2057 model otomobiller

Güncelleme Tarihi:

2057 model otomobiller
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2007 00:00

YIL 2057... Teknolojinin durdurulamaz bir hızla ilerlemesi sonucu otomobiller de büyük bir evrim geçirdiler. İnsanoğlunun 50 yıl önce büyük zorluklarla hayata geçirdikleri hidrojen yakıtı, artık tüm taşıtlar tarafından kullanılıyor.

Teknik anlamdaki bu değişimlerin haricinde tasarımlar da 50 yıl öncesinin bilimkurgu filmlerindekinden bile daha gelişmiş. Yapay zeka artık insanoğlunun yerine düşünüyor ve otomobiller de kendi kararlarını verebiliyor. Hasar diye birşey yok çünkü yeni keşfedilen madenlerden üretilen araçlar kendi kendilerini tamir ediyor. Hatta tasarımını sadece göz yanıltan holografik projeksiyon sayesinde istediği şekle sokabiliyor. Otomobiller artık havayı kirletmiyor hatta hava kirliliğini enerji kaynağı olarak kullanıp atmosferdeki oksijen dengesinin sağlanmasına katkıda bulunuyor...

Yazıyı okurken, insan kendisini bir bilim-kurgu filminin fragmanını izliyor gibi hissediyor. Ancak otomobil firmaları, tam 50 yıl sonra kullanacağımız otomobillerin nasıl bir tasarıma ve hangi teknolojik özelliklere sahip olacağını şimdiden gözler önüne seriyor. Los Angeles Otomobil Fuarı dahilinde son dört yıldır düzenlenen L.A Tasarım Yarışması, bu yıl da birbirinden ilginç tasarımların ortaya çıkmasına ön ayak oluyor. Geçen yıl 500’den fazla tasarımcının katıldığı yarışmada, bu yıl dünyaca ünlü 8 otomotiv firmasının tasarım stüdyoları yarışmacı olarak yer alıyor. Tecrübeleri nedeniyle bireysel katılımcıların önüne geçen tasarım stüdyolarının ortaya koydukları konseptler, gerçekten 50 yıl sonrası hakkında fikir sahibi olunmasını sağlıyor. Dikkat çeken bir diğer nokta ise, 2057 için hazırlanan tasarımlar arasında uçan otomobil fikrinin olmayışı. Bu da 50 yıl sonra dahi otomobillerin, yer çekimine karşı koyamayacağı fikrini güçlendiriyor.

Trafikte dikey gidip uzun yolda yatıyor

Volkswagen Slipstream: 50 yıl sonra tüm dünyanın yoğun bir trafiğe ulaşacak olması, otomobillerin küçülmesine işaret ediyor. Ancak Volkswagen otomobillerin küçülmesi yerine, sıkışık trafikte kapladıkları alanı daraltarak çözüme gitmeyi hedefliyor. İki tekerlekli gözyaşı damlası gibi şekillendirilen araç sıkışık trafikte dikey olarak ilerlerken, uzun yolculuklarda aracın yola paralel biçimde 400 saatte kilometre hıza ulaşacak şekilde gidebilecek. Sadece kendisi için özel olarak geliştirilecek yollarda ilerleyecek olan Slipstream konsepti, üzerindeki güeş panelleri sayesinde sessiz ve çevreye saygılı bir biçimde kullanılabilecek.

Sürücünün kaslarından gelen sinyallerle hareket ediyor

Mazda Motonari RX: Bir diğer Japon Mazda ise efsanevi Japon Savaşçı Mori Motonari’den esinlenerek isimlendirdiği Motonari RX modelini tasarlamış. Belkide tasarımlar arasında en dikkat çekici dizayna sahip olan bu araç sürücünün bu araç için özel olarak geliştirilen bir kıyafeti giymesi ile yönetiliyor. Aracın yönlendirilmesi ise sürücü koltuğunun kenarlarındaki kol dayamalar ile yapılıyor. Sürücünün belli kaslarından gelen sinyallere göre aracı hareket ettirip, yönlendirilmesini sağlayan bu kıyafet milyonlarca mikroskobik sensörle donatılmış. Aracın dış yüzeyi ise yeniden şekillendirilebilir karbon-nano tüplerden oluşan bir alaşımdan meydana geliyor. Bu malzeme aynı zamanda güneş enerjisini kullanabilen bir giydirmeye de sahip. Yani araç tamamıyle güneş enerjisi ile hareket ediyor. Dört tekerleğe sahip olan araç 360 derece dönebilme özelliğine sahip.

İster kendi gidiyor ister başka aracı taşıyabiliyor

GM-Onstar ANT: General Motors’un, ’On Star ANT’ adını verdiği tasarım ise diğer otomobillerle iletişim kurarak trafik akışını düzenlemeyi sağlıyor. Quantum işletim gücü aracın kullanıcısının tüm isteklerine uygun iç alanı sağlayabiliyor. Karbon nano tüplerdeki elektriği kullanarak ’Nanorb’ ismi verilen tekerlek sistemi ile ürettiği gücü 3 tekerlekle yere aktaran araç, bağımsız olarak da hareket edebiliyor. Karbon-polimer nanokompozit bir malzemeden üretilen konsept, herhangi bir aracın altına girip, o otomobilin elektrik gücü ile kullanılabilmesine de olanak tanıyor.

Trafiğe birleşip çözüm buluyor

Honda I4: Yüksek teknolojileri ile gelecek hakkında en çok ipucunu veren Japonlar’dan Honda da 2057 yılı için güneş enerjisi ile çalışan ve tamamen robot kontollü bir araç tasarlamış. 2050 yılında nüfusun tüm dünyada hızla artması ile otomobillerin sayısının da buna bağlı olarak artış göstereceğini söyleyen Honda tasarımcıları, tasarladıkları modelle buna çözüm getirmeyi hedefliyor. Honda I4 adındaki araç, Amerikalı’ların trafik yoğunluğunu azaltmak için ortaya çıkardıkları ve ’carpooling’ adını verdikleri ortak araç kullanma sistemini bir adım daha ileri götürüyor. Dört yolcu kabininin bir araya gelerek daha fazla kişinin tek bir aracı kullanmasına imkan tanıyan bu sistem, bu sayede araç masraflarının da bölünerek daha adil bir kullanıma imkan tanıyor.

Sentetik kaslı robot otomobil

Nissan OneOne: 2057 yılında robotlar günlük hayatımızın olmazsa olmaz parçalası haline gelmiş olacak. Nissan’ın ürettiği OneOne gelecekte ailemizin dost canlısı ve yardım sever üyesi olarak hayatımıza girecek. OneOne, ’von-von’ diye okunarak Japonca’da havlayan bir köpek anlamına geliyor. Gerçek zamanlı bir GPS ağı ile yönlendirilen OneOne çocukları güvenli bir şekilde okuldan alabilecek, futbol antremanına götürüp akşam yemeğine yetiştirebilecek. OneOne mobil teknolojiler bir üst seviyeye çıkacak. Aracın eklem yerlerinde kullanılan sentetik kaslar sayesinde bir patenci gibi kayarak ilerliyor. Yüksek hızlarda alçak bir pozisyonda yol alırken daha iyi bir görüş gerektiğinde yükselebilen OneOne, tekerleklerini birbirine yaklaştırarak dar alanlara da park edilebilecek.

Hava kirliliğini kullanıp gidecek

Toyota Biomobile Mecha: 2057 yılında inşaat alanının azalması ile dikey mimari büyük bir atış gösterecek. Bu da ulaşım endüstrisinin yeni dikey yollar keşfetmesine neden olacak. Toyota’nın bu soruna yenilikçi bir çözüm olarak ortaya sunduğu Biomobile Mecha konsepti, havadaki kirliliği enerji kaynağı olarak kullanıp, güç üretiyor. Bu sayede atmosferdeki oksijen oranının dengelenmesini sağlayan araç, nano-teknoloji sayesinde yaratılan 4 lazer tekerlek üzerinde ilerliyor. Yine nano-teknolojisi sayesinde araç hem enine hem de boyuna genişleyip daha fazla iç hacim sunabiliyor.

Bukalemun gibi kabuk değiştirebiliyor

Audi Virtuea Quattro

Audi’nin 2057 yılı için tasarladığı araç hidrojen motoru ile donatılmış. Yapay zeka ile kendi kendini ifade edebilen Virtuea, tek kişilik bir araç olarak tasarlanmış. Sonsuz sayıda seçeneğe sahip olan holografik projeksiyon sayesinde araç, sürücünün isteği doğrultusunda dış görünüşünü bir dakika içerisinde değiştirebiliyor. Yani bu sayede aracınız rengini ve hatta modelinin görüntüsünü de çok kısa bir süre içerisinde istenilen biçime sokuyor. Hatta kendi tasarladığınız bir modeli aracın bilgisayar sistemine tanıtıp hiçbir rüzgar testine ihtiyaç duymadan kendi tasarladığınız otomobilin içerisinde yol alabiliyorsunuz. Çünkü araç sadece göz yanılması sayesinde istenilen şekilde görülebiliyor. Hiçbir kimyasal madde içermeyen bu özellik aracın çevreye saygılı olduğunu gözler önüne seriyor.

Kendi kendisini tamir edebiliyor

Mercedes SilverFlow: Mercedes’in tasarladığı SilverFlow modeli ise dış kısmındaki mikro-metalik parçacıklar sayesinde çeşitli şekillere bürünebiliyor. Genel tasarım yönünden dizayn yarışması içinde en klasik çizgilere sahip olan SilverFlow, ferromanyetik yani mıknatıs özelliğine sahip bir demirden imal edilmiş. İstenildiği takdirde daha az yer kaplamak için boyutları küçültülebilen araç aynı zamanda herhangi bir hasarda kendi kendisini tamir edebiliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!