Güncelleme Tarihi:
Öyle bir yüzyıl yaşadık ki... Atomu parçaladık, genetik şifreyi hemen hemen çözdük ve şimdi şunu merak etmeye başladık: ‘‘Gelecek yüzyılda neler olacak?’’ Geleceğin, geçmişi gölgede bırakacağı kesin, ancak meydana gelecek gelişmeleri spesifik olarak sayıp dökmek çok zor. Bildiğimiz tek şey gelecekte hayatlarımızın çok daha hızlı bir devinim içinde değişeceği. Amerikan Time dergisi geleceğin muhtemel değişimlerini gözler önüne sermek için bu
haftaki sayısında geniş bir tahmin dosyası yayınladı. Bilim ve teknoloji alanında, özellikle de insan ve çevre sağlığı konusunda merak edilen soruların ‘‘olası’’ yanıtları bu dosya içinde yer alıyor.
Bilim dünyasının yeni yüzyıla dönük en önemli beklentisi insanın genetik haritasının çıkarılması. 140 bin genden oluşan harita çıkarıldığı takdirde kalp hastalıklarından Alzheimer'a, kanserden AIDS'e birçok hastalığın tedavisi mümkün olabilecek.
İNSAN ÖMRÜ UZAYACAK
Belki siz değil ama, uzun yaşam genini arayan bilimadamları sayesinde çocuklarınız yaşayabilecek. Bazı bilimadamlarına göre 2100 yılında yeryüzünde 200 yaşına gelmiş insanlar olacak. Peki ama, gelecek kuşaklar o kadar uzun yaşamak isteyecek mi? Tıp dünyası Alzheimer, artrid, şeker, yüksek tansiyon ve katarakt gibi hastalıklara kesin çözüm bulmadığı takdirde hiç kimse hastalıklı bir şekilde uzun yaşamak istemeyecektir. California Teknoloji Enstitüsü'ndeki bilimadamları, insanın gen zinciri içinde yaşlanma hızını ayarlayan ‘‘saati’’ bulmaya çalışıyor. Yaşlanma hızını kesecek bu buluşla birlikte moleküler biyoloji uzmanlarına da genetik mekanizmamızı sağlam tutacak ilaçları bulmaları için çok iş düşüyor.
KANSERE ÇARE BULUNACAK
19'uncu yüzyılda tüberküloz neyse, 20'inci Yüzyıl'da da kanser o. Yani er geç çaresi bulunacak. Ancak yakın gelecekte değil. Belki 10 yıl geçtikten sonra. Ve kanserin asla tek bir tedavisi olmayacak. Beyinden göğüse her kanserin ayrı bir karakteri olduğu için farklı tedaviler geliştirmek gerekecek.
HERKES VEJETARYEN OLACAK
Kitlesel et üretiminin hem insan hem de çevre sağlığına verdiği zararın iyice bilincine vardığımız zaman belki de kimse et yemeyecek. Et üretiminin maliyeti çok yüksek. Örneğin su kaynakları üzerindeki etkisi. Büyükbaş hayvandan elde edeceğimiz her 1 kg et için 7 kg hububat harcanıyor ve bunu yetiştirmek için de 7 ton su gerekiyor.
KANSERE ÇARE BULUNACAK
Pek kolay görünmüyor. Ancak son araştırmalar şunu gösteriyor; beynin hasar gören bölümleri onarılabilir, hatta bazı parçaları yeniden üretilebilir. Harvard Üniversitesi'nden Dr.Evan Snyder, ‘‘Önümüzdeki 20 yıl içinde beyin nakli yapılabileceğini düşünemiyorum. Çünkü çok komplike bir bağlantı yapısı var - milyonlarca. Ancak hücre nakli başka birşey’’ diyor.
YAĞ HÜCRESİNDEN GÖĞÜS
İnsanın kendi yağ hücreleri kullanılarak laboratuvarda göğüs üretilecek. İşlevini yitiren saç dibi bezlerine büyüme hormonu aşılanarak saçlar yeniden oluşturulacak. Kalp kasından, sinirlere, penis, deri, kulak ve damara kadar birçok organ vücuttan doku alanarak yedek parça şeklinde üretilebilecek
AĞIZ KOKUSUNA ÇARE YOK
Rogaine adlı ilaç bazı bölgelerde yeniden saç çıkmasını sağlıyor. Ancak uzmanlar saçları topyekün çıkaracak ilacı geliştirmeye çalışıyor. ABD'deki Cornell's Weill Tıp Fakültesi'nde SHH geniyle yapılan araştırmalar umut veriyor. Bu gen farelere aşılandı ve tüylenme sağlandı.
Belçika'nın Ghent Üniversitesi'ndeki uzmanlar M2 adlı bir protein buldular. Bu protein bilinen her tür grip virüsünde bulunuyor. Araştırmacılar bu bilgiden yola çıkarak bütün grip çeşitlerine karşı tek bir aşı geliştirmeyi umut ediyorlar.
Nefes kokusunun çaresi ise maalesef bulunamayacak. Bu durum hastalıktan kaynaklanıyorsa, tedavi sonucu koku giderilebilir. Ancak hastalığın tedavisi mümkün değilse, ağız kokusu da kaçınılmaz olur.
DÜNYA SICAKLIĞI ARTACAK
Kesin cevabı kimse bilmiyor, ancak bugünkü ısı değişikleri, sera etkisinin ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. Bu alandaki en yetkin projeksiyonlar Hükümetlerarası Isı Değişimi Paneli'nden çıkıyor. 2000 kadar bilimadamını barındıran bu konsorsiyumun tahminlerine göre 2100 yılında dünyada ısı 1-3.5 derecelik bir artış gösterecek.
ÜREMEK İÇİN DEĞİl, ZEVK İÇİN SEKS
Kesinlikle hayır! Gerçi 2025 yılında insanlar birbirini yatağa çekmek için uğraşmaya devam edecek, ancak sırf zevk olsun diye. Cinsellik üremenin ilk şartı olmaktan çıkacak. İlk tüp bebek Louise Brown'ın dünyaya geldiği 1978 yılından bu yana yüz binlerce insan yatakta değil, laboratuvar tüplerinde üretildi. Bu trend devam edecek. Kimbilir belki de 2025 yılından sonra klonlama yöntemi de, tüp bebek kadar normal bir üreme şekline dönüşecek.
UCUZ FİYATA AIDS AŞISI
Gelecek yüzyıl virüs avıyla geçecek. Yeni enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkması kaçınılmaz olacak. Bu durumda AIDS'e karşı verilen mücadele savaşın açılış muharebesi gibi birşey olacak. Ancak bu arada AIDS aşısı da bulunmuş olacak ve düşük fiyata temin edilebilecek. Tropikal bölgelerdeki büyük kentler ve az gelişmiş dünyadaki metropoller virüslerin dünyaya yayılması açısından büyük tehdit oluşturacak. BM araştırmalarına göre 2015 yılında dünyada toplam 26 büyük kent olacak ve bunların 22'si az gelişmiş ülkelerde olacak.