Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2003 00:00
DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül, AB ilerleme raporunu dengeli ve objektif olarak niteledi, üyelik için Kıbrıs sorununun çözümünün ÅŸart gösterilmesi konusunda ise şöyle dedi: "Kıbrıs siyasi kriterlerin bir parçası deÄŸil. Bunu herkes biliyor."AB Komisyonu, Ankara ile yaÅŸanan yoÄŸun diplomasi trafiÄŸine raÄŸmen, Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün, Türkiye'nin AB beklentileri önünde ciddi engel oluÅŸturabileceÄŸine yönelik ifadeyi deÄŸiÅŸtirmedi. Bu paragrafın bulunduÄŸu sayfanın 4 sayfa gerisinde ise Kıbrıs'ın bir ön ÅŸart olmadığı ve Kopenhag Kriterleri içinde yer almadığını belirten bir baÅŸka cümleye yer verildi.Avrupa BirliÄŸi Komisyonu, dün yayınladığı ilerleme raporunda, Kıbrıs konusunda son derece ‘çeliÅŸkili’ bir tutum içine girdi. Belgenin ‘Sonuç ve öneriler’ kısmında, ‘‘Kıbrıs'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin AB'den beklentileri önünde önemli engel teÅŸkil edebilir’’ ifadesi aynen belgede kaldı ve Komisyon, Brüksel-Ankara arasında dün öğlen saatlerine kadar süren diplomasi trafiÄŸine raÄŸmen ifadeyi deÄŸiÅŸtirmedi. Bu ifade, strateji belgesinin 20'inci sayfasında Hürriyet'in daha önce duyurduÄŸu ÅŸekliyle kaldı. Ancak aynı belgenin 16'ıncı sayfasında ise Kıbrıs konusunun bir ‘ön ÅŸart’ olmadığı ve müzakerelerin baÅŸlaması için ‘olmazsa olmaz’ koÅŸulu olarak bilinen Kopenhag kriterleri içinde yer almadığını belirten net ifadelere yer verdi. Komisyon Kıbrıs konusunun, Türkiye ile AB arasında, ‘derinleÅŸtirilmiÅŸ siyasi diyalog’ çerçevesinde ele alındığını belirtti ve siyasi kriter olmadığının altını çizdi. SUÇLU HÃœRRÄ°YET Komisyonun sonuç ve önerileri sunduÄŸu ‘Strateji Belgesi’nin Türk basınına sızmasının ardından, Ankara ve Brüksel arasında baÅŸlayan diplomasi trafiÄŸi, AB Komisyonu'nun dün son kez gerçekleÅŸtirdiÄŸi ‘AB Komiserleri’ toplantısında tartışma yarattı. Taslak metinde, Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün, Türkiye'nin AB beklentileri önünde ‘önemli engel’ olduÄŸunu belirten Komisyon üyelerinin bazıları, bu ifadenin 2 günden beri geniÅŸ olarak Türk basınında yer aldığını belirterek, ‘‘Geri adım atmamız mümkün deÄŸil. Tavrımız artık bir sır deÄŸil’’ görüşünü dile getirdiler. AB Komisyonu'nun üst düzey bir yetkilisi, özellikle konunun dünkü Hürriyet Gazetesi'nde manÅŸet yapılmasını anımsatarak, ‘‘Maalesef, gizli kalması gereken belgelerin basına sızması, hareket alanımızı daraltıyor’’ dedi.BÄ°RLEŞİK KIBRIS Ä°STÄ°YORUZAB Komisyonu, günler önce basına sızan ilerleme raporunda hiçbir deÄŸiÅŸiklik yapmadı ve rapor olduÄŸu gibi onaylanarak öğlen saatlerinde yayınlandı. Ä°lerleme Raporu'na ek oluÅŸturan Strateji Belgesi'nin yayınlanması ise dün öğleden sonraya sarktı. Ankara'nın beklentileri ve Kıbrıs ile ilgili ifadelerin deÄŸiÅŸtirilmesi tartışmaları, belgenin yayınlanmasını geciktirdi. Yayınlanan belgede ise Kıbrıs paragrafı aynen kaldı. Komisyon, AB Konseyi'nin çeÅŸitli defalar BirleÅŸik Kıbrıs'ın üyeliÄŸinden yana olduÄŸunu ifade ettiÄŸini belirtti ve komisyonun halen 1 Mayıs 2004'ten önce bu konuda çözüm bulunması açısından olumlu bir ortamın bulunduÄŸunu düşündüğü vurgulandı. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'a bir çaÄŸrı yapan Komisyon, BM Genel Sekreteri'nin önerileri doÄŸrultusunda bir çözüm arayışı içine girilmesini istedi. ‘‘Çözümsüzlük, Türkiye'nin AB beklentileri önünde ciddi engel oluÅŸturabilir’’ ifadesi de paragrafın sonunda yer aldı. Komisyon, ‘‘Türkiye, Kopenhag kriterlerini yerine getirmede, belirleyici ve önemli adım attı’’ ifadesine de yer verdi. SÄ°YASÄ° KRÄ°TERLERRaporda olumlu geliÅŸmelerin yanında reformların etkisinin sınırlı kaldığı ve uygulamanın ‘yavaÅŸ ve düzensiz’ olduÄŸuna dikkat çekiliyor. Bu baÄŸlamda özellikle, Türkçe dışında radyo televizyon yayınları ve cemaat vakıflarının mal edinme hakları yönetmeliklerinin ve ailelerin çocuklarına isim koymasını düzenleyen genelgelerin uygulamada getirdiÄŸi kısıtlamalara atıfta bulunuluyor. Ä°lerleme raporunda, reform paketleri sonucunda Kopenhag kriterlerinin tamamlanması yönündeki eksiklikler ve bir yıllık süreç içinde uygulama gerektiren hususlar özetle şöyle sıralanıyor: Askeri temsilcilerin RTÃœK ve YÖK içinde yer alması, savunma bütçesinin denetiminin TBMM tarafından yapılmaması,AÄ°HM hükümlerinin uygulanması ile ilgili gecikmeler, adil yargılama ve savunma hakkı ile ilgili hükümlere uyumda eksiklikler;Ä°fade özgürlüğü alanında, Türk Ceza Kanunu hükümlerinin keyfi yorumlanması, Yolsuzlukla mücadele alanında kurumsal yapının oluÅŸturulmasında gecikmeler ve medya, devlet teÅŸkilatı, inÅŸaat ve saÄŸlık alanlarında yolsuzluk eÄŸilimleri;Ä°ÅŸkence alanında soruÅŸturma, yargılama ve cezaların uygulanmasında eksiklikler, tutuklu hakları ihlalleri;Åžiddet içermeyen düşüncelerin ifadesi ile ilgili yasaların uygulanmasında yorum ve uygulama farkları;Türkçe dışında radyo ve televizyon yayınlarına karşı kısıtlamalar, RTÃœK'ün uygulamaları; Bu dillerin öğrenimine yönelik uygulama yasalarında eksiklikler, ailelerin çocuklarının isim, okul ve dini eÄŸitimine yönelik seçimlerini kısıtlayan düzenlemeler;Gayrımüslim azınlıkların tüzel kiÅŸilik, mal edinme, idare ve din adamları yetiÅŸtirmesinde süregelen sıkıntılar;Alevilerin diyanet iÅŸleri ve ulusal eÄŸitim sistemi içinde tanınmaması;Kadın erkek eÅŸitliÄŸi alanında eksiklikler ve kadınlara karşı ÅŸiddet uygulamalarının yaygınlığı;OHAL uygulamasının ardından vatandaÅŸların yerlerine dönmesinde yaÅŸanan sorunlar.Dernek kurma özgürlüğü alanında ırk, köken din, bölge veya azınlık statüsüne dayalı kısıtlamalar, yabancı derneklerle iÅŸbirliÄŸinde zorluklar.EKONOMÄ°K KRÄ°TERLERRaporun ekonomik kriterler bölümünde ise Türkiye'nin piyasaların iÅŸleyiÅŸini iyileÅŸtirerek ve kurumsal yapısını güçlendirerek iÅŸleyen bir pazar ekonomisi olma yolunda ilerleme gösterdiÄŸi belirtiliyor. Buna raÄŸmen, tam iÅŸleyen bir pazar ekonomisi olmanın gerekleri olan makroekonomik istikrar ve öngörülebilirliÄŸin henüz yeterli derecede geliÅŸmediÄŸi vurgulanıyor. Ä°ÅŸgücü artış hızının istihdam artış hızından fazla olması nedeniyle iÅŸsizliÄŸin artmaya devam ettiÄŸi, bunun yanı sıra, sıkı mali ve para politikaları, düşük iç talep ve Türk Lirası'nın güçlenmesi sonucunda enflasyonist baskıların yakın tarihin en düşük deÄŸerlerine ulaÅŸtığı yorumu yapılıyor. Raporda, kamu sektöründe mali hedefleri yakalamak için yapılan fiyat artışlarının ise enflasyon azalma sürecine etkisinin olumsuz olduÄŸu tespiti yapılıyor. Raporda özetle ÅŸu görüşler yer alıyor: Reel faiz oranları yeni hükümetin baÅŸlangıçtaki belirsiz yaklaşımı ve yerel sermaye piyasalarının zayıflığı nedeniyle yüksek (%20) seyrine devam etti. Devlet borçlanma oranında düşüş kaydedilmiÅŸ olmasına raÄŸmen borç oranı halen kamu sektörünün ve ekonominin iÅŸleyiÅŸinin önünde önemli bir engel oluÅŸturuyor. Piyasa güçlerinin serbest karşılıklı etkileÅŸiminde iyileÅŸme süreci devam etti ve baÅŸlangıçta görülen belirsizlik dönemini takiben, yeni hükümet tarafından sektör denetleyici ve gözetleyici kurumların bağımsızlığı teyit edildi. Devlet kurumlarındaki personel sayısının azaltması önündeki yasal engellerin kalkması sonucunda fiyatlar piyasa koÅŸullarına daha uygun hale geldi. Kamu mali desteÄŸinin kaldırılması sonucunda fiyat dengesizlikleri azalmaya baÅŸladı. Tarım sektöründe uygulanan fiyat destekleme sistemi doÄŸrudan gelir desteÄŸine çevrildi. Pazar giriÅŸi ve çıkışının önündeki engeller azaltıldı. Buna raÄŸmen, KOBÄ°'ler, bankalardan mali destek saÄŸlama ve iÅŸ kurma sürecinde zaman alan bürokratik iÅŸlemler gibi önemli zorluklarla karşılaÅŸmaktalar. Ä°stihdam politikaları uluslararası standartlara yaklaÅŸtırıldı. Ancak yeni istihdam yasasından yararlanan çalışanların sayısı sınırlı kaldı. Bankacılık sektöründe yaÅŸanan krizlere ve ekonomik durgunluÄŸa raÄŸmen, ÅŸirketlerin yeniden yapılanma süreci hızlanmıştır;Uzun vadede tarıma baÄŸlı ekonomi olmaktan çıkıp hizmet üreten bir ekonomi olma yolunda ilerlemeye devam edilmiÅŸtir.Åžart deÄŸil durum tespitiAB Komisyonu'nun GeniÅŸlemeden Sorumlu Temsilcisi Günter Verheugen, ilerleme raporuna eklenen 'Kıbrıs' paragrafının, Türkiye'nin önüne konulan bir ön ÅŸart deÄŸil, sadece bir 'durum tespiti' olduÄŸunu söyledi. Kıbrıs'ın bir 'ön ÅŸart' olmadığının, 1999'daki Helsinki zirvesinde kabul edildiÄŸinin altını çizdi. Verheugen, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuÅŸmada, Türk hükümetinin Kopenhag kriterlerini yerine getirmeye yönelik çabalarını övdü, ancak eksiklikleri de sıraladıklarını söyledi. Ankara'nın Kıbrıs tepkisini 'sürpriz' olarak niteleyen Verheugen, ‘‘Türkiye'ye bir 'aciliyet mesajı' verme ihtiyacını duyduk. Kıbrıs'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin üyeliÄŸi önünde engel olabilir tespitini yaptık’’ dedi. Verheugen, '1 Mayıs'a kadar sadece tüm taraflardan çaba bekliyoruz. Türkiye bu konuda tek sorumlu ülke olamaz.' ÅŸeklinde konuÅŸtu Verheugen, düzenlediÄŸi basın toplantısında da Türk hükümetinin 'büyük bir gayretle' çabuk adımlar attığını ve reformları art arda kabul ettiÄŸini söyledi. AB temsilcisi, 'Zana ve arkadaÅŸları serbest bırakılmalı. Åžiddete baÅŸvurmayan, bu insanların tutukluluk hallerine son verilmeli'' dedi. ALFABENÄ°N DEĞİŞMESÄ°NÄ° TALEP ETMÄ°YORTürk alfabesinde x, q ve w harfleri olmaması nedeniyle Kürt kökenlilerin isimlerinin bu ÅŸekilde kullanılmamasına yönelik raporda yer alan eleÅŸtiriyi de yanıtlayan Verheugen, 'Biz Türkiye'den alfabesini deÄŸiÅŸtirmesini istemiyoruz. Sadece bu harflerin yer aldığı isimlerin Türk alfabesine göre telaffuz edilmesi yolundaki pratik sorunu giderici bir genelge çıkartılmasını talep ediyoruz' dedi. Bunun, bürokrasinin reformlara direnmesinin 'tipik bir örneÄŸi' olduÄŸunu kaydetti.Son zirvede zeytin dalları vardı Atina'da 17 Nisan 2003'te yapılan son AB zirvesinde liderler ellerinde zeytin dallarıyla aile fotoÄŸrafı için poz vermiÅŸlerdi. (Soldan saÄŸa) AB Komisyonu BaÅŸkanı Romano Prodi, Litvanya Devlet BaÅŸkanı Rolandas Paksas, Makedonya Devlet BaÅŸkanı Boris Trajkovski, Kıbrıs Rum lideri Tassos Papadopulos, Ä°sviçre Konfederasyonu BaÅŸkanı Pascal Couchepin, Fransa CumhurbaÅŸkanı Jacques Chirac, ve Yunanistan BaÅŸbakanı Kostas Simitis'in görüldüğü fotoÄŸrafta Chirac ile Simitis arasında pek iyi görünmeyen BM Genel Sekreteri Kofi Annan da bulunuyordu. Ancak bu zeytin dalları Kıbrıs ÅŸartının ilerleme raporuna konulmasını önleyemedi. Türkiye’nin haklarını hiçe sayıyorlarKKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ, ‘‘Avrupa BirliÄŸi, Türkiye'yi üye yapmak konusunda ciddi ise Türkiye'nin önüne sürekli Kıbrıs meselesini koymamalıdır’’ dedi. DenktaÅŸ, anlaÅŸmaya karşı olmadıklarını belirterek, Türkiye'nin haklarının korunması ve iki eÅŸit toplum olmak ÅŸartıyla her türlü görüşmeye de hazır olduklarını belirtti. DenktaÅŸ, ‘‘Kıbrıs'ı Türkiye'nin haklarını hiçe sayarak almak istiyorlar. Annan Planı yolu ile Türkiye'nin haklarını ortadan kaldırmak istiyorlar’’ dedi.Â
button