Güncelleme Tarihi:
1349 yılında inşa edilen, İstanbul’un simge yapılarından Galata Kulesi’nde restorasyon çalışmaları başladı. 674 yaşındaki kulede 1 Kasım’dan itibaren devam eden çalışmalar kapsamında yalnızca 8’inci katta bulunan seyir terası bölümü geçici olarak ziyaretçiye kapandı. Kuşların göç dönemi dikkate alınarak başlayan çalışmalarda, hem çevre esnafı hem de ziyaretçileri etkilememek için kulenin dış cephesine iskele kurulmadı.
Külahında bulunan kurşun kaplamaların ve dış cephenin yenileceği çalışmaların detaylarını İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Yüksek Mimar Restorasyon Uzmanı Nevhiz Deniz Koyukan anlattı. Koyukan, hava şartlarının çalışmaları etkilemediği takdirde seyir terasının da 1 aylık gibi kısa bir süre içerisinde ziyarete açılabileceğini planladıklarını vurguladı. Kuledeki çalışmaların yine kuşların göç dönemi dikkate alınarak nisan ayı sonunda biteceği öngörülüyor.
KURŞUNLAR SÖKÜLÜYOR
Koyukan, “Göçmen kuşların buradaki konaklama süresi nisan sonu ve ekim sonu arasında olduğu için fiili olarak işe başlamamız 1 Kasım’ı buldu. 1 Kasım’da 8’inci katın kapatılma onayıyla beraber külaha iskele kurma çalışmalarına başlandı. Öncelikli olarak kurşun imalatına, söküm işlerine başladık. Sökülen kurşunlar izabeye gönderilmekte. Bütün külahın kendi kurşunu eritilerek izabeden gelecek 3 milimlik rulolarla kendi kurşunuyla kaplanacak” dedi.
VARAKLA KAPLANACAK
Koyukan, “270 kilo ağırlığındaki bakır alemi 4 parça halinde aşağıya indireceğiz. Bunun konservasyonu özel hazırlanmış bir mekânda belli ısıda konservasyonu yapılıp altın varak işçiliği ile yüz deftere yakın varak kullanarak 10-12 metre civarında alem yüzeyi kaplanmış olacak. Kurşunumuz da bittikten sonra en son alemimizi yerleştireceğiz. En fazla 1 aylık süre içerisinde tamamlanmış olacak. Ondan sonra da iskelemizi indireceğiz. Dış cephedeki imalatlara geçeceğiz" dedi.
DEPREME KARŞI RİSKLİ BİR DURUM YOK
Galata Kulesi’nin deprem riskine karşı da kontrol edildiğini belirten Koyukan, “Şu anda çeşitli testlerimiz yapılıyor, sonuçlar henüz gelmedi ama gözlemsel olarak da 60’larda yapılan betonarmede herhangi bir risk göze çarpmadı” dedi.