25. Mesaj üzerine (3)

Güncelleme Tarihi:

25. Mesaj üzerine (3)
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2000 00:00

Durmuş ODABAŞITABİİ ki Selçuk Yaşar, geleceğe dönük projelerinin gerçekleşmemesinden dolayı üzgün. Hele hele bugün sıkça sözünü ettiğimiz elektrik yetmezliği, İstanbul'dan, Ankara'dan yıllar sonra bile kavuşamadığımız doğalgaz, yüzlerce ocak söndüren ve söndürmeye daha uzun yıllar devam edeceği bilinen İzmir-İstanbul yolunun her gündeme gelişinde daha çok üzülüyordur.ANCAK Selçuk Bey'in, bu projelerin reddinde dikkate almadığı ya da almak istemediği sebepler bana göre çok farklı.TİCARETTE âhlaki dengelerin çökertildiği bir Özal döneminden geliyoruz. Fırsatçılığın, üç kağıtçılığın, kanunları çarpıtmanın muteber olduğu, devlet ekonomisinin aile ekonomisi, eş-dost ekonomisi haline geldiği dönemden geliyoruz.DEVLET bankalarının ‘‘hava satacağım’’ diyene bile geri dönmesi mümkün olmayan milyon dolarlar yağdırdığı, gerçek projelerin ‘‘komisyonu, rüşveti az veya yok’’ diye reddedildiği bir dönemden geliyoruz.TÜRKİYE'de çaldığını Amerikalar'da yiyen trilyonerler ordusunun yaratıldığı dönemlerden geliyoruz.19 yaşında ‘‘dikili ağacı’’ olmayan bir gencin, dünyanın değme borsa uzmanlarını bile şaşkına çevirebilecek hisse senedi portföylerine ulaştığı dönemlerden geliyoruz.SELÇUK Bey; siz bu yöntemlerin hiç birini bilmediğiniz, itibar etmediğiniz, kendinize ‘‘devlet katında muteber’’ ortak bulmadığınız için hep kaybettiniz. Sizinle birlikte ülkemiz de, İzmir de, biz de kaybettik.BİZ İzmirliler, Egeliler o dönem zenginlerinin yaptıklarını yapamayız...HAYALİ ihracat bilmeyiz...KAÇAKÇILIK yapamayız...KAÇ kilo tozun kaç otobüs ettiği hesabına aklımız hiç ermez..HAYALİ projeler ortaya koyup, yüksek komisyonlar karşılığı devlet kredisi alamayız.TÜRKİYE'nin değerleri paylaşılırken, ‘‘Hani bize... Hani bize...’’ demenin, dolayısıyla pay kapmanın yolunu ve yöntemini bilmeyiz.BAKIN güney, güney batı sahillerimizdeki dev otellere... Hiç birinin sahibi Egeli, İzmirli değil.TÜRKİYE olanaklarının yağmalandığı dönemde; dürüst, onurlu, şerefli, haysiyetli Egeliler devlet olanaklarından pay alamadı.ELBET de alamazdı, çünkü onlar geçerli yöntemin yabancısıydı.KISACASI, ödemekle onur duyduğumuz vergilerimiz kurda-kuşa yem olurken, tabi ki bizim payımıza da bol bol hava düştü.*O DÖNEMDE, İzmir-İstanbul otoyol projesi reddedilen Ege'nin iki otoyolu oldu. Eğer iki hatırlı müteahhit ortaya çıkmasaydı, para kazanma yöntemi geliştirmeseydi, onlar da olmayacaktı. Bunlardan birisini biliyorsunuz ‘‘manevi evlat’’, ‘‘devlet ihaleleri danışmanı...’’ Ona deselerdi ki; ‘‘İzmir-Çeşme Otoyolu'nu yap-işlet-devret yöntemiyle yap, 25 değil, 50 yıl sen çalıştır...’’BU teklife sadece güler, yüksek yerlerden aldığı cesaretle belki de sinirlenirdi.BU hatırlı kişi deyince, aklıma şöyle bir karşılaştırma geldi.BU karşılaştırmadan geçenlerde Kordon Rotary Külübü üyelerinin toplantısında da söz etmiştim.1980'li yılların ortalarında iki müteşebbis iş hayatına atılıyor.BİRİ Amerika'da, değeri Türkiye'de...BİRİ bilgisayar dünyasına yaptığı katkılar, geliştirdiği programlar, uyguladığı yeniliklerle bugün dünyanın en zengini.DİĞERİ, yani bizimkisi ise devletten aldığı ihalelerle Türkiye'nin en zenginlerinden biri.SELÇUK Yaşar'ın 40'ın üzerinde şirketi varken, bizim muteber müteahhitimizin hiç yoktu. Hatta Ankara Belediyesi'nde çalışan bir mühendisti.BUGÜN, bu sayın işadamımız, devlet ihalelerinden kazandığı paralarla Yaşar Grubu'nun şirketlerinden çoğunu, belki de tamamını satın alabilecek güçte.ALLAH daha çok versin... Daha çok kazançlara eriştirsin. Herkesin kabul etmek durumunda olduğu kabiliyetine kabiliyet katsın.BU işadamımızın adı, benim yazmaya çalıştığım bazı yazılarda da yer aldı. Kendisi ile bugüne kadar hiç karşılaşmadım. Dolayısıyla kendisi ile hiç bir alıp veremediğim olamaz.BEN sadece, ABD'de zengin olmanın yolu ve şartı ile Türkiye'de zengin olmanın şartını ortaya koymaya çalıştım.*BU kadar kötümserlikten sonra şu konuda iyimserim.ARTIK onların çoğu doydu, foyaları bir bir ortaya çıktı... Sıra ülkemize, İzmir'imize, Ege'mize, size, bize geliyor.BİZ de -sizin dediğiniz gibi- biraz akılcı, uzlaşmacı, affedici, paylaşmacı, birbirimize tahammüllü, ortak hedef belirleyici ve üzerine kararlılıkla gidici, yerine göre hesap sorucu, yerine göre ödüllendirici olabilsek.SON gelişmelerden umutluyum.İNANIYORUM, başaracağız.HAKETTİĞİMİZİ alacağız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!