Güncelleme Tarihi:
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda hazır bulunan sanıkların kimlik tespitleri tamamlandı.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, bazı müştekilerin avukatı Müşir Deliduman'ın dilekçe vererek davanın Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa "ihbar edilmesini", 28 Şubat döneminin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tanık olarak duruşmaya çağrılmasını, bir başka dilekçeyle de "ABD yetkili makamlarına yazı gönderilerek, 28 Şubat sürecinde Washington Enstitüsünün ve Maykovsky'nin faaliyetleri hakkında bilgi talep edilmesini istediğini" bildirdi.
Deliduman'ın, dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hakkında da "görevi kötüye kullandığı" iddiasıyla dilekçe verdiği açıklandı.
Savcının görüşü
Ardından Savcı Çetin'e taleplerle ilgili görüşü soruldu.
Anayasanın "Askeri Yargı" başlığını taşıyan 145/1. maddesinde devletin güvenliğine ilişkin anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların her koşulda adli mahkemelerde görüleceğinin düzenlendiğini dile getiren Çetin, sanıklara isnat edilen suçun da anayasal düzenin işleyişine yönelik olduğunu, 148. maddede Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanının, görevleriyle ilgili görev suçları dolayısıyla Yüce Divan'da yargılanmalarının belirtildiğini hatırlattı.
Buna karşın, isnat edilen "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek ile cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçunun sanıkların görevleriyle ilgili bir eylem olmadığını belirten Çetin, bunu açıklayan benzer bir hükmün, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nun 17. maddesinde düzenlendiğine işaret etti.
Bu hükme göre irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmi ihale alım ve satımlarına fesat karıştırma, devlet sırlarının açıklanması ve açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmadığını bildiren Çetin, 1. maddesinde bu kanunun amacının memurlar ve diğer kamu görevlilerini görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemek olarak belirtildiğini ifade etti.
Çetin, "Kanun maddesinde yer alan 'görevleri sebebiyle' ifadesi, bazı suçların kamu görevlisinin görevinin konusu olamayacağı ve görevleri nedeniyle işlenmiş kabul edilemeyeceği, kullanılan teknik tabirle ortaya konulmaktadır. Yargılama konusu suçun da teknik anlamda sanıkların görevi ile bağdaşmayacağı, görevleriyle ilgili ve görevleri sebebiyle işlemiş olduklarının kabul edilemeyeceği ortaya çıkmaktadır" ifadesini kullandı.
Hasan Celal Güzel'in şikayetine ilişkin itirazlar
Savcı Çetin, avukatların itirazlarına gerekçe gösterdikleri CMK'nın 173/6. maddesindeki hususun, takipsizlik kararına itirazın reddedilmesi halinde, önceden verilen dilekçe hakkında yeni karar verilmesine ilişkin olduğunu vurguladı.
Bu davada ise müşteki Hasan Celal Güzel'in dilekçesi dışında yüzlerce müştekinin dilekçe verdiğini bildiren Çetin, bu dilekçelerde Güzel'in dilekçesindekilerin dışında yeni hususların olduğunu ifade etti.
Davanın soruşturmasının Güzel'in dilekçesi üzerinden yapılmadığını ve yeni olduğunu aktaran Çetin, Güzel'in dilekçesinin delil mahiyetinde dosyaya konulduğunu söyledi.
Güzel'in şikayeti üzerine İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin takipsizlik kararı verdiğine değinen Çetin, şunları kaydetti:
"Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere, olay tarihinde müşteki Güzel'in Ankara DGM Başsavcılığına verdiği dilekçede belirttiği hususların araştırılarak, ilgililerin beyanlarının tespit edilmesi ve gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun bir araştırma ve soruşturma yapılmadan takipsizlik kararı verilmiş olması gözetildiğinde, o tarihte yürürlükte olan Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'na uygun bir soruşturma yapılmadığı anlaşıldığından, gelinen noktada İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın yerinde olduğu, yargılama yapılması için herhangi bir engelin bulunmadığı anlaşılmakla, bir kısım sanık müdafilerinin bu hususlarla ilgili itirazlarının reddine karar verilerek, iddianamenin okunması aşamasına geçilmesi, diğer taleplerle ilgili yargılama aşamasında karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur."
Savcının beyanının ardından bazı sanık avukatları, bir kez daha söz istedi. Ancak mahkeme heyeti, vaktin geç olması sebebiyle bunun daha sonra alınabileceğini belirtti.
Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilecek.