Güncelleme Tarihi:
Doğal Hayatı Koruma Vakfı Su Kaynakları Programı Müdürü Murat Çevik, su kaynaklarının yok olmasının, kuraklığı da beraberinde getirdiğini ve Türkiye’nin 10- 15 yıl sonra susuzlukla mücadele etmek zorunda kalabileceğini öne sürdü.
Tarımsal alanlarda genellikle salma sulama yönteminin tercih edildiğini, büyük oranda su tasarrufu sağlayan damla sulama yönteminin Türkiye’de yüzde 3 oranında kullanıldığını belirten Murat Çevik, şunları söyledi:
“Salma sulama yönetiminde tarlanın her tarafını eşit olarak sulama mümkün değildir. Aşırı su, gübre, enerji ve emek demektir. Aşırı su tüketimi olduğu için bölgede tuzlanma ve çoraklaşmayı meydana getirir. Damla sulama yöntemi ise, sulama suyunun filtre edilerek gübreyle veya gübresiz olarak bitki köküne damlalar halinde verilmesidir. İlk kurulumu masraflı olmasına karşın, az masrafla ve az iş gücü ile yüksek gelir elde edilen bir sulama yönetimidir. Ürün erken olgunlaşır ve kalitesi yükselir. Bu yöntemle suyu kıt ve tuzlu olan bölgelerin sorunu ortadan kalkmaktadır. Aynı zamanda yüzde 70 oranında su tasarrufu sağlanır.”
SON 40 YILDA VAN GÖLÜ’NÜN 3 KATI SU KAYNAĞI KAYBERİLDİ
Türkiye’nin hızlı nüfus artışı, kirlenme, yıllık yağış ortalamasının düşük olması ve mevcut su kaynaklarının israf edilmesi sonucu gelecekte su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağını belirten Çevik, son 40 yılda Van Gölü’nün 3 katı kadar su kaynağının kaybedildiğini söyledi.
Son yıllarda Amik, Avlan, Güvenç, Emen, Kestel, Yarma, Eşmekaya Gölü, Hotamış ve Ereğli Sazlıkları'nın yok olduğunu hatırlatan Çevik, şöyle devam etti:
“Sulak alanlarımız hızla yok oluyor. Kuraklığın en çok hissedildiği bölgelerden biri Konya Kapalı Havzası olacak. İklimin kurak geçmesi nedeniyle de çoraklaşma hızla artacak. Sularımızı akılcı yöntemlerle kullanmazsak, çok değil, 10- 15 yıl sonra kuraklıkla karşı karşıya kalabiliriz.”