Güncelleme Tarihi:
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 1996-2005 arasında Genelkurmay Psikolojik Harekat Dairesi'nde görevli olan Alican Türk, savunmasını yaptı.
Türk, daha önce, "Savcının söyledikleri doğru, söyleyecek bir şeyim yok, en ağır cezayı verin" demeyi düşündüğünü ancak son gelişmeler karşısında fikrini değiştirdiğini ifade etti. "Ergenekon, Balyoz gibi davaların birer kumpas olduğunu" iddia eden Türk, "hükümlerin önceden verildiği önyargısıyla mahkemeye geldiğini" söyledi.
"28 Şubat Davası'nın, büyük bir oyunun parçası olduğunu" savunan Türk, toplumun büyük kesiminin artık adalete inanmadığını dile getirdi.
Bazı sanıkların günde yarım saat, 40 dakikalığına BÇG'ye gittiğini söylediğine dikkati çeken Türk, kendisininse kısmi ya da tam zamanlı olarak BÇG'ye gitmediğini belirtti.
Buna karşın bazı evraklarda isminin yer aldığına işaret eden Türk, "Bu evraklarda peki niye ismim var? Bu sahte evraklar olabilir. Adımın geçtiği belgenin hukuksal hiçbir geçerliliği yok. Suç kanıtı olarak kullanılamaz. Resmiyete intikal etmemiş bir belge" ifadesini kullandı.
Türk, 28 Nisan-2 Mayıs 1997 arasında İngiltere'de kurs aldığına ilişkin belgeyi mahkemeye sunduktan sonra, şöyle devam etti:
"12-13 Mayıs gibi de güneydoğuya gittim. 'Şu tarihte şurada, bu tarihte buradaydım' gibi şeyleri söylemek canımı çok acıtıyor. Kendimi olaylardan kaçmış gibi hissediyorum. Ama şunu açıkça vurgulamak isterim: Eğer bana emir verselerdi BÇG'nin elemanı olsaydım, bunu saklamazdım. Dürüst ve inançlı bir insan olarak 'Gittim, bunu yaptım' derdim. Ceza alırdım diye kişiliğimi, mesleki haysiyetimi, bütün değerlerimi ayaklar altına alamam.
Ben, BÇG'nin yasa dışı bir oluşum olduğuna, cunta yapılanması olduğuna, hükümeti devirmek için darbe planladığına da zerre kadar inanmıyorum. 28 Şubat da dahil olmak üzere bu davaların hepsinin büyük bir plan çerçevesinde hazırlanan senaryolar olduğunu düşünüyorum. Kişisel kanaatim, ülkede TSK'yı darbeci olarak özdeşleştiren bir algı oluşturuluyor. Bu bir psikolojik harekat."
EVİNDE BULUNAN BELGELER
Evindeki aramada "irticai unsurlar" başlıklı metin ve buna ilişkin Power Point belge bulunduğuna dikkati çeken Türk, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 1998'de gençlere yönelik hazırladığı belgeyi gösterdi ve belgede de "İrticai Terör Örgütleri" başlığının bulunduğunu bildirdi.
Yine evinde bulunan, Genelkurmay Başkanlığı'nın 2003 tarihli koordinasyon yazısının da suç unsuru olarak gösterildiğini kaydeden Türk, bu belgenin, Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşavirliği'nce hazırlanan ve Genelkurmay'a gönderilen "irticanın gelişimi ve irticayla mücadelede alınması gerekenlere" ilişkin 74 sayfalık rapor olduğunu belirtti.
Türk, 28 Şubat dönemindeki "Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin'in, TSK'ya karşı yapılmış bir psikolojik harekat olduğunu" ileri sürerek "O dönemin simge isimleri neden ifade vermek için Darbeleri Araştırma Komisyonu'na çağrılmadı? Bunların ifadeye çağrılmayacağını daha önce söylemiştim. O insanlar çağrılsaydı 'Askerler yönlendirdi' propagandası çökecekti. 28 Şubat'ın diğer ayaklarına operasyon yapılmayacaktır. Bu davalar ters tepiyor. Burada yargılanan ne Çevik Bir'dir, ne de Çetin Doğan'dır. Burada esas yargılanan, sanık kürsüsünde olan TSK'dır" ifadelerini kullandı.
BÇG telefon rehberinde isminin "Psikolojik Harekat Plan Subayı" olarak geçmesi konusunda ise, "Telefon numarası bana aittir. Genelkurmay'daki telefonumu asla unutmam" diyen Türk, davanın açılması için Necmettin Erbakan'ın ölümünün beklendiğini iddia etti.
HAKİM ORUÇ DİĞER SANIKLARIN BEYANLARINA DİKKATİ ÇEKTİ
Türk, sorgusunda, Üye Hakim Hakan Oruç'un "Sizinle BÇG'de çalıştığını söyleyenler var. Buna ne diyorsunuz? Bu kişiler yalan mı söylüyorlar?" sorsuna "Bu insanlar yanlış hatırlıyorlar. 'Bu da vardı, bu da geldi' diye yanlış hatırlıyorlar" yanıtını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Çevik Bir, Güçlü Eylem Planı belgesini imzaladığını, komutana arz ettiğini ama yayınlanmadığını söylüyor. Yazılarından hoşlanılmayan gazeteciler var, bunlar hedefe konmuş. Bunların itibarının düşürülmesi için aleyhte kamuoyu oluşturulması, bazı belediye başkanı, kamu görevlileri ve işadamları için yıpratma olayları var. Bakıldığında yasa dışı uygulamalar var. Sizce bunlar Genelkurmay'da çalışanların görevi midir?" sorusu üzerine Türk, soruya cevap vermek istemediğini bildirdi.
Çetin'in, cevap verip vermeyeceğini yeniden sorması üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, "Sanık cevap vermek istemiyor" dedi. Bunun üzerine Savcı Çetin, "Sizin kanaatiniz de öyle mi Sayın Başkan?" ifadesini kullandı.
Başkan Köksal ise "Sanık cevap vermek istemiyor. Sizin bana soru sorma hakkınız yok" karşılığını verdi.
Türk, savcı Çetin'in "2002'de iktidara gelen AK Parti'nin üyelerinin hedefe konması, Genelkurmay Başkanlığı'nın yetkisinde mi?" sorusu üzerine, "Jandarma Genel Komutanlığı 74 sayfalık rapor çıkarmış. Bir sürü bilim adamından, kaynaktan almış, dipnot olarak koymuş. Bir suç unsuru olduğunu değerlendirmiyorum" diye konuştu.
Mahkeme, bu sabah savunmasını yapan sanık Berkay Turgut'un duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek, duruşmaya yarın saat 09.30'a erteledi.