Güncelleme Tarihi:
Kadına şiddetle mücadele deyince ilk akla gelen yapılanmalardan biri olan Mor Çatı bu sene 30. yılını kutluyor. Bir sığınak ve bir kadın dayanışma merkezi olarak iki noktada konumlanan Mor Çatı’da hafta içi her gün 10.30-16.30 arasında şiddet görmüş kadınlara telefonda destek veriliyor. İsteyen gelip yüz yüze yardım alabiliyor, psikolojik ve hukuki danşımanlık da yine bu merkezden yürütülüyor.
1990 yılında kurulan Mor Çatı’nın yolculuğunu Mor Çatı gönüllüsü Yasemin Temizarabacı anlatıyor: “Mor Çatı bir kadın şiddete uğradığında ilk akla gelen kurumlardan biri. Kadınlar burayı ihtiyaç duyduklarında arayabilecekleri yer olarak görüyor. Devletin tüm sığınaklarının dahi bize ait olduğu ile ilgili bir yanılgı var. Kurulduğu günden bu yana belli ilkeleri benimsemiş bir kadın örgütü. Kadınlar birbirlerine bilgileri aktararak, yer yıl yaşanan deneyimlerden dersler alarak yoluna devam etti. Buraya gönüllü olarak katılan her kadın da bu yapıyı benimseyerek devam ettirdi.”
13 ÇALIŞAN YÜZLERCE GÖNÜLLÜSÜ VAR
Mor Çatı gönüllüsü Zuhal Güreli devam ediyor: “Şiddete maruz kalan kadınlar buraya telefon ediyor ya da yüz yüze görüşmeye geliyor. Biz şiddete uğrayan kadınlarla dayanışma kuruyoruz. Burası devletten hiçbir katkı almayan bağışlar ve aldığımız fonlarla ayakta kalan bir yer. Dayanışma merkezine ve sığınağa gelen kadınlara çocuklarıyla birlikte destek veriyoruz. 13 çalışan yüzlerce gönüllümüz var. Buradaki herkes büyük bir özveri ile daha çok kadın dayanışması için büyük bir çaba sarf ediyor.”
‘BİZİ ARAYAN KADINA İLK OLARAK ŞİDDETİN ONUN SUÇU OLMADIĞINI SÖYLÜYORUZ’
Peki şiddete uğrayan bir kadın burayı aradığında neler yaşanıyor? Bu soruyu Güreli yanıtlıyor: “Biz kadınlara sosyal destek veren Mor Çatı gönüllüleri kadınlarla görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Bizi arayan şiddete uğramış kadına her şeyden önce bu yaşananların suçlusunun o olmadığını söylüyoruz. Bunu duymak kadınlara çok iyi geliyor. Asla onların yerine karar vermiyoruz. Kadınlar kendi hayatları için en doğru kararı kendileri verir diyoruz. Hukuki bilgi, doğru kuruma yönlendirme gibi desteklerde bulunuyoruz. Gördüğümüz bir güvenlik riski varsa bunları paylaşıyoruz. Kadınları bilgi güçlendiriyor. Bazen kadın şiddet altında olsa da o evden çıkmaya hazır hissetmeyebiliyor. Başka sebeplerden orada kalmak zorunda olabiliyor. Bizden bilgi alınca haklarını öğreniyor ve ‘Aa ben bunu yapabilir mişim’ diye düşünüyor. Bir diğer önemsediğimiz nokta kadınları asla yargılamamak. Ne yaşanırsa yaşansın bizim için konuştuğumuz kadının beyanı esastır. Benim politik görüşüm, dini inancım asla görüşme yaptığım kadınla olan diyaloğumu etkilemiyor. Bir kadın burayı aradığında Mor Çatı’dan her istediği zaman destek alabileceğini düşünerek telefonu kapatmalı.”
‘ŞİDDETE UĞRAMIŞ KADINA SOĞUK KANLI OLARAK DESTEK VERİYORUZ’
Peki hayati riski olan kadınlarla karşılaştıklarında nasıl bir yol izliyorlar? Güreli devam ediyor: “Bir gün çok ciddi işkence niteliğinde şiddet görmüş bir kadın bizi aradı. O anda kadını paniğe sokmamam gerekiyor, birlikte onun soğuk kanlı bir şekilde karar almasına yardımcı olmam gerekiyor. Bu noktada konuştuğum onun risk altında olduğunu paylaştım. Bir gün kocasının onu öldürmeye teşebbüs edebileceğini söyledim. Eğer şiddete uğrayan kadınlar evden çıkmak istemiyorlarsa bağırdıklarında komşularının polisi arayacağından emin olmalarını öneriyorum. Kapıya ve telefona yakın noktalarda durmalarını, gerilim anında bıçakların olduğu mutfak bölgesinden olabildiğince uzak durmalarını söylüyorum. Bir yandan kadının bu şiddete mahkum olmadığını her fırsatta vurguluyorum. Anlattığım kadın sonunda evden çıkmaya karar verdi ve bizim sığınağa geldi. Şimdi ise kendisine yeni bir hayat kurdu.”
'KADINLAR SIĞINAKTA ŞİDDETTEN UZAK BİR YAŞAM KURMAYA HAZIR OLANA KADAR KALABİLİYOR'
Yasemin Temizarabacı sığınaktaki süreci şöyle anlatıyor: “Sığınağa gelen bir kadının şiddetten uzak bir hayat kurmasını amaçlıyoruz. Kadınlar göçmen, hamile ya da çok çocuklu olabiliyor. Biz onun farklı ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Sığınakta kalmak için süre sınırı yok. Kadınlar yeni bir hayat kurmaya hazır hissedene kadar ister 2 ay ister 1 yıl kalabiliyor. Kreş desteği alabilecekleri yerlere, sosyal yardım alabilecekleri kurumlara yönlendirmeler yapılıyoruz, hukuki ve psikolojik danışmanlık olarak her zaman yanlarında oluyoruz.
'8 MART’TA KADININ GÜÇSÜZLÜĞÜNÜ DEĞİL GÜCÜNÜ VURGULAMALIYIZ'
Temizarabacı ve Güreli bunları anlatırken kurumun merkez ofisinde 8 Mart sebebiyle hummalı bir çalışma var. Pek çok kurum çalışanlarına 8 Mart Kadınlar Günü için Mor Çatı’nın ürünlerinden sipariş ettiği için kolilerin biri gidiyor biri geliyor. Bu bağlamda Temizarabacı 8 Mart’ta yapılan sosyal sorumluluk projelerinden bahsediyor: “Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken bize Aralık ayından itibaren pek çok firma, üniversite ve kurumdan sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili teklifler geliyor. Her ne kadar bunların amacı kadına şiddet konusunda farkındalık yaratmak da olsa bu projeleri ince eleyip sık dokuyourz ve hepsini kabul edemiyoruz. Çünkü sadece kadına yönelik şiddet vardır demek bir farkındalık yaratmıyor. Şiddetin kaynağını, kişilere ve kurumlara düşen sorumluluğu, sahip olduğumuz hakları göstererek farkındalık yaratmak mümkün olabilir. Biz kendi kampanyalarımızda kadının gücüne odaklanıyoruz. Onları güçsüz mağdur göstermekten uzak durmak temel prensibimiz. Hepimiz hayatımızın belli döneminde fiziksel, psikolojik ya da farklı şiddet biçimlerine maruz kalıyoruz. Ancak bu bizi mağdur kılmıyor. Tam tersine kadınlar Mor Çatı’ya gelerek bu zorlukların üstesinden geliyor bu da muazzam bir güç. Esas olarak bunu vurgulamak istiyoruz. Biz mor gözlü kadın görsellerinin, sinmiş kendini korumaya çalışan kadın imajlarının kullanıldığı projelere asla destek vermiyoruz.