Ağustos ayında yeni S80 geliyor V8 motoruyla prestiji artıyor
Volvo’nun prestij modeli S80, yeni görünümü ve gelişmiş teknolojik özellikleriyle Ağustos ayında Avrupa ile aynı
anda Türkiye pazarına sunuluyor. Üçü benzinli 4 motor seçeneği bulunan ikinci nesil S80, daha önce Volvo XC90’da sunulan 315 beygir gücündeki V8 motora sahip ilk Volvo sedan olarak öne çıkıyor.
Dünya prömiyeri Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirilen ikinci nesil Volvo S80 artık yollara çıkmaya hazır. Volvo’nun büyük ve prestijli sedan sınıfındaki temsilcisi, Avrupa ile aynı anda Ağustos ayında 2007 model olarak Türkiye pazarına sunulacak. Yeni Volvo S80, Türkiye’ye V8 4.4 litre, V6 3.2 litre, V5 2.5 litre benzinli ve D5 2.5 litre dizel olmak üzere 4 farklı motor seçeneğiyle ithal edilecek. Bu yıl içinde çoğunluğu dizel olmak üzere 150 adetlik satış rakamına ulaşmayı planlayan Volvo Türkiye, 2007 yılında ise 600 adet S80 satmayı hedefliyor.
İsveç’in güneyindeki Luftkastellet kentinde test ettiğimiz yeni Volvo S80, öncelikle bugün Volvo kullanmayan araç sahiplerine ulaşmayı bekliyor. Tüm dünyada yılda 50 bin adetlik satış rakamına ulaşması planlanan Volvo S80 için ABD, Almanya, İngiltere, İsveç ve Çin en büyük pazarlar olarak belirlenmiş.
Yeni S80, modern İskandinav tasarımından etkilenen şık ve dinamik profiliyle, lüks bir otomobil olarak öne çıkıyor. Daha kompakt ve dinamik bir dış görünüme sahip olan ikinci jenerasyon S80, yayalar için daha az yaralama riski taşıyan, köşelerinde belirgin kıvrımları olan bir tasarıma sahip. Önceki S80 modeline göre daha alçak konumda olan farlar, ön tarafın kıvrımlarını takip ediyor ve motor kaputundan yanlara ve yukarı doğru çıkıyor. Yeni S80’de, çaprazlama Volvo çubuklu dikey radyatör ızgarası, daha da büyütülerek geliştirilmiş olarak mevcut. Motor kaputunun tescilli ’V’ şekli, spoylere kadar aşağıya doğru uzatılmış. Arka lambalar ise geniş omuz çizgisini izleyen, biraz daha alçak bir profili oluşturmak için inceltilmiş. Yeni S80, bir önceki modeli ile aynı uzunlukta (4850 milimetre), fakat 27 milimetre daha geniş ve 34 milimetre daha yüksek. Yeni S80’in içi ise şık ve gösterişli dış tasarımını yansıtıyor. Volvo’nun, ilk kez daha küçük S40 ve V50 modellerinde tanıtılan modern, süper ince orta konsolu, en gözle görülür unsurlardan birisi. Arka koltuğa kadar uzanacak biçimde tasarlanan konsol, iPod veya elektrikli soğutucu gibi aksesuarların saklanması ve bağlanması için çok sayıda akıllı fonksiyon içeriyor.
V8 MOTOR İLK KEZ KULLANILIYORYeni S80 Türkiye’ye üçü benzinli biri dizel olmak üzere 4 farklı motor seçeneğiyle getirilecek. Yeni S80, daha önce Volvo XC90’da sunulan V8 motora sahip ilk Volvo sedan olarak öne çıkıyor. 8 silindirli ve 4.4 litre hacmindeki bu motor, 315 beygir güç ve 440 Nm tork üretiyor. Bütünüyle alüminyumdan üretilen motor, günlük kullanımda en çok bulunulan devir olan 2000 d/d’den itibaren 370 Nm’lik dev bir torka ulaşıyor.
Yeni geliştirilen 6 silindirli 3.2 litrelik benzinli motor ise önceki modelde kullanılan 2.9 litrelik motorun yerini alıyor. Ana yapısı alüminyumdan oluşan motor, 238 beygir gücü üretirken, 320 Nm’lik tork değerine ulaşıyor. Böylece bu yeni motor, selefinde kullanılandan 42 beygir daha fazla güç ve 40 Nm daha fazla tork üretiyor.
Yeni S80’de sunulan diğer benzinli motor ise 2.5 litre hacminde. Hafif basınçlı bir turboya sahip olan bu motor 200 beygir güç ve 300 Nm tork üretiyor.
Yeni S80’de dizel seçeneğini ise Volvo’nun kendi ürettiği beş silindirli D5 dizel motor oluşturuyor. Kısa bir süre önce piyasaya sunulan ikinci D5 neslinden olan bu 2.5 litrelik motor, 185 beygir güç üretirken, 400 Nm tork sağlıyor.
4X4 VE ’FOUR-C’ SEÇENEĞİ
Yeni S80’in V8 modelinde Volvo’nun dört tekerlekten çekiş sistemi (AWD) bulunuyor. Dört tekerlekten çekiş sistemi elektronik kontrollü hidrolik bir debriyajın yardımıyla gücü ön ve arka tekerlekler arasında dağıtarak çeşitli koşullarda en iyi yol tutuşunu sağlıyor. Sistemin en son versiyonunda, kaygan ya da gevşek bir zeminde hareket ederken gücü anında arka tekerleklere yönelten Anında Çekiş (Instant Traction) özelliğine sahip.
Yeni S80 isteğe bağlı olarak Volvo’nun ’Four-C’ teknolojisine dayanan aktif bir şasiyle seçilebiliyor. Bu sistem otomobilin davranışını sürekli olarak izlemek için çeşitli algılayıcıları kullanarak otomatik olarak ayarlanan gelişmiş bir şasiden oluşuyor. Amortisörler saniyenin çok küçük dilimleri içinde o anki sürüş durumuna göre yeniden ayarlanabiliyor. Ayrıca sürücü, ’Konfor’, ’Spor’ ve ’İleri Spor’ düğmelerine basarak kendi zevkine göre otomobilin kişiliğini değiştirebiliyor.
Aynadaki kör noktayı izleyip çarpışma anında hızı kesiyor Yeni S80, marka imajına uygun olarak sunduğu yeni güvenlik sistemleriyle de dikkat çekiyor. Yeni S80, Adaptif Hız Sabitleyici, Fren Destekli Çarpışma Uyarısı (Collision Warning and Brake Support) özellikleri sunan ilk Volvo modeli olarak öne çıkıyor. Arkadan çarpışmalar yaygın bir kaza türüdür. Bu kazaların çoğunda sebep, sürücünün dikkatinin dağınık olması ve zamanında tepki verememesidir. Bu gerçekten yola çıkan Volvo Cars, Fren Destekli Çarpışma Uyarı Sistemi ile arkadan çarpışmaları önlemeye veya böyle bir çarpışmanın etkilerini en aza indirmeyi amaçlıyor. Aracın hızını ve mesafeyi hesaplayan sistem, öndeki araca veya engelle bir çarpışma olacağını belirlediğinde sürücüyü sesli ve görsel olarak uyarıyor. Aracın hızını otomatik olarak düşüren sistem, sürücünün sadece fren pedalına dokunmasıyla ’panik’ fren yapmasını sağlıyor.
Yeni S80 aynı zamanda, sürücünün sürüş durumunu daha iyi kontrol etmesine yardımcı olacak iki sistem olan, BLIS (Kör Nokta Bilgi Sistemi) ve IDIS (Akıllı Sürücü Bilgi Sistemi) ile donatılmış. BLIS yan aynaların yanındaki kameraların yardımıyla otomobilin yanındaki kör açıda başka bir araç olup olmadığını belirliyor. Böyle bir durumda sürücüyü uyarmak ve doğru kararı vermesini sağlamak amacıyla aynanın yanındaki bir uyarı ışığı devreye giriyor.
USB’DEN MÜZİK KEYFİ: Yeni S80’de Performans, Yüksek Performans ve Premium Sound olmak üzere üç ayrı müzik sistemi seçeneği bulunuyor. Yüksek Performans ve Premium Sound sistemleri ile artık MP3 veya WMA formatında müzik içeren CD çalmak da mümkün. Araçta, iPod gibi taşınabilir MP3 çalarları bağlamak için ekstra bir giriş (AUX) bulunuyor. Bu giriş sayesinde USB ’flash’ hafızalarda sakladığınız müzik parçaları da dinlenebiliyor. Alper YOLDAŞ ayoldas@hurriyet.com.tr )
6 yıl sonra yenilenip ’Crossover’ oldu
İlk kez 2000’de tanıtılan ve yeni hali geçen yıl Detroit Otomobil Fuarı’nda ’konsept’ olarak sergilenen Audi Allroad, 6 yıl aradan sonra yenilendi. Yeni Audi Allroad Ağustos ayında 85 bin Euro’dan başlayan fiyatıyla Türkiye
yollarındaki yerini alacak. İtalya’nın Merrano kentinde tanıtılan ikinci nesil Allroad Quattro güçlü motor seçenekleri dört tekerden çekiş sistemiyle kullanıcısına sportif sürüş imkanı sunarken, arazi performansıyla off-road zevkini tatmasını sağlıyor.
4 FARKLI MOTOR SEÇENEĞİ
Yıl sonuna kadar 50 adet satılması planlanan yeni Allroad, artık station konforunu, arazi performansıyla birleştiren araçların bulunduğu ’Crossover’ sınıfına girmiş. Ayrıca ’A6 ailesinin dördüncü ferdi’ ilan edildiğinden, adı artık ’A6 Avant Allroad Quattro’ diye anılıyor.
Dört farklı motor seçeneğiyle üretim bantından çıkan A6 Allroad’un tüm motor versiyonları Türkiye’de satışa sunulacak. İkinci nesil Audi A6 allroad quattro’nun 4.2 V8 350 beygir ve 3.2 V6 255 beygir benzinli motor seçenekleri yanında 3 litre 233 beygir ile 2.7 litre 180 beygir gücüne sahip dizel motor çeşitleri de bulunuyor.
ARAZİYE ÖZEL ESP
Geliştirilmiş elektronik denge sistemi (ESP) sayesinde arazi keyfi veren Allroad’da ESP arazi modunda daha geç devreye girerek sürüş keyfini arttırıyor. Audi A6 Allroad Quattro yükseklik ayarlı havalı süspansiyon güçlendirilmiş gövde altı muhafazası, özel ESP alüminyum tavan yayları, çift konumlu otomatik klima, 17 inç jantlar standart olarak bulunuyor. Işıklı dinamik viraj farı, anahtarsız erişim sistemi, Audi ileri park sistemi desteği (geliştirilmiş arka görüş kamerası), DVD’li navigasyon sistemi, BOSE surround müzik sistemi gibi opsiyonel özellikleri bulunuyor.
85 BİN EURO’DAN BAŞLIYOR
Almanya’da 47 bin Euro’dan satılacak olan ikinci nesil A6 Allroad Quattro’nun, Türkiye başlangıç fiyatı ise 85 bin Euro. Ağustos ayından itibaren Türkiye’de bayilerde satışa sunulacak A6 Allroad Quattro yıl sonuna kadar 50 adet satmayı hedefliyor.
Dinamik, daha spesifik, daha geniş iç hacim, yenilenen tasarım, konfor ve donanım özellikleriyle 2000 yılında satışa sunulan ilk nesil Allroad’dan ayrılan yeni A6 Quattro’da havalı süspansiyon sistemi aracın en dikkat çeken özelliği. Bu sistem sayesinde araç arazi moduna getirildiğinde 185 milimetreye kadar yükseltilebiliyor. Araç 35 kilometre hız aşıldığında Allroad konumuna geçerek ilk haline geri dönüyor. Beş ayrı modu bulunan bu sistemde gövde dinamik modunda 125 milimetreye kadar alçaltılabiliyor.
Ömür KIRBAŞLI/İTALYA207, 206 ile el ele Mayıs’ta Türkiye’de
Peugeot, 1929 yılında üretimine başladığı ve bugüne kadar 13 milyon adedin üzerinde ürettiği ’2’ serisinin, 7’nci nesli olan 207’yi Mayıs ayı sonunda Türkiye’de satışa sunacak. 207 ile birlikte küçük sınıfta farklı bir strateji izleyen
Peugeot, bu sınıftaki başarılı modeli 206’nın satışlarına ise devam edecek. Peugeot yetkilileri, 207’nin 206’nın yerini almayacağını belirterek, iki modelle birlikte küçük sınıftaki satışlarını artırmayı hedeflediklerini söylüyorlar.
Peugeot’un B sınıfında yer alan yeni modeli 207, 26 Mayıs’ta Türkiye’de piyasaya çıkıyor. Peugeot, 7’nci nesil ’2’ serisi olan 207 ile birlikte küçük sınıfta farklı bir strateji de izlediğini de ortaya koydu. Peugeot yetkilileri 207’nin 206’nın yerini almayacağını belirterek, küçük sınıfta hem 206’nın satışına devam edeceklerini hem de 207 ile pazara yeni bir model sunacakları mesajını verdiler. Yani 6’ncı jenerasyon 206’nın üretimi ve satışı sürerken, 7’nci jenerasyon 207 ise 206’nın biraz üstünde konumlandırılarak piyasaya sunulacak. Bu bir taraftan Peugeot için küçük sınıfta avantaj sağlarken diğer taraftan iki aracın birbiriyle rakip olması sonucunu da doğuruyor.
1 MİLYAR EURO YATIRIM
Peugeot 207, geçtiğimiz hafta İspanya’nın Mallorca adasında yapılan uluslararası test sürüşüyle tanıtıldı. 206’dan büyük ve geniş olan 207, yaklaşık 1 milyar Euro’luk bir yatırımla geliştirilmiş. Peugeot, 206’nın ilk piyasa çıktığı yıl elde ettiği 500 bin adetlik satışı, 207’de hedef olarak görüyor. Ama birçok ülkede 2006 yılı ortasında piyasaya çıkacağı için bu hedefi 2007 yılında gerçekleştirmeyi planlıyorlar.
’Polyvalent’ (Çok işlevli deniliyor), ’Klasik’ (Sadece 5 kapılı) ve ’Sport’ gibi üç ayrı versiyonda üretilen 207’nin ’Sport’u, gerek kaput ve ön tampon, gerekse de iç donanım açısından diğer ikisinden farklı olacak. Çok işlevli denilen seri, 207’nin giriş seviyesi. ’Klasik’ ise daha üst donanımlı ve kişiye özel aksesuarların bulunduğu seri olacak. ’Sport’ ise adından belli ve daha çok gençleri hedefleyen donanım ve görünüme sahip. İleride piyasaya çıkacak 150 beygirlik GT serisi de, bu versiyona dahil olacak.
Türkiye’de Mayıs ayının son haftası satışa sunulacak olan 207 ile Peugeot, B segmetindeki yerini daha da sağlamlaştırmak istiyor. Peugeot Türkiye Genel Müdürü Jan Carnoy, "Peugeot 206, Peugeot 207 ve Eylül ayında ülkemizde satılmaya başlanacak olan Peugeot 206 Sedan ve 107 ile küçük otomobil sınıfında da herkes, her türlü ihtiyacına göre bir Peugeot modeli bulabilecek" diye konuşuyor. Carnoy, 2006 yılında küçük sınıfta 17 bin adetlik satış hedeflediklerinin de altını çizerek, "Bu rakamın içinde yer alacak 207’den ise 6 bin adet satmayı hedefledik" diye konuşuyor.
206’nın Türkiye’de 21 bin 500 YTL’den başlayan fiyatlarla satıldığını belirten Carnoy, "307’nin fiyatı ise 28 bin 500 bin YTL’den başlıyor. 207’nın fiyatı bu iki model arasında konumlandırılacak" dedi.
ÖN KISMI DİKKAT ÇEKİYOR
Peugeot’un küçük sınıftaki yeni silahı 207’ye dönersek, önce tasarımdan bahsetmek gerekir. Peugeot tasarımcıları, 207’ye markanın diğer araçları ile belirgin bir görsel benzerlik taşıyan biçimde yumuşak köşeler ve belirgin çizgiler kazandırmışlar. Ön kısmındaki tasarım, 207’nin kişiliğini yansıtmada oldukça önemli bir rol oynuyor. Ön ızgarada markanın amblemini simgeleyen krom bir
aslan yer alıyor. Markanın yeni görsel kimliğine uygun biçimde, alçaltılmış geniş ve dinamik ön panel, geniş hava girişi prensibinden faydalanıyor. Arka kısmın tasarımı, belirgin yuvarlak hatları ile aracın genişliğini vurguluyor. Ön tasarımı çağrıştıran arka alt panel de egzoz borularını barındırıyor. Ön tasarıma benzer siyah renkli bir koruma bandı da aracın arka kısmını darbelere karşı koruyor. Arka lambalar içinde yer alan daireler, spiraller ve diyot efektli lensler sayesinde dinamik bir görünüm kazanıyor. Bu efekt, arka kısmın daha canlı görünmesini sağlayarak arka lambaları hem gündüz hem de gece sürüşlerinde daha belirgin hale getiriyor.
207’nin ebatlarına baktığımızda 206’dan oldukça büyüdüğünü görüyoruz. Aracın uzunluğu 206’ya göre 200 milimetre artarak 4030 milimetreye, genişliği 1720 milimetreye, yüksekliği ise 1
Türkiye’ye 4 motor seçeneği ile geliyor
Peugeot
207’nin 6 farklı motor seçeneği bulunuyor, ama Türkiye’ye ilk etapta dört motor ile gelecek. Önümüzdeki aylarda ise ürün gamına eklenecek yeni motor seçenekleri ile motor gamı daha da genişleyecek. Bu ayın sonunda, ikisi dizel, toplam dört motor seçeneğiyle piyasaya sunulacak 207’de, 1.4 litre (75 ve 90 beygir) benzinli, 1.4 litre (70 beygir) ile 1.6 (90 beygir) dizel motorlar yer alacak. 1.4 litrelik 75 beygir ve 90 beygir güç üreten benzinli motorların 100 kilometrede ortalama 6.3 litre yakıt tüketirken, 70 ve 90 beygir güç üreten 1.4 litrelik dizel motorların yakıt tüketimi ise 100 kilometrede 4.5 litreyi buluyor. Peugeot 207’nin 110 beygirlik benzinli turbo motoru ise bu yıl içinde piyasadaki yerine alacak.
Güvenlikte 5 yıldız aldı
Avrupa’nın çarpışma testi kuruluşu olan Euro NCAP’in son gerçekleştirdiği çarpışma testinden 5 yıldız alan Peugeot 207, tüm modellerindeABS sistemi ile elektronik fren kuvveti dağıtımı (EBD) sunuyor. Acil fren yardımı (EBA) ve yeni nesil ESP (Elektronik Denge Programı) model versiyonuna bağlı olarak opsiyonel veya standart olarak sunuluyor. 207’de 6 adet hava yastığı standart olarak sunuluyor.
İçinde kalite artmış
207’nin içine girdiğimizde kalitenin 206’ya göre arttığını görüyoruz. Özellikle plastik kalitesindeki artış dikkat çekiyor.
’2’ serisi 13.2 milyon sattı
Fransız otomotiv üreticisi Peugeot’un şanslı sayısı olarak gördüğü ’2’, 1929 yılında 201 modeli ile otomotiv dünyasındaki yerini aldı. 1983 yılına kadar Peugeot, 202, 203 ve 204 modellerini üretti. Ancak 1983 yılında piyasaya sunulan 205 ile Peugeot, otomotiv dünyasındaki çıkışını gerçekleştirdi. Peugeot 1983-1998 arasında tam 5 milyon 278 bin adet 205 serisi araç üretti. Peugeot’un en ünlü ’2’ serisi olan 206 ise 1998’de yollardaki yerini aldı. 206, Peugeot’un geçmişi yüz yıl kadar öncesine dayanan ve daha önce 205 ile elde edilen tarihi üretim rekorunu da kırdı. Yedi yıllık üretim süresince yaklaşık 5 milyon 350 bin adet 206 araç üretilerek, 205 ile kırılan daha önceki rekorun yarısı kadar sürede üretim rakamı geçildi. 201, Peugeot’un ortasında sıfır rakamı bulunan üç haneli serilerin de başlangıcı oldu. Bugüne kadar yaklaşık 13 milyon 200 bin adet üretilen, ’2’ serisi, markanın tarihi boyunca, Peugeot tarafından üretilen toplam aracın yüzde 30’una denk geliyor. Ancak Peugeot’un ’2’ serisi hikayesi burada sonlanmadığı gibi; daha da çok uzun süreceğe benziyor. Peugeot, şimdi 7’nci jenerasyon ’2’ serisi olan 207 ile kendini göstermeye hazırlanıyor.
Emre ÖZPEYNİRCİKaranlık aydınlık fark etmiyor, ister makam ister aile aracına dönüşüyor
Geçtiğimiz günlerde Nissan Genel Müdür Yardımcısı İlkim Sancaktaroğlu’yla yaptığım görüşme sonrasında söylediği, ’Karanlık kişilere Murano satmayacağız’ cümlesi büyük ses getirmişti. Ben de bu hafta karanlık kişilere satılmakistenmeyen Murano’yu teste aldım. Sonuç, bu aracı ister karanlık ister aydınlık kişiler kullansın, her türlü ihtiyaca hizmet edebiliyor. İsteyen makam aracı yapıp arka koltuklarda keyif sürebilir, isteyen ailesiyle ferah ve rahat bir yolculuk yapabilir.
Sürüş izlenimi: Emre ÖZPEYNİRCİ
Ürettiği sıra dışı tasarıma sahip konsept otomobillerle her otomobil fuarında en çok dikkat çeken markalardan biri olmayı başaran Nissan, bu özelliğini seri üretimdeki otomobillerine de yansıtıyor. İşte o otomobillerden birisi de bu haftaki test konuğumuz Murano. Yüksek yapısı ve sıra dışı tasarımı ile yolların farklı otomobillerinden biri olan Murano tek motor ve donanım seçeneğine sahip modeliyle Türkiye’de 82 bin 450 Euro’luk etiket fiyatına sahip.
SIRA DIŞI TASARIM
Son dönemde rekabetin arttığı lüks SUV segmentinin iddialı otomobillerinden biri olan Murano’da sıra dışı tasarım çizgilerine rastlamak mümkün. İlk olarak 2003 yılında Amerika pazarında yollara çıkan Murano 2004 yılında Avrupa ile buluştu. Premium SUV segmentinde yer alan araç, yüksek yapısına rağmen tamamen şehir içi kullanım düşünülerek tasarlanmış. Dikkat çekici tasarıma sahip olan Murano, ön kısımda mat krom kaplı ızgarası ve geriye doğru çekilmiş farkları ile farklı bir görünüm sunuyor. Ön farlardan başlayıp aracın yan kısmında devam eden ve en arkada stop farları ile son bulan çizgi araca dinamik bir hava veriyor. Yan kısımda arkaya doğru yükselen cam çizgisi sportif görünüme katkıda bulunurken, arka kısımda Micra modeline benzer çizgileri görmek mümkün. Ayrıca araç arka kısmında bombeli bagaj kapağı ve çift çıkışlı egzozları ile farklı ve sportif görüntü sergiliyor.
BAGAJ 887 LİTREYE ÇIKIYOR
İç kısma geçildiğinde ise aracın kendi sınıfına yakışır bir iç mekana sahip olduğunu söylemek mümkün. Özellikle kokpitte kullanılan kaliteli malzemeler ve ergonomi dikkat çekiyor. 5.8 inç boyutundaki bir bilgi ekranının bulunduğu ön konsolda, kullanımı zorlaştıracak herhangi bir düğme bulunmuyor. Üç kollu sportif direksiyon simidi üzerindeki düğmeler yardımı ile kullanıcısına kolaylık sağlıyor. İç mekanda diz ve baş mesafesi ile herhangi bir sorun ile karşılaşılmıyor. 476 litrelik bagaj hacmine sahip olan Murano, koltukların yatırılması ile bu değeri 877 litreye kadar çıkartabiliyor.
DANIŞMANLARDAN GEÇER NOT
Nissan Genel Müdür Yardımcısı İlkim Sancaktaroğlu’nun karanlık kişilere satmak istemediği Murano, ister karanlık ister aydınlık olsun, her türlü ihtiyaca hizmet edebiliyor. Arka kısmının genişliğiyle çok rahat makam aracı olabilecek özelliklere sahip Murano, aileler içinde oldukça konforlu bir yolculuk vaat ediyor.
Bu hafta da test danışmanlarım (eşim ve kızım) benimle birlikte Murano testi için hazırdılar. Aracın arkasına kurulan danışmanlarım, iç mekanın genişliği karşısında ’salon salomanj’ moduna girdiler. Eşimin arka koltukta yayılarak bana şoför muamelesi yapması işin sinir bozucu tarafıydı. Ama sonuçta Murano’nun tasarımındaki çekicilik içeride sunduğu konforla birleşince, danışmanlarım tarafından olumlu puan aldı.
Güçlü motoruyla yağ gibi akıyor
Nissan’ın spor otomobili 350 Z’nin motorunu paylaşan Murano, bu sayede bir 4X4 olmasına rağmen yeterli performans sunuyor. 3.5 litre hacmindeki 6 silindirli motor 6000 d/d’de 234 beygir güç, 3600 d/d’de ise 318 Nm tork üretebiliyor. Gücünü sürekli değişken oranlara sahip CVT şanzıman ile ön tekerleklere aktaran Murano, yol koşullarına göre ürettiği gücü 50:50 oranında ön ve arka tekerlekler arasında paylaştırıyor. İstenildiğinde iç mekandaki bir düğme yardımıyla aracı sürekli 4 tekerlekten çekişli hale getirebilmek mümkün. 0-100 km/s hızlanmasını 8.9 saniyede tamamlayan Murano, maksimum 200 km/s hıza ulaşabiliyor. Şehir içinde 100 kilometrede 17.2 litre yakıt tüketen Murano’nun şehir dışı yakıt tüketimi ise 9.5 litre.
Aracın performansı gerçekten beni etkiledi ve bana şanzıman yokmuş hissi verdi. Çünkü hızlanmalarda vites geçişlerini hissetmeniz mümkün değil. Sonuçta Murano yolda tabiri caizse yağ gibi akıyor.