yazmak için kendisiyle buluştum buluşmasına. Şehir Tiyatroları'nın Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, iki saate yakın sohbet ettik. Ancak ne yazık ki, bu saatlerin çok verimli geçtiğini söyleyemeyeceğim. Onun için biraz sıkışık bir zaman olmasının dışında, üst kattaki feci gürültülü tamirat da konuşmamızı sabote etti. Üstelik birlikte fotoğraflara bakma fırsatımız da olmadı. Çünkü albümler annesi Nevzat Hanım'ın evindeydi. İlk başta canımı sıkan bu aksilik, beni dünyanın en keyifli yaşlılarından birine, Nevzat Kasman'a götürdü. Gençliğinde çok havalı bir kadın olan Kasman, ayaklarındaki rahatsızlık nedeniyle dört senedir evinden dışarı hiç çıkmamış. Çıkamıyor değil, istese onu bir arabaya atıp şöyle bir tur attıracak bir sürü genç akrabası var. Ama o eski haliyle hatırlanmak istiyor. Uyumak için yatağa bile gitmeden, 24 saatini bir koltuğun üzerinde, şiir yazarak, resim yaparak, televizyon seyrederek ve Galatasaray'ın maçlarını seyrederek geçiriyor. Her hafta eve gelen kuaföre manikürünü, pedikürünü yaptırıyor, pembe ojesini sürdürüyor. Ressam Nevzat Kasman'ı tanımak, kızı Ayla Algan'la sohbet etmek kadar ilginçti.

Adama sormuşlar, evde sizin sözünüz mü geçer, hanımınki mi? Önemli konularda benim, önemsiz konularda hanımın sözü geçer, diye cevap vermiş. Nasıl yani, demişler. Açıklamış: Yeni Dünya düzeninde Avrupa Birliği'nin yeri, dünyanın ekolojik dengesi gibi büyük konularda benim sözüm geçer. Alınıp satılacak gayrımenkuller, çocukların gideceği okullar, aile bütçesi gibi ufak meselelere ise karım karar verir.

Ayla Algan'ın, 42 yıldır evli olduğu tiyatrocu kocası Beklan Algan'la ilişkisi biraz bu fıkradaki gibi. Algan, kendi yerine de düşünen, filozof bir kocası olmasından memnun: ‘‘Fena mı yani, benim yerime düşünen bir adam.’’

ANSIZIN TİYATRO

Ayla Algan, 19 yaşındayken bir arkadaş düğününde tanıştığı Beklan Algan'la 5 ay içinde evleniverdi. Fransa'da lise öğrenimi sırasında yaptığı evliliğin ardından kocasıyla birlikte New York'a gitti. Niyeti, Dame De Sion'da öğrendiği mükemmel Fransızca'sına İngilizce'yi de eklemek, İngiliz Dili ve Edebiyatı, hatta belki de psikoloji okumaktı. Beklan Algan ise, madencilikle uğraşan babasının Amerika'daki işlerini takip edecekti. Oysa New York genç çiftin önüne o güne kadar hiç düşünmedikleri bir dünyanın, tiyatronun kapılarını açtı. Üstelik öyle yavaş yavaş da değil, birdenbire: ‘‘Beklan Robert Kolej'de okurken tam bir tiyatro düşmanıymış. Tiyatroyu çok sahte bulurmuş. Meğer bu reddediş aslında gizli bir ilginin sebebiymiş. Önce o gidip gelmeye başladı Actors Studio'ya. Sonra onun peşine ben de takıldım. Burası Marlon Brando, Marilyn Monreo, Paul Newman gibi ünlü aktör ve aktristlerin devam ettiği, Elia Kazan'ın eğitim verdiği yer. New York'un önemli bir tiyatro merkeziydi. Columbia Pictures ile anlaşmaları olduğu için buradan sinemaya sıçramak da mümkündü.’’

O zamanlar kendi halinde bir aktör olan ve Hollywood'a geçmek isteyen Tony Curtis, üzerinde çalıştığı bir parça için Ayla Algan'dan kendisine eşlik etmesini ister. Algan kabul eder: ‘‘Bu çalışma sırasında filmlere oyuncu bulan biri beni gördü. Fanny Price'ın hayatını anlatan ‘‘Funny Girl/Komik Kız’’ filminde oynamamı istedi. Çünkü Price bu rolü kendisine benzeyen birinin oynamasını istemiş. Önce heyecanlandım, ama önüme sekiz senelik bir kontrat uzatılınca korktum. Marlon Brando'ya danıştım. ‘Önüne öyle ağır koşullar sürerler ki, satın alamazsın kendini,' dedi. Sonra rolü Barbara Straisand'a verdiler.’’

Algan hayatı boyunca önüne çıkan yurtdışı kontratlarından kaçmış. Bunun sebebini göçmen olmasının getirdiği azınlık psikilojisi ile açıklıyor: ‘‘Göçmenlerde kendi kültürüne bir bağlılık vardır. Ben bunu Almanya'da işçi tiyatrosu yaparken de hissettim. Bu yüzden oralarda bu kadar din istismarı oluyor. Sarılacağın bir tek kültürün var. Kültürsüzsen dinine sarılıyorsun. Bir de milliyetçilik. Milliyetçiliği ailemden öğrendim.’’

Ayla Algan Girit göçmeni bir ailenin kızı. Babası Vedat Kasman, Perşembe Pazarı’nda ilk dükkan açan tüccarlardan biri. Annesi Nevzat Hanım, sanata her zaman ilgi duyan bir dönemin ünlü terzilerinden. Akademi eğitiminden sonra yaptığı heykel ve resim çalışmaları da en az diktiği giysiler kadar önemsedi.

Ayla, çalışan annenin çocuğu olarak Fransız bir matmazelle büyüdü. Yaz aylarında Büyükada havasını aldı: ‘‘Büyükada Kulüp'te o devrede daha çok azınlıklar olurdu. Museviler, Rumlar, Ermenilerle birlikte otelde kalırdık. Gençliğim öyle bir ortamda geçti.’’

TASAVVUFU KEŞFEDİNCE

New York yıllarının ardından 1960 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu'na girer Ayla Algan. 66 yılında Muhsin Ertuğrul'un istifasıyla o da tiyatrodan ayrılır, LCC tiyatro okulunda öğretim görevlisi olarak çalışır. 1972-79 yılları arısında Paris'te yaşar ve müzik çalışmaları yapar: ‘‘O zamanki Turizm ve Kültür Bakanlığı, Yunus Emre'nin 650. doğum yıldönümünü kutlamak için lokum göndermeyelim, bir longplay hazırlayalım demiş. Benim hazırlamamı istediler. Ben de önce Yunus Emre'yi tasavvufu öğrenmek istediğimi anlattım. 5 ay araştırdım. Sonra ilk longplay'imi yaptım. Bir daha da Yunus Emre'den, tasavvuftan kopamadım. Önceleri Sartre'ın ve diğer batılı filozofların yönlendirdiği hayatımı tasavvuf yönlendirir oldu.’’

Ayla Algan 1975 yılında doğan kızının adını yine Yunus Emre'den etkilenerek ‘‘aşk’’ anlamına gelen ‘‘sevi’’ koyar.

Ayla Algan, ‘‘Harem Suare’’de kısa ama etkili bir oyunla,Valide Sultan’ı canlandırdı. Bu rol için kendisine makyaj yapmak istendiğinde neden diye sormadan edemedi: ‘‘Yaşlandırma makyajı yapacağız dediler. Oysa ben tam da canlandırdığım kadının yaşında, 62 yaşındayım. Ama siz 52 gibi duran bir 62'siniz diye iltifat ettiler.’’

Algan'ı hep genç yapan şey, sanat yaşamında denemeci bir kişilik sergilemesi belki. Onun tiyatrodaki yeri yeniliklerle özdeşleşiyor. Psikolojik tiyatroyu bırakıp deneysel tiyatroya yönelmesi, Deneme Sahnesi'ndeki çalışmaları, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda on bir senedir sürdürdüğü Tiyatro Araştırma Laboratuvarı (TAL) bu duruşa birkaç örnek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!