Güncelleme Tarihi:
OKULUN POPÜLER KIZI
Sizi tanıyalım. Kimdir Erdal Hancıoğlu?
1960’ta Rize’nin Pazar ilçesinde doğdum. 4’üncü sınıfın ardından babam tayin oldu ve Ordu Ünye’ye yerleştik. Ünye Lisesi mezunuyum. 77 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım. İki sene mecburi hizmetin ardından ihtisası kazandım ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çocuk Kliniği’nde ihtisasa başladım. Çocukları, çocukluğumdan bu yana çok severim. İhtisasta, çocuk sağlığı ve hastalıklarını seçmemde bu özelliğimin çok katkısı vardır. 88 yılında Neslihan Hanım ile evlendik, 1990’da Samsun’un Bafra ilçesine tayin olduk. Devlet hastanesinde ve serbest muayenehanemde hizmet verdim. 2003 yılında Samsun’a tayin oldum. 2009 yılındaki emekliliğimin ardından özel bir hastanede çalışmaya başladım.
Nasıl tanıştınız?
Erdal Hancıoğlu: İlk görmem nasıl oldu, benim için önemli olan orası. Üniversite birinci sınıftayım, tatillerde İstanbul’dan Ünye’ye geliyorum. Şubat tatiliydi, yağmurlu, kasvetli bir hava, dışardayım. Yanımdan kapüşonlu, gözlükleri buğulanmış biri geçti. Neslihan da bilmez bu kadar ayrıntıyı. İlk defa dinleyecek. Ünye ufak bir yer, dikkatimi çekti ama kim? Tekrarlayan zamanlarda kim olduğunu öğrendim elbette. Sonra okuldan arkadaşlarıma sordum, aldığım istihbaratlara göre ‘Yaklaşılamaz, farklı, lisenin popüleri’... Yaklaşık bir yıl sonra tanışma çabam oldu ve reddedildi.
‘DERSLER NASIL’ DEDİ
Neslihan Hancıoğlu: Reddedildi değil aslında ama anlamlandıramadığım bir konuşmaydı. Sokakta karşıma çıktı, ‘Merhaba, nasılsın, dersler nasıl?’ Bu kadardı. Ne diyebilirim? ‘İyi, teşekkür ederim’ dedim.
Erdal Hancıoğlu: Konuşmaya çalıştım ama mevzu o tarafa gitmedi zaten, ayaküstü. Refüze edilmedim ama o işin durduğunu, olmayacağını anladım. Yaklaşık üç, üç buçuk sene geçti. Neslihan’ın lise bitmiş, benim fakültede dördüncü senem; yaz tatili için Ünye’ye gittim. Teklifim yıllar sonra yeniden gündeme geldi ve bu kez kabul edildi.
Üç buçuk yıl sonra ne oldu da o teklif kabul edildi?
Erdal Hancıoğlu: Kıymetimi anladı bence. Karşılık bekleyerek geçirdiğim üç buçuk yılı da dahil edersek evliliğe giden yolda 11 yılı devirdik. Telefon yok, jetonlu görüşmeler yapıyorsunuz evde olursa onun dışında yaz aylarında Ünye’de buluşuyorsunuz. Arkadaşlığımız üniversitede, mecburi hizmette, ihtisasta devam etti. İhtisasın birinci yılında nişanlandık. Nişanın ardından iki yıl daha bekledik ve 29 Ekim 1988’de evlendik.
BAŞKA ÇOCUK DOKTORUNA GÖTÜRDÜM
Çocuk hekimi bir baba, Hancıoğlu ailesinin evinde çocuk hasta telaşları olmadı sanırım.
Erdal Hancıoğlu: Olmaz olur mu, Neslihan’ın çok oldu.
Neslihan Hancıoğlu: Mert doğduğunda 26 yaşındaydım, ilk bebek, gözünün içine bakıyorum. Tam da lohusalık dönemim. Ferdi Özbeğen geldi Samsun’a, Neco Gazinosu’na. ‘Erdal, evden hiç çıkmadım. Sen Mert’e bakar mısın biz annemle gitsek’ dedim. Erdal da o sırada tezini yazıyordu, ‘Tabii gidin’ dedi. Eve döndük annemle bir de ne görelim; Mert uyuyor, emzik ağzına bantlanmış.
Erdal Hancıoğlu: Bebek yanımda, emziği var, üçüncü emişinde pıt atıyor. Alıyorum, yıkıyorum; bir daha bir daha derken baktım işi oyuna çevirdi. Bantladım emziği, oğlan da rahat etti ben de. Kafası kucağımda, görüyorum; uzakta olsa yapamazsınız zaten.
Neslihan Hancıoğlu: Mert bir gün aksırıyor, tıksırıyor, Erdal sürekli ‘Bir şeyi yok’ diyor ama ben telaşlıyım yine. Samsun’da işim vardı orada bir doktora götürmek istedim Mert’i. “Sen ilgilenmiyorsun” dedim. Erdal’ın hocasıydı gideceğimiz doktor; “Sen bilirsin, götür’ dedi. Hocamız da “Erdal doğru söylemiş hiçbir şeyi yok bu çocuğun” dedi. Ben bu kez de kara kara Erdal’a nasıl söyleyeceğim diye düşünmeye başladım. Tüm bunlar benim telaşımdan kaynaklandı tabii. İkinci çocukta ben de rahatladım Erdal da.
SİBİRYA EKSPRESİ’YLE 10 GÜN
Eşiniz Ankara’dayken nasıl geçiyor zaman?
Erdal Hancıoğlu: Gençliğimizde de çok çalıştığımız için yokluğumuzun ne demek olduğunu, o zamanların nasıl idare edileceğini çok iyi biliyoruz. Neslihan’ın bankacılıkta eğitimleri oluyordu, 40 gün Ankara’ya gidiyordu, biz çocuklarla kalıyorduk. Şimdiler ise çocuklar da yok; saat 17’ye kadar hastanedeyim. Çıkarım, yelken kulübü yöneticisiyim oraya giderim, yürüyüş, bisiklet, basket, futbol aklıma ne gelirse. Dünyayı yürüyerek, koşarak bir buçuk kere dönmüşümdür bu yaşıma kadar. Sibirya Ekspresi’yle 10 gün trenden inmeyerek, Moskova, Pekin yaptım; halk treniyle. Macerayı, gezmeyi çok severim.
Neslihan Hancıoğlu: Ben üniversitedeyim, Erdal mecburi hizmet için Hatay’da. Mektupla haberleşiyoruz. Postacı başka bir evrak için gelir ve beni görürse, “Sana bugün mektup yok” derdi, gülerdik. Belki de o yüzden kıymetli o günler. İşe girmeden evlenemezdim, Erdal’ın ihtisasını bitirmesi gerekiyordu. Yılları bu telaşlarla, çalışmalarla devirdik. Yıllar sonra evde Erdal’ın kitaplığını düzenlerken kolilerin içinde kırmızı bir defter buldum. Erdal’ın anı defterine dönüşmüş hatta günlüğüne. Orada bahsetmiş aslında duygularından. O defter hâlâ saklı, kurdele ile bağlı arasında da mektuplarımız...
Erdal Hancıoğlu: İşin özü şu; ben sevdim alıştım, Neslihan alıştı sevdi. Ben hayata şöyle başladım. Ailemin ikinci çocuğuyum. Annem Pazar Devlet Hastanesi’nde doğuruyor beni, ebe de arkadaşı. Hastaneden çıkarken ebe anneme, ‘Nuran Hanım söylemeden duramayacağım. Hayatımda doğurttuğum en çirkin çocuk seninki’ diyor. Ben hayata böyle başladım (Gülüyor).
79 YIL SONRA SAMSUN’A KADIN VEKİL
2009 yılında emekli olmuşsunuz. Emekliliğin tadını çıkarmak varken siyaset nereden çıktı?
Neslihan Hancıoğlu: 2009 yılında Şekerbank’ta şube müdürüydüm. O yıl annemi kaybettim ve emekli olmaya karar verdim. Daha ben dilekçemi vermeden Erdal emekli oldu ve ‘Hadi tatile gidelim’ dedi. Üç ay içinde sıkılmaya başladım. Temmuzda emekli oldum kasım ayında CHP’ye gidip kimlik bıraktım. 2010 başında komşumuz aradı ve beni, Samsun İlkadım ilçesine kadın kolları başkanı yapmak istediklerini söyledi. Siyaset ailemde hep vardı ama bu kadar içinde olabileceğimi düşünmemiştim. ‘Yapamam’ derken Erdal’ın da desteğiyle kadın kolları başkanı oldum. Ardından da 2011 yılında CHP Samsun İl Yönetimi’nde İl Sekreterliği yaptım. 2015 seçimlerinde ön seçime girdim, 100 oy geride kalarak üçüncü sıradan çıktım. CHP Samsun’da en son 1944 yılında kadın milletvekili çıkarmış. Samsun’dan 79 yıldır sosyal demokrat milletvekili kadın olmamış. O yıl olmadı, iki vekil çıkardık. 2018’de de sağ olsun genel başkanımız kadınları bir ön sıraya aldı; ikinci sıradan seçildim.
KIYAFETLER ONA EMANET
Birbirinizi anlatır mısınız?
Neslihan Hancıoğlu: İyi ki evlenmişim; iyi bir eş, iyi bir baba. İki oğlum da babadan çok çekinirler bir o kadar da rahattırlar. O ilişkiyi nasıl sağladılar bilmiyorum ama çok beğeniyorum. Her zaman en büyük destekçim oldu. Erdal’dan bir baskı olsaydı bugünlere gelemezdim. ‘Tamam, önemli değil, ben hallederim, sen çalış, ben yaparım..’
Erdal Hancıoğlu: Bizde zıtların harmonisi var. Ben tatil yerinde ses, gürültü, dans, hareket, insan severim; Neslihan arkalarda sakinlik tercih eder. Neslihan girdiği ortamda pozitif enerji saçar, insanlar ona güvenir. Kararlıdır, çok dürüsttür. ‘Şu da olmasa’ dediğim bir özelliği yok sanırım. Çok zevklidir. Giyimde artık aileyi teslim almış durumda. (Sehpanın üzerindeki danteli göstererek) Bana dese ki, ‘Erdal şunu saçına dola, işe, yarın öyle git’; gitmeyen ne olsun. Biliyorum ki olacak, biliyorum ki yakışacak. Bütün aile teslim olmuş vaziyetteyiz.