Güncelleme Tarihi:
Erim çiftinin hayatında yarış pistleri her zaman olmuş. Bekir Erim hemen her yarışa eşini de götürmüş. Hatta çiftin kızları henüz 40 günlükken yarış pistiyle tanışmış. O günü Füsun Erim tebessümle hatırlıyor: “Bekir yarışıyor, ben bebekle onu izliyorum. O heyecanın içinde kucağımda bebek, yarış temposu, gençlik de var elbette.” Füsun Erim bazı yarışlarda eşine co-pilotluk yapmış. Çift birlikte madalyalar kazanmış.
GÖRÜCÜ USULÜ TANIŞTIK
* Füsun Erim’i tanıyalım biraz.
Füsun Erim: 1963 yılında İzmir Karşıyaka’da doğdum. Küçük yaşta annemi ve babamı kaybettim. Liseyi Ankara’da teyzemin yanında okudum. Dokuz Eylül Üniversitesi’ni kazanınca yeniden İzmir’e gittim. Ekonomi bölümünden mezun oldum. Üniversite bitince de Bekir Bey ile evlendik. 36 yıldır evliyiz. Sencer ve Candan isimlerinde iki çocuğumuz var.
'EŞİME CO-PİLOTLUK YAPTIM'
* Füsun Hanım siz de katılıyor musunuz yarışlara?
Füsun Erim: Bekir tanıştığımızda siyasette değildi ama yarışlar hep vardı. 1989 yılında başlamış yarışmaya ama arabalara tutkusu gençlik yıllarına dayanıyor. Başlarda bana yabancı geliyordu. Hemen hemen bütün yarışlara gidiyor ve destek oluyorum. Eşim hızlı araç kullanır ama güvenli kullanır. Başkasının kullandığı araca binemem. Antalya’da düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın ise en büyük ve zorlu Rally Raid yarışlarından biri olan TransAnatolia’da Bekir Bey’e co-pilotluk da yaptım. Hiç tecrübem yoktu ama o yarışta ikinci olduk.
EGZOZDAN ZEHİRLENDİM
Bekir Kuvvet Erim: Sayesinde ikinci olduk. Çok tecrübeli co-pilotlar vardı, eşimin ilk deneyimiydi. İlerleyen zamanlarda üç yarışa daha girdik birlikte. Kızımın, oğlumun co-pilotluk yaptığı yarışlarım da oldu. Her zaman destek verdiler. Arabalara olan merakım beni yarışmaya itti. 32 yıldır da yarışıyorum. Dedem de arabalara meraklıydı. Araba kullanmaya başladığımda ayaklarım pedallara yetişmiyordu, altıma minder koyuyorduk. Çocukluktan gelen bir tutku benimki. Dedem 52 model araba almış İzmir fuarından. Gece ben uyurken gelmiş araba garaja almışlar. Yıl 1972, lisedeyim. Kış günüydü sabah indim garaja, çalıştırdım arabayı, sesini dinliyorum, siliyorum, temizliyorum. O ses ninni gibi geliyor bana. Hava soğuk olduğu için garajın kapısı da kapalı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Egzoz kokusundan zehirlenmişim, hastaneye zor yetiştirmişler beni. Aydın Otomobil Sporları Kulübü Derneği Kurucu Başkanlığı yaptım. Spor hücre gençleştiriyor. Kendimi zinde hissediyorum. Bu sporun en güzel tarafı, sonuncu da alkışlanıyor birinci de. Şimdiye kadar yaklaşık 300 yarışa katıldım.
KAZADAN SONRA HER ŞEYE YENİDEN BAŞLADIK
* Unutamadığınız bir yarış anısı var mı?
Füsun Erim: Unutmadığımız, ömrümüz boyunca da unutamayacağımız bir anımız var maalesef. Anı dediysem, öyle çok gülüp eğlendiğimizi düşünmeyin. Oğlum Sencer de meraklıydı arabalara. 5-6 yaşlarındayken İstanbul’a karting yapmaya gitmek isterdi, biz de götürürdük. O yaşlarda başladığı tutkusu, üniversitede de devam etti. Üniversite ikinci sınıftayken Ankara Kazan’da katıldığı yarışta büyük bir kaza geçirdi. Bekir Bey, Sencer’in co-pilotuydu. O kazadan sonra her şeye sıfırdan başladık. Sencer, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde 27 gün yoğun bakımda kaldı. Hayatımızda her şey sıfırlandı ama Sencer direndi, iki yıl sonra yeniden okula dönüp üniversiteyi bitirdi. Sistem Mühendisliği’nden mezun oldu. Çok zor bir dönemdi. Bekir Bey 2006’daki kazadan sonra 3 yıl yarışmaya ara verdi.
Bekir Kuvvet Erim: O korkunç günde, ben vardım co-pilot olarak oğlumun yanında. Çok yıpratıcı ve üzücüydü. Sencer’le üç yarış yaptık, dördüncü etapta kaza oldu. Kimseye karışmam aslında ama bir tek ona karıştım o gün, içimde hâlâ.
TAS KEBABINI BANA BEKİR ÖĞRETTİ
Bekir Erim çok güzel et yemekleri yaparmış. Siyasetten sonra mutfaktan biraz uzak kalsa da fırsat buldukça girermiş. Füsun Erim “Rosto ve tas kebabı yapmayı bana Bekir öğretti” diyor: “Bana yemek tarifi verir, birlikte yemekler yapardık. Benim en büyük hobim yemek yapmak. Nerenin nesi meşhur bilirim.” Bekir Erim ise vakit buldukça yemek yapmaya devam ettiğini anlatıyor: “Mangal varsa zaten kimseye bırakmam. Çorba bende, salata sosunu her zaman ben yaparım. Öyle bir kabak tatlısı yaparım ki herkes parmaklarını yer. Şimdilerde vakit yok maalesef.”