Ayşen GÜR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2007 00:00
Savaş 2487 yıl önce oldu. Pers İmparatoru Xerxes’in Yunan yarımadasını işgal etmek üzere doğudan gelen büyük ordusunu, Yunan site devletlerinden Sparta’nın kralı Leonidas, çok daha küçük bir orduyla Thermopil geçidinde durdurdu. Bir muhbirin Perslere Yunan ordusunu arkadan kıstıracak patikayı göstermesi üzerine, Spartalılar çok zor durumda kaldı. Son askerlerine kadar ölmeyi seçtiler.
Tarihçilerin piri Herodot başta olmak üzere Yunan kaynakları, bu savaşı bir kahramanlık destanına dönüştürdü. Birkaç haftadır bütün dünyada seyircileri sinemalara çeken 300 Spartalı filmi, bu destanın ideolojik gücünü bugün de kaybetmediğini gösterdi. Filmin popüler kültürün bir parçası olduğunu ve bu olayı sırf göz kamaştırıcı savaş sahneleri için malzeme olarak kullandığını söyleyerek işin içinden sıyrılmak da mümkün değil. Çünkü 2487 yıllık bu olaya bugünün gözlükleriyle bakan tarihçi çok. Persler ve Spartalıları günümüzün ulusları, orduları, devletleri ve çatışmalarıyla kıyaslamaktan çekinmiyorlar. Ancak tarihi bir olayı bugünkü bir olaya benzetmenin sakıncaları var. Sınırları zorladığınızda her şey her şeye benziyor ama sonuçta yaptığınız iş bir şeye benzemiyor. İşte size Thermopil geçidinden benzetme egzersizleri.
PERS İMPARATORLUĞU VE ABD
Yunanistan’daki Atina, Sparta, Thebai gibi küçük site devletlere saldıran, Hindistan’dan Mısır ve Anadolu’ya kadar uzanan Pers İmparatorluğu, 3 milyon kilometrekarelik bir alana yayılmış bir süper güçtü. Ayrıca Herodot’a göre Pers imparatorluğu "46 kavimden" oluşmuştu. Bu haliyle de Amerikan toplumunu andırıyordu.
PERS ORDUSU VE AMERİKAN ORDUSU Herodot’a göre, Thermopil savaşında 300 Spartalı, 1 milyon kişilik işgalci Pers ordusuna karşı direnmişti. Herodot ya sayı saymayı bilmiyordu ya da dayak yememişti. Modern tarihçilere göre Pers ordusu 200, en fazla 300 bin kişiydi. Bu da, "Büyük İskender" adlı üçlemesiyle Türkiye’de tanınan İtalyan yazar ve tarihçi Valerio Manfredi’nin de belirttiği gibi "ABD’nin Irak’taki askeri gücüne eşit" bir sayıydı.
SPARTALILAR VE JAPONLARThermopil geçidinde düşmana teslim olmaktansa ölmeye karar veren Spartalılar, "Thermopylae" adlı kitabında onlara methiye düzen çağdaş tarihçi Paul Cartledge’e göre, II. Dünya Savaşı sırasında uçaklarıyla ölüme giden Japon kamikaze pilotlarından farksızdılar. Samurayların bushido adını verdiği şeref koduna benzeyen bir ideolojileri vardı. Teşbihin sınırlarını biraz daha esnetirsek, Irak’taki intihar bombacıları bile aklımıza gelebilir.
THERMOPİL SAVAŞI VE MEDENİYETLER ÇATIŞMASI Amerikalı ve İngiliz askeri tarihçilerden oluşan bir komisyonun yazdığı "Bütün Zamanların 70 Büyük Savaşı" adlı kitapta Thermopil savaşından on yıl önce yine Perslerle Yunanlıları karşı karşıya getiren meşhur Marathon Savaşı anlatılırken şöyle deniyor: "Marathon zıtların bir çarpışmasıydı. Ufak bir demokratik kent-devleti yüzlerce misli büyük bir despotik imparatorluğun karşısındaydı. Bu kültürler çatışması, Batı uygarlığının sonraki gelişimini köklü bir biçimde etkileyecekti." Olayı günümüzdeki duruma iyice benzetmek istiyorsak, küçük bir rötuş yapmak, demokratik kent devletinin ufaklığıyla, despotik imparatorluğun büyüklüğünü değiş tokuş etmek zorundayız.
SPARTA VE DEMOKRASİ Thermopil Savaşı’nda despotizme karşı özgürlüğün sembolü olan Spartalılar, Cartledge’e göre, Perslerden farklıydı çünkü "terörle boyun eğdirilemeyecek insanlardı". İngiliz tarihçiye göre, Sparta toplumunda yaşayabilirdik, yani bugünkü İngilizler yaşayabilirdi. Yalnız, despotik Perslerin karşısına demokrasi ve özgürlüğün savunucusu olarak dikilen bu Sparta toplumunun Avrupa Birliği’ne biraz uyum sağlaması gerekiyordu. Örneğin, zayıf erkek çocukları ölsünler diye Taygetos dağının eteklerine bırakmaktan vezgeçmeliydiler. Toprağa bağlı köleler olan helot’ların, köle olmamakla birlikte vatandaş da sayılmayan çiftçi ve asker perioikoi’lerin durumunu düzeltmeli, bir de kadınların siyasal hayata katılmasını sağlamalıydılar.
SPARTALILAR VE NAZİLER Tarih kitaplarından da biliriz; Spartalılar baştan aşağı asker bir toplumdu. Disiplinleriyle tanınırlardı. Asker olamayacak kadar güçsüz çocukları, doğal seleksiyonu bile beklemeden yok etmeyi tercih ederlerdi ki, bu yöntemi daha sonra Naziler de uygulamıştı. Saf ve ari bir ırktı onlar. Bu yüzden de Naziler tarafından göklere çıkarılmışlardı ve Himmler’in önderlik ettiği SS kuvvetlerinin merkezi Wewelsburg Şatosu’nda onlara tapınılırdı.
PERSLER VE EŞCİNSELLER 300 Spartalı filminde Pers İmparatoru Xerxes boşuna efemine bir tip olarak gösterilmiyor. Çünkü Yunan kaynaklarına göre, onlar gerçekten de öyleydi. Bir kere pantolon giyiyorlardı, bu da etek giyen Yunanlılara göre efemineliğin bir göstergesiydi. Gerçi günümüz eşcinsellerinin gocunması için bir neden yok. Çünkü Spartalılar eşcinsel erkekleri değil, kadınsı erkekleri küçümsüyordu. Erkeksi eşcinsellere karşı değildiler.
KRAL LEONİDAS KENDİ YEĞENİYLE EVLİYDİ
Sparta, bir çeşit krallıktı. Her defasında tahta iki kral birden çıkıyordu. Kralların ya Agiad ya da Eurypontid
ailelerinden gelmesi gerekiyordu. Leonidas bu ailelerden birincisine mensuptu. Kral II. Anaksandridas’ın oğullarından biriydi. Herodot, bu kral hakkında ilginç hikayeler anlatıyor. Kral II. Anaksandridas evliydi ancak uzun süre çocuğu olmayınca, ikinci bir eş almasını tavsiye ettiler. O da ikinci kez evlendi ve ilk oğlu Kleomenes doğdu. Ama ardından kralın ilk karısı da hamile kaldı ve Leonidas doğdu, onu iki erkek çocuk daha izledi. Bir problem çıkmıştı ortaya. Kral öldüğünde, varisi kim olacaktı? İkinci karısından olan büyük oğlu mu, ilk karısından olan küçük oğlu mu? Sonunda II. Anaksandridas öldüğünde yerine büyük oğlu Kleomenes geçti. Kral Kleomenes’in tek çocuğu kızı Gorgo’ydu. Herodot’un sözünü ettiği az sayıda kadından biri olan Gorgo, üvey amcası Leonidas’la evlendirildi. Bir süre sonra, Kral Kleomenes kendisiyle tahtı paylaşan diğer kral Demaratus’a karşı bir komploya girişti. Bu ortaya çıkınca Kleomenes Sparta’dan kaçmak zorunda kaldı. Bir ordu toplamaya başlayınca, Spartalılar onu geri çağırıp hemen hapse attılar. Damadı ve üvey kardeşi Leonidas tahta çıktı. Kayınpederinin zincirlenmesini emretti. Aradan çok geçmedi, Kleomenes yanında kanlı bir bıçakla ölü bulundu. Leonidas 10 yıl Sparta’yı yönettikten sonra MÖ 480’de Thermopil savaşında öldü. Tek oğlu Pleistarkhus, onun yerine tahta çıktı ve 22 yıl hüküm sürdü.
İRAN YANLISI BATILI TARİHÇİLER
Batılı tarihçiler, Herodot’tan beri Atina ve Spartalıların Persler karşısındaki üstünlüğünü övdüler. Son yıllarda Perslerin itibarını iade etmek isteyen Batılı tarihçiler ortaya çıktı. Bunlardan Fransız Pierre Briant, Pers İmparatorluğu’nun Tarihi adlı eserinde, Yunanlıların koca Pers imparatorluğu için ayağa batmış bir kıymık kadar önemli olduğunu iddia ediyor. Onun gibi düşünen bir başka tarihçi de Oxford Üniversitesi’nden George Cawkwell. Buna karşılık Cambridge Üniversitesi’nden medyatik tarihçi Paul Cartledge, geleneksel bakışı benimsiyor ve Spartalıları övüyor. Ancak bütün bu tarihçiler, Pers imparatorluğunun küçümsenmeyecek bir uygarlık olduğu konusunda birleşiyorlar.