Güncelleme Tarihi:
LİMANLAR ÜS OLMALI
Cem Gürdeniz (Emekli Tümamiral)
- Büyük bir depremde İstanbul’a ulaşım çok güç olacak. O yüzden en kritik alan deniz. Şu an İstanbul’da 17 deniz rampası var. Bu sayının tüm sahillerde, Boğaz hattında ve Haliç’te 300’e ulaşması gerekiyor.
- Koskoca İstanbul’da 6 deniz tahliye noktası var. Hızla yeni alanlar belirlenmeli.
YÜZEN İSKELELER HAYATİ ÖNEMDE
- Sadece deniz rampaları yetmez. Yardımlar denizden gelecek. Güncel iskelelerin ve yeni yapılacak deniz rampalarının şehrin iç kesimlerine rahat şekilde ulaşımı aktarması gerek. Bunun için entegre yollar yapılmalı. Sahil kesimlerinde sahra hastanelerinin ve çadır kentlerin kurulmasına uygun, denize çok yakın bölgelerde açık alanlar oluşturulmalı. Bazı yerlere önceden hazırlanmış ve yedekte çekilebilen şatlar (yüzen iskeleler) götürülerek bağlanmalı veya demirletilerek üzerine gemilerin yanaşması sağlanmalı.
- Marmara’daki limanlar güç toplama merkezleri olarak belirlenmeli ve şimdiden hazırlanmalı. Hangi limanda sahra hastanelerinin kurulacağı belirlenmeli.
- Afet anında kullanılabilecek yolcu gemileri alınmalı.
- Acil olarak Pendik’ten Silivri’ye kadar ulaşımın belli bir yükünü denize aktarmalıyız. Bu kapsamda hızla İstanbul’daki arabalı vapur hatlarını arttırmamız gerekiyor. Afet zamanı için çok önemli ancak bizim normal zamanda da bunu arttırmamız gerekiyor.
- Bütçesi Sağlık Bakanlığı’ndan sağlanacak ancak işletmesi donanmaya ait olacak hastane gemisi kısa sürede projelendirilmeli ve envantere alınmalı.
- Nene Hatun gibi yangın söndürme gemilerinin dört deniz alanı için sayısı arttırılmalı.
- İş makinelerinin ve yardım araçlarının hızlı taşınması için milli Ro-Ro filosu kurulmalı.
ÇIKARMA YAPAR GİBİ
- Amfibi güçlerimizin çok hayati bir rolü olacak. Ancak deprem haberi geldiğinde Foça’dan 1 saatte hazırlanıp çıkma kapasitesinin olması gerekiyor. Tüm güçleri ile en geç 16-18 saatte İstanbul’da olacaklar. Anadolu, Bayraktar, Sancaktar gibi gemiler, helikopterlerle her türlü yardım koordinasyonunu sağlayabilir. Ayrıca kapak atabilen gemiler de tüm sahillere yardım ve personel ulaştırabilir hızla. İş makinelerini taşıyabilir.
KÜÇÜK TEKNELERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
- Afet olur olmaz tüm marinalarda ve balıkçı barınaklarındaki teknelerin belirli bir iletişim kanalına geçmesi ve önceden hangi sahile, toplanma alanına, limana yardıma gideceğinin belli olması gerekiyor. Bu küçük tekneler çok sayıda insanı kurtarabilir ve hayati malzemelerin tedarikini sağlayabilir. Bu tekneler önceden örgütlenmeli ve afette nereye gideceğini bilmeli. Yakın zamanda tekne sahipleri ile bu konuda yol alacağız.
- Afet anında iletişim kesilecek. Savaş gemilerinde çok güçlü telsiz ve uydu iletişim cihazları var. Afet koordinasyon yardımcı merkezlerinden birisi bu nedenle komuta kontrol görevi yapacak savaş gemisi olmalıdır.
İŞTE HERKESİN MERAK ETTİĞİ DENİZ RAMPASI AFETTE GİRİŞ-ÇIKIŞ KAPISI OLACAK
Betondan yapılan denize iniş rampalarının birçok görevi var. Afetlerde, olağanüstü hallerde kapak atamayan gemilerden yükün veya araçların karaya çıkarılmasını, teknelerin denize indirilmesini veya denizden çıkarılmasını sağlıyor. Denizcilik uzmanlarına göre bu rampalar afet anında hayati bir görev üstlenecek. İstanbul’a giriş-çıkışın kapısı haline gelecekler. Hürriyet muhabiri Biz de Avrupa yakasındaki sahilleri adım adım taradık, bu rampaların izini sürdük.
SİRKECİ’DE BULDUK
Sirkeci ve Yenikapı’da çok sayıda iskele ve rampa var. Bu rampalar büyük arabalı vapurlara kıyıya yanaşma imkanı sağlıyor. Ayrıca buradaki iskeleler de oldukça güçlü. Fakat denizcilere göre deprem anında Sirkeci, Yenikapı ve Harem gibi yerler tsunamiye maruz kalabilir ve hasar alabilir.
HALİÇ’TE HİÇ YOK
Sirkeci’deki rampayı görüntüledikten sonra kıyı boyunca deniz araçlarının yanaşacağı bir rampa aradık. Bu sırada Haliç kıyılarını da dolaştık. Eyüp tarafında da kullanılabilecek bir rampa bulamadık. Bilgi Üniversitesi’nin hemen yanında beton bir iskele var. Belki tekneler yanaşabilir ancak ağır yükler için güven vermeyen bir yapı. Zaten İBB de bu beton iskele üzerinde bir su sporları merkezi açmak için inşaat yapıyor. (Emre Eser)
‘ÇOCUKLAR DENİZE GİRİYOR’
Kabataş’tan kuzey yönünde ilerledik. Ancak İstinye’ye kadar bir rampaya rastlayamadık. İstinye’deki marinada küçük bir rampa bulduk. Bu da sadece küçük teknelerin kullanacağı şekilde tasarlanmış. Tekne sahipleri de bu rampanın çok işlevli olmadığını, yazın çocukların buradan denize girdiğini, en yakın rampanın ise Garipçe’de olduğunu söyledi.
2 BİN FUTBOL SAHASI KADAR BOŞ ALANA İHTİYAÇ VAR
Faruk Göksu (Şehir Plancısı)
- İstanbul’da 4 milyon kişi risk altında. Depremde bu insanlar sokağa çıktığında çadır alanı, geçici barınma için 4 bin hektar alana ihtiyaç var. 2 bin hektar alan mevcut. Acilen 2 bin hektar daha yaratmalıyız. Bu 2 bin futbol sahası demektir. Yani 1 Bağcılar, ya da 2 Şişli, 3 Güngören büyüklüğü denk geliyor.
YEŞİL ALAN TRANSFERİ
- İstanbul’da yaklaşık bin mahalle var. Eğer her mahallede 2 futbol sahası açık alan yoksa bu büyük tehlike. Bu nedenle sadece yıkıp aynı yere yeni bina yapmak çözüm değil. Bazı yerleri yıkıp yeşil boş alan yaratmalıyız. Oradaki vatandaş için de imar transferi hakkı sağlamalıyız. Buna ‘yeşil alan transferi’ diyoruz.
- Riskli yapısını yeşil kullanımına terk edenlere imar bonusu verilmeli. Örneğin, tamamı imara açılan askeri alanların yüzde 50’si açık alan olarak kullanılmalı, diğer yüzde 50 ise yoğun yapılaşmış mahallelerde riskli yapıların yıkılarak açık alan yapılması şartı ile yapılaşmaya açılmalı.
- Çok acil ‘deprem parkları’ tasarlanmalı. Afet sonrası kullanıma hazır hale getirilmeli. Büyükşehir Belediyesi tasarımcılara çağrı yaparak örnek projeler hazırlayabilir.
AMBULANS NEREDEN NASIL GEÇECEK
- İstanbul’un tahliye koridorları belirlendi ama bilgiler şeffaf değil. Bu bilgileri apartmanlara asarak, aplikasyonlar geliştirerek halkla paylaşmalıyız. Üstelik en büyük risk bu alanlar otopark olarak kullanılıyor. Ambulans geçecek, vatandaş toplanma alanına gidecek ama yollar kapalı.
İSTİNAT DUVARLARI ELDEN GEÇİRİLSİN
Nihat Şen (Kentsel Dönüşüm Uzmanı, Mimar)
- İstanbul 7 tepeli bir şehir. Bu bölgelerdeki istinat duvarları gözden geçirilmeli. Özellikle de tarihi bölgelerdekileri. Bunların yıkılıp ulaşımı kapatma ihtimali çok yüksek.
- Tüm köprü, üst geçit ve alt geçitler acil olarak taranmalı. Büyük bir tehlike var.
- İlk ve en acil adım şu: Marmara’ya kıyısı bulunan tüm ilçelerde alan bazlı dönüşüm başlamalı. Bu ilçelerde 2000 yılı öncesindeki tüm binalar hızla dönüştürülmeli.
BÜTÜN İŞ MAKİNELERİ TAKİBE ALINSIN
Prof. Dr. Ziyadin Çakır (Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci)
- Tüm binalar kontrol edilip, riskli binalar derhal boşaltıp yıkılmalı.
- Köprü ve üst geçitlerin kontrolü derhal yapılmalı.
- Hasar haritaları oluşturulması için altyapı çalışması hemen başlatılmalı.
- İstanbul ve bölge civarındaki iş makinelerinin online canlı takip sistemi acilen kurulmalı.
- Doğalgaz, su, elektrik, raylı sistemler için entegre erken uyarı sistemi hayata geçirilmeli.
- Sivil ve askeri arama-kurtarma ekiplerinin entegre bir sistem dahilinde koordine edilmesi gerekiyor.
TSUNAMİDEN NASIL KAÇILIR
Nazmiye Karaca (Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Ekibi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
- İlk 72 saat kendi kendimize kalacağımız düşünülerek herkese Temel Afet Bilinci eğitimi zorunlu olarak verilmeli.
- Sahil şeridinde yaşayanlara tsunami eğitimi verilmeli ve kaçış rotalarının güzergahları öğretilmeli.
AFET KANUNU DEĞİŞTİRİLSİN
Ali Rıza İlgezdi (Avukat)
- Kent içerisinde olağan ve afet durumunu kapsayacak şekilde ses, metin ve görüntü iletişimi yetenekli, tek numara ile haberleşme sistemi kurulmalı; ilgili kurumlar (Emniyet, itfaiye, ambulans, sivil savunma ve ulaşım) arası eşgüdüm sağlanmalı.
- Deprem ve diğer doğal afetler anında elektrik, doğalgaz ve su gibi şebekeleri devre dışı bırakacak deprem anı hızlı sismik uyarı (erken uyarı) sistemi geliştirilmeli.
- 6306 sayılı Kanun(Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun) tümüyle yenilenmeli.
ÖNCE ‘BİZ BU İŞİ YAPARIZ’ DİYELİM
Tayfun Küçükoğlu (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Başkanı)
- İhtiyaç yoksa mücadele olmaz. Önce dönüşüme, değişime ihtiyaç olduğuna inanmalıyız. Bunun için deprem farkındalık ve bilinç seviyesini ölçmeliyiz. Sonrasında bir eylem planı hazırlamalıyız. Deprem sonrası dünyaya örnek bir mücadele yürütürken, öncesinde bunu yapamıyoruz. Eğer yapsaydık 1999 depremi sonrası bugün hala İstanbul depremini konuşmazdık.