Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi, Bağcılar Mahallesi’nde ikamet eden Savaş ve Fatma Ekti çiftinin kızı İrem Su’ya (4), 8 aylıkken kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Koşması yasak olan ve organik ürünlerle beslenmesi gereken İrem Su’nun 3 yıl önce yüzde 30 olan kalp ritmi, 2 hafta önce yüzde 18’lere düştü.
İrem Su’nun kalp ritminin yüzde 30’un altında olduğu için nakil olmasının şart olduğunu, biraz daha düşmesi durumunda kaybedileceğini anlatan baba Ekti, “Kızımın durumunun gittikçe kötüye gittiğini söylüyorlar. Bir an önce nakil olması şart. İzmir’de dosya açılmış nakil için sırada bekliyoruz ama şu an umut yok. Kızımın da durumu gittikçe kötüye gidiyor. Çaresiziz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Kalbi bitmiş tükenmiş durumda. Koşması yasak, enfeksiyondan korunması lazım, mikroptan korunması lazım. Kalabalık yerlerden uzak olması lazım. Dakika dakika kontrol ediyoruz. Özellikle enfeksiyondan koruyoruz. Kalbe vurursa durumu çok çok kötüye gider. Doktorlar kalp ritminin biraz daha düşmesi halinde 'Değil hastaneye, evden bile çıkarttığınız zaman çocuk kaybedilir' diyor. Kızımızın bir an önce yurt dışında götürülüp nakil olmasını Cumhurbaşkanımdan, Başbakanımdan istiyoruz. Sonuçta ciğerimizdir. Maddi olarak da tam bakamıyoruz. Daha güzel beslenmesi lazım. Organik ürünler kullanmamız gerekiyor ama maddi durumumuz olmadığı için yerine getiremiyoruz. Gittikçe durumu kötüye gidiyor. Gözümün önünde eriyip gidiyor ve elimden gelen bir şey yok. Ameliyatın masrafını da tam olarak bilmiyorum ama yüksek miktarlarda. Türkiye’de kalp yok. 3 yıldan fazladır bekliyoruz ama yok ve kızımın da kalp ritmleri gittikçe kötüye gidiyor” ifadelerini kullandı.
“Gözümün önünde eriyip gidiyor”
Çocuklarının gözlerinin önünde eriyip gittiğini dile getiren anne Fatma Ekti, ise şunları kaydetti:
“Biran önce iyileşmesini istiyorum. Cumhurbaşkanımızdan, devletimizden yardım istiyoruz. Bir yere gittiğimiz zaman ‘Anne yoruluyorum, beni kucağına al’ diyor. İlaç verdiğimde, ‘Yeter. Sabahtandır ilaç veriyorsun bana’ diyor. Hastalığı ile ilgili kendi aramızda konuştuğumda ‘ben hasta değilim’ diyor. Artık her şeyi anlıyor. Yanında konuşamıyoruz.”