Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2003 00:00
Batı Trakya Türkleri'nin unutulmuş öyküsünü araştıran Atlas Dergisi, 80 yılın sorunlarını ‘‘Batı Trakya Türkleri-Benden Selam Söyle Trakya’’ya başlığıyla gündeme taşıdı. Dergi, Sinan Anadol'un yazı ve fotoğraflarıyla anlattığı Batı Trakya'ya 30 sayfa ayırdı. Lozan Antlaşmasıyla Yunanistan'a bırakılan Batı Trakya'da yaşayan Türkler 80 yıldır boğuştukları sorunları ve her şeye rağmen sürdürülen gelenekleriyle Atlas Dergisi'ne konu oldular. Batı Trakya'nın sınırları, savaşlar, antlaşmalar ve sürgünlerin birbirini kovaladığı 19'uncu yüzyıla kadar Struma Nehri’ne kadar dayanıyordu. Sinan Anadol'un, bugün Meriç ile Karasu arasıyla sınırlanan Batı Trakya'da yaptığı röportajlar, kiliselerden görkemli olmaması için 18 metrenin üzerine çıkamayan minareleri, azınlık statüsünde oldukları halde ‘‘Türk’’ adını kullanamayan 150 bin Türk'ü, Gümülcine'yi, İskeçe'yi, kentlere taşınan Rumların iş için günübirlik gidip geldikleri köyleri anlatıyor. Yazıda Türklerin 1860'lı yıllarda Balkanlara doğru başlayan göçünün hikayesi de var.18 METREDEN YÜKSEK MİNAREYE İZİN YOKKuzeye doğru minareler daha sıklaşıyor. Türk köyleri bunlar belli. Camilerle uyumlu eski minareler bunlar. İlerleyen günlerde öğreniyorum ki minarelerin 18 metrenin altında olması mecburiyeti varmış, kiliselerin kulelerine gölge düşmesin düşüncesiyle. Onarmaya çalışanların zaman zaman dayak yediği, hapse girdiği, ay yıldızlı alemlerine tüfeklerle ateş edildiği, ova köylerindeki hiçbir köyün minare yapmasına daha hálá izin verilmediği hikáyeleri kulaklarımı doldurdukça, bu yapıların halkın bilincinde sembolleştiğini ve imkán verilse Türkiye'deki uzun minare yapma azminin burada da sonuna kadar kullanılacağını fark ediyorum.TÜRK KÖYLERİNDE ARTIK RUMLAR YAŞAMIYORYol üstünde kuzeye doğru ilk büyük yerleşim, Türklerin politik ve ekonomik başkenti konumundaki Gümülcine. Yarım saat kadar ileride ise İskeçe şehri, daha eski ve sık minareleriyle, sırtını Rodop Dağları'nın ilk tepelerine dayamış. Ova bölgesiyle dağ kolunu ayıran bu tarafa ‘yaka’ deniyor halk arasında. Yaka köylerinin gerisinde uzanan ormanlık dağlar, yerleşime olanak tanımıyor. Yol veren kıvrımların içine girip de yükselmeye başladığınızda, Bulgaristan sınırına dayanmış daha birçok Türk köyü buluyorsunuz. Buralarda artık Rumlar yaşamıyor. Postane, polis karakolu, itfaiye, ilkokul, belediye gibi devlet dairelerinde çalışan Rumlar, bu köylere günübirlik gelip gidiyorlar. Onların yaşadıkları yerler ise İskeçe, Gümülcine ya da daha kıyıdaki Dedeağaç gibi şehirler.SINIRA DAYANMIŞ ŞAHİN KÖYÜSınıra dayanmış köylerden biri de Şahin. Köyün bağlı olduğu beldenin, Mustafçova'nın belediye başkanı Mücahit Dükkancı ile birlikte Hüseyin Yazıcı'nın konuğuyuz. Yunan baklavası ve Türk kahvesiyle tatlanan akşam yemeği,
ezan sesiyle bitiverdi. Ev sahibi Hüseyin Yazıcı ve baÅŸkan Mücahit Dükkancı bizi takip ederek evden çıktılar. Köylülerin çoÄŸunluÄŸu Orta Cami'de toplanmış ve imamı dinlemeye koyulmuÅŸtu bile. Ä°mam, Ä°skeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'nın Miraç Kandili için halka temennilerini bir káğıttan okuyordu. Müftünün kandil mesajında, Türk azınlığın sorunlarına da genişçe yer verilmiÅŸti:‘GeleceÄŸimizin teminatı olan çocuklarımız yine Uluslararası Lozan Barış AntlaÅŸması’nda ve ülkemiz Yunanistan ile anavatanımız Türkiye arasında yapılan kültür anlaÅŸmalarında belirlenen haklardan yoksun olarak ders başı yaptı. Ä°nsan haklarına saygılı davrandığını ve demokrasinin beÅŸiÄŸi olduÄŸunu iddia eden ülkemiz idarecileri her geçen gün keyfi uygulamalarla eÄŸitimin özel ve özerkliÄŸini yozlaÅŸtırmaya devam etmektedirler.'Müftünün iÅŸaret ettiÄŸi eÄŸitimdeki sorunlar, akÅŸam yemeÄŸi boyunca konuÅŸulanları destekliyordu. Hüseyin Bey civar köylerden Ä°skeçe'deki ortaokullara gidecek çocukların servise ihtiyaçları olduÄŸunu söylemiÅŸti. Valilik, Yunan okullarında okuyan çocuklar için servis aracı tahsis ediyor ama Türk okullarına giden çocukların kendi baÅŸlarının çaresine bakmaları gerekiyor. DÜĞÜNLER BEÅž GÃœN SÃœRÃœYORÄ°skeçe'ye baÄŸlı ova köylerinin düğünlerini buraya kadar gelmiÅŸken kaçırmamak gerek. Düğünler, dernekler beÅŸ gün sürüyor. Kırlık Köyü'nde Alaaddin Bey oÄŸlu Hakan'ı evlendiriyor. Hakan, yan köyden Nazif kızı Ä°ncilay ile evlenecek. Düğün için üç inek ve yüzden fazla tavuk kesilmiÅŸ birkaç gün önce. Tanıdık bakkal ve kahvehanelerden tam yedi tane buzdolabı getirilip yerleÅŸtirilmiÅŸ kazanların hemen yakınında. Toplam 12 bin evroya (euro) mal oluyor düğün. Orkestranın yanında masa masa dolaşıyor davul ve zurna. Uzo ve Yunanistan'a özel bir tür ÅŸarap olan ‘reçina’ya eÅŸlik ediyorlar. Kızların giyimiyle, gençlerin rahat hareketleriyle ve çilingir sofralarıyla ova köylüsü, Balkan kolundan oldukça farklı bir kimlik taşıyor. Burada yaÅŸayanların sahip oldukları geniÅŸ araziler ve suyu bol toprakların getirdiÄŸi bereket yaÅŸamı hayli etkilemiÅŸ. TÃœRK DEĞİL MÃœSLÃœMANYunanistan, Batı Trakya'da Müslüman olan azınlığı üç gruba ayırıyor: Çingeneler, Pomaklar ve Türkçe konuÅŸan halklar. Türkçe konuÅŸan halk için ‘Türk azınlığı’ terimini kullanmak Yunan mahkemelerinde suç sayılıyor. Ä°skeçe Türk BirliÄŸi'nin adında ‘Türk’ kelimesini kullanmasından dolayı maruz kaldığı dava son aÅŸamasında. Üç nesile dayanan politik gelenekten gelen milletvekili Galip Galip, her gün televizyonlarda; naklen yayınlarda kilise liderleri, üniversite hocaları, milletvekilleri karşısında ateÅŸli tartışmalara giriÅŸiyor. Uzun yıllardır devam eden ve Trakya Temyiz Mahkemesi ile Yargıtay arasında gidip gelen dosya, raportörün ‘Türk adının kullanımında bir sorun görmüyoruz’ demesiyle ulusal tartışmaya açılmış. Ortak kanı, Batı Trakya'nın elden gideceÄŸi, Türkiye'ye baÄŸlanacağı yolunda.Â
button