Güncelleme Tarihi:
Afyonkarahisar’da Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nda bulunan mühimmat deposunda 5 Eylül 2012 tarihinde el bombalarının tasnifi sırasında meydana gelen patlamada 2’si astsubay, 2’si uzman çavuş, 21’i er olmak üzere 25 asker şehit düştü. Patlama ardından yürütülen soruşturma kapsamında Askeri Mahkeme, Bölük Komutanı Binbaşı Ali Duran’ı tutuklarken, 4’üncü Mühimmat Bölge Komutanı Kıdemli Albay Veysel Özbay ile patlamadan kıl payı kurtulduğu belirtilen Üsteğmen Tarık Aydın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Eskişehir’deki Askeri Cezaevi’nde bir süre kalan Binbaşı Ali Duran daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
PATLAMANIN OLDUĞU GÜN OLAY YERİNDEN FOTOĞRAFLAR
İDDİANAME HAZIRLANDI
Olayla ilgili askeri savcı tarafından hazırlanan iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi.
İddianamede patlama nedenleri şöyle anlatıldı:
"Tek bir el bombasının herhangi bir mühimmata temas etmeden patlaması diğer mühimmatı tetiklemeyeceğinden, cephanelikteki tüm mühimmatı tek seferde kütlesel olarak patlama ihtimalinin olmadığı, ancak tam atım halde bulunan (fünyesi takılı) DM41, M26, MK2 savunma tipi el bombalarından birinin patlaması sonucunda, zincirleme bir patlamayı tetikleyerek cephanelik içerisinde oluşan şok, basınç, sıcak gazlar ve hararetin yükselmesiyle cephanenin tamamının patlayabileceği tespit edildi."
İddianamede şu ifadelere de yer verildi:
"DM41 ve M26 savunma tipi el bombalarının patlaması sonucunda MK3A2 ve MOD48 taarruz tipi el bombası gövdelerinin preslenmiş mukavvadan imal edilmiş olması ve patlayıcı madde gramajlarının da diğerlerine göre daha fazla olması nedeniyle, patlama ihtimalinin ve etkisinin daha yüksek olduğu saptandı."
PATLAMANIN NEDENİ
Patlamanın nedeniyle ilgili olaydan sonra hazırlanan bilirkişi raporunda şöyle denildi:
"İstifte bulunan sandıkların devrilerek, yere düşen ve dağılmış olan tam atım el bombaları veya hermatik kutular içindeki tapaların üzerine bir veya birkaç sandığın düşmesi ile bir patlamanın meydana geldiği, patlamanın, temas halinde veya çok yakınında bulunan açıktaki el bombaları, el bombası gövdeleri ile diğer el bombası sandıklarına sirayet etmesi ile başlayan ve cephaneliğin sağ ön giriş kısmında yaklaşık 3 metre çapındaki patlama çukurunu oluşturan zincirleme patlamanın sonucu olarak husule gelen şok dalgaları, basınç, sıcak gazlar ile diğer mühimmatı tetikleyerek kütle halinde büyük patlama oldu."
ŞEHİT AİLESİ VE AVUKATI İNCELEME YAPTI
Şehit ailelerinin avukatlarından Altan Ulutaş, şehit askerlerden Tolga Taştan’ın ailesiyle birlikte Afyonkarahisar’a gelerek patlama bölgesinde incelemelerde bulundu. Tolga Taştan’ın babası Ali Taştan ve annesi Zekiye Taştan’la birlikte askeri yetkililerle görüştükten sonra patlama bölgesinde incelemede bulunan avukat Altan Ulutaş, ardından Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şubesi’ni ziyaret etti. Ziyarette askeri savcılığın hazırladığı iddianamenin mahkemece kabul edildiğini hatırlatan Ulutaş, 18 Haziran’da davanın ilk duruşmasının Hava Kuvveti Komutanlığı Eskişehir 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde görüleceğini söyledi.
RAPOR KİMSEYİ TATMİN ETMEDİ
Dava başlamadan önce bölgede inceleme yapmak istediklerini vurgulayan Altan Ulutaş, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun kimseyi tatmin etmediğini söyledi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof.Dr. Lemi Türker başkanlığındaki 13 kişilik heyet tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun olayın bir kaza olduğunu doğrulama amaçlı olduğunu savunanUlutaş, "Patlamanın gerçekleşmesinde üç olasılık var; Sabotaj, intihar ve kaza. İntihar ve kaza olasılıkları yok denecek kadar az. Bilirkişi raporu kimseyi tatmin etmiyor" dedi.
"YENİ RAPOR İSTEYECEĞİZ"
Bilirkişi heyeti raporunda, patlamanın bomba dolu sandıkların el bombalarının üzerine düşmesi sonucu meydana geldiği ifadelerinin yer aldığına dikkati çeken avukat Ulutaş, şöyle konuştu:
"Bilirkişi, patlamanın bu şekilde olduğuna kanat getirmek için testler yapmış. Cephanelikteki bomba dolu sandıklarla eş ağırlıktaki bir sandık, test ortamında el bombasının üzerine düşürülmüş. El bombası ancak 5’inci denemede patlamış. Raporda, zincirleme patlamalara ve büyük patlamaya da el bombalarının üzerine devrilen sandıkların yol açtığı, dolayısıyla olayın kaza sonucu gerçekleştiğini kaydedilmiş. Rapor patlamanın bu şekilde oluşabileceğine kanaat getirerek, bu yönde hazırlanmış. Bizim bu rapora itibar etmemiz mümkün değil. Mahkemeden yeni bilirkişi ve rapor isteyeceğiz. Maddi gerçek henüz ortaya çıkarılmamıştır. Şehit aileleri çocuklarının neden öldüğünü bilmek istiyor."