Güncelleme Tarihi:
Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Abdülkadir Sezgin, YÖK'e yahtığı başvuruda, Caferilik'in ilahiyat eğitimine alınması istedi. Sezgin, gerekçe olarak Türkiye'de bulunan 300 Caferi camiinin İran'ın denetiminde olmasını gösterdi. Sezgin, bu camilerin imamlarının maaşlarının bile İran tarafından ödendiğini bildirdi.
Türkiye'de, İran'da eğitim almış imamlar tarafından yönetilen 300 kadar Caferi (Şii) camii bulunduğu ortaya çıktı. Bu imamların birçoğunun maaşlarını İran'dan aldığı ve ‘‘Türkiye'deki İran rüzgarında’’ etkileri olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Abdülkadir Sezgin'in, Yüksek Öğretim Kurumu'nda (YÖK) bekleyen başvurusuyla da belgelendi.
Dr. Sezgin ‘‘akademik kimliği’’ ile yaptığı başvuruda, Türkiye'deki Caferilerle Azerbaycan'daki Caferilerin din eğitim ve öğretimi için İran ile ciddi anlamda ilişki içinde bulunduklarına dikkat çekti. Başvurusunda, İran'da din eğitimi ve öğretiminin siyasi ve ideolojik ağırlıklı olduğunu da vurgulayan Sezgin, ‘‘Ülkemizdeki İran rüzgarında bu görevlilerin tesiri olmadığı iddia edilemez’’ dedi. Sezgin, bu durumu başvurusunda şöyle özetledi:
‘‘Ülkemizde 300 kadar Caferi Camii vardır ve buralarda hizmet veren din adamlarının tamamı İran'ın Kum veya Irak'ın Necef Kentlerinde yetişmiş olan insanlardır. Şu anda Necef'te eğitim kesilmiş olup tamamı Kum'da okumaya devam etmektedirler. İran'da din eğitim ve öğretimi ise özellikle siyasi ve ideolojik ağırlıklıdır. Ülkemizdeki İran rüzgarlarında bu görevlilerin tesiri olmadığı iddia edilemez. Ayrıca bunların maaşlarının da İran tarafından ödendiği tarafımızdan bilinmektedir.’’
CAFERİLİK BÖLÜMÜ AÇILSIN
Sezgin, başvusunda din eğitimi maksadıyla İran ile ilişki içinde bulunanların Türkiye'ye yönelmeleri için Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Caferilik Bölümü açılması talebinde bulundu. Sezgin'e göre, bu eğitimin verilmesiyle Kuzey Irak Türkmenleri, Azerbaycan, Afganistan, İran Türkleri ve Türkiye dışında yaşayan Türklerin ülkemize olan güven ve bağlılıkları da artacak.
Başvurusunda eğitimin zorluğuna dikkat çeken Sezgin, şu uyarıda da bulundu:
‘‘Caferilikte dini her konu yaşayan bir müctehid'e (Ayetullah-i Uzma; İran'da bütün Şii din alimlerine verilen ad) inanmaya bağlıdır. Bu sebeple abdest, gusül, namaz, nikah, zekat gibi her türlü ibadet bu müctehid adına yapıldığından, fakülteyi bitirseler bile din adamları da müctehid rütbesi alıncaya kadar başka bir müctehide bağlanmak zorunda olduklarından; ‘bu eğitim için gözü ve gönlü Ankara'da olan bir müctehid yetiştirilinceye kadar', öğretim üyesi kadrosunda bir Ayetullah-i Uzma unvanı taşıyan bir müctehid bulundurulması gerekecektir.’’
Diyanet İşleri denetleyemiyor
Ezanın farklı okunduğu, namazın da üç vakit olarak kılındığı bu camiler, Diyanet tarafından denetlenemiyor. Bu camilerin çoğunluğunun, başta Iğdır olmak üzere Doğu’da yer aldığı, bununla birlikte 25'e yakınının İstanbul'da, ikisinin Ankara'da, üçünün de Bursa'da bulunduğu kaydedildi.