Güncelleme Tarihi:
RUM propagandası, geçtiğimiz günlerde 1974 ve öncesi kayıp Rum ve Türklerin akıbetini araştıran BM denetimindeki Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kazılarında 9 kişiye ait kalıntıların bulunmasıyla başladı. Kemiklerden birinin 5-6 aylık çocuğa ait olması, 1500 Rum’un bulunduğu listedeki en küçük kayıp, 4 Şubat 1974 doğumlu Andreas Kiriaku’yu işaret etti. Kemiklerin Kıbrıs Barış Harekatı’nda kaybolan 5 aylık Andreas Kiriaku’ya ait olduğu kuşkusu üzerine, Rum baba Kinakos Kiriaku, bir Rum çocuğunun Türk askeriyle çekilen fotoğrafını delil olarak gösterip, “Oğlum hayatta olmalıydı, çünkü bu fotoğraf savaştan bir yıl sonra yayınlandı ve Türk askerinin koruması altındaydı” dedi.
Hürriyet yayımlamıştı
Ancak Rumların ‘suç delili’ olarak gösterdiği fotoğraf, harekâttan bir yıl sonra değil, sadece 2 ay sonra, Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında, 25 Eylül 1974 tarihinde yayımlandı. Andreas’ın gerçekte 7 aylık olması gerekirken, fotoğraftaki çocuğun bir yaşından büyük olduğu görülüyordu. Kemiklerdeki hasardan havan mermisi isabet ederek öldüğü tahmin edilen Andreas, 20 Temmuz Barış Harekâtı’nda kayıp ilan edildiğinde 5 aylıktı.
Askeri bölgede bulundu
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Türk üyesi Gülden Pülümer Küçük, DNA eşleşmesi yapılarak kesin sonuç elde edilmeden ailelere kayıplar hakkında açıklama yapmadıklarına dikkat çekti. Rumların ‘Demirhan köyünde askeri bölgede bulundu’ iddiasını dolaylı olarak doğrulayan Küçük, KKTC toprakları içinde askeri bölgelerde de kazı çalışması yaptıklarını ve askeri makamların yardımıyla 16 noktada kazı yaptıklarını ve kalıntılar bulduklarını açıkladı.
Üsteğmen Uygun ve Rum çocuk
BARIŞ Harekatı’nı cepheden takip eden Hürriyet muhabirlerinden Ziya Akçapar’ın çektiği fotoğraf ve haberde Güzelyurt’un kurtarılmasından sonra merkez komutanlığını yürüten Üsteğmen Nail Uygun yer alıyor. Ailesi tarafından terk edilen ve bir yaşından büyük olduğu görülen Rum çocuğa sahip çıkan Üsteğmen Nail Uygun, Rum çocuğa her türlü bakımın da yapıldığını belirtiyor ve gerçek adını bilmedikleri için ‘Barış’ adı koyduklarını anlatıyor.