Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2004 00:00
MECLİS Başkanımızın, Başbakanımızın ve Dışişleri Bakanımızın eşleri tesettürlü, yani türbanlı.Çok büyük bir olasılıkla 2007’de bu Meclis’in seçeceği yeni cumhurbaşkanımızın da eşi tesettürlü olacak.O zaman laik, demokratik cumhuriyetin tepesi aynı dünya görüşüne sahip kişilerden oluşacağı için bugünkü uyumsuzluk yaşanmayacak. Yani 2007’den sonra artık devletimizin zirvesinde bugün olduğu gibi türban krizleri olmayacak. Cumhurbaşkanımızın tüm davetlerine türbanlı eşlerin çağrılmaması gibi bir sorun da çıkmayacak. Meclis Başkanımız, karşılama törenine ve davetlere eşleriyle birlikte katılabileceği için yurt gezilerinde programının uzadığı şeklinde mazeret gösterme zorunluluğunu duymayacak. Başbakanımız da belki o zaman smokin protestosunda bulunmayacak. Resmi davetlere tek takım elbiseli lider olarak katılmayacak.Her şey uyum içinde olacak, çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tümüyle ‘muhafazakár demokratlar’ tarafından yönetilecek. * * *Bu zirvenin Türk halkı tarafından en çok konuşulan yanı ise hiç kuşkusuz Emine Erdoğan’ın giyim kuşamıydı. Baştan aşağı kusursuz bir tesettür içinde olan Emine Erdoğan’ın kıyafeti, özellikle kadın okuyucularımız tarafından beğenilmedi ve çokça eleştirildi. Aşırı abartılı ve uyumsuz bulundu. Emine Erdoğan belki de tesettürünü biraz olsun gölgelemek için özellikle işlemeli ve çiçek desenli kumaşlar, aşırı büyük, fiyonklu aksesuvarlar tercih ediyor olabilir. Ben kadın okuyucularımızın bu eleştirilerine saygı duymama karşın işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorum. Ben, Emine Erdoğan’ın giyimiyle modern Türkiye imajına zarar verdiğine inanıyorum. Benim canımı sıkan bu. Bana göre Bayan Bush’un
Atatürk’ü ‘çok şık’ bulması da anlamlı. Atatürk’ün fotoğraftaki şıklığı, Emine Hanım’ın giyimiyle büyük bir çelişki oluşturuyor. Çünkü Emine Hanım, Atatürk’ten 66 yıl sonra onun yarattığı Türk kadınıyla yüzde yüz ters bir görünüm içinde. * * *Özetlersek, 2007’den sonra çok büyük olasılıkla devletin zirvesinde türban krizleri yaşanmayacak. Laik, demokratik cumhuriyetin bugün geçerli olan ve Atatürk döneminde belirlenen çağdaş gelenekleri de tamamen değişecek. Protokoldeki kurallar ‘muhafazakár demokrat’ anlayışa uygun olarak yeniden belirlenecek.O günlerdeki resmi davetlerin atmosferinin ne olacağını, yaşarsak hep birlikte göreceğiz. O zaman bugünkü gibi eşleri resmi davetlere çağrılmayan Meclis Başkanımız, Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımızın bu tip üzüntüleri de kalmayacak. ‘Sorunu Türk halkının takdirine bırakıyoruz’ türü demeçler de vermeyecekler. O zamanki resmi davetlerde oluşacak görüntüleri, acaba Türk halkı nasıl takdir edecek?
button