Güncelleme Tarihi:
12 Eylül’de ordunun yönetime el koymasıyla önce “Milli Güvenlik Konseyi Başkanı”, kısa süre sonra bu sıfatına ek olarak “Devlet Başkanı” sıfatını da üstlenen, Anayasa’nın kabulünden sonra “Cumhurbaşkanı” olan dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren 7. Cumhurbaşkanı olarak Gül’ü ziyaret etti. Vatan gazetesinin haberine göre; Evren, Köşk’ten ayrıldıktan tam 20 yıl sonra 12 Eylül mağduru olan Gül’ün konuğu olarak Çankaya Köşkü’ne çıktı. Edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül ile görüşme talebi Kenan Evren’den geldi. Evren, sağlık sorunları sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne “sağlık sorunları ile yakından ilgilenilmesi” talimatı veren Gül’e teşekkür etti. 25 dakika süren ziyaret başbaşa gerçekleşti.
91 yaşındaki Evren, yılbaşından bu yana üstüste iki önemli rahatsızlık geçirdi. Ocak ayında soğuk algınlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan Evren, Mart’ta da kalp ritm bozukluğu nedeniyle yoğun bakımda gözetim altında tutuldu. Evren, Mart ayında GATA’da sağlık kontrolundan geçti. Evren, sağlık sorunları nedeniyle kendisiyle yakından ilgilenilmesini sağladığı gerekçesiyle Gül’e teşekkür etmeyi gerekli gördü.
Metris’te yattı...
1950 doğumlu olan Gül, 1968’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi ve üniversite yıllarında Milli Türk Talebe Birliği’nde aktif olarak çalışmaya başladı. Gül, 1976-1978 yıllarında gazeteci Fehmi Koru ve eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ile birlikte Milli Kültür Vakfı’nın bursuyla doktora için İngiltere’ye gitti. Kısa adı TÜRKYAR olan Müslüman Öğrenciler Birliği’nde Türk Öğrencileri Yardımlaşma Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Gül, Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Gelişimi konusunda tez hazırladı. Sakarya Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak göreve başladı. 20 Ağustos 1980’de Hayrünnisa Özyurt ile evlenen Gül, 12 Eylül sabahı Erenköy’deki evine gelen bir askeri ekip tarafından gözaltına alındı ve tutuklanarak Metris Cezaevi’ne kondu.
3 haftalık evliydi...
Gül’ün o dönemini Can Dündar kaleme şu cümlelerle almıştı: “(...) Abdullah ve Hayrünnisa Gül, evlendikten sonra 3 hafta kadar Kayseri’de kaldılar, sonra İstanbul’a, Erenköy’deki kiralık evlerine gidip yerleştiler. Ertesi gün sabaha karşı 6’da kapıları çalındı. Kapıdaki üsteğmen ordunun yönetime el koyduğunu söyledi, elindeki kağıdı gösterip Abdullah Gül’ü götürmeye geldiğini açıkladı. Gece Bayrak Operasyonu başlayınca, güvenlik görevlileri ilkin Gül’ün asistan olduğu Sakarya Üniversitesi’ne gitmiş, idarecilerden birini çağırtarak Gül’ün ikametgahını bulmaya çalışmıştı. Orada, İstanbul’daki bekar evinin adresi vardı. O evi bastılar. Evlenip çıktığı yeni evin adresini aldılar. Ve kapıya dayandılar. Gül şaşkınlıkla üstünü giyinirken Hayrünnisa Hanım bu kibar üsteğmene kahve pişirdi. Üsteğmene, eşiyle yeni evlendiklerini, onu yalnız bırakamayacağını söyledi. Erenköy’de halasının kızı vardı. Eşini oraya bırakıp bırakamayacaklarını sordu; ’olur’dediler. Kolunda üsteğmen olduğu halde askeri bir cipe bindirildi. (...)” gün kadar Metris’te tutulduktan sonra Sakarya’ya sevk edilen Gül, 1 ay sonra tahliye edildi. Tutuklu iken Sakarya Üniversitesi’ndeki bir dinci örgütlenmeyle ilgili sorgulanan Gül suçsuz bulundu. Kardeşi Macit Gül de “Laik düzeni yıkmaya çalışmak” iddiasıyla yargılandı ancak beraat etti.
Nereden nereye...
Can Dündar o dönemi anlatırken şöyle demişti: Tutuklulardan biri de MSP’nin Kayseri Merkez İlçe Başkanı Şaban Bayrak’tı. Gül’ü de politikaya girmeye ikna edecekti. Gül belki de siyasi yolculuğunu yıllar sonra koltuğuna oturacağı Evren’e borçluydu..