Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Ortaköy’deki Galatasaray Üniversitesi binası, 22 Ocak 2013 tarihinde elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangında kullanılmaz hale gelmişti. Uzun yıllar üstü açık kalan harabe bina, kamuoyunda birçok tartışmayı da beraberinde getirmişti. Binanın okul olarak kullanılmayacağı, otel yapılacağı iddia edilmişti. Bir başka iddia da üstünün, doğa şartlarına maruz kalarak tamamen çürümesi için kapatılmadığı idi.
‘DIŞ DUVARLARI TAMAMEN KORUDUK’
1’inci Derece Koruma statüsünde olan tarihi binanın restorasyonu yangından 6 yıl sonra bitirildi. Restorasyon mimarı Sinan Genim, tamamlanan binanın kapılarını Hürriyet için araladı. Restorasyonun değil bürokratik işlemlerin zaman aldığını belirten Genim, şunları söyledi:
“Ocak 2014’ten Ağustos 2017’ye kadar bürokrasiyle uğraştık. Proje defalarca koruma kurulundan geri döndü. Bürokrasi 3.5 yıl sürdü ama inşaatı 1.5 yılda bitirdik. Yangından sonra iki resimli duvar kaldı, orijinal onları koruduk. Dış ve iç duvarları da koruduk. İç duvarları görmeniz, anlamanız mümkün değil ancak matkapla delerseniz tuğla duvar olduğunu anlarsınız. Buna gerek yoktu. Dış duvarları korumak yeterliydi. Bu nedenle 3 katta toplam 500 metrekare yer kaybedildi ve bir o kadar fazla harcama yapıldı. Restorasyonda benim projeme itiraz etmeseydiler bu binanın restorasyon harcaması üçte bir daha az olurdu.”
ÖMER ERBİL YAZDI...
‘ÜSTÜNÜ BİLEREK KAPATTIRMADIM’
Binanın statik açıdan sağlamlaştırılması için 26 metre derinliğe kadar inen 15 bin mini kazık çakıldı. Duvarlara betonarme güçlendirme yapıldı. Bazı noktalarda betonarme iskelet taşıyıcı olarak kullanıldı. Bina ile ilgili eleştirilere de cevap veren Genim, “Binanın fonksiyon değiştirerek otel yapılacağını söyleyenler şimdi görsünler bakalım otel mi okul mu olmuş? Üstünün örtülmesini ben istememiştim. Çünkü yangından sonra 48 saat boyunca, denizden su basılarak soğutma çalışmaları yapılmıştı. Tuzun binadan arındırılması ve kuruması gerekiyordu. O zaman derdimizi kimseye anlatamadık. Aslında ben bodrum kat yapılmasını istiyordum. Çünkü bina statik olarak daha sağlam olacaktı. Şu an çatıya yerleştirmek zorunda kaldığımız doğal gaz, klima gibi tesisatı bodruma koyacaktık. Aynı zamanda arşivi yerleştirecektik. Çatı katı da eğitime ayrılacaktı. Ama dinletemedik, bodrum katı yapamadık” dedi.
‘YANGINA KARŞI GENİŞ ÖNLEMLER ALINDI’
RESTORASYONDA Galatasaray Eğitim Vakfı ve İnan Kıraç’ın ekonomik katkıları ile Rektör Prof. Dr. Ertuğrul Karsak’ın büyük emekleri olduğuna dikkat çeken Genim, aldıkları yangın önlemlerini de şöyle anlattı: “Elektrik sistemini yanmaz, dayanıklı kablolarla döşedik. Duman algılama sensörleri, yangın söndürme sistemini kurduk. Her katta 8 yangın söndürme dolabı ve 25 metreye kadar uzayabilen hortum yerleştirdik. Klima ve petek kullanmadık. Isıtma ve soğutma sistemini asma tavan arasına yerleştirdik. Hocaların odalarında ısıtıcılar, elektrik sobaları olmayacak. Elektrik tesisatı, yangın alarm sistemi ve bina kameralarla kontrol odasından izlenecek. Yeni çatıyı da ahşap değil çelik konstrüksiyon yaptık.”
SULTAN ABDÜLAZİZ YAPTIRMIŞTI
DOLMABAHÇE Sarayı’nın giderek genişleyen Osmanlı ailesine yetmemesi üzerine Sultan Abdülaziz, Çırağan Sarayı ile Küçük Mecidiye Camisi arasında üç binadan oluşan ikincil bir saray yaptırdı. İbrahim Tevfik Efendi Sahil Sarayı, Cumhuriyet’in ilanından sonra uzun yıllar Galatasaray Lisesi’nin kız bölümü dersliği olarak kullanıldı. 14 Nisan 1992 tarihinde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’ın da katıldığı bir törenle imzalanan uluslararası anlaşmayla bina üniversiteye tahsis edildi.