Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2003 01:58
Çiçek ve kelebek başta olmak üzere desenli kumaşlar, mini etekler, rengarenk çoraplar, dar kesimler. Altmışlı yılların modasının bu yıl çok belirgin olarak öne çıktığı herkesçe malum. Ancak o yılları bilen kuşaklar, mini etek ya da çiçek çocuk sözlerinin anlamının politik içeriğini bugün kaybettiğini, günümüz modacılarının kırk yıl önce radikal ve feminist bir isyan anlamını taşıyan tüm motifleri bu yıl yumuşattığını öne sürüyor.
Sezonun trendleri belli: Rengarenk desen baskılı kumaşlar, mini etek, dar kesim, kısa, bele oturan ceketler, tayyörler, çeşitli renklerde çoraplar. Herkes 60'lı yılların modasının hiç bu yıl olduğu kadar yeniden yaratılmadığını söylüyor. Ancak International Herald Tribune'ün moda yazarı Suzy Menkes, ilginç bir yorumda bulunuyor. Ona göre, 7-14 Ekim arasında Paris'te yapılan 2004 ilkbahar-yaz hazırgiyim defilelerinde podyumlarda salınan modeller, 60'lı yılları politik içeriğinden ve özellikle feminizmden arındırılmış bir biçimde sergiliyor.
Suzy Mendes daha da ileri giderek, bunun nedenini, feminizm sonrası dönemde yetişmiş tasarımcıların bugün iktidarda oluşuna bağlıyor. Onlar için mini etek artık kadın bacağını örten yüzlerce yıllık bir geleneğe karşı başkaldırı anlamına gelmiyor. Çiçek çocuklarının kırk yıl önce tutucu, koyu ve monoton renklerdeki bir modaya isyan ederek kendilerini doğanın her türlü rengine açtıklarının farkında değiller. Çiçekleri sadece kadınları daha da kadınsılaştırmak için kullanıyorlar, o kadar.
Smokini kadına giydiren Yves Saint-Laurent'ın yarattığı devrimden haberleri yok. Suzy Mendes, modacıların çalışan kadının en büyük kazanımı olan pantolon-ceket takımı bu yıl yok ettiklerini vurguluyor. Bu takımın yerini etek-ceket, elbise-ceket takımlar, hatta tayyörler almış durumda.
Tabii, modacılar Suzy Mendes'in iddia ettiği kadar tarih bilincinden yoksun değil. Örneğin Alexander McQueen, Paris'te göz dolduran danslı şovunda 1969'da çevrilmiş çok önemli bir filmden esinlendiğini anlatıyor. Sydney Pollack'ın ünlü ‘‘Atları da Vururlar’’ filmindeki depresyon, ölüm ve dekadans duygusunu koleksiyonuna yansıtmış.
Kadın modacılar arasında da enerji dolu olanlar var. Paco Rabanne modaevinin tasarımcısı Rosemary Rodriguez, 1960'ların fütürizminden esinlendiğini söylüyor.
LAGERFELD KLASİK CHANEL TÜVİDİNDE DEVRİM YARATTI
65 yaşında olduğunu söyleyen, ancak Bild Am Soontag Gazetesi'nin doğum tarihini 10 Eylül 1933 olarak gösteren bir kimlik belgesi yayımladığı Karl Lagerfeld, Paris defilelerinde ne kadar büyük bir modacı olduğunu gösterdi.
Yirmi yılı aşkın bir süredir Chanel modaevinin baş tasarımcısı olan Karl Lagerfeld, belli ki markanın yaratıcısı Coco Chanel gibi tasarım yaparken ölecek. Lagerfeld, önceki cuma günü düzenlediği defilesinde, herkesin gözlerini kamaştırdı. Chanel'in bütün dünyada bilinen ünlü tüvit kumaşını muhteşem hale getirmişti. Tüvit ceket, etek ve mantolarda ortaya çıkan grafik desenler, pastel ve parlak tonlar, bu giysileri tamamlayan zincirli aksesuvarlar şovu ilk sıradan izleyen Marianne Faithfull ve Kate Moss'u hayranlığa sürükledi. Trençkotların bile cepleri ve yakaları Chanel tüvitinden parçalarla yapılmıştı.
Karl Lagerfeld, bu klasiğe getirdiği yeniliğin kaynağını şöyle açıkladı: ‘‘Doğu... Eğer orada yaşamışsanız anlarsınız.’’
Modeller şovdan sonra kulise girer girmez ‘‘Yaşasın Chanel!’’ diye öyle bağırdılar ki, seyirciler bile seslerini duydu.
RENKLİ ÇORAP MODASI HERKESE UYMAZ
Bu fotoğraf 1970 yılında ünlü ayakkabı tasarımcısı Charles Jourdan için Guy Bourdin tarafından çekilmiş. Ancak bugün de olduğu gibi kullanılabilir. Çünkü o dönemde çok meşhur olan renkli çorap bu yıl da çok yaygın. Yalnız bu çorapları giyerken dikkat: Eğer bir ceylan gibi ince uzun değilseniz, özellikle de ayak bilekleriniz ince değilse bunlar bacaklarınızı olduğundan daha kalın gösterebilir. Bu takdirde, mümkün olduğu kadar koyu renk (siyah ya da lacivert en iyisi) bir çorap giymek daha iyi.