Sedat ERGİN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2002 01:41
Rahşan Ecevit ile anlaşmazlığının af kanununa karşı çıkmasıyla başladığını söyleyen Hüsamettin Özkan, ‘‘Ondan sonra üç yıl içinde hiç karşılaşmadık’’ dedi.
Yıllarca DSP'de Ecevit'e en yakın kişi olarak bilinen ve ağzı sıkılığıyla tanınan YTP Genel Başkan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, suskunluğunu bozdu ve Hürriyet'in sorularını yanıtladı. Özkan'a sorularımız ve yanıtları şöyle:
Başbakan Ecevit'e komplo kurmakla, kendisine ihanet etmekle suçlanıyorsunuz, ona ihanet ettiniz mi?
Hayır ihanet etmedim. Değil Bülent Bey'e, hiç kimseye ihanet etmedim. Etmem de... Benim Ecevit'le 11 yıl süren beraberliğimizde attığım her adım, yaptığım her iş onun bilgisi dahilinde olmuştur. Bunu en iyi bilen kişi Sayın Ecevit'in kendisidir.
Ama Sayın Ecevit, sizin ayrılışınızdan sonra DSP'de meydana gelen toplu istifalar için ‘Ancak altyapısı hazırlanmışsa böyle şeyler olur’ diyor. Kendisi bir organizasyon olduğuna inanıyor...
İstifamdan sonraki gelişmeler kamouyunun gözü önünde cereyan etti. Dolayısıyla böyle bir organizasyon olduğunu konuşmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Ben 8 Temmuz'da istifa ettim. O noktada kişisel düşüncem siyaseti bırakmak şeklindeydi. Benimle beraber dört-beş arkadaşımın daha ayrılacağını tahmin ediyordum. Ancak çok sayıda DSP'li milletvekili partiden ayrıldı. Bu olay hakikaten benim dışımdaydı. Ben hiçkimseye DSP'den ayrılması için telkinde bulunmadım. Eğer bir organizasyon varsa, bence bu beni istifaya davet edenler tarafından yapılmış olabilir.
BÜLENT BEY BENİ ÜZDÜ
Yani Rahşan Hanım'la, Emrahan Halıcı mı organizasyonu yaptı demek istiyorsunuz.
Rahşan Hanım'ı bilemem ama Emrehan Halıcı'nın yaptığı açıklama beni çok rahatsız etti. 2 gün sonra da Sayın Başbakan'ın CNN-Türk'te benim için ‘Siyasette duygusallığa yer yoktur’ demesi beni çok üzdü.
Siz kimseye istifa etmesi için bir telkinde bulunmadığınızı söylüyorsunuz. Siz yapmadınız diyelim... Peki başkaları örneğin İstemihan Talay, bu yönde telkinlerde bulunmuş olabilir mi?
Başkalarının da yapmış olacağını zannetmiyorum.
VEKALET EDEMEZDİM Kİ...
Bülent Bey hastalandığında ortaya çıkan belirsizlik ortamı içinde sizin yapmak istediğiniz neydi? Alternatif bir hükümet arayışı oldu mu?
Hastalık insanlar içindir. Her insanın rahatsızlanması kadar Sayın Başbakan'ın hastalanması da doğaldır. Hastalığı döneminde bir alternatif hükümet arayışı olmadı. Sayın Başbakan'ın hastalığı sırasında da, hükümet görevimin dışında da herhangi bir arayışım olmadı. Benim başbakan vekilliğim de hiçbir zaman söz konusu olmadı. Şu husus unutuluyor: Bunun olabilmesi zaten mümkün değildi. Çünkü, koalisyon protokolünde başbakanlığa sadece Sayın Bahçeli'nin vekalet edeceği yazılıdır.
SORUM SESSİZLİKLE KARŞILANDI
4 Temmuz tarihli liderler zirvesinde Sayın Derviş siyasi belirsizliğin kaynağının Sayın Başbakan'ın hastalığı olduğunu belirtti, Sayın Yılmaz da Başbakan'ın sağlık durumuna ilişkin raporun açıklanmasını istedi. Bu çıkışlar yeni bir hükümet arayışının ifadesi değil miydi?
Benim o zirvede basına da yansıyan bir müdahalem oldu. Sayın Başbakan'ın sağlık sorunları Sayın Derviş ve Mesut Bey tarafından söylenince ben de ‘Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri olurken de Sayın Başbakan hasta mıydı? Bu krizlere de Başbakan’ın hastalığı mı yol açtı?' diye sordum. Ama bir yanıt alamadım. Sessizlik oldu.
Bu zirveden bir gün sonra Emrehan Halıcı sizi Başbakan'ı savunmamakla suçladı. O liderler zirvesinde Başbakan'ı yeterince kuvvetli bir şekilde savunmadınız mı?
Halıcı'nın bu eleştirileri liderler zirvesinde bu konuyu açanlara yöneltmesi gerekirdi.
Ama bu zirveden sonra Mesut Yılmaz'la birlikte onun uçağıyla İstanbul'a gittiniz. Bütün bu görüntüler sizin Yılmaz'la birlikte davrandığınız izlenimini yarattı...
O akşam kızım İstanbul'da sözleniyordu. Ona yetişmek için Mesut Bey'in özel uçağıyla İstanbul'a gittim. Kaldı ki, bu durum da Sayın Başbakan'ın bilgisi dahilindeydi. Ayrıca o seyahatte Mesut Bey'e zirvede Sayın Başbakan'ın sağlığıyla ilgili sözlerinin yanlış olduğunu, bunu tasvip etmediğimi açıkça söyledim.
Derviş bana, ‘Sen olmazsan olmaz’ dedi
8 Temmuz Pazartesi günü Başbakan Ecevit'in yanından istifa ederek ayrıldınız, kendisinin yanından ayrılırken aklınızda ne vardı? Ne yapmayı düşünüyordunuz?
O noktada parti kurmak gibi bir fikir kafamda yoktu. Kesinlikle İstanbul'a, evime aileme, çocuklarımın yanına dönmeyi düşünüyordum.
Ama Sayın Derviş'in aktardığına göre 9 Temmuz Salı akşamı kendisiyle yediğiniz yemekte ayrılan arkadaşlarınızla bir parti kuracağınızı söyleyerek destek istemişsiniz.
Size bütün samimiyetimle söylüyorum, ben İstanbul'a dönecektim. Fakat partiden birinci gün 25, ikinci gün 35'e yakın milletvekili istifa etti. İstifa eden arkadaşlarımı yalnız bırakamazdım. O sırada Kemal Derviş beni yemeğe davet etti.
Bu yemekte geçen konuşmalar basına farklı yansıdı. Bir görüşe göre, siz partinin kurulacağından söz edip destek istemişsiniz. Bir aktarıma göre siz siyaseti bırakma niyetinizi açınca Derviş sizi siyasette kalmaya ikna etmiş. Hangisi doğru?
Ben içeride yapılan konuşmaları basına anlatan biri değilim. Ama Kemal Derviş bana o görüşmede ‘Sen olmazsan olmaz’ dedi. Burada önemli olan, birlikte yola çıkma kararıdır. Eğer o zamanlar aklındaki parti CHP idiyse, neden bizimle yola çıktı? Yok değilse, neden sözünden döndü? Davranışlarının nedenleri de sorumlusu da yine kendisidir.
SÖZÜNDEN DÖNDÜ
Sayın Derviş size yeni bir parti içinde sizinle birlikte hareket edeceğine kesin bir dille söyledi mi?
Açık ve net bir şekilde kurulacak partiden söz etti. Ve bu partide yer alacağını söyledi. Bu sözlerini daha sonra İsmail Bey'in de önünde tekrarladı. Ayrıca basına da bize söz verdiğini ve sözünden dönmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Onun için ben hep ‘Kemal sözünün eridir, sözünden dönmez’ dedim.
Ama daha sonra CHP'ye katıldı. Kendisine kırgın mısınız?
11 yıllık siyasal yaşamım boyunca her zaman verdiğim söze sadık kaldım, arkasında sonuna kadar durdum. Kendisine kırgın değilim. Zaten kendisi de hata yaptığını açıklıyor. Ben her işte bir hayır olduğunu düşünen bir insanım. Hayırlısı olsun.
Rahşan Hanım’la aramız af konusu yüzünden açıldı
Kendisinin rahatsızlığı döneminde Bayın Başbakan'dan uzun bir süre kopuk kaldınız, bu kopukluk neden kaynaklandı?
Bir kopukluk olmuş olabilir. Ama olsa da bu Sayın Başbakan'dan kaynaklanmamıştır.
Kimden kaynaklanmış olabilir?
Bu konuda konuşmak istemiyorum. Ama Sayın Başbakan'ın rahatsızlığı sırasında sık sık telefonla görüşüyorduk. İki kez de Başkent Hastanesi'nde görüştük.
Rahşan Hanım'la yıldızınız neden hiç barışmadı?
Bir kere, Rahşan Hanım'la yıldızımızın hiç barışmadığı doğru değil. Ama kendisiyle sonradan bir anlaşmazlığımız oldu. Anlaşmazlığımız, af kanununa karşı çıkmamla başladı. Bu anlaşmazlıktan sonra kendisiyle üç yıl hiç karşılaşmadık.
Balkonda sohbet
Yeni Türkiye Genel Başkan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin'i, İstanbul Beykoz Konakları'ndaki evinde kabul etti. Yağışlı bir İstanbul sabahında başlayan sohbet, yağmurun dinmesiyle zaman zaman yalının balkonunda devam etti.