Merkez Bankası 2002 yılı parasal programını açıkladı. Yeni yılda dalgalı kur rejimine devam edileceÄŸi ve dövizde sadece aşırı dalgalanmalara müdahalenin söz konusu olacağı belirtildi. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada Türkiye'nin ÅŸu andaki ekonomik yapısına en uygun rejimin dalgalı kur olduÄŸu belirtiliyor. 2002 yılında döviz ihalelerinin devam edebileceÄŸi kaydedilirken vadeli iÅŸlemler uygulamasına da iÅŸlerlik kazandırılacağı vurgulanıyor. Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, ``2002 yılında para ve kur politikası ve muhtemel geliÅŸmeler`` deÄŸerlendirildi. Merkez Bankası, temel parasal büyüklükolan para tabanının, 2002 yılı sonunda bir yıl öncesinin aynı döneminekıyasla yüzde 40 oranında yükselmesinin hedeflendiÄŸini bildirdi. Açıklamaya göre, 2002 yılına parasal hedefleme ile baÅŸlanacak ve gelecek dönem enflasyonuna odaklanan bir para politikası uygulanacak. Aralık 2001`de son verilen döviz ihalelerine, 2002 yılında aynı koÅŸullar oluÅŸursa önceden bilgi verilerek yeniden geçilebilecek. Açıklamanın `` Ekonomik ortama iliÅŸkin temel varsayımlar`` bölümüne göre, Para ve kur politikası ayrıca, mali disiplin ve kamu kesiminde yeniden yapılanmayla ilgili uzun vadeli taahhütlerin gündeme geleceÄŸi, bankacılık sektörünün 2001 yılında alınan önlemlerle güçlendirilen yapısının ek önlemlerle daha da kuvvetlendirileceÄŸi ve böylece Güçlü Ekonomiye GeçiÅŸ Programı ile baÅŸlatılan bankacılık reformunun tamamlanacağı temel varsayımına dayandı.Ä°ktisadi temelleri giderek saÄŸlamlaÅŸtıran ve Türkiye ekonomisinin geleceÄŸine daha güvenle bakılmasını saÄŸlayan ``iktisadi reformların süreceÄŸi, resmi dış kaynak giriÅŸi ile borç stokunun kısa vadede sürdürülebilirliÄŸi ile ilgili endiÅŸelerin ortadan kaldırılacağı`` bir ekonomik ortamın oluÅŸturulacağı temel varsayımından yola çıkıldı. "Bu, olumlu ekonomik ortamın saÄŸlanması olasılığının son derece yüksek olmasıdır`` denilen açıklamada, buna neden olarak 2001 yılında gerçekleÅŸtirilenler hatırlatıldı. 2001 YILINDA GERÇEKLEÅžTÄ°RENLERAçıklamada, 2001 yılında hayata geçirilen, bir dizi yapısal reform hakkında bilgi verildi. Uluslararası ölçütler açısından son derece iddialı bir faizdışı bütçe fazlası hedefi açıklandı ve bu hedefe ulaşıldı. Bankacılık alanında bir dizi önlem alındı. Kamu bankaları yıllardan beri ilk defakar edebilir konuma getirildi. Öte yandan, 2000 Kasım ve 2001 Åžubat krizleri ile, 2001`in yaz aylarında yaÅŸanan ekonomik geliÅŸmeler, reform sürecinden sapılmasının,ya da bu sürecin aksatılmasının ne gibi sonuçlar doÄŸuracağını çok net biçimde herkese gösterdi. "ARJANTÄ°N`DE YAÅžANANLAR DERS"Arjantin`de yaÅŸananların da, bu açıdan sayısız ders ile dolu olduÄŸu ifade edilen açıklamada, ``para ve kur politikasını tasarlarken, kontrol etme ÅŸansımız olmayan ekonomik ortama iliÅŸkin yukarıda yapılan temel varsayım, 2001 deneyimi ışığında son derece gerçekçi bir varsayım olarak görünmektedir`` denildi. Ancak yine 2001 deneyimi, iktisadi temellerin giderek düzeltilmesinin her zaman istenilen sonuçların elde edilmesini garanti etmediÄŸini, bir kez daha gösterdi. 2001 Åžubat krizinden AÄŸustos ayına kadar olan dönem ile 11 Eylül olaylarını izleyen bir aylık dönemde, iktisadi temellerdeki düzelmeye karşın, faiz haddi yüksek düzeylerde kaldı ve Türk Lirası sürekli olarak deÄŸer yitirdi. İÇ BORÇLARA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N ŞÜPHEAçıklamaya göre bu durum, iç borçlanmanın çevrilemeyeceÄŸi şüphesini yaygınlaÅŸtırırken, bunun sonucunda artan risk primi nedeniyle, faiz haddi daha da yükseldi ve döviz kuru sürekli yükselme eÄŸiliminde oldu. Bu geliÅŸmeler iç borçlanmanın sürdürülebilirliÄŸi hakkındaki şüpheleri daha da artırdı. BaÅŸka bir ifadeyle, kendi kendini besleyen olumsuz bir süreç gözlendi. Açıklamada, şöyle denildi: ``Ä°ktisadi temellerdeki düzelmenin, hedeflere ulaşılması için tek başına yeterli olmayacağı, iktisat literatüründeki son teorik geliÅŸmeleri yakından izleyenler ve ülke deneyimlerini inceleyenler açısından hiç de sürpriz deÄŸildir. Nitekim, 17 AÄŸustos 2001 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklama ile bu gerçeÄŸe dikkatler çekilmiÅŸ ve aynı iktisadi temellerin çok farklı sonuçlara yol açabileceÄŸi vurgulanmıştı. Farklı sonuçlara ulaşılmasının arkasındaki temel neden, iktisadi birimlerin bekleyiÅŸleridir. Aynı iktisadi temeller, bekleyiÅŸlerin olumlu olması halinde ekonomiyi daha düşük faiz ve döviz kuru dengesine doÄŸru yönlendirecekken, olumsuz bekleyiÅŸler ekonomiyi yüksek faiz ve yüksek döviz kuru dengesine sürükleyecektir. Teknik deyiÅŸle, bir ekonomide herhangi bir anda ulaşılması mümkün denge sayısı birden fazla olabilmektedir.`` 11 EYLÃœLAÄŸustos ayının özellikle ikinci yarısından baÅŸlayan ve 11 Eylül 2001`de sona eren dönem ile 2001 Ekim ortalarından itibaren yaÅŸananların, bunun en açık kanıtı olduÄŸu belirtilen açıklamada, ÅŸu ifadelere yer verildi: ``Özellikle bu ikinci dönemde, 2002 yılında da çok ciddi bir mali disiplin saÄŸlanacağı ve yapısal reformlara devam edileceÄŸinin anlaşılması ve IMF`nin de bu durumu dikkate alarak ek dış finansman saÄŸlayacağının belli olması, olumsuz iktisadi bekleyiÅŸleri olumluya çevirmiÅŸtir. BekleyiÅŸlerdeki bu deÄŸiÅŸiklik nedeniyle, faiz oranlarında önemli bir düşüş saÄŸlanmış ve daha önceki basın duyurularımızda oluÅŸtuÄŸuna dikkat çektiÄŸimiz döviz kurundaki köpük patlamıştır.`` Para ve kur politikasını tasarlarken yapılan ikinci temel varsayım ise 2001 yılında iktisadi temellerdeki düzelmeye karşın iktisadi bekleyiÅŸlerin olumsuz olmasına yolaçan ve her biri birer ÅŸok niteliÄŸindeki geliÅŸmelerin, 2002 yılında yaÅŸanmayacağı olgusuna dayanıyor. "ÅžOKLARA YER YOK"Şüphesiz Merkez Bankası olarak, bu tür ÅŸokların oluÅŸması halinde ne tür bir politika izleneceÄŸine dair planların mevcut olduÄŸu, ancak 2002 yılına iliÅŸkin temel senaryoda bu tür ÅŸoklara yer olmadığı ifade edilen açıklamada, devamla şöyle denildi: ``Özellikle iki tür ÅŸoka dikkat çekmek istiyoruz. Birincisi, programdan sorumlu olanların "Acaba, programdan vaz mı geçiliyor?" şüphesini uyandıran tartışmalarıdır. Sevinerek gözlenmektedir ki, bu tür tartışmalar AÄŸustos 2001`den itibaren gündemden düşmüştür. Ä°kincisi, geliÅŸmekte olan piyasa ekonomilerinde oluÅŸabilecek bir mali krizdir. Yine, memnuniyetle ifade edilmesi gerekir ki, hem maliye hem de para politikası uygulamaları açısından Arjantin ekonomisi ile Türkiye ekonomisinin son derece farklı iki ekonomi oldukları, artık iyice anlaşılmıştır.`` MERKEZ BANKASINA DÜŞÜN GÖREVLERÄ°ktisadi bekleyiÅŸleri daha iyiye götürmek açısından Merkez Bankası`na da önemli görevler düştüğü vurgulanan açıklamada, bunun yolunun ÅŸeffaflıktan, diÄŸer bir deyiÅŸle, gelecekte uygulanacak para politikalarının ana çerçevesi ve operasyonel kurallardaki deÄŸiÅŸikliklerin ÅŸimdiden kamuoyuna açıklanması ve bu çerçevede alınacak kararların arkasındaki gerekçelerin duyurulmasından geçtiÄŸi kaydedildi. Merkez Bankası, 2002 yılında ``sabit, artış hızı sabit ya da sık sık müdahale edilen ve döviz kurunun iktisadi temellerle uyuÅŸmayan bir düzeyde tutulmaya çalışıldığı`` bir kur rejimi uygulanmayacağını bildirdi. Bu arada 2002 yılında, 2001 yılının tersine ekonomide döviz arz fazlasının oluÅŸması, kuvvetli bir olasılık olarak görülüyor. ``BekleyiÅŸlerin ÅŸekillendirilmesi`` bölümünde, ekonomik birimlerin aldıkları iktisadi kararların çoÄŸunun geleceÄŸe iliÅŸkin olduÄŸu hatırlatıldı. Açıklamaya göre, ``faiz oranları, döviz kuru, enflasyon ve büyüme hızının`` gelecekte alabilecekleri deÄŸerlerin ÅŸimdiden kestirilebilmesi, geleceÄŸe iliÅŸkin belirsizlikleri azaltacak ve daha saÄŸlıklı kararlar alınmasını saÄŸlayacak. Ä°DEAL DENGE DURUMUBu genel saptamadan yola çıkarak, faiz oranları, döviz kuru, fiyatlar genel düzeyi ve büyüme hızının uzunca bir süre sabit kalacağı, bir ``ideal denge`` durumundan söz edilebilecek. Ä°stikrarlı bir ekonomik ortamın önkoÅŸulunun, iktisadi temellerin düzgün olması olduÄŸu ifade edilen açıklamada, ``iktisadi temellerin düzgün olmadığı bir ülkede, ÅŸu ya da bu para politikası ya da kur rejimi ile, istikrarlı bir ekonomik ortam yaratmak hiçbir zaman mümkün olmayacaktır`` denildi. Açıklamaya göre, Türkiye ekonomisinin bir yandan iktisadi temelleri düzeltilmekte, bir yandan da geçmiÅŸteki bozukluklara yol açan yapı, kalıcı biçimde ve olumlu yönde dönüştürülüyor. ÜÇ TEMEL ARTERNATÄ°FŞüphesiz, sadece sıkı para ve maliye politikası ile yapısal reformlara bel baÄŸlayıp, bekleyiÅŸleri gözardı etmek, arzu edilen sonuçlara ulaşılmasını geciktirecek. Para politikasının temel iÅŸlevlerinden birinin de, bekleyiÅŸlerin ÅŸekillenmesine yardımcı olmak olduÄŸu hatırlatılan açıklamaya göre, 2002 yılında bu amaçla kullanılabilecek ``döviz kuru çapası, parasal hedefleme ve enflasyon hedeflemesi`` olmak üzere, üç temel alternatif bulunuyor. Döviz çapasından kastedilenin, ``sabit döviz kuru ya da artış hızı sabit döviz kuru politikası`` olduÄŸu kaydedilen açıklamada, bu tür birkur rejiminin çok daha gevÅŸeÄŸinin, pek çapa iÅŸlevi görmese de merkez bankalarının sık müdahaleleriyle döviz kurunu öngörülebilir bir düzeyde tutmaya çalıştıkları kur rejimi olduÄŸu belirtildi. KUR POLÄ°TÄ°KASI Buna göre 2002 yılında sabit, artış hızı sabit ya da sık sık müdahale edilen ve döviz kurunun iktisadi temellerle uyuÅŸmayan bir düzeyde tutulmaya çalışıldığı bir kur rejimi uygulanmayacak. Buna neden olarak, 2000 yılında bu tür bir kur rejimi uygulanmaya baÅŸlandığı ve Åžubat 2001 Krizi ile bu rejim çökmesi gösterildi. Çöken bir rejimin yerine, kısa sürede aynısı ya da benzerini koymaya çalışmanın ise bu rejimlerin ``inandırıcılık, kredibilite`` gibi unsurlara temelden baÄŸlı oldukları dikkate alındığında, hiç de gerçekçi olmadığı ifade edildi. Açıklamada, son yıllarda pek çok ülkenin, bu tür kur rejimlerini terk ettiÄŸi ve dalgalı kur rejimine geçtikleri hatırlatıldı. Ä°kinci ve esas neden ise bu tür bir rejimin mevcut koÅŸullarda Türkiye ekonomisi için yararlı görülmemesi gösterildi. Açıklamada şöyle denildi: ``Neden sabit ya da öngörülebilir kur rejimi istenmektedir? Sorunun yanıtı basittir, ama çok önemlidir: Yıllardır giderek bozulan iktisadi temeller, ekonomik birimleri döviz cinsinden iÅŸlemlere yöneltmiÅŸ ve dolayısıyla döviz kuru, karar alınırken dikkate alınan önemli bir deÄŸiÅŸken haline gelmiÅŸtir. Ãœcretler ve fiyatların yabancı para birimlerine endekslendiÄŸi, hatta kimi zaman yabancı para birimleri cinsinden belirlendiÄŸi, tasarrufların önemli bir kısmının yabancı para birimleri cinsinden tutulduÄŸu, bilançoların varlık ya da yükümlülük tarafında yabancı parabirimi cinsinden kalemlerin önemli bir paya sahip olduÄŸu bir ekonomik yapı, şüphesiz, istenilir ve sürdürülebilir bir ekonomik yapı deÄŸildir. Zira böyle bir yapı, krizlere karşı son derece hassas bir yapı anlamına gelmektedir.`` BU DURUM MUTLAKA DEĞİŞMELÄ°Bu durumun, mutlaka deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸi kaydedilen açıklamaya göre, bu deÄŸiÅŸimin yolu, döviz kurunu suni ve sürdürülemez yollarla ``öngörülebilir`` kılmaktan geçmiyor. Ä°ktisadi temellerdeki düzelme ve yapısal reformlar, bu yapıyı deÄŸiÅŸtirmenin önkoÅŸulu. 2002 yılında da uygulamaya devam edilecek dalgalı kur rejimi, bu yapının deÄŸiÅŸmesine yardımcı olacak. 2002 yılında, tıpkı 2001 AÄŸustos ayından itibaren olduÄŸu gibi, Merkez Bankası müdahaleleri en alt düzeyde tutulacak. Merkez Bankası sadece aşırı oynamalara müdahale edecek. DÖVÄ°Z Ä°HALELERÄ°IMF tarafından bütçe açığının finansmanı için verilen mali desteÄŸin Merkez Bankası`na gelmesi ve Hazine`ce Türk Lirası`na çevrilerek iç finansman gereksiniminin giderilmesi için kullanılması sonucu, 2001 yılında programlı biçimde piyasaya Türk Lirası likidite çıktı. Merkez Bankası, piyasaya çıkan bu likiditeyi çekmek üzere, diÄŸer bir deyiÅŸle sterilize etmek amacıyla, programlı döviz satış ihaleleri gerçekleÅŸtirdi. Dolayısıyla, IMF`nin mali desteÄŸi nedeniyle piyasaya çıkan likidite, yine IMF`den gelen mali destek kullanılarak piyasadan çekildi. Açıklamada `` ne bu yolla piyasaya likidite çıkması bir monetizasyondur ne de bu likiditenin çekilmesi, döviz kurunu belli birdüzeyde tutmak için yapılan bir müdahaledir`` denildi. IMF`nin ek kaynak bütçe finansmanı için, 2001 yılında önemli ölçüde dış destek verdiÄŸi belirtilen açıklamaya göre, IMF`nin iç düzenlemeleri nedeniyle bu kaynağı Hazine, Merkez Bankası üzerinden kullanabildi. Sonuçta, sisteme geçici bir süre için Türk Lirası likidite çıktı. Ancak hemen geri çekildi. GEREKÄ°RSE DÖVÄ°Z Ä°HALELERÄ° YAPILACAKNe yazık ki, kimi zaman bu yalın gerçeÄŸin gözardı edildiÄŸi ve bu ihalelerin, dövize müdahale olarak algılandıği ifade edilen açıklamaya göre, Aralık 2001 tarihinde son verilen bu ihalelere, 2002 yılında aynı koÅŸullar oluÅŸursa, önceden kamuoyuna bilgi vererek tekrar geçilebilecek. Bu arada Ramazn bayramının hemen öncesi ve sonrasında, döviz kurlarının daha fazla düşmesini engellemek üzere, Merkez Bankası`nın ``kamu bankalarını kullanarak piyasaya dolaylı müdahalede bulunduÄŸu`` söylentilerinin gündeme geldiÄŸi de hatırlatılan açıklamada, bu tür bir dolaylı müdahalenin, ``giderek çok sayıda ekonomik birimi dalgalı kur sistemine en üst düzeyde alıştırma ve böylelikle bu sistemi yerli yerine oturtma`` amacıyla temelden çeliÅŸtiÄŸi vurgulandı. DÖVÄ°Z FAZLASIAçıklamaya göre, Dalgalı döviz kuruna dayalı ekonomik program uygulayan ülke deneyimlerine benzer ÅŸekilde, Türkiye`de de, önümüzdeki dönemlerde olası bir ters para ikamesi süreci ve güçlü ödemeler dengesinin sonucu olarak, 2001 yılının tersine ekonomide döviz arz fazlasının oluÅŸması kuvvetli bir olasılık.Bu durumda, dalgalı döviz kuru rejimi ile çeliÅŸmeyecek ve döviz kurunun uzun dönemli trendi ve doÄŸal denge deÄŸerini bozmayacak ÅŸekilde, döviz rezervlerini arttırmaya yönelik yöntemlerin ÅŸeffaf biçimde kullanılması söz konusu olabilecek. Bu tür yöntemleri kullanma gereÄŸi ortaya çıkarsa, Merkez Bankasınca yapılacak düzenlemeler ÅŸeffaflık ilkesi uyarınca önceden bankalara ve kamuoyuna eÅŸanlı olarak duyurulacak. Açıklamada, ÅŸu görüşlere yer verildi: ``Döviz cinsinden iÅŸlemlere ve döviz kuruna dayalı ekonomik yapının deÄŸiÅŸmesinin gerektiÄŸini söylemek, bu yapıyı gözardı etmek ya da bu yapının bugünden yarına deÄŸiÅŸebileceÄŸi düşüncesine kapılmak anlamına gelmemektedir. Aksine, bir yandan bu yapıyı deÄŸiÅŸtirme sürecini mümkün olduÄŸunca çabuklaÅŸtırmaya çalışmak, diÄŸer yandan da bu yapıyı dikkate alarak bazı düzenlemeler yapmak gerekmektedir.`` DÃœZENLEMELERBu amaçla, bankalararası para ve döviz efektif piyasalarına iliÅŸkin bir dizi düzenlemeye de gidiliyor. Buna neden olarak, Merkez Bankası`nın bu piyasaların oluÅŸturulması sürecinde üstlendiÄŸi ``aracılık`` iÅŸlevine, bu iÅŸlevin artık tamamlanmış olması nedeniyle tedrici biçimde son verilmesi olduÄŸu gösterildi. Böylelikle piyasa katılımcıları, maruz kaldıkları kredi riskini daha saÄŸlıklı biçimde algılayabilecek, bu ve benzeri riskler fiyatlara en uygun biçimde yansıtılabilecek ve yeni mali araçların geliÅŸtirilmesi özendirilmiÅŸ olacak.Bankanın aracılık iÅŸlemlerine tedrici olarak son verilecek olması ise bankaların bu piyasalar kanalıyla ulaÅŸma imkanı buldukları likidite miktarında azalmaya neden olmayacak. Aynı amaçla, vadeli döviz sözleÅŸmelerinin iÅŸlem gördüğü vadeli iÅŸlemler piyasasına iÅŸlerlik kazandırılmasına yönelik bir dizi önlem kısa zamanda hayata geçirilecek. Türk Lirası faiz oranı üzerinden ``vadeli iÅŸlem`` yapılacak bir piyasanın oluÅŸturulmasının yararlı olacağı da düşünülüyor. Merkez Bankası, 2002 yılına parasal hedefleme ile baÅŸlanılacağını ve aynı zamanda ``gelecek dönem enflasyonu`na`` odaklanan bir para politikasının uygulanacağını bildirdi. KoÅŸullar oluÅŸtuÄŸunda ise açık biçimde enflasyon hedeflemesi politikasına geçilecek. Merkez Bankası`nın, ``2002 yılında para ve kur politikası ve muhtemel geliÅŸmelerin`` deÄŸerlendirildiÄŸi açıklamasının ``para politikası`` bölümünde, ileriye yönelik belirsizlikleri azaltmak ve bekleyiÅŸleri ÅŸekillendirmek amacıyla, 2002 yılında kullanabilecek parasal hedefleme ve enflasyon herdeflemesi olmak üzere iki tür nominal çapa bulunduÄŸu belirtildi. Açıklamaya göre, ``gelecek dönem enflasyonu`na`` odaklanan bir para politikası, aynı zamanda ``örtük bir enflasyon hedeflemesi`` anlamına geliyor. KoÅŸullar oluÅŸtuÄŸunda ise açık biçimde enflasyon hedeflemesi politikasına geçilecek. Para tabanı olan hedeflenen temel parasal büyüklük, emisyon, Türk Lirası ve serbest mevduat olmak üzere 3 deÄŸiÅŸkenin toplamından oluÅŸuyor. 2002 yılında para tabanının, nominal milli gelir büyüme hızı kadarartması hedefleniyor. Böylelikle, 2002 yılı sonunda para tabanı bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 40 oranında yükselecek. PERFORMANS KRÄ°TERÄ°Ayrıca, yeni "Niyet Mektubu"nda para tabanı bir performans kriterine dönüştürülüyor. Para tabanının gösterge niteliÄŸinden performans kriterine yükseltilmesinin temel nedeni olarak, enflasyona karşı daha güçlü bir çapa atmak arzusu gösterildi. Bir diÄŸer performans kriteri deÄŸiÅŸkeni olan ``net uluslararası rezervlerin``, dönemler itibariyle belli bir alt sınırın aÅŸağısına inmeyeceÄŸi taahhüt ediliyor. Bilançonun bir diÄŸer alt kalemi olan ve yurtiçine kredi açmak suretiyle Merkez Bankası`nın ne ölçüde para yarattığını ölçen ``net içvarlıklar`` kalemi ise gösterge niteliÄŸinde bir büyüklüğe dönüştürülüyor. LÄ°KÄ°DÄ°TE FAZLASIYeni program çerçevesinde, uluslararası kuruluÅŸlar tarafından saÄŸlanması beklenen ek dış finansmanın Hazine tarafından bütçe ihtiyaçlarında kullanımı, piyasaya ek likidite çıkmasına sebep olacak. Merkez Bankası, yaratılan fazla likiditeyi, Hazine ile koordineli ÅŸekilde ve piyasa mekanizmalarına dayalı ÅŸeffaf yöntemlerle hedeflenen enflasyon doÄŸrultusunda çekecek. Para tabanı için konulan hedef ile 2002 yılına iliÅŸkin para talebi tahminleri arasında ise yakın iliÅŸki bulunuyor. Her tahmin için geçerli olduÄŸu gibi, bu tahminde de bir hata payı söz konusu bulunuyor. Özellikle, 2002`de gerçekleÅŸmesi beklenilen ``ters para ikamesinin`` alacağı boyuta baÄŸlı, tahmin hatasının düzeyi deÄŸiÅŸebilecek. "ÇELÄ°ÅžKÄ° YOK"Bu nedenle, ters para ikamesine baÄŸlı, para tabanı artış hızı hedefini ileride revize etmek söz konusu olabilecek. Buna göre Nominal çapa olarak seçilen bir büyüklüğe iliÅŸkin revizyon ihtimalinden sözetmek ilk bakışta bir çeliÅŸki gibi görünmekle birlikte, aralarında herhangi bir çeliÅŸki bulunmuyor. Parasal hedefleme ile amaçlanan, makroekonomik hedeflerle uyumlu bir parasal geniÅŸlemenin ötesine geçmemek ve geçilmeyeceÄŸine ekonomik birimleri ikna etmek, diÄŸer bir deyiÅŸle para arz fazlası yaratmamak ve yaratılmayacağına iliÅŸkin bekleyiÅŸ oluÅŸturuyor. Ters para ikamesi, Türk Lirası talebinin döviz talebi aleyhine artması anlamına geliyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle, bu koÅŸullar altında para talebi artmış oluyor. Talepteki bu artış dikkate alınarak, para tabanı arzına iliÅŸkin hedefin revize edilmesi, para arzı fazlası oluÅŸacağı anlamına da gelmiyor. Dolayısıyla, bu revizyon nedeniyle programın öngördüğünün üzerinde bir enflasyon düzeyine ulaşılması olasılığı bulunmuyor. KISA VADELÄ° FAÄ°ZLERBu arada Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesine geçmeyi beklemeden, kısa vadeli faizleri enflasyona yönelik kullanacak. DiÄŸer bir deyiÅŸle, para tabanı talebi tahmininde bazı sorunlar olsa da veya baÅŸka ülkelerde gözlendiÄŸi gibi para tabanı ile enflasyonoranı arasındaki iliÅŸki bazen zayıflasa da, ``örtük enflasyon hedeflemesi`` politikası, söz konusu sakıncaları en aza indirecek ve ek bir çapa iÅŸlevi görecek. Merkez Bankası, enflasyonun gelecekte alabileceÄŸi deÄŸerleri dikkate alarak, kısa vadeli faiz oranlarında deÄŸiÅŸikliÄŸe gidebilecek. Böylelikle, sadece para tabanı çapası ile yetinilmiyor. Bir de öngörülen enflasyona baÄŸlı olarak ek önlemler alınacağı taahhüt ediliyor. CARÄ° ENFLASYONAçıklamada, her ekonomide cari enflasyon oranının, geçmiÅŸte yaÅŸananların bir sonucu olarak ortaya çıktığı ifade edilirken, ``diÄŸerbir deyiÅŸle, yakın geçmiÅŸteki maliyet ve talep unsurları ile ekonomik birimlerin bekleyiÅŸleri, belli bir gecikmeyle cari dönemdeki enflasyon oranını belirliyor`` denildi. Buna göre eÄŸer, cari dönemdeki enflasyon oranını belirleyen bu unsurların geçmiÅŸte kalan hareketlerinin aynen gelecekte de devamı sözkonusu ise şüphesiz, geleceÄŸin enflasyon oranı da cari dönemdekinden ve geçmiÅŸtekinden farklı olmayacak. Aksine, enflasyon oranını belirleyen unsurlardaki geçmiÅŸ hareketlerin gelecekte sürmeyeceÄŸi ve tersine döneceÄŸi ihtimali çok kuvvetli ise gelecek dönemin enflasyonunun cari dönem enflasyonundan giderek farklılaÅŸması ihtimali de çok kuvvetli olacak. Bu nedenle, fiyat istikrarını amaçlayan merkez bankaları geçmiÅŸte ve cari dönemde enflasyonda yaÅŸanan gerçekleÅŸmelerin arkasındaki nedenleri deÄŸerlendirmekte, bu nedenlerin gelecekte ne ölçüde geçerli olacaklarını irdelemekte ve kararlarını bu irdelemenin sonuçlarına göre alıyor. PARA POLÄ°TÄ°KALARIMerkez Bankası da, fiyat istikrarına ulaÅŸma temel amacı doÄŸrultusunda alacağı ``para politikası`` kararlarını, enflasyonu belirleyen unsurlardaki geçmiÅŸ birkaç aylık geliÅŸmelere bakarak deÄŸil, geleceÄŸe bakarak oluÅŸturuyor.Bu nedenle, piyasa oyuncularınca sadece o ay için açıklanan enflasyon oranının düzeyine bakılarak Merkez Bankası`nın kısa vadeli faiz oranlarını ne yönde deÄŸiÅŸtirmesi gerektiÄŸinin irdelenmesi hatalı olacak. Para politikası tümüyle enflasyona odaklanacağından, enflasyonun mevcut düzeyi ve gelecekte alabileceÄŸi deÄŸerler hakkındaki Merkez Bankası deÄŸerlendirmeleri kamuoyu açısından önem taşıyacak. Åžeffaflık ilkesi gereÄŸi, bu deÄŸerlendirmeler kamuoyu ile paylaşılacak. Her ay açıklanan enflasyon oranı hakkındaki Merkez Bankası analizi, her iki anketten elde edilen geleceÄŸe yönelik enflasyon bekleyiÅŸleri ve ileriye yönelik Merkez Bankası bekleyiÅŸleri açıklanacak. ENFLASYON HEDEFLEMESÄ°Böylelikle, bir önceki maddede deÄŸinilen yanlış deÄŸerlendirme riskinin de en aza ineceÄŸi düşünülüyor. Enflasyon hedeflemesi rejiminin koÅŸulları oluÅŸtuÄŸunda ise bu rejim açıklıkla uygulanmaya baÅŸlanacak. 2001 yılı içinde böyle bir rejime geçilmesini engelleyen temel unsurlardan birisinin, ``iç borçların sürdürülebilirliÄŸi`` hakkındaki şüpheler olduÄŸuna iÅŸaret edilen açıklamada, devamla şöyle denildi: ``Bu şüphelerin yaygınlaÅŸması, kısa vadeli faiz oranlarının enflasyonist geliÅŸmelere karşı kullanılmasını zorlaÅŸtırdı. Son aylarda gerçekleÅŸen son derece olumlu geliÅŸmeler sayesinde iç borçların sürdürülebilirliÄŸi çerçevesinde yapılan tartışmalar gündemden çıktı. 2002 yılı için düşünülen ekonomik ortamın gerçekleÅŸmesi ile bu tür tartışmalara, 2002 yılında yer olmayacak. Dolayısıyla, reform sürecinin 2002 yılında da aksamadan sürdürülmesi ve faizdışı fazla hedefine uygun geliÅŸmelerin yaÅŸanması, enflasyon hedeflemesi rejimine geçiÅŸin önündeki engellerden bir tanesini kaldıracak.`` Bu rejime geçiÅŸin ertelenmesine yol açan diÄŸer iki unsurdan birincisinin, ``geçmiÅŸ enflasyona dayalı fiyatlama`` alışkanlığı olduÄŸu hatırlatılan açıklamaya göre, geçmiÅŸ enflasyon yerine gelecekteki enflasyona endekslenen fiyatlama biçiminin giderek yaygınlaÅŸması, enflasyon hedeflemesi uygulamasının sonuç vermesini kolaylaÅŸtıracak. Bu çerçevede, özellikle kamu sektörünü ilgilendiren bazı alanlardaki geçmiÅŸe endeksli fiyatlandırma mekanizmalarının en aza indirilmesi gerekiyor. GELÄ°R KAYIPLARIBu mekanizmaların kaldırılması önündeki engellerden birisinin, şüphesiz oluÅŸacak gelir kayıpları olduÄŸu belirtilen açıklamada, ``ancak, bu gelir kayıplarını telafi edecek yöntemlerin bulunması gerekmektedir`` denildi. Ä°kincisinin ise döviz kuru artış hızı ile enflasyon oranı arasındaki iliÅŸkinin hala çok kuvvetli olması olduÄŸu kaydedilen açıklamaya göre, dalgalı kur rejiminin, diÄŸer ülke deneyimlerinde de olduÄŸu gibi bu iliÅŸkiyi zayıflatacağı düşünülüyor. Para tabanının artış hızı üzerine konulan kısıtlar ve örtük enflasyon hedeflemesi uygulaması, sadece enflasyon bekleyiÅŸlerini ÅŸekillendirmeyi amaçlamıyor. Bu politikanın bir diÄŸer önemli amacının da, enflasyonu belirleyen iç talep ve maliyetleri etkileyen unsurlarının, enflasyonu düşürecek yönde ve doÄŸrudan kontrol etmeye çalışması olduÄŸu bildirilen açıklamada, ÅŸu görüşlere yer verildi: ``Şüphesiz tek başına para politikası yoluyla, enflasyonla mücadele etmek mümkün deÄŸildir. Mali disiplin saÄŸlanmadan, bekleyiÅŸleri doÄŸrudan etkileyen reform süreci kesintisiz uygulanmadan, enflasyonla mücadele yapılamaz. 2002 yılında uygulamaya konulacak yeni üç yıllık program bu açıdan bir bütündür ve amaçlarından birisi de, enflasyonla saÄŸlıklı bir biçimde mücadele edilmesidir.`` Merkez Bankası, 2002 yılı içinde para politikasının ana amacının ``enflasyonu düşürmek`` olacağını bildirdi. erkez Bankası`nın, ``2002 yılında para ve kur politikası ve muhtemel geliÅŸmeleri`` deÄŸerlendirdiÄŸi açıklamasının ``Para ve kur politikalarının operasyonel çerçevesine yönelik düzenlemeler`` bölümüne göre, Banka enflasyon hedeflemesine geçmeyi beklemeden kısa vadeli faizleri enflasyona yönelik kullanmaya baÅŸlayacak. DiÄŸer bir deyiÅŸle, enflasyonun gelecekte alabileceÄŸi deÄŸerleri dikkate alarak kısa vadeli faiz oranlarında deÄŸiÅŸikliÄŸe gidebilecek. Kısa vadeli faiz oranları yoluyla enflasyonla mücadelede beklenen sonuçların alınabilmesi, kısa vadeli faiz oranlarındaki dalgalanmaların dar bir aralıkta sınırlandırılmasını gerektirecek. Bu da Merkez Bankası`nın Türk Lirası borçlanma ve Türk Lirası fonlama faizleri arasındaki koridorunun amaç doÄŸrultusunda belirlenmesi ve Açık Piyasa Ä°ÅŸlemleri (APÄ°) çerçevesinde etkin bir Türk Lirası likidite yönetimi yapılması suretiyle baÅŸarılacak. Bankacılık sisteminde devam eden yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara önümüzdeki süreçte de hız kesmeden süreceÄŸi düşünülüyor. 2002`de uygulanacak olan dış finansman imkanları ile kuvvetlendirilmiÅŸ ekonomik program, mali piyasa koÅŸullarında son dönemde gözlemlenen düzelmenin kalıcı olmasını saÄŸlayabilecek. Bankacılık sisteminin kuvvetlendirilmesine 2002 yılında da devam edilecek olmasının bir yan sonucu olarak, para politikasının yüz yüze kalacağı baskı hafifleyecek. "GEÇ LÄ°KÄ°DÄ°TE PENCERESÄ°" UYGULAMASI BAÅžLAYACAK Bu çerçevede, Türk Lirası likiditesini düzenleme operasyonlarına taraf olan bankaların kuvvetlendirilmiÅŸ bir bankacılık sisteminin üyeleri olacak olmaları nedeniyle Merkez Bankası, Bankalararası Para Piyasası`nda (BPP) 16:00-16:30 saatleri arasında `borç veren son merci` fonksiyonu çerçevesinde ``geç likidite penceresi`` uygulamasınabaÅŸlayacak. Bu imkan çerçevesinde, Merkez Bankası teminat karşılığında, ancak, limitsiz olarak bankaları fonlayacak. Bu durum, bankacılık sisteminin geneline yayılmış bir likidite ihtiyacı halinde finansal istikrarsızlığın önüne geçilebilecek olması, sistemik bir sorun yok iken belli bir bankanın likidite problemi olması halinde ise, sorundan kamu otoritelerinin çok daha çabuk haberdar edilmeleri ve sorunun lokalize edilerek çözülmesinin imkan dahiline girmesi anlamına geliyor. "FAÄ°ZLERDE DALGALANMA AZALDI"Açıklamada, Dalgalı döviz kuru rejiminin uygulanmaya baÅŸladığı 2001 Åžubat`ından bu yana, faiz oranlarındaki dalgalanmanın önemli derecede azaldığı da vurgulandı. Bunun sonucu olarak, bankalararası para piyasasının derinleÅŸtirilmesi ve bankalararası ``Türk Lirası referans faiz oranı``oluÅŸturulması için, ÅŸartlar uygun hale gelmeye baÅŸladı. Referans faiz oranının belirlenmesi, kredi fiyatlamasında ve vadeli döviz fiyatları da dahil diÄŸer mali araçların fiyatlamasında önemli rol oynayacak. REFERANS FAÄ°Z ORANI ÇALIÅžMALARIReferans faiz oranı belirlenmesi konusunda, Türkiye Bankalar BirliÄŸi`nin koordinasyonunda yoÄŸun bir çalışma yürütülüyor. Bunlara ilave olarak, TMSF bünyesindeki bankaların pek çoÄŸunun satılması veya kapatılması ve özel bankacılık sisteminin kuvvetlendirilmesi için atılan ve önümüzdeki yakın süreçte atılacak adımlar dikkate alınarak, Merkez Bankası, BPP ve Döviz ve Efektif Piyasaları`nda (DEP) üstlendiÄŸi aracılık fonksiyonunu 2002`de tedricen sona erdirecek. Merkez Bankası`nın BPP ve DEP`de üstlendiÄŸi aracılık fonksiyonunun tedricen sona erdirilecek olması, bankaların bu piyasalar kanalıyla ulaÅŸma imkanı buldukları Türk Lirası veya döviz likiditesi miktarında herhangi bir sınırlamaya yol açmayacak. "BANKALARIN BORÇ ALABÄ°LME LÄ°MÄ°TLERÄ° KORUNACAK"Bir baÅŸka ifadeyle, bankaların mevcut borç alabilme limitleri korunacak. Ayrıca, yeni bir likidite imkanı olarak, Merkez Bankası`nınen pahalı fonlama imkanı olacak ``geç likidite penceresinden`` bankalar, herhangi bir sınır olmadan borçlanabilecekler. Ancak, sistemik bir sorunun olmadığı durumlarda "geç likidite penceresi"nin çok seyrek olarak kullanılacağı beklenmesi gerekiyor. BaÅŸarılı bir dalgalı kur rejimi uygulamasının gerekli unsurlarından biri de, vadeli piyasalar. Bu piyasalar vasıtasıyla geleceÄŸe yönelik belirsizlik azaltılabilecek. Ä°stanbul Menkul Kıymetler Borsası`nda (Ä°MKB) 2001 AÄŸustos ayı içinde vadeli döviz piyasası açıldı. Bu piyasanın geliÅŸmesi ve derinlik kazanmasının önündeki engellerin aşılması için çalışmalar sürdürülüyor. Ayrıca önümüzdeki aylarda faiz oranı üzerine düzenlenmiÅŸ kontratların iÅŸlem göreceÄŸi organize bir piyasanın kurulması için de çalışmalar yapılacak. ARACILIK ROLÃœMerkez Bankası`nın Türk Lirası ve döviz piyasalarındaki aracılık rolünü tedricen bırakmasının, bankalararası piyasaların geliÅŸtirilmesi için uygun ortam yaratacağı da düşünülüyor. Aracılık faaliyetlerinin azaltılmasında benimsenen aÅŸamalı geçiÅŸ, son derece ihtiyatlı bir deÄŸerlendirmeyi yansıtıyor. Özellikle 2002`nin ilk yarısının, bankacılık sisteminin kuvvetlendirilmesi ile Türk Lirası ve döviz piyasalarının geliÅŸtirilmesine yönelik çalışmalariçin kullanılacağı düşünüldü. Bu çerçevede yeni düzenlemeler yılın ikinci yarısında yoÄŸunlaÅŸtırıldı. Merkez Bankası bünyesindeki piyasalarda piyasa katılımcılarının kendi aralarında gerçekleÅŸtirdiÄŸi iÅŸlemler, zaman zaman Merkez Bankası taraflı iÅŸlemler olarak algılanıyor. Bu da para ve döviz kuru politikaları hakkında piyasalara yanlış ya da karışık mesajlar verilmesine neden olabiliyor. Temel hedefi fiyat istikrarının saÄŸlanması olarak belirlenen Merkez Bankası`nın Türk Lirası ve döviz piyasalarındaki rolü de, bu hedefin gerçekleÅŸtirilmesine yönelik, para ve döviz kuru politikalarının daha iyi uygulanması ve anlaşılmasını saÄŸlayacak ÅŸekilde yeniden yapılandırıldı. AÇIK PÄ°YASA Ä°ÅžLEMLERÄ°Merkez Bankası, çok uzun bir süreden bu yana, piyasaların Türk Lirası likiditesini, esas olarak açık piyasa iÅŸlemleri (APÄ°) çerçevesinde düzenlerken, 2002 yılında da, Türk Lirası likidite operasyonları açısından APÄ° önemini koruyacak. Bankacılık sisteminde Åžubat 2001`de yaÅŸanan krizi izleyen dönemde kamu bankaları ve TMSF bünyesindeki bankalara APÄ° çerçevesinde saÄŸlanan fonlama imkanı, 2002 yılında da, öngörülen limitler çerçevesinde ve ihtiyaç duyulduÄŸu sürece devam edecek. Böylece, anılan bankalar gecelik borçlanma piyasalarına girmek zorunda kalmayacaklar ve bu bankaların kısa vadeli faizler üzerinde baskı unsuru olmalarının önüne geçilecek. Kamu bankaları ve TMSF bünyesindeki bankalara verilen likiditenin,Ä°MKB nezdinde yapılan ters repo iÅŸlemleri ile ve BBP`da borçlanma yapmak yoluyla çekilmesine devam edilecek. PÄ°YASALAR, UZUN SÃœRE ARTI TL REZERVÄ° Ä°LE AÇILACAKBu arada 2002 yılında uzun süre, piyasaların artı Türk Lirası rezervi ile açılması bekleniyor. Ancak Merkez Bankası bilanço geliÅŸmeleri çerçevesinde piyasalarda Türk Lirası likiditesine ihtiyaç duyulması halinde, gerekli likidite, repo ihalelerine baÅŸlanması suretiyle saÄŸlanacak. APÄ° çerçevesinde likidite yönetimi, para piyasalarında oluÅŸacak faiz oranlarının, enflasyon hedefi çerçevesinde belirlenecek kısa vadeli faiz oranları etrafında oluÅŸturulmasına odaklanacak. BANKALARARASI PARA PÄ°YASASIAyrıca 1 Temmuz 2002 tarihinden baÅŸlamak üzere ve 2 Aralık 2002 tarihine kadar Merkez Bankası, Bankalarararası Para Piyasası`ndaki (BPP) aracılık iÅŸlevine tedrici olarak son verecek. Ancak, bu piyasada, para politikası uygulamaları çerçevesinde Merkez Bankası taraflı iÅŸlemler aÅŸağıda belirtilen ÅŸekilde sürdürülmeye devam edilecek. Bankaların, BPP`de ``borç alabilme limitleri``, Merkez Bankası taraflı iÅŸlemleri için aynı kalacak. Ancak Merkez Bankası taraflı olmayan iÅŸlemleri için toplam limitleri, 1 Temmuz 2002 tarihinden baÅŸlamak üzere tedricen azaltılacak ve 2 Aralık 2002 tarihi itibarıylasıfırlanacak. DÖVÄ°Z VE EFEKTÄ°F PÄ°YASALARIDöviz ve efektif piyasalarında (DEP) ise Merkez Bankası, bir taraftan kuruluÅŸların birbirleri ile gerçekleÅŸtirdikleri döviz iÅŸlemlerine aracılık ederken, diÄŸer taraftan bu piyasalarda son aylarda pek yapılmamakla birlikte, kur politikası amaçları doÄŸrultusunda iÅŸlemler de gerçekleÅŸtirebiliyor. Merkez Bankası DEP bünyesinde yeralan piyasalardaki aracılık faaetlerine, belirlenen takvim çerçevesinde 2002 yılında son verilecek. Merkez Bankası piyasalarda, kur politikası doÄŸrultusunda gerek gördüğünde, kendisi taraf olmak kaydıyla kuruluÅŸlar ile iÅŸlem yapabilecek. Döviz depo piyasasında Merkez Bankası`nın aracılık faaliyetleri, 1Temmuz 2002 tarihinden baÅŸlayarak, 2 Aralık 2002 tarihine kadar tedrici olarak sona erecek. Ancak, Kasım 2001 içinde, TMSF bünyesindeki bankaların aldıkları döviz depolarından Kamu Bankaları`na devredilmiÅŸ olanlar için, Merkez Bankası aracı olmaya devam edecek. Merkez Bankası döviz depolarında tedricen aracılık rolüne son verecek olmasına raÄŸmen, bankaların kendilerine tanınan borçlanma limitleri korunacak. Ancak bankaların gerek bilanço büyüklükleri, gerekse finansal yapılarında meydana gelen geliÅŸmeler dikkate alınarak, borç alabilme limitlerinde düzenlemeler, geçmiÅŸ uygulamalarda olduÄŸu gibi yapılabilecek. Bu çerçevede, bankaların, DEP`de borç alabilme limitleri, Merkez Bankası taraflı iÅŸlemleri için aynı kalacak. Ancak Merkez Bankası taraflı olmayan iÅŸlemleri için, 1 Temmuz 2002 tarihinden baÅŸlamak üzere 2 Aralık 2002 tarihine kadar belirlenen ÅŸekilde tedrici olarak azaltılarak, 2 Aralık 2002 tarihi itibarıyla sıfırlanacak. Söz konusu piyasaların Merkez Bankası bünyesinde çalışmaya devam etmesinin uygun olacağı düşünülmekle birlikte, bu iÅŸlemlerin esasen ticari bankaların faaliyet alanına girmesi nedeniyle, nihai olarak sözkonusu kuruluÅŸlarca yapılmasını teÅŸvik edici politika 2002 yılında da sürdürülecek. MALÄ° PÄ°YASALAR YAKINDAN Ä°ZLENECEK Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde de, döviz piyasasını yakından takip etmeye devam edecek. Bu doÄŸrultuda, döviz piyasalarının iÅŸleyiÅŸindeki etkinliÄŸi artırmak üzere Merkez Bankası, döviz piyasasındaki iÅŸlem hacmi, piyasa derinliÄŸi ve iÅŸlem niteliklerinin daha iyi takip edilebilmesini amaçlayan bir ``izleme sistemini`` uygulamaya koyacak. Ä°zleme sisteminden etkin sonuçlar alınmaya baÅŸlamasını takiben de,döviz piyasaları derinlik bilgileri piyasalara düzenli olarak duyurulacak. Merkez Bankası, 2002 yılında bankacılık sektörünün mutlaka daha güçlü kılınması gerektiÄŸini bildirdi. Merkez Bankası`nın, ``2002 yılında para ve kur politikası ve muhtemel geliÅŸmelerin`` deÄŸerlendirildiÄŸi açıklamasının ``2002 yılında muhtemel makroekonomik geliÅŸmeler`` bölümünde, 2002 yılında gerçekleÅŸmesi muhtemel ekonomik geliÅŸmeleri daha iyi anlayabilmenin ön koÅŸulunun, ``bir ekonomide bekleyiÅŸlere baÄŸlı birden fazla denge durumu olabileceÄŸi`` gerçeÄŸinin daha iyi anlaşılması olduÄŸu belirtildi. Açıklamaya göre bekleyiÅŸlerin olumluya dönmesiyle, döviz kurunun iktisadi temellerden kopuk bir biçimde sürekli arttığı ve giderek büyüyen bir köpük niteliÄŸi kazandığı dönemlerde oluÅŸan ek yabancı paratalebi ortadan kalkacak. Nitekim, son aylarda yaÅŸanan olumlu geliÅŸmeler köpüğü patlattı. Kamuoyuna bu köpüğün patlayacağı yönünde yapılan uyarılar haklı çıktı. Bu ek dolarizasyon olgusunun tersine dönmesi, yerleÅŸiklerin portföylerinde daha fazla Türk Lirası cinsinden mali varlıklara yönelmeleri anlamına geliyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle, önümüzdeki dönem, 2001 yılına kıyasla Türk Lirası talebinin ve döviz arzının artış göstereceÄŸi bir dönem olmaya aday durumda bulunuyor. Böylelikle, döviz kurunun daha istikrarlı bir yapıya kavuÅŸması mümkün olacak. Bu istikrarın ters para ikamesi eÄŸilimini daha da güçlendirmesi bekleniyor. Bununla birlikte, ters para ikamesinin alacağı boyut açısından, gereÄŸinden fazla iyimser olmamak gerekiyor. Bu sürecin zamana yayılacağı, söz verilen politikaların ve reformların kesintisiz uygulanmasına baÄŸlı olarak ÅŸekilleneceÄŸi açık durumda bulunuyor. BEKLEYÄ°ÅžLERÄ°N OLUMLUYA DÖNÜŞÜ2001 yılının son aylarında bekleyiÅŸlerin olumluya dönmesinin arkasındaki temel neden ise 2002 yılında da önemli miktarda faizdışı bütçe fazlasının hedeflendiÄŸinin açıklanması, reformların sürdürüleceÄŸi sözünün verilmesi ve bunlara baÄŸlı olan ek dış desteÄŸin geleceÄŸinin belli olması olarak belirlendi. BÃœYÃœMEYÄ° ETKÄ°LEYECEK GELÄ°ÅžMELERBu arada, büyümeyi olumlu yönde etkileyecek dört önemli geliÅŸme bekleniyor. 2001 yılında Türkiye`nin kazandığı rekabet gücü, ihracatı olumlu etkileyecek. Güçlü bir bankacılık sistemine ulaşılması ile banka bilançoları saÄŸlıklı biçimde büyümeye baÅŸlayacak ve zamanla kredi hacminde reel bir artış oluÅŸacak. Ters para ikamesine yolaçan nedenlerin, özellikle de döviz kurunun istikrar kazanmasının iç talebi de uyaracak. Bu çerçevede, "yastık altı" dövizlerin bir kısmının mal talebine dönüşeceÄŸi düşünülüyor. Mali piyasalardaki istikrarın ertelenmiÅŸ yatırım ve tüketim harcamalarını uyarması bekleniyor. Böylelikle, Türkiye ekonomisinin tekrar büyüme sürecine gireceÄŸi düşünülüyor. Bu geliÅŸmelerin gerçekleÅŸmesi ile bankacılık sektörünün yapısının güçlü olması arasında çok yakın bir iliÅŸki bulunuyor. FAÄ°Z DIÅžI BÃœTÇE FAZLASIFaizdışı bütçe fazlasının azaltılması önerisi, ekonominin canlanması bir tarafa, daralmayı daha da derinleÅŸtirecek bir öneri konumunda bulunuyor. Farklı ekonomik ortamlarda çare olabilecek bu reçete, iç borcun sürdürülebilirliÄŸinin ve dolayısıyla programın sürdürülebilirliÄŸinin sorgulandığı bir ortamda, hastalığı akut hale getirecek bir reçete ÅŸeklinde deÄŸerlendiriliyor. 2002 yılı enflasyon açısından da, önemli geliÅŸmelerin yaÅŸanacağı bir yıl olacak. Para tabanı çapası para arz fazlası oluÅŸmasını engelleyecek, böylelikle programda hedeflenenin ötesinde bir iç talep baskısı oluÅŸmasını önleyecek. KISA VADELÄ° FAÄ°Z ORANLARIÖte yandan, kısa vadeli faiz oranlarının enflasyonun gelecekte alabileceÄŸi deÄŸerlere göre ayarlanması politikası da, enflasyonist baskıları azaltacak. GerçekleÅŸen enflasyonun hedeflenene doÄŸru yaklaÅŸabilmesi için, toplumda çok yaygın olan geçmiÅŸ enflasyona endeksli fiyatlama davranışlarının da azalması gerekiyor Bu çerçevede, Ekonomik ve Sosyal Konsey`e ve KÄ°T fiyatlandırması nedeniyle kamu kesimine önemli görevler düşüyor. Åžirketler kesiminin ve hanehalkının geçmiÅŸe dayalı fiyatlama davranışından uzaklaÅŸmaları, özel tip bir gelirler politikası uygulanmadığı sürece programın baÅŸarısına baÄŸlı durumda bulunuyor. Buna karşılık, kamu kesimindeki geçmiÅŸ enflasyona endeksli fiyatlama mekanizmalarına son vermek büyük ölçüde kamunun elinde bulunuyor. Bu davranış biçiminden uzaklaşıldığı ölçüde hedeflenen enflasyona ulaÅŸmak açısından önemli mesafeler alınacağı düşünülüyor. TÃœRK LÄ°RASININ DEÄžERLENMESÄ°Tersine para ikamesi sürecini baÅŸlatacak ekonomik ortam ve bu sürecin kendisi, döviz kurunda istikrar anlamına geliyor. Açıklamada, bu konuda ÅŸu görüşlere yer verildi: ``Özellikle bu sürecin baÅŸlangıcında, Türk Lirası`nın reel olarak deÄŸer kazanması beklenmelidir. Nitekim, 2001 yılının son üç ayında Türk Lirası reel olarak deÄŸer kazanmıştır. Bu olgunun da enflasyonu düşürücü yönde etki yapacağı düşünülmektedir. Burada sözü edilen deÄŸerlenme Türk Lirasının uzun dönem denge deÄŸerine doÄŸru bir hareketi ifade etmektedir. 2001 yılı başından itibaren ele alındığında, Türkiye`nin rekabet gücünü azaltıcı bir deÄŸerlenme söz konusu deÄŸildir. Bu nedenledir ki, yukarıda, büyümeyi olumlu etkileyecek unsurlar arasında dış talep de sayılmıştır.`` Ä°THALAT ARTACAKÖte yandan ihracat açısından önemli geliÅŸmeler beklediÄŸi 2002 yılında, ithalatın da artacağı ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: ``Bunun iki temel nedeni var. Birincisi, ithalat ile büyüme hızı arasında çok yakın bir iliÅŸki vardır. Ekonominin büyümeye baÅŸlaması ile ithalat hacminde de önemli artışlar beklemek doÄŸal olacaktır. Ä°kinci neden ise, döviz kurundaki istikrar olacaktır. Bu geliÅŸmeler sonucunda, cari iÅŸlemler hesabının sınırlı miktarda açık vermesi söz konusu olacaktır.`` Â
button