Güncelleme Tarihi:
Gelecek ay 50. sayısı yayımlanacak olan müzik dergisi Roll gerçek bir amatör yayın
Bir grup insan ayın üç haftası dergi hazırlamak için uğraşıyor. Bunun için de hepsi başka işlerde çalışıyor, çünkü bu dergiden para almıyorlar. Ama asıl işleri olarak dergiyi görüyorlar. Dört yıldır, her ay. Dergide bir hiyerarşi yok. Bu dergi müzik dünyasının prestijli yayını Roll. Kadro 25'i buluyor. Ama 7-8 kişilik bir halka en yoğun çalışanları kapsıyor. Teknik anlamda müzikten çok da anlamadıklarını söylüyorlar. Onlara göre bu bir şarkı dergisi. Şarkıların dünyayı, dünyada bir duruş halini, hareketi anlattığına inanıyorlar. Derginin adı bu nedenle Roll. İngilizce'de yuvarlanmak, sigara sarmak, gürlemek, dalgalanmak, sallanmak anlamında. Dergiyi bir tek Eylül 1999'da çıkartmamışlar, deprem nedeniyle.
Roll'ü ne zaman çıkartmaya başladınız?
- Derya Bengi: İlk sayı Kasım 1996. Daha önce çıkarttığımız haftalık Express dergisinde bir bölüm ayırmıştık. Ama bu kadarı yetmiyordu. Bir de Roll'ü çıkartalım dedik.
Nasıl bir araya geldiniz?
- Yücel Göktürk: Roll’ün çekirdek kadrosu Express'i de çıkartıyordu. Ama üç yılın sonunda mecalimiz kalmadı.
- Siren İdemen: Bir ara yaşaması zor bir mekanda, telefon yok, doğru dürüst makine yok; haftalık Express'i yapıyorduk. Şimdi mucize gibi geliyor.
- Derya Bengi: Express bir anlamda Roll'ü doğurmuş oldu.
Kaç satıyor Roll?
- DB: İlk sayı 4 bin sattı, şimdi 5 bin civarında. En çok 5 bin 500 oldu. 4 binin altına da düşmedi.
En çok satan kapak hangisiydi?
- YG: Pink Floyd. Ama kapaklar renklenince satışlar 5 bini aştı.
- DB: İlk renkli kapağımız Lou Reed'di. Türkiye'de çok satacak bir kapak değil diye düşünmüştük ama, renkli basınca satışı, 600-700 civarında arttırdı. Pink Floyd, Pearl Jam ve Nazan Öncel kapakları en çok sattı. Siyah beyaz kapakların en çok satanı ise Prodigy kapağıydı.
En az satan kapağınız ne oldu?
- DB: Ciguli. Biz de bunu göze almıştık zaten.
Hiç tanıtım yaptınız mı?
- YG: Hayır hiç duyuru ve ilan vermedik. Sadece Exprees’te duyurmuştuk.
- Sİ: Bayi satışının dışında hálá kitapçılarda eski sayılar gidiyor. Elimizde baskısı tükenen sayılar var. İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir'de eski sayılar satılıyor.
İçeriği nasıl belirliyorsunuz?
- YG: Kendiliğinden oluşuyor. Mesela yıldönümleri, yeni çıkan albümler, konserler. Bir şekilde gündem, içeriği belirliyor.
Ya kapaklar?
- DB: Tarihsel önem olarak, bir grup ya da şarkıcıya ayrılmış sayfalarımız da var. Örneğin son sayımızdaki Sex Pistols kapağı. 20 yıl önce dağılmış bir grup olmasına rağmen kapağa çıkarttık. Çünkü hálá konuşulan bir grup ayrıca bu yıl bir belgeselle gündeme gelmişlerdi.
- Sİ: Arka kapaklarda da güncel olayları ele alıyoruz. Mesela bu sayı arka kapağımızda ölüm orucu kendini dayatıyordu.
Belirlenmiş bir yayın politikanız, yayın ilkeleriniz var mı?
- Sİ: Öyle çok belirli bir yayın politikası yok. Önemsediğimiz, sevdiğimiz, değer verdiğimiz şeyleri öne çıkartan bir çizgimiz var.
- YG: Biz solcuyuz. Söyleşi yaptığımız her sahatçıya da, kendisini siyasi yelpazenin neresine koyduğunu sorarız. Hep şunu söylüyoruz: En şahsi olan şey bile pekala politiktir.
- DB: Ama bu, sadece solcu müzisyenlere yer veriyoruz anlamında değil. Tabii ki farklı görüşlerden insanlarla da söyleşi yapıyoruz. Sonuçta karşılıklı muhabbet sırasında sorduğumuz sorular doğal olarak siyasi kimliğimizle de şekilleniyor.
- Sİ: Ama olamayacak bir sürü şey var. Mesela miliyetçi, cinsiyetçi bir şey yapmayız. Bu dergiye gelen ilanlar için bile geçerli.
Yani siyaseten doğruluk ilkeniz var...
- Sİ: Bu biraz işin kendiliğinden tarafı. Milliyetçi olmamak artık siyasal doğruculuk bile değil, çok genel. Irkçılık, cinsiyetçilik yapmamak gibi.
Yani mesela Eminem ile (kadınlar ve eşcinselleri aşağılayan şarkı sözleri nedeniyle) söyleşi yapmaz mısınız?
- Sİ: Yapabiliriz ama ‘bu sözler ne’ ve ‘niye’ diye de sorarız. Mesela Ian Anderson ile yaptığımız söyleşide neredeyse kavga çıkıyordu.
- YG: Söyleşide kavga da çıkabilir ama yaparız. Siyaseten doğrulukta da herkes gibi sürçebilir ama avantajımız sağlamasını yapabilmemiz. Çünkü yazılar herkes tarafından okunuyor elden geçiyor.
Hiç dergiye girmeyecek kimse yok mu?
- Sİ: Ne bileyim Çelik ya da Mustafa Sandal ile söyleşi yapmayız. Bu da prensipten değil, ortaya okunur bir söyleşi çıkmayacağını düşündüğümüzden.
Para kazanıyor musunuz?
- DB: Dergiden kazanmıyoruz. Derginin satışı, matbaa, kağıt, büro, telefon parası gibi giderleri karşılıyor.
- Sİ: Herkes başka işler yaparak geçimini sağlıyor.
Eksikliğini duyduğunuz, olsa dergi daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?
- YG: Daha çok Replikas, daha çok Kazım Akay, daha çok Kardeş Türküler olsa... O zaman dergi daha gönlümüze göre olurdu. DB-Uçağa atlayıp dışarda istediğimiz grupla yüzyüze söyleşi yapabilmek de isterdik.
MARAŞ’TAN GELEN GENÇ
Derginin çekirdek kadrosundan Ulaş Özdemir'in dergiyle ilişkisi 4 yıl önce Express dergisine Maraş'tan Anadolu Rock'u üzerine yazdığı mektuplarla başlamış. Yazılarını gören Roll'cular onu kelli felli bir adam sanmışlar. 2 yıl yazı gönderdikten sonra çıkıp gelmiş. Bakmışlar ki 18 yaşında bir genç! Artık İstanbul'da ve derginin yazarlarından biri. Bir de Maraş ezgilerini seslendirdiği ‘Ummanda’ albümü var.
KONUŞMADIKLARI MÜZİSYEN KALMADI
Bülent Ortaçgil'den Erol Büyükburç'a, Erkan Oğur'dan Neşet Ertaş'a, Erkin Koray'dan Nazan Öncel'e, Mirkelam'dan Teoman'a Türkiye'de müzik yapan hemen herkesle ve aralarında Marianne Faithfull, Fun-Da-Mental, Ian Anderson, Faudel, Julien Clerc, Ben Harper, Calexico, Khaled, Cheb Mami, Anver İbrahim, Chumbawamba, Divine Comedy, Natacha Atlas, Rachid Taha, Placebo, Kip Han Rahan, Radio Tarifa, Vic Chesnut, Lambchop, Jane Birkin, Peter Murphy, Moustaki, Susanne Vega, Massive Attack, Soul Williams olan dünyalılarla röportaj yaptılar.
Kuş sesiyle program
Roll ekibi yaklaşık üç buçuk yıldır Açık Radyo'da Fotosentez adlı bir müzik programı yapıyordu. Bir ay önce her tür müziğe yer verdikleri gibi Kürtçe şarkılar da çaldıkları için, Açık Radyo ‘‘aman RTÜK çok bastırıyor, Kürtçe şarkı çalmayalım’’ diyene kadar. Tam o sırada RTÜK Başkanı Zaman Gazetesi'ne yerel ve evrensel diller hakkında şahane bir demeç veriyor ve Kürtçe'nin yerel dil olduğu için yasak olduğunu belirtiyor. Açık Radyo söyleşiyi ‘‘durum ciddi’’ diye Roll'cülere fakslıyor. ‘‘Aman çalmayın’’ diyor. Açık Radyo ile yapılan toplantıda radyonun hukuki başvuru yaparak RTÜK'ten tanım istemesi, Roll'ün de bu yasağı sorgulayan yayın yapması kararlaştırılıyor. Roll programında Kürtçe şarkı anonsları yapıyor ve arkasından alakasız Türkçe şarkılar çalıyor. Bir başka programda da kuş sesleri çalıyor ve bunun yerel olup olmadığını tartışıyor. Ancak bu sırada RTÜK Açık Radyo'yu Ermenice bir parça çaldığı için uyarıyor. Radyo yöneticileri ‘‘yasağı sorgulamak da kapatılma sebebi olabilir’’ diyor. Roll de artık programı sürdürmeyi anlamlı bulmuyor ve 3.5 yıllık programcılık noktalanıyor.