Güncelleme Tarihi:
Çalkaya, Antalya'nın en kıymetli beldelerinden biri.
Süleyman Yılmaz, Çalkaya'da bir bekçi olarak göreve başladığında hizmet için tutuşuyordu. Bir süre sonra, Belediye Başkanı oldu ve bütün arazileri hizmet aşkıyla mafyaya sattı.
Sattı satmasına ama kendini bir nevi Robin Hood olarak gördüğü için, yediği rüşvet paralarıyla cami yaptırmayı ve halka gıda temin etmeyi de ihmal etmedi. Şu anda kendisi ve işbirlikçileri tutuklu, kimisi de firari.
‘‘Aşağıda adı geçen kişi ve olayların gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur’’ demeyi isterdik ama maalesef öyle değil. Bu olay, yani Çalkaya olayı, polis amirleri, belediye başkanı ve arazi mafyasının sacayağından oluşan tipik bir ‘‘Türkiye’’ hikayesi. Hürriyet Antalya bürosundan Teslime Tosun olmasaydı, biz de işin boyutlarını öğrenemeyecektik.
Çalkaya, Antalya Havalimanı'yla sınırı olan, 60.000 dönümlük arazi üzerine kurulu. Ortasından geçen her iki yol da, Antalya'nın sahil şeridi Lara'ya çıkıyor. Havalimanı'na da sınırı olduğu için gelişmeye oldukça açık bir yer. Ama bu beldenin, MHP'li Belediye Başkanı Süleyman Yılmaz, çevresindeki birçok polis ve arazi mafyası ‘‘gelişme’’ kelimesini ‘‘talan etmek’’le karıştırmış olacaklar ki, Çalkaya üzerinde Hazine'ye ait ne kadar arsa varsa, kooperatiflere usulsüz olarak satıp, trilyonluk haksız para kazanmışlar.
İsterseniz en başa, belediye başkanımızın Çalkaya'da çobanlık ve bekçilik yaptığı günlere dönelim.
BEKÇİLİKTEN BAŞKANLIĞINA
Süleyman Yılmaz, 1954 yılında Çalkaya'da, kökeni yörük olan bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Gençlik yıllarında köydeki koyun ve keçilere, köylülerden aldığı küçük paralar karşılığında bekçilik yapıyordu. Derken girişimci ruhunun ‘‘haydi’’ demesiyle inşaat malzemeleri dükkanı kurmaya karar vermişti. Bir süre sonra muhtarlık için adaylığını koymuş ve dokuz yıl muhtarlık yapmıştı. Dokuz yıl boyunca kazandığı tecrübeyi halka daha fazla faydalı olabilmek için Belediye'ye aktarmak istemiş ve 1994 yılında belediye başkanı olmaya karar vermişti. Fakat bunun için önce bir partiye üye olmalıydı, hangi partinin kapısını çaldıysa kendisini bir türlü kabul ettirememişti. Evet cevabını, o yörede adayı olmayan Refah Partisi'nden aldı. Süleyman Yılmaz artık, bir zamanlar bekçilik yaptığı Çalkaya'nın belediye başkanıydı.
Süleyman Yılmaz'ın servetinde kısa süre sonra gözle görülür bir artış olmuştu. Rüşvet yediği iddiaları vardı ama Çalkaya'lılar için o ‘‘bulunmaz’’ bir başkandı. Zira okul ve cami yaptırıyor, kızı evlenmek isteyenlere maddi destek oluyor, ücretsiz sünnet törenleri düzenliyor ve her bayram halka kuru gıda yardımı yapıyordu. Başkan en büyüktü, en iyisiydi. Ama bu cánım köylüler bunların zaten kendi paraları olduğunu bilmiyorlardı. Başkan yediği rüşvetlerden rahatsızlık hissettiği zaman bu tür yardımlar yaparak, vicdanını rahatlatıyordu.
RUSYA'YA TURİSTİK GEZİ
Refah Partili Süleyman Yılmaz, iki yıl sonra bu partiden istifa ederek bağımsız olarak görevine devam etmişti. 18 Nisan seçimlerinde ikinci bir dönem daha başkan olmak istediği için tekrar adaylığını koydu. Bu kez başkanımız MHP'li olarak karşımızdaydı.
Süleyman Yılmaz, belediye başkanı olduğu ilk yıllarda, işadamı olduğunu söyleyen 38 yaşındaki Erkan Karaçayır ile tanışmıştı. Erkan Karaçayır.
Ülkücü camiada tanınan biriydi. 90'ların başında Side'ye bodyguardlık yapmaya gelmişti. Fakat bodyguardlık yaptığı bir barın sahibinin kızına tecavüze yeltenince, fena halde dövülmüş ve bir daha da Side'ye girememişti. Antalya'da küçük çaplı çek senet tahsilatına başlamıştı. Bu arada boş durmuyor, yardımsever bir insan olduğu için Antalya Emniyeti'ne bol bol bağışlar yapıyordu. Bazen de Rusya'ya ‘‘turistik’’ geziler düzenleyerek emniyetteki arkadaşlarının çalışma motivasyonunu artıyordu.
1996'da, kırmızı bir Mercedes'i olan polis memuru İbrahim Öztürk, Erkan Karaçayır'ın bürosuna giderek 6 milyarlık alacağını istemişti. Karaçayır, o sırada büroda değildi. İbrahim Öztürk, çalışanlardan birinin kafasına silah dayayarak kasadan o zamanın parası ile 6 milyar almıştı. 1996 yılında bir polis memurunun nasıl olup da 6 milyarlık alacağı olduğu bir türlü aydınlatılamamıştı.
Başkan Süleyman Yılmaz'ın mal varlığındaki ani artış ve bazı köylülerin kandırıldıklarını hissetmesinden sonra, Yılmaz hakkında emniyete ve valiliğe şikayetler başlamıştı. Konu İçişleri Bakanlığı müfettişlerine kadar gitmişti. Ahmet Tulgar adındaki bakanlık müfettişi Çalkaya'da tam dokuz ay kaldıktan sonra 500 sayfalık bir rapor hazırlamış ve bu raporu savcılığa vermişti. Savcı bu rapor üzerinde üç ay kadar çalıştıktan sonra tam 37 kişiyi sanık olarak çağırmış ve ifadelerine başvurmuştu. İfadelerine başvurulanlar arasında, Süleyman Yılmaz, belediyedeki yazışmalardan sorumlu müdür Neriman Çoban, İmar Müdürü Sadi Namal, Tapu Müdürü Hadi Önder, mafya Erkan Karaçayır, Mustafa Küçükkulaksız da vardı. Yazıişleri müdürü Neriman Çoban sahte satış kararını yazıyor, imar müdürü ve başkan onayladıktan sonra, satış için tapuya gönderiliyordu. Tapu müdürü Hadi Önder, bu belgelerin sahte olduğu bile bile mafyanın kurduğu paravan kooperatiflere tapu veriyordu.
CÜCE MAFYA BABASI
Erkan Karaçayır ve Mustafa Küçükkulaksız, kurduğu paravan şirketlere yine kendi adamlarını ortak olarak almıştı. Bunların arasında Cüce Mevlüt diye bilinen Mevlüt Demiryay'da vardı. Cüce Mevlüt, pekçok filmde rol almıştı. Gittiği bir barda, kavga ettiği irikıyım bir adama ‘‘cüceliğime kanma, alırım façanı aşağı’’ dedikten sonra adamı fena halde dövmüştü.
Neriman Çoban ve Sadi Namal 150 milyon maaşla mucizeler yaratan iki memurdu. İkisinin de trilyonluk servetleri vardı. Bazen başkanın bile haberi olmadan kararlar alıp başkana imzalatıyordu. Çünkü başkan belediye kanunlarını iyi bilmiyordu. Örneğin, 386 sayılı Belediye Kanunu kırtasiye alımıydı ama onlar 386 sayılı kanuna istinaden şu arsanın şu kişiye satılması diye bir karar önüne koyduklarında başkan imzalıyordu.
Çalkaya sınırları içindeki yaklaşık 300 kooperatifin, şu ana dek tespit edilebilenlerin 157 tanesinin belgeleri sahteydi.
Havalimanının yanında çok büyük bir arazi vardı. Mafya Erkan Karaçayır ve Mustafa Küçükkulaksız bu arsaya göz koymuştu. Satış işlemi yapıldıktan sonra, Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin burayı almak istediğini öğrenince, tek tek kooperatif yapıp satacağıma tek bir yere satışını yaparım hesabıyla tekrar belediyeye satmıştı. Bu arazi, belediye tarafından DHMİ'ne 1 trilyona satılmış, sadece 300 milyarı belediye kasasına girerken, geri kalan 700 milyarlık meblağ Erkan Karaçayır'ın şirketine aktarılmıştı.
Hepsi aynı koğuşta
Süleyman Yılmaz, 18 Nisan seçimlerinden önce, fıkra gibi bir hastane açılışı da yapmıştı. Bu hastanenin arsası, yine kendisi tarafından mafyaya verilmişti ve yine mafya tarafından üzerine özel bir hastane yapılması düşünülüyordu. Fakat Yılmaz, seçimlerde daha fazla oy alırım hesabıyla, davetiyeler bastırmış ve devlet hastanesi kuruyoruz diye bütün halkı ve gazetecileri, aslında devlete değil mafyaya ait bu arazideki temel atma törenine davet etmişti.
Bu olayda adı geçenlerin bir kısmı şu anda tutuklu ve hepsi aynı koğuşta kalıyor. Süleyman Yılmaz'ın aynı koğuşta bulunan arkadaşları tarafından tehdit edilip ifadesini mahkemede inkár edeceğinden korkuluyor. Koğuşta kimler mi var? Antalya eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Okumuş, Erkan Karaçayır, Süleyman Yılmaz, Sadi Namal ve Erkan Karaçayır'ın paravan şirketlerindeki adamları, ayrıca tapu da görevli bazı memurlar. Bu kişiler hakkında İzmir DGM'de de çete kurmak suçundan dava açılacak.
Para aldım ama cami de yaptırdım
Süleyman Yılmaz'ır savcılıktaki ifadesinden bazı bölümler:
‘‘Bazı kooperatiflerden para aldığım doğru. Ama ben bu paralarla cami yaptırdım. Benim üzerimde para değil, paranın kiri vardır. Aldığım paraları seçim harcamalarında ve halka yardım olarak harcadım. Haliyle paranın bir kısmı ile araba ve gayri menkul aldım. Ben de diğer belediye başkanları gibiyim. Bütün bunları devletime faydalı olmak için yaptım.’’
Zübük’ün Çalkaya versiyonunda kim kimdir?
Süleyman Yılmaz
Çaykaya Belediye Başkanı. Bekçiyken belediye başkanı oldu. Bir süre sonra serveti gözle görülür biçimde arttı. Ama Çalkaya'lılar için o ‘‘bulunmaz’’ bir başkandı. Zira okul ve cami yaptırıyor, kızı evlenmek isteyenlere maddi destek oluyor, ücretsiz sünnet törenleri düzenliyor ve her bayram halka kuru gıda yardımı yapıyordu.
Erkan Karaçayır
Ülkücü camianın yakından tanıdığı mafya. Bodyguard'lık yaparken barın sahibinin kızına tecavüze yeltenince işinden oldu ve Antalya'da çek-senet tahsiline başladı ve işleri büyüttü.
Ali Okumuş
Bütün bu nimetlerden yararlanan Emniyet Müdürü eski yardımcısı.
İbrahim Öztürk
Polis memuru ama hem kırmızı Mercedes'i hem de Karaçayır'dan 1996 yılında 6 milyar alacağı var.
Sadi Namal
İmar Müdürü. Sahte belgelere göre imar izni çıkartıyordu.
Neriman Çoban
Belediyedeki yazışmalardan sorumlu müdür. Sahte satış kararlarını, imar müdürü ve başkan onayladıktan sonra, satış için tapuya gönderiyordu.
Hadi Önder
Tapu Müdürü. Bu belgelerin sahte olduğu bile bile mafyanın kurduğu paravan kooperatiflere tapu veriyordu.
Cüce Mevlüt
Karaçayır’ın has adamlarından. Kendi küçük olsa da gücü büyük.