Güncelleme Tarihi:
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumu, dönemin Genelkurmay Lojistik Başkanı Kamuran Orhon'un savunmasıyla başladı.
BÇG'nin kurulma kararının alındığı günden, REFAHYOL hükümetinin istifasına kadar geçen sürede yurt dışında bulunduğunu anlatan Orhon, 7 Nisan 1997'de yapıldığı söylenen ve katılmadığı toplantıyla suçlandığını anlattı.
İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devletinin günün önemli kavramları olduğunu kaydeden Orhon, "Benim gibi hiçbir suçla ilgisi olmayan birinin 15 ay cezaevinde tutulması insan hakları ihlali değil midir?" diye sordu.
Ciddi böbrek yetmezliği bulunduğunu bildiren Orhon, "Cezaevi koşullarında çektiklerimi nasıl unutabilirim? Müştekiler arasında atılı suçla ilgili olduğumu söyleyebilecek bir kişi olamaz. Ne BÇG grubunda, ne kriz masasında ne de bunlarla ilgili iddia edilen bir yapıda bulundum. BÇG ile ilgili hiçbir toplantıda bulunmadım" diye konuştu.
Orhon, kendisinin ve oğlunun sağlık sorunları nedeniyle ABD'de bulunduğu sırada hükümetin istifa etmesinden sorumlu tutulduğunu ifade etti.
Orhon, ilerleyen böbrek rahatsızlığı ve ikamet yerinin İzmir olması dikkate alınarak, duruşmalardan vareste tutulmayı istedi.
Kamuran Orhon'un ardından avukatı Asım Kılıç savunma yaptı. Kılıç, suçlamaya konu dönemin 60 gününde müvekkilinin izinli veya raporlu olduğunu aktardı.
Hükümet istifa ettiğinde de rahatsızlığı nedeniyle müvekkilinin ABD'de olduğunu belirten Kılıç, "Suç teşkil eden eylem ile müvekkilin karargah dışında bulunduğu dönem örtüşüyor. Dolayısıyla bu suçu işlemesi mümkün değil. Müvekkilimin herhangi bir eylemi söz konusu değil. Beraatine karar verilmesini istiyorum" diye konuştu.
Hayri Bülent Alpkaya
Daha sonra eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Hayri Bülent Alpkaya'nın savunmasına geçildi.
Alpkaya, suçlama konusu dönemde Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığı yaptığını bildirerek "BÇG'nin kurulduğundan haberim var. Bununla beraber BÇG'de yer almadım ve hiçbir görev verilmediği için çalışmalarından haberdar değilim. BÇG'nin Çevik Bir'in emriyle kurulduğunu biliyorum. Benim bildiğim, BÇG'nin, yasa ve yetkiyle kurulan Genelkurmay'ın çalışma gruplarından biri olduğudur" diye konuştu.
MEBS'in çalışma alanlarının, BÇG'nin görev ve faaliyet alanlarıyla kesişmediğini söyleyen Alpkaya, "MEBS Başkanı olarak, ne şahsım ne birimlerim BÇG içinde yer almıştır" dedi.
Alpkaya, iddianamede MEBS Başkanı olduğu sırada, 7 Nisan 1997 tarihli İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler belgesine ilişkin toplantıya katılmadığını kaydetti.
BÇG'de görev yapanlarının büyük çoğunluğunu dava vesilesiyle tanıdığını bildiren Alpkaya, "Daha yeni tutuklandığımda İdris Koralp yanıma gelerek, 'Komutanım, ben sizin kayınbiraderinizin devre arkadaşım' diye kendini tanıttı. Kendini o sırada tanıdım, adının İdris Koralp olduğunu öğrendim" diye konuştu.
Alpkaya, kendisine sorumluluk yüklenmesinin vahim bir maddi hata olduğunu ileri sürdü.
-"Şerefsiz onbaşı"-
Alpkaya, dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in, Başbakan Mesut Yılmaz hakkında, "Şimdiye kadar seçilmiş hiçbir genel başkan onbaşı olma şerefsizliğini göstermedi" demesi üzerine Çiller hakkında başlatılan kampanyayla ilgili, "Bu tarihte Genelkurmay Başkanlığında görevli değildim, Sayın Tansu Çiller de hükümet görevinde değildi. Hükümet istifa ettikten 3 ay sonra meydana gelen bu kampanyanın, bana yöneltilen suçlamayla ilgisi yoktur. Kampanya da inisiyatifimle yapılmamıştır. Bu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının emri gereğincedir" ifadesini kullandı.
Özellikle eski asker müştekilerin hiçbirinin beyanında isminin geçmediğini, onların hiçbirinin kendi emrinde görev yapmadığını ifade eden Alpkaya, atılı suçlarla ilgisinin bulunmadığını savundu.
Çapraz sorgu
Savunmasının ardından Alpkaya'nın çapraz sorgusuna geçildi.
Üye Hakim Hakan Oruç, Tansu Çiller'le ilgili kampanyayı hatırlatarak "Deniz kuvvetleri komutanlığı, başbakanlık ve bakanlık yapmış biri hakkında nasıl böyle bir kampanya yürütebilir?" diye sordu.
Alpkaya, "Emrin Deniz Kuvvetlerinde verildiğini biliyorum. O emir bana da verildi. Emrin gereğini yaptık. Özellikle onbaşı rütbesindeki personelin büyük bir hassasiyeti olmuştu" dedi.
Müşteki avukatlarından Cüneyt Toraman'ın, "Tansu Çiller'in beyanı, ordunun bütün taleplerini yerine getiren bir siyasetçiye yönelikti. Ordunun, yani sizin, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri arasında böyle bir tercih yapmanız doğru mu" sorusu üzerine Alpkaya, "O kampanyayı başlatan ben değilim. İkincisi herhangi bir partinin hedef alındığını siz düşünüyorsunuz, ben söylemedim" karşılığını verdi.
Müşteki avukatlarından Emrullah Beytar, MEBS'te, Genelkurmay'ın hafızasının elektronik ortamda oluşturulması noktasında bir çalışma olup olmadığını sordu.
Alpkaya, soru üzerine, "Sizin aklınıza öyle şeyler geliyor ki sanki biz sabahtan akşama kadar başka şeylerle uğraşıyoruz" ifadesini kullandı.
Beytar'ın, devamında, "Karanlık bir dönem var" demesi üzerine ise Alpkaya, "Onu da siz söylüyorsunuz" dedi.
"Yorum sorusu" diyaloğu
Müşteki avukatlarından Yunus Akyol, "O dönemde bazı subay ve astsubaylara eşinizin başörtüsünü açın, namaz kılmayın diye emirler verildi. Bu insanlar bu kanunsuz emirleri yerine getirmediler. Alt rütbedeki subaylar bu tür emirleri yerine getirmezken, sizin rütbenizde birinin bu emirleri kritize etmesi çok mu zordu" diye sordu.
Alpkaya, kendisinin bu soruyla ilgisi olmadığını söyledi ve yanıtlamayacağını ifade etti.
Bazı sanık avukatları da bulundukları yerden, sorunun yorum olduğunu dile getirdi.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, avukat Akyol'u yorum sorusu sorulmaması konusunda uyardı.
Akyol, bunun üzerine Başkan Köksal'a, "Sayın Başkan, şöyle bir durum var: Bu yargılama burada bitmeyecek. Yargıtay aşamasında da beyanlarımız olacak. Şu anda almamız gereken cevaplarla ilgili söyleyeceğimiz şeyler olacak. Gördüğüm kadarıyla sanık haklarını olması gerektiği gibi kullandırıyorsunuz. Benzer hakları müşteki hakları konusunda da göstermenizi dileriz" dedi.
Tayyar Köksal ise eleştirilere, "Biz, soruların yoruma girilmeden sorulması konusunda uyarı yapıyoruz. Değerlendirmenizi yeri geldiğinde yaparsınız. Lütfen sorunuzu sorun. Burada savunma alıyoruz, değerlendirme değil" karşılığını verdi.
Alpkaya, "Herkes kendi yönünden değerlendirmesini soru şekline getirip konuşmak istiyor. Ben Güney Deniz Saha komutanıyken emrimde 18 bin personel vardı. Bunların 500'e yakını onbaşıydı. Bu onbaşıların infial içinde olduğunu biliyorum. Onlar şahsen DYP Genel Merkezi'ne mi gitsin? Bu yapılan, oradaki onbaşılara yol göstermektir. Eğer şikayetleri varsa gitsinler, ne yaparlarsa yapsınlar" ifadelerini kullandı.
Mahkeme, savunması alınan sanık Kamuran Orhon'un duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.