İsmail AKTAŞ - Seyit ERÇİÇEK / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2010 00:00
2000 yılında 12 kişinin ölümüne neden olan Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında haklarında dava açılan 39 erden 28’i ilk kez hakim karşısına çıktı.
Erler hakkında 12’şer kez ömür boyu hapis isteniyor. İstanbul Barosu’ndan bir avukat, sanık avukatlığını reddetti. Avukat Özkan Yücel ise bakan dahil olmak üzere dönemin yetkililerinin de yargılanmasını istedi.
BAYRAMPAŞA Cezaevi’ndeki ölüm orucu ve açlık grevini sona erdirmek için 19 Aralık 2000’de düzenlenen ve 12 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında, adam öldürmeye teşebbüs iddiasıyla haklarında 12’şer kez ömür boyu hapis istemiyle dava açılan 39 erden 28’i ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul Barosu’nun sanık avukatı olarak atadığı Neşe Tükenmez, “Dosyanın içeriğini bilmiyordum. Böyle bir davada sanık avukatlığı yapmak istemiyorum. Davaya müdahil olarak katılmak istiyorum” diyerek avukatlıktan çekildi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanıkların kimlik tespitlerinin ardından İstanbul Barosu’na bağlı çok sayıda avukatın yanı sıra İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Çağdaş Hukukçular Derneği, Barış ve Demokrasi Partisi, İzmir ve Mersin barosu temsilcileri ile Yunanistan ve İtalya Roma Barosu’ndan 3 avukat müdahillik talebinde bulundu. Savcı müdahillik taleplerinin reddedilmesini istedi.
Bakanı yargılayın
İzmir Barosu adına duruşmaya katılan Özkan Yücel, iddianamede suçlarla ilişkisi olmayan genel bir anlatıma yer verildiğini belirterek, şunları söyledi: “İddianamede tetiği çeken ellere yer verilmiştir ancak o ellere emir veren beyinlere yer verilmemiştir. Devletin o dönemdeki Adalet Bakanı, asıl amacın ölüm oruçlarını bitirmek değil, devletin otoritesi olduğunu kendi ağzıyla söylemiştir. Bu dava insan hakları ihlalleriyle hesaplaşma umudunu önümüze koyuyor. Bu nedenle, bu davada yalnızca ölen ve yaralananlar değil, bu ülkede yaşayan herkes adına davaya müdahil olmak istiyoruz.”
Müdahil olan diğer avukatlar da devlet otoritesinin sorgulanması gerektiğini, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ve Jandarma Genel Komutanı ile Cezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un da yargılanması gerektiğini belirtti.
Kamuoyuna açılsın
BDP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani duruşma çıkışı yaptığı açıklamada, “Operasyon döneminde Devlet Bakanı olan Cemil Çiçek Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’a Devlet Üstün Hizmet Madalyası verdi. İşte bu madalyaların verilmesi, 10 yıl sonra işlenen tüm cinayetler, Ergenekon ve benzeri olaylara cesaret kaynağı olmuştur ve bugüne kadar da tetiklemiştir” dedi. Salonunun yetersiz olduğunu, avukatların ayakta kaldığını belirten Geylani, mahkemenin kamuoyuna açıklamasını istedi.
Son yılda 8 ameliyat
BAYRAMPAŞA Cezaevi’ndeki operasyonda vücudunun yüzde 40’ı 3. ve 4. derecede yanan Hacer Arıkan, “Ameliyatlarım hâlâ sürüyor. Son bir senede 8 ameliyat geçirdim ondan öncekileri sayamadım. Tavandan bir hortumla içeriye bir madde bırakıldı. Ben halen o madde neydi, hangi maddeyle yandım bilmiyorum” dedi. Duruşmada ifade veren Hacer Arıkan, peruğunu çıkartarak başındaki yanıkları mahkeme heyetine gösterdi.