Güncelleme Tarihi:
Sultanahmet Ses ve Işık Gösterisi, her akşam birçok turisti Sultanahmet Camii'nin önündeki banklara çekiyor. Vaktiyle büyük bir özenle hazırlanan gösteri, günümüz teknolojisiyle yenilenmeyi bekliyor.
Turizm Bakanlığı'nın yıllar önce Sultanahmet Meydanı için hazırlattığı, Sultanahmet Camii'nin yapılış hikayesinin anlatıldığı ücretsiz seyredilebilen ses ve ışık gösterisi 26. yılını doldurdu.
1974'de en seçkin müzisyen ve tiyatrocular tarafından hazırlanan, o gün için en son teknolojinin kullanıldığı ‘‘Sultanahmet ses ve ışık gösterisi’’ halen yaz boyunca her gün akşam ve yatsı namazları arasında tekrarlanıyor.
Yalnız, ses gösterisinin önemli bir sorunu var. Sesin kaydedildiği döneme özgü eski teyp bantları bugün hálá kullanılıyor. 26 yıl boyunca kullanıla kullanıla artık ses boğuk çıkıyor, müzik sözleri bastırıyor ve seslendirmeyi yapan tiyatro sanatçılarının sözleri anlaşılamıyor.
Işık gösterisi ise ilk yapıldığı dönemde Türkiye'nin en iyi profil aydınlatması olarak biliniyordu. 1987'de uluslararası bir ödül aldı. Ancak, günümüzdeki laserli ışık gösterilerinin yanında biraz sönük kalıyor.
Kısacası 1974'de Fransızlar tarafından hazırlanan sistem, yenilenmeyi bekliyor.
30 dakikalık Sultanahmet ses ve ışık gösterisi 5 anlatım bölümü ve 59 ışık gösterisinden oluşuyor. Gösteri, Sultanahmet Camii'nin yapılış hikayesi üzerine kurulu.
Işık efektlerinin eşlik ettiği ve tiyatro sanatçılarının seslendirdiği metin, dönemin Sadrazamı, Sultanahmet Camii'nin mimarı Sedefkár Mehmed Ağa, camiyi yaptıran Padişah I. Ahmet, Mimar Sinan ve İstanbul'u sembolize eden bir anlatıcı arasında geçen konuşmalardan oluşuyor.
Gösteri her yıl 1 Mayıs-30 Eylül arasında sürüyor. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Türkçe olmak üzere dört ayrı dilde yayınlanıyor. Akşam ve yatsı namazları arasına denk geliyor ve her akşam ayrı bir dilde gösteriliyor.
Büyük imzalar
Ses gösterisinde büyük sanatçıların imzası göze çarpıyor. Metne fon olarak Nevit Kodallı'nın bestesi eşlik ediyor. Orkestra Kodallı yönetiminde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Metin yazarı ise tarihi konulu piyesleriyle tanınan Turan Oflazoğlu. Metni seslendirenler ülkelerinin en iyi tiyatrocuları. Türkçe seslendirmeyi yapan tiyatrocular arasında 1970'lerin parlak isimlerinden Cüneyt ve Ayten Gökçer ile Kerim Avşar gibi sanatçılar var.
Fransızca seslendirme, Fransa'nın ünlü klasik tiyatro topluluğu Comedie Française oyuncuları tarafından yapılmış. Aralarında Jean Piat, Julien Vertaux gibi ünlü tiyatrocular var. İngilizce ve Almanca seslendirmeler de Alman ve Büyük Britanya tiyatro sanatçıları tarafından gerçekleştirilmiş.
200 spot kullanılıyor
Gösteride anlatım sırasına göre, Sultanahmet Camii'nin kubbe, minare, duvar, bahçe ve ağaçlarına yerleştirilen ışıklar metne uyumlu olarak yanıp sönüyor. Seslendirme ve ışıklandırma senkronizasyonu otomatik olarak sağlanıyor.
Gösteri, Sultanahmet Camii ile Ayasofya arasına yerleştirilen 1000 kişilik banklar üzerinden seyredilebiliyor. Seslendirme meydanın değişik noktalarına yerleştirilen 200 wat'lık 5 hoparlörden yapılıyor. Işıklandırma için ise 200 spot kullanılıyor.
23 yıldır iş başında
Gösterinin yapımından üç görevli sorumlu. 1974'de Fransızlar tarafından kurulan sistemi 1977'de onlardan devralan elektronikçi Nizami Türkçü 23 yıldır gösterinin baş teknisyeni. Kazım Atılgan, Türkçü'nün yardımcılığını yaparken, Erdoğan Tuzsuz yaz ayları için geçici olarak kadroya alınmış. Ekipte yabancı dil bilen tek kişi Erdoğan Tuzsuz. Sabah erkenden işe gelerek telefonlara bakıyor ve turistlerin sorularını cevaplandırıyor. Turizm Bakanlığı'nın kadrosunda çalışan görevliler, Sultanahmet Camii'nin avlusunda, köşede kalan ve sübyan mektebi olarak bilinen binanın en alt katında çalışıyorlar. İki teknisyen yaz aylarında gösterinin yapılmasını sağlarken, kış aylarında makinelerin bakımı ve Sultanahmet Camii'nin ışıklandırmasıyla ilgileniyorlar. Nizami Türkçü, gösterinin turistlerden büyük ilgi gördüğünü, özellikle Fransızca veya İngilizce yayın yapılan gecelerde sıralarda yer bulmanın mümkün olmadığını söylüyor.
METİNDEN DİYALOGLAR
Kolay gelsin mimarbaşı!
Sultanahmet Ses ve Işık Gösterisi'nde ünlü oyuncuların seslendirdiği metin, Osmanlı tarihini konu alan piyesleriyle tanınan Turhan Oflazoğlu'nun kaleminden çıkma. Metinde İstanbul'un tarihi, Sultanahmet Camii'nin yapılış öyküsü, Osmanlı İmparatorluğu’nun geçirdiği safhalar, İstanbul'un işgali ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu hakkında bilgiler veriyor.
Sultanahmet Camii'nin yapılışının ve tarihteki öneminin anlatıldığı bölümler önemli bir yer tutuyor.
Padişah, caminin mimarı Sedefkár Mehmet Ağa'ya cami siparişini şöyle veriyor:
Sultan Ahmet: Hayalini kısıtlamayasın Mehmet Ağa; kuracağın yapı gönlündekine ve gönlümdekine denk olsun. Bizden sonra gelenler rahmetle ansınlar camiyi kuranla kurduranı. İşe hazır mısın Sedefkár?
Sedefkár: Padişahım, caminiz...
Sultan Ahmet: Camimiz.
Sedefkar: Camimiz Hünkárım, içimde kımıldamaya başladı bile.
Sultan Ahmet: Ayasofya'nın karşısında yer alacağına göre daha büyük olsun ondan, her bakımdan geçsin onu.
Mimar caminin inşaatını bitirmeye çalıştığı sırada Sultan Ahmet inşaata geliyor ve Sedefkár'dan bilgi alıyor:
Sultan Ahmet: Kolay gelsin mimarbaşı nicesin?
Sedefkár: Kutlu yüzünüzü gördükçe Hünkárım, işçisinden kalfasına, kalfasından ustasına dek gücü tazelenmekte herkesin.
Sultan Ahmet: Bugün neler göstereceksin bakalım?
Sedefkár: Sekiz kapıdan girilen dış avlunun her şeyi tamam, padişahım sayesinde.
Sultan Ahmet: Güzel.
Sedefkár: İç avluya biri cepheden, ikisi yandan, üç kapıdan girilecek, iç avlu 26 mermer ve porfir sütuna oturtulan otuz kubbeyle çevrilmiştir Haşmetlim.
Sultan Ahmet: Pencereler beş sıra mı olacak?
Sedefkár: Evet padişahım. 260 penceresi olacak. Yapıya büyük bir hafiflik ve hiçbir camide görülmeyen bir ışık sağlayacak bu.
Sultan Ahmet: Tanrı korusun seni mimarbaşı devam et.
Sedefkár: Tanrı padişahımı korusun.
Sultanahmet Camii konuşuyor
Turan Oflazoğlu'nun metninde Sultanahmet Camii inşaat yapıldığı sırada şunları söylüyor:
‘‘Mevsimler ilerledikçe taş taş yükseliyorum göğe. Mimarbaşından en küçük işçiye dek, herkes hız alıyor padişahın tutkusundan, herkes yaptığı işin önemini biliyor. İstanbullular gittikçe artan bir coşkunlukla seyrediyorlar beni, mimarın dehasına hayran kalıyorlar. Birinci ve ikinci katın küçük kubbelerinden sonra altı minaremin altısı da başlamış boy atmaya; bu gök yolculuğu sona ermek üzere, ama, beni taçlandıracak orta kubbe yok daha. Mimarbaşı kaygılar içre. Her şey inceden inceye hesaplanmış ama bilinmez ki... Geceleri uyku girmiyor gözlerine; Süleymaniye'yi düşünüyor, Selimiye'yi düşünüyor.’’