Güncelleme Tarihi:
İki milyonun bugünkü karşılığı 850 milyar
Ferit Zeller Mayer, 67 yaşında. 35 yıl önce, iki milyon liralık film gibi soygunu gerçekleştiren Mahmut Zeller Mayer'in kardeşi. Şu anda işşiz. Cebindeki 10 milyon lira ile gezip duruyor. ‘‘Fransızca, Almanca ve İngilizce'yi su gibi bilirim ama bana iş yok’’ diyor. Elini boş cebine her attığında, ağabeyinin, Mersin'de toprağa gömdüğü 800 bin lirayı düşünüp, gülüyor.
29 Ağustos 1965 Diyarbakır Merkez Bankası'ndan, Elazığ Ziraat Bankası'na memur maaşlarını götüren pikap, Maden ilçesi yakınında silahlı ve maskeli kişilerce soyuldu. Beş soyguncu, bu günkü değeri 850 milyar lirayı bulan iki milyon lirayla kayıplara, karıştı.
31 Ağustos 1965 Soygunun üzerinden iki gün geçti. İpucu yok. Çalınan iki milyon liranın 1 milyon 700 bin lirasının yüzlükler halinde olduğu belirlendi. Yüz liralıkların seri numaraları biliniyor. Hükümet nezdinde bir kararname çıkarılarak, seri numarası bilinen yüzlüklerin iptaline gidilmesi düşünülüyor.
1 Eylül 1965 iki milyonluk soygunun failleri, aralarında para paylaşımı nedeniyle kavga çıkınca Beyoğlu'nda yakalandı. Şebekeye, banka şefinin bilgi verdiği ortaya çıktı. 160 polis, kaçak soyguncu Mümtaz Cizrelioğlu'nun peşinde.
3 Eylül 1965 Parizyen Gece Kulübü'nde alem yaparken yakalanan, soygunun elebaşı Mahmut Zeller Mayer'in kardeşi Ferit Zeller Mayer, 300 bin lira ile yakalandı. Polis, 800 bin lira hariç tüm parayı toparladı.
OTUZBEŞ YIL SONRA
Ağabeyi Mahmut'un çevresi polisler tarafından kuşatılınca, içinde 300 bin lira bulunan çantayı alarak kaçmıştı Ferit Zeller Mayer. 3 Eylül 1965'te, zamanın meşhur Parizyen Gece Kulübünde, iki kadınla alem yaparken yakalandığında, 'Hiç değilse bir hafta yakalanmayacaktım. 300 bin liranın altından girip, üstünden nasıl çıkacağımı o zaman göreceklerdi' demişti.
Ferit Zeller Mayer, o gün objektiflere kelepçeli bilekleriyle sigarasını tüttürmeye çalışırken poz vermişti.
Zeller Mayer, bugün yine objektifin karşısında. Ancak bu sefer 35 yıl önce yaşadıkları film gibi soygunu, zamanın tütün kralı Alman Musevisi babası ile 'Prenses Zehra' olarak anılan annesinin şaşaalı hayatını anlatmak için. Bir de şu kayıp '800 bin lira' meselesini.
‘‘Her şey bitmek tükenmek bilmez servetimizin erimesiyle, madden çöküşümüzle başladı’’ diyor Ferit Zeller Mayer. Zor yürüyor ama eski günlere dair tüm ayrıntılar hafızasında tazeliğini koruyor. Gazetelerde 'Maden Soygunu' olarak anılan soygunun mimarlarından ağabeyi Mahmut Zeller Mayer'in egzantrik ama bir o kadar da zeki bir adam olduğunu söylüyor.
‘‘Ağabeyim üç dil bilen, tercümanlık yapan, çok iyi yetişmiş bir delikanlıydı. Köşklerde yaşarken, birden beş parasız kalınca bunalıma girdi. O buhranlı günlerde Galatasaray Lisesi'nden tanıdığı Diyarbakır'ın Kengelli Çiftliği ağasının oğlu Mümtaz Cizrelioğlu ile karşılaşıyor.’’
Cizrelioğlu, çılgın ve cesur karakterini iyi bildiği Mahmut'a bir teklifte bulunuyor. Diyarbakır Merkez Bankası şefinden, iki milyon lira tutan memur maaşının nereye, ne şekilde nakledileceği tüyosunu aldığını söylüyor. ‘‘Ağabeyimle hemen bir soygun planı yapıyorlar. Ve Alman rallici Richard Schneider ile soygunda şoförlük yapması konusunda anlaşıyorlar.’’
‘‘Ağabeyim ve ortakları, Maden İlçesi yakınlarında Havuzlubahçe mevkiinde, bir memur ve silahlı iki muhafız nezaretindeki pikapı durduruyorlar. Ayaklarında şalvar, ellerinde silahlar var. Para torbalarını alıyorlar ve şoför, muhafız ve memuru birbirlerine zincirle bağlayıp, bir dere yatağına bırakıyorlar. Sonra da gaza basıp, yola çıkıyorlar.’’
Richard'ın ralli şoförü olması sayesinde inanılmaz bir süratte İstanbul'a gelen soyguncular, sadece bir kez mola veriyorlar; Mersin'de.
‘‘Soygun sonrası İstanbul Beyoğlu Kulübü arkasında bir eve yerleşiyorlar birlikte. Benim de her şeyden o zaman haberim oldu. Kimsenin onlardan şüphelenmesine gerek yokken, ağabeyimin boşboğazlığı bitirdi rüyalarını. Cengiz Akıncı adlı arkadaşına kafası kıyakken, soygunu anlatıveriyor ağabeyim. Cengiz'in de kafası kıyak. Silah çekerek 70 bin lira istiyor, 'Yoksa polise ihbar ederim' diyor. Karşılıklı silahlar çekiliyor ve Cengiz kaçıyor. ’’
Cengiz Akıncı, doğru Beyoğlu Karakolu'na gidiyor. 'Gangsterler burada' diyerek içeri dalıyor. Polis ekipleri bu içkili adamın bildirdiği adrese önce öylesine gidiyorlar. 'Teslim ol' çağrısına içerden silahla karşılık verilince, işin ciddiyeti anlaşılıyor ve evin etrafı sarılıyor.
Ferit Zeller Mayer, bu sırada evin arka kapısından içeri girip, soygunun 300 bin lirasının bulunduğu çantayı alıp, fırlıyor.
‘‘Ağabeyim o gece yakalandı. Ben parayla birlikte Kadıköy'de bir piyanist arkadaşımın evinde geçirdim geceyi. Kan ter içindeyim ama belli etmiyorum. İsteseydim, kayıplara karışırdım. Ama ağabeyimi düşünerek kaçmadım. ’’
Ferit Zeller Mayer, teslim olmaya karar veriyor. Ama önce içinde 50'lik destelerle dolu tam 300 bin lira bulunan çantaya bakıyor ve doğru Parizyen Gece Kulübü'ne gidiyor.
‘‘Madem teslim olacağım, bir tadını alayım şu paranın dedim. Polisi aradım, gelin beni alın, Parizyen'deyim diye. Ve onlar gelip beni götürene kadar, yiyip içip kafayı çektim’’ diye anlatıyor gülerek.
Zeller Mayer kardeşler ve soyguna şu ya da bu şekilde karışan herkes bir bir yakalanıyor. ‘‘Poliste de, mahkemede de hiçbiri reddetmedi suçlarını. 16 ay yattıktan sonra beraat ettim. Ağabeyim ise sekiz seneye mahkum oldu.’’
SEKİZYÜZ BİN LİRA NEREDE?
Soygun failleri yakalanmış, mahkeme sonuçlanmıştı. Paranın 1 milyon 200 bin lirası toparlanmıştı. Peki geri kalan 800 bin liraya ne olmuştu? Ferit Zeller Mayer, tam 35 yıl sonra açıklıyor kayıp paranın sırrını.
‘‘Ağabeyimi konuşturmak için hükümetten adamlar geldi. Nerede 800 bin lira diye? 'Dağıttım' dedi o da. 'Bölüştük' dedi. Ser verdi, sır vermedi. Arkadaşlarıyla arasında inanılmaz bir güven vardı. Ben de inandım ona. Dağıtmıştır dedim. Yemişlerdir dedim. Meğer işin sırrı soygun sonrası verdikleri tek moladaymış. Elazığ Cezaevi'nde öğrendim 800 bin liranın sırrını!’’
Mahmut Zeller Mayer ve suç ortakları, Maden Soygunu sonrası, Richard Schneider'in kullandığı otomobille kaçmış, araba Mersin'de mola vermişti. 800 bin lirayı oraya bırakmış ve uzaklaşmıştı Mahmut Zeller Mayer.
‘‘Ağabeyim cezaevinde anlattı 800 bin liranın sırrını. 'O para bende Ferit' dedi. 'Yerini bilen bir tek ben varım. ' Yalvardım,' Ağabey kim öle kim kala!' diye. 'O benim Allah billah param. Söylemem. Buradan çıkınca senin de payını vereceğim, benim yüzümden çok sıkıntı çektin' dedi.’’
Mahmut Zeller Mayer, kardeşi Ferit'e parayı su geçirmez, dış etkenlerden etkilenmez iki elektrot kutusuna koyduğunu, sonra da o iki kutuyu birbirine bağladığını söyledi. Ve bu kutuları yıllar geçse de üzerine ev yapılma olasılığı olmayan tarihi bir yere gömdüğünü. Ama neresi diye sorulunca hep aynı cevabı verdi. 'O benim Allah billah param!'
24 Aralık 1970 Mahmut Zeller Mayer cezasını çektiği Elazığ Cezaevi'nden Sinop Cezaevi'ne nakledilmek istenirken, uzman çavuş ve jandarmaları esir aldı. Nakil aracında bulunan tüm arkadaşlarının kaçmasını sağladı. En sona kendisi kaldı. Kan dökmek istemediği için kimseyi vurmadı. İhtiyacı olmadığını düşünerek jandarmanın silahını almadı.
Dağa doğru koşmaya başlayan Mahmut Zeller Mayer, jandarmanın tek kurşunuyla hayatını kaybetti. 800 bin liranın sırrını da beraberinde götürdü.
50’liği görünce masayı dans pistine kurdular
Ferit Zeller Mayer, 3 Eylül 1965'te yakalandığında Parizyen Gece Kulübü'nde paranın tadını çıkarıyordu. ‘‘Kafamda teslim olmaya karar vermişim ya. Gittim, Vakko'dan takım elbise aldım. Beyoğlu'ndan şık bir deri bir ayakkabı. Çok şıkım ama. Kolumda altın Omega saat, elimde altın çakmak. O halde Parizyen Gece Kulübü'nden içeri girdim. 'Yer yok' dediler. Çıkardım bir 50'lik uzattım şefe. O ufacık adam, anında bir masa kaptı, pistin ortasına yerleştirdi.’’ Zeller Mayer, piste kurulu masasında en pahalı şampanyaları açtırır, masasına gelen kadınlara zengin ikramlarda bulunur. Orkestra'ya da 50'lik gönderir. ‘‘Ne istersem çalıyorlar. Ben de 50'lik bol. 'Kimsin, ne iş yapıyorsun' diye soruyorlar. 'Yarın gazetelerden öğrenirsiniz' diyorum hepsine. Eh, öğrenmişlerdir herhalde!’’