2B isyanı

Güncelleme Tarihi:

2B isyanı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2008 11:52

Harita Mühendisleri Odası orman arazilerinin satışıyla ilgili 2B yasasının gerçeklerini açıkladı.

Haberin Devamı

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu,  (TMMOB) 2B yasasıyla ilgili bir basın açıklaması düzenledi. İşte toplantıdan satır başları:

-Son bir hafta içinde, TV ve gazetelerde yayınlanan haberlerde, AKP iktidarının, orman niteliğini yitirdiği gerekçesiyle orman dışına çıkarılan ve kamuoyunda "2-B" olarak bilinen arazilerle ilgili anayasada ve yasalarda değişiklik yapmaya hazırlandığı belirtilmektedir.

- Dünyada ve Türkiye'de yaşanan krize aldırmayarak, kömür dağıtma dahil, seçim öncesi tüm kozlarını ortaya koyan AKP'nin en büyük kozunun "2-B" olacağı anlaşılmaktadır.

- Türkiye yüzölçümünün dörtte birini oluşturan ormanların yanması ve yağmalanması karşısında çaresizliği ortaya çıkan ve sessizliğini sürdüren AKP iktidarı, küresel kriz ile doruğa çıkan ekonomik alandaki başarısızlığını kamufle etmek için, bu kez "2-B" kozunu devreye koymaya hazırlanmaktadır.

Haberin Devamı

- İktidarda olduğu 6 yıl içinde, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda gözle görünür hiçbir reforma gitmeyen AKP İktidarının, bu süre içinde elde avuçta ne varsa neredeyse hepsini sattığı ulusal varlıklarımızın son elde kalanı olan ormanları da satmaya ve elden çıkarmaya hazırlanmasına sessiz kalınamaz.

- Basında çıkan haberlere göre, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün de destek verdiği bir çalışmayla, 2-B sorununun çözümü için anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardıkları söylenmektedir. Adı geçen kurumlar arasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün de olması, bu kurumda tepeden tırnağa çalışan mühendislerin Odamız üyesi olması, doğal olarak Odamızın 2-B konusunda bir açıklama yapmasını gerektirmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün adı neden önlerdedir ?

- Çünkü,  "2-B" sorunu, bir anlamda "Orman Kadastrosu" sorunudur. Bu yönüyle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olmadan, bir diğer deyişle harita ve kadastro mühendislerinin eli deymeden, ne "orman kadastrosu" ne de "2-B" sorunu çözülür.

"2-B",
" Türkiye'de "Orman Kadastrosunun" içler acısı durumunu yansıtan özel bir sorundur.
" Ormanlarımızın ne kadar sahipsiz olduğunun göstergesidir.
" "RANT" olgusunun, ulusal varlıklarımızı ve doğal kaynaklarımızı göz göre göre nasıl yok ettiğinin bir delilidir.
" Ormanlarda kaçak yapılaşmaların ve yasal olmayan işgallerin yarattığı istismarlar yüzünden yoksul orman köylüsünün sorunlarının bir türlü çözülememesinin temel nedenidir.

Haberin Devamı

- Anayasa değişikliği ile 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Oysa, gerçek sorunlar ve 2-B'nin yol açtığı tahribatın büyüklüğü o zaman ortaya çıkacaktır.

- Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi gerçekleÅŸtiÄŸinde, 2-B sorununun hemen çözüleceÄŸi sanılmaktadır. AKP iktidarı, 2-B sorununu  sat-kurtul ÅŸeklinde hemen çözebileceÄŸini düşünmektedir. Oysa, 2-B alanları, hemen satılabilecek veya elden çıkarılabilecek durumda deÄŸildir. Tapu ve kadastro mevzuatı gereÄŸi, bir yerin satılabilmesi için tapu kütüğüne tescil edilmesi gerekmektedir. Mevcut durumda, ne 2-B alanları ve ne de 2-B'lerin üzerinde yer aldıkları ormanlar tapuya kayıtlıdır. 2-B arazileri tapuya tescil edilmeden ve bu yerlerle ilgili kullanım kadastrosu yapılmadan bu yerleri kimse satamaz. Bu çalışmaların ne zaman tamamlanacağını ÅŸimdiden kestirmek olanaksızdır. Belki, AKP'nin iktidardaki ömrü, bu yerlerin satışını görmeye yetmeyebilir.Â

Haberin Devamı

- Türkiye yüzölçümünün %26'sını (201 992.96 km2) oluşturan ormanların sınırlandırılarak tapuya tescil edilmesinin, bir başka deyişle orman kadastrosunun, 1937 tarihli ve 3116 sayılı yasa ile 5 yıl içinde tamamlanması öngörülmüştür. Ancak bu hedefe ulaşılamamıştır. 66 yılda (1937-2003), ormanların 4/5'i sınırlandırılmış, ancak sınırlandırılan ormanların yalnızca 1/4'ü tapu kütüğüne tescil edilebilmiştir.

- Bir başka deyişle, Türkiye'de orman kadastrosu tamamlanan 162 684.3 km2'lik alandan ¾ 'üne ait yaklaşık 120 bin km2'lik orman alanı tapuya tescil edilememektedir. Bunun nedeni, orman kadastrosunun, kadastro tekniğine uygun yapılmamasıdır. 2 Hollanda, 2 İsveç, 4 Belçika, 1.5 Avusturya büyüklüğünde bir alanda, tapuya tescil edilemeyen orman kadastrosu belgelerine tescil kabiliyeti kazandırılması temel sorun olarak gündemdedir. Yıllarca, harita ve kadastro mühendisleri devre dışı bırakılarak, "orman kadastro komisyonları" tarafından yürütülen orman kadastrosunun ilan edilerek kesinleşmesine rağmen tapuya tescil edilememesi tam bir fiyaskodur.

Haberin Devamı

- Ormanların tapuya tescili yapılamazken, bu kez yoğun işgallerle de karşı karşıya kalmaları 2-B sorununu ortaya çıkarmıştır. Bilindiği gibi, 2-B'lerin büyüklüğü tüm ormanların %2.3'ü (4 374.19 km2) kadardır. Bir başka deyişle, İstanbul kadar bir alandır (5400 km2) veya Hollanda veya İsveç'in %10'u büyüklüğündedir. Bu alanların satışa konu olabilmeleri için, öncelikle üzerinde yer aldıkları ormanların tapuya tescil edilmeleri ve ardından bu ormanlardan ayrılmaları (ifraz edilmeleri) gerekmektedir. Bu çalışmaların, 6831 sayılı Orman yasası'nda verilen yetkiyle "Orman Kadastro Komisyonları" eliyle ve kısa sürede tamamlanması olanaksızdır. Bu yüzden, yetkinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne devredilerek sürenin azaltılmasına çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Haberin Devamı

- Dolayısıyla, AKP İktidarı, ormanları korumak ve güvence altına almak için toplumsal uzlaşmaya dayalı formüller bulmak yerine, sorunun kendi iktidar süresi içinde gerçekleşmesi umuduyla, ormanlarda  bir "imar affı" çıkarma niyetindedir. Bu yol çıkar yol değildir.

2-B arazilerinin, "imar planlarında kamu hizmetlerine isabet etmeleri halinde" ne yapılacaktır …

- Türkiye'de hiçbir imar affı, işgal edilen yerlerin imar planları yapılmadan satışlarına izin vermemiştir. 2981 sayılı gecekondu affı, gecekondu sahiplerine "tapu tahsis belgesi" vermiş ve bu belgenin üzerine, "ıslah imar planları" yapıldıktan sonra tapuya esas oluşturacağını belirtmiştir. 2-B alanları ile ilgili Anayasa'da değişiklik yapılsa bile, bu yerler, imar planlarında yerleşime ve konuta elverişli duruma getirilmeden satılamazlar. Dolayısıyla, imar planlarında, "2/B" alanlarının, "yol, park, meydan, çocuk bahçeleri, oyun alanları, bölge parkı, ilköğretim tesisleri alanı, ortaöğretim tesisleri alanı, kültür tesisleri alanı, sağlık tesisleri alanı, dini tesis alanları, kentsel hizmet alanları, mezarlıklar, yeniden orman niteliği kazandırılacak alanlar," gibi kamu hizmetlerine tahsis edilmeleri olanaklıdır ve bu tür arazi kullanışlarına ayrılan "2/B" alanlarında işgalcilerin hak sahibi olmaları söz konusu değildir.

- AKP İktidarının, imar planı kapsamında kalıp kalmadığına, kamu hizmetlerine tahsis edilip edilmediğine bakılmaksızın, tüm "2/B" alanlarının işgalcilerine satılmasına karar vermesi, kamu düzeni, imar planlaması ve taşınmazlar politikası açısından sakıncalıdır ve "2/B" sahalarının gelişigüzel bir şekilde ormanı işgal edenlere devredilmesinin büyük bir yağmaya ve orman talanına yol açması muhtemeldir.

- 2-B'de çözüm için temel koşul, bu alanların kapsamlı bir sınıflandırmaya tabi tutulması, elden çıkarılacak ve çıkarılmayacak 2-B'lerin belirlenmesidir …

ÖNERİLER…

Türkiye'de anayasa değiştirildiğinde 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Yukarıda belirtilen değerlendirmelerden de görüleceği üzere, 2-B'nin çözülebilmesi için, kapsamlı düzenlemelere, tespitlere ve değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Üzerinde toplu yerleşme ve yapılanma bulunan 2-B'lerde, kimlerin ne şekilde hak sahibi olacağı bile açıklanmadan ve herhangi bir model önerilmeden, anayasa değiştirilince herkesin bir gecede tapu alabileceği gibi bir beklenti yaratılmaktadır. Bu çok yanlış ve sakıncalı bir durumdur.

Her şeyden önce, küresel iklim değişikliğinin, erozyon ve kuraklık sorunlarının tüm yakıcılığı ile ülkemizi tehdit ettiği bu günlerde, orman ve bitki örtüsünü azaltacak ve giderek yok olmasına sebep olacak düzenlemelere hoşgörü ile bakmamız beklenemez. İstanbul'a 3. köprü yapılmasına da benzer gerekçelerle karşıyız.

Ancak, 2-B'de, tüm işgalcilere af getirecek şekilde bir beklenti yaratılması veya herkesin işgal ettiği yerleri onların kazanılmış hakkı gibi gören çözümler yerine, orman ve orman köylüsünü rahatlatan; makul, toplumu en azından bir daha böyle bir sorun yaşanmayacağı konusunda ikna eden ve ulusal uzlaşmaya dayalı çözümlere ihtiyaç vardır. Böylesi çözüm arayışlarını güçleştiren, 2-B'lerin çözümünü olumsuz etkileyen, orman işgallerini bir rant alanı olarak gören yaklaşımları kabul etmemiz olanaksızdır.

AKP ve önceki iktidarların yanlış ve yetersiz politikaları yanı sıra, cezai-mali yaptırımların etkisizliği yüzünden genel bir alışkanlığa dönüşen orman işgali süreci de devam etmektedir. Bu süreçte;

1. ormanlar üzerindeki işgallerin bir yerleşim alanı ya da yapı topluluğu niteliğine dönüşmesinin önüne geçilememektedir.
2. İstanbul, Muğla, Antalya ve benzeri yerlerde, yerli ve yabancı tüm gerçek ve tüzel kişilerin iştahını artıran 2-B'lerin yarattığı istismar ve RANT olgusu sorunun çözümünü olanaksızlaştırmaktadır.
3. Anayasa da 31.12.1981 tarihinden önceki işgallere af getirilmiş ve bu yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmaları kabul edilmiştir. Peki, bu tarihten sonraki orman işgalleri ne olacaktır? Bir başka deyişle, anayasa da belirtilen 31.12.1981'den sonraki işgaller nasıl ortadan kaldırılacaktır? Bu sorunun yanıtı verilememektedir. Bilindiği üzere, AKP tarafından hazırlatıldığı iddia edilen ve ÖZBUDUN ANAYASASI olarak kamuoyuna yansıyan anayasa değişikliğinde, orman işgallerinde af tarihi 20 Temmuz 2007'ye çekilmiş ve bu kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratmıştı.

Ülkemizin doğal zenginlikleri arasında sayılan ve küresel iklim değişiklikleri nedeniyle önemi bir kat daha artan ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik, ekolojik, kültürel ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken çalışma, orman alanlarının korunması ve güvence altına alınmasıdır.

Öncelikle, tüm ormanlarımızın kadastrosu tamamlanarak tapuya tescil edilmeleri sağlanmalı ve ormanlarımızın sınırları bir daha işgal edilmeyecek şekilde korunmalı ve güvence altına alınmalıdır.

Orman kadastrosu olarak adlandırılan çalışmalardaki başarı, sürdürülebilir ormancılıktaki başarının ön koşuludur ve Odamız, bu konuda, tüm üyeleriyle her türlü katkıya hazırdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!