Güncelleme Tarihi:
Edebiyat dünyamızda bir patlama yaşanıyor. 60'lı ve 70'li yıllarda doğmuş olan genç edebiyatçı kuşağı kitapçı raflarını ve vitrinleri doldurmuş durumda. Roman, öykü, oyun ve şiir yazıyorlar. Çoğu kendini ‘‘genç yazarlar’’ kümesi altında görmek istemiyor. Farklı, özgün ve tek olduklarına inanıyor ve standardize edilmekten hoşlanmıyorlar. Zaten ne geldikleri yer, ne aldıkları eğitim, ne dinledikleri müzik, ne hayata bakışları ne de yazdıkları birbirine benziyor.
Ancak Hürriyet Pazar'ın ‘‘Edebiyatta Genç Kuşak’’ çalışması için bir araya geldiler. Aralarında ‘‘Biz rock yıldızı değiliz’’ diyerek toplu fotoğraf çekimine itiraz edenler olduğu gibi, 48 soruluk anketin edebiyat dışı sorularına ‘‘Bu soruları bir Adalet Ağaoğlu'na bir Leyla Erbil'e sorabilir miydiniz?’’ diye tepki gösterenler de oldu. Ya da Özen Yula gibi sorularımızı tam gaz espri ile cevaplayan da... Katılmak için söz verip sonradan cayanları da unutmayalım.
Elbette sayfalarımızda yer alan 20 genç edebiyatçının arasına girecek başka isimler de vardı. Ama bazıları ‘‘diğerleriyle’’ yan yana olmak istemedi. Bazıları da sorularımızı beğenmedi! Birkaçına da ulaşamadık.
Ama çoğu sorularımızı cevapladı.
Cevapları ve tutumları genç kuşak edebiyatçıları biraz tanımamıza, onlara dair fikir sahibi olmamıza yol açıyor.
Kitaplarıyla dikkat çeken bu 20 genç yazar, hem 2000'li yıllarda okuyacağımız yazar profili, hem de edebiyatın yeni güzergahı hakkında ipuçları veriyor.
Ne dinliyorlar?
Mehmet Açar: Caz, rock ve muhtelif alt türleri; Cure, Massive Attack, Björk, Moby...
İsmail Güzelsoy: Teoman. (Arada bir kızı dinlettiği için)
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu: Neşet Ertaş, Bekir Sıtkı Sezgin, Nilüfer, Orhan Hakalmaz, Nana Mouskouri ve klasik batı müziği.
Nalan Barbarosoğlu: Techno ve saz semaileri.
Başar Başarır: Tercihi alaturka. Necdet Yaşar ve Niyazi Sayın sazları, Behiye Aksoy'un sesi, Münir Nurettin'in besteleri favorisi.
Alper Canıgüz: Tom Waits, Nick Cave, Beastie Boys, Orhan Gencebay.
Faruk Nafiz Duman: Janis Joplin, Bulutsuzluk Özlemi ve daima Ruhi Su.
Ömer Erdem: Halk müziği.
Hakan Günday: Punk-rock, gothic, glam-rock; Sex Pistols, Sister of Mercy, David Bowie.
Leyla İpekçi: Rock, klasik, Osmanlı müziği, Sufi müziği; İhsan Özgen, Mercan Dede, Fazıl Say, İlhan Erşahin, Kudsi Erguner.
Müge İplikçi: Klasik ve caz; Bach, Miles Davis, Anouar Brahem.
Karin Karakaşlı: Özgün halk şarkı ve türküleri ile alternatif müzik. PJ Harvey, Björk, U2, Neşet Ertaş, Knar Topluluğu, Duman, Jeff Buckley.
Hatice Meryem: Her tür müzik.
Cahide Birgül: Pop.
Hakan Şenocak: Klasik batı müziği, türkü ve Pink Floyd.
KUŞAKLARINDAN FAVORİLERİ
Mehmet Açar: Öyküde Ayfer Tunç, Yücel Balku, Yekta Kopan ve Murat Gülsoy, romanda İhsan Oktay Anar.
Başar Başarır: Murat Gülsoy, Müge İplikçi.
Faruk Nafiz Duman: Bazıları benden büyük, kuşak sayılır mıyız; Cemil Kavukçu, Hasan Ali Toptaş gibi. Bazıları 'kitapsız' usta öykücüler, Saliha Yadigar, Seçkin Gündüz. Bazılarıysa artık biliniyor, Sema Kaygusuz, Aslı Erdoğan vb.
Hakan Günday: Geniş biçimde genç kuşak dendiğinde Bret Easton Ellis.
İsmail Güzelsoy: Benim kuşağımda en beğendiğim yazar yok. Arada hoş şeylere rastlıyorum. Mesela, Ahmet Yılmaz'ın Leman'daki karikatürlerinde kullandığı diyaloglar, biraz daha belden yukarı olabilse bence muhteşem.
Müge İplikçi: Tek tek ad vermek yerine şöyle diyebilirim: Onların ortaya koyduğu edebiyatı beğeniyorum. Huysuz, canı sıkkın, mutsuz bir edebiyat bu.
Sema Kaygusuz: Hakan Şenocak, Faruk Duman, Murat Yalçın, Yekta Kopan, Özen Yula.
Cahide Birgül: Paul Aster, Julian Barnes, Jeanette Winterson. Kuşağımdan olmasa da Raymond Carver.
Hakan Şenocak: Çağdaşlarımdan dersek, Cemil Kavukçu.
POLİTİKAYLA İLİŞKİLERİ
Mehmet Açar: Kendimi solda görüyorum.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu: Siyasi gelişmelerle ilgileniyorum: Parti tutma manasında hayır. Temsil edilmediğimi düşünüyorum. Ne sağ ne de sol. İslamcı politikalara hayır.
Nalan Barbarosoğlu: Kendimi siyasetlerüstü platformda tanımlıyorum.
Elif Şafak: Tabii ki ilgileniyorum. Hayatın irili ufaklı pek çok meselesinin politikayla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye gibi bir ülkede yaşayıp da politikaya duyarsız olmanın tek bir anlamı olabilir: vurdumduymazlık. Kendimi siyasi yelpazenin solunda tanımlıyorum.
Alper Canıgüz: Gündelik politikadan pek haz etmem.
Faruk Nafiz Duman: Sosyalizmin insanlığın en harika düşü olduğuna inanırım.
Ömer Erdem:Politikaya ilgim, şahıslar ve olaylara bağlı değil. Gidişatın ruhunu bulmaya çalışırım hep. Siyasi yelpazenin hiçbir yerindeyim.
Hakan Günday: Siyasi yelpazenin dışındayım.
İsmail Güzelsoy: Güncel politikayla hiç ilgilenmiyorum ve inanmıyorum. Tarihsel anlamda radikal sol kültürü bir etik tavır olarak anlamlı buluyorum. Çünkü ‘‘Sol dünyanın vicdanıdır.’’
Leyla İpekçi: Radikal demokratım.
Müge İplikçi: Solcuyum, ama Türkiye'deki yelpaze bağlamında değil.
Karin Karakaşlı: Siyasetin bireyin günlük yaşamı üzerinde bu derece etkisi olduğu bir ülkede arzu ettiğimden de fazla ilgileniyorum. Siyasi yelpazenin solundayım.
Sema Kaygusuz: İlgileniyorum, sosyalist düşünceyi savunuyorum, oyumu ÖDP'ye veriyorum.
Hatice Meryem: Politikayla ilgilenmiyorum, politikalarla ilgileniyorum.
Cahide Birgül: Günlük politikayla ilgilenmiyorum ve bu beni rahatsız etmiyor değil. Siyasal yelpazenin ne yazık ki hiçbir yerinde değilim.
Hakan Şenocak: Türkiye'de yaşıyorsanız, politika sizinle yakından ilgilenir, işsiz bırakarak, aç bırakarak, darbeleyerek... Karşılık verdiğinizde siz de ilgilenmiş oluyorsunuz. Her ne kadar edebiyatın konusu değilse de. Siyasal yelpazedeki yerim, düz gidin ve oradan sola dönün. Karşınıza çıkacak.
HANGİ GAZETELERİ OKUYORLAR?
Mehmet Açar: Sabah’taki tasarruf önlemleri nedeniyle haber sitelerini takip ediyorum sadece.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu: Her gün Yeni Şafak. Hafta sonu Hürriyet, Sabah; salı-perşembe Radikal ve Cumhuriyet; cumaları Zaman.
Başar Başarır: Bütün gazeteleri okuyorum. Murat Belge, Hakkı Devrim, Beşir Ayvazoğlu, Serdar Turgut, Tanıl Bora, Nuray Mert en sık okuduklarım.
Alper Canıgüz: Radikal'i düzenli okuyorum. Radikal 2 yazarlarını ilginç buluyorum. Bir de Çetin Altan.
Faruk Nafiz Duman: Gazetelerin hepsini her gün okurum.
Ömer Erdem: Her gün Milliyet ve Yeni Şafak alırım.
Hakan Günday: Hürriyet gazetesini okuyorum.
Leyla İpekçi: Radikal, Hürriyet, Yeni Şafak.
Müge İplikçi: Radikal, Cumhuriyet ve kitap ekleri.
Karin Karakaşlı: İşim gereği bütün gazete ve dergileri tarıyorum. Yazılarını okuduğum köşe yazarları ise Umur Talu, Aslı Erdoğan, Etyen Mahçupyan ve Çetin Altan.
Sema Kaygusuz: Cumhuriyet, Yeni Gündem, Radikal. Okuduğum köşe yazarları Çetin Altan, Murat Belge
Hatice Meryem: Hürriyet, Cumhuriyet, Radikal.
Cahide Birgül: Radikal okuyorum.
Hakan Şenocak: Radikal ve Cumhuriyet'i izliyorum. Hafta sonu Hürriyet alıyorum.
HEPSİ ÜNİVERSİTE MEZUNU
Hepsi üniversite mezunu.
Hiçbiri eserlerini yayımlatmakta güçlük çekmemiş. Ya ödül aldıkları için kitapları basılmış, ya da gönderdikleri dosyalar fazla beklemeden kitap olmuş.
Hiçbiri daktiloda yazmıyor. Çoğu elle yazıp bilgisayara çekiyor, bazıları doğrudan bilgisayarda yazıyor.
Çoğunun cep telefonu da var, İnternetle haşır neşir.
Çoğu yazdıklarının filme çekilmesi ya da şarkı sözü olmasına sıcak yaklaşıyor.
Hiçbiri yazdıklarından kazandığıyla geçinemiyor, bir kısmı reklam yazarlığı yaparak hayatını kazanıyor.
Hemen hepsi büyük reklam kampanyalarını değil ama kitaplarının tanıtımını gerekli buluyor.
Hemen hemen hiçbiri gündelik politikayla ilgili değil, genel anlamda politikaya ilgi duyuyorlar.
Çoğu kendini solda tanımlıyor ve çoğu AB üyesi olmamız gerektiğini düşünüyor.
Hemen hepsi eleştirmenlerin varlığına inanıyor ama Türkiye'deki eleştirmenleri yeterli bulmuyor.
Hemen hemen hiçbiri köşe yazarı olmak istemiyor.
Çoğu dünyadaki edebi trendlere ilgisiz.
Aralarında yabancı dil bilenler çoğunlukta olsa da, Türkçe'den başka yabancı dil bilmeyenler Türkçe'ye çevrilenler dışındaki dünya edebiyatı örneklerini izlemiyor.
Çoğu eksikliğini duyduğunu söylese de düzenli olarak spor yapmıyor.
SEMA KAYGUSUZ (Öykü)
Atlas’ı izliyorum
Ustalarım Türk yazarlardan. Sait Faik, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Tomris Uyar, Leyla Erbil, Vüsat O. Bener, Sevgi Soysal yabancı yazarlardan, Julian Barnes, Cortazar, Mansfield, Çehov, Hemingway, Proust. Varlık, Kitaplık, Adam Öykü, üçüncü öyküler, Adam Sanat adlı edebiyat dergilerini ve Atlas'ı izliyorum. Bir yapıtın eleştirisi olmazsa, o türün üretiminde zaaflar ortaya çıkar. Eleştirmen mutlaka olmalıdır. Eleştirmenlik bir kurum değil, bir yazınsal edimdir ama genç eleştirmenler yetişmiyor, çok az eleştirmen var. Bir edebi eser yalnızca okura tanıtılır. Bir mal ve hizmet değildir, müşteriye fayda vaadetmez. Bu nedenle reklamı da yapılamaz. Avrupa Birliği'ne üyeliği kaçınılmaz buluyorum ancak biz, ‘‘Küreselleşiyoruz’’ cümlesindeki özne değiliz. Küreselleşmeye katılamadığımız gibi, küreselliğin bir parçası olmamak gibi bir taktik de geliştiremiyoruz.
1972 Samsun doğumlu. Gazi Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunu. Reklam yazarı. 1995 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü, 1996 Gençlik Kitabevi ‘‘Genç Öykücü’’ ikincilik ödülünü aldı. 2000 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'nü aldı. Öyküleri 1995 yılından bu yana Varlık, Adam Öykü, Düşler Öyküler, Üçüncü Öyküler ve Kitaplık dergilerinde yayınlandı. Kitapları: Ortadan, Yarısından (Can-1998), Sandık Lekesi (Can-2000)
KARİN KARAKAŞLI (Öykü)
Yazdıklarımı Bono şarkı yapsın
Yazmak için gece saatlerini tercih ettiğimi söyleyebilirim. öykülerin temeli el yazısıyla atılıyor, devamı bilgisayarla geliyor. Sakin ortamda yazıyorum. Ustalarım; en başta hayatın kendisi, Ingeborg Bachmann, Wolfgang Borchert, Jean Rhys, Tezer Özlü, Sait Faik, William Saroyan. Andersen'den Masallar ve Küçük Ev kitapları çocukluğumdan bu yana kutsallığını korur. Müzik, şiir, resim, dans ve sinema beni en çok büyüleyenler. Psikoloji, kişisel gelişim, Ermeni dili ve kültürü başlıca ilgi alanlarım. Futbolla fazla ilgili değilim ancak iyi mücadeleli bir maçı, Avrupa ve Dünya Kupası karşılaşmalarını zevkle seyrederim; Beşiktaş'ı tutuyorum. Yazdıklarım filme çekilse Milço Mançevski'nin, şarkı olsa Bono'nun yapmasını isterdim. Beyni sorgulamalara, yüreği duygulara açık vicdan sahibi herkesin beni okumasını dilerim. Beş yıldır AGOS gazetesinde Cumba adlı köşenin yazarıyım. Aynı gazetede Ermenice olarak da köşe yazarlığı yaptım. Kişisel zevkim için Roll'u, National Geographic'i, Atlas'ı okuyorum. İrlanda'da yaşamak isterdim. Umutsuzluğa kapıldığım, yıldığım anlarda kendimi yaşlanmış hissediyorum.
1972'de İstanbul'da doğdu. Boğaziçi, Yabancı Diller Yüksekokulu Mütercim Tercümanlık Bölümü'nü bitirdi. Çevirmenlik yaptı. Gençlik Kitabevi'nin Öykü Yarışmalarından iki ödülü var. ‘‘Ay Denizle Buluşunca’’ adlı çocuk romanı Bu Yayınevi tarafından basıldı. 1998'de öykü dalında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'nü kazandı. Öykü kitabı ‘‘Başka Dillerin Şarkısı’’ 1999'da Varlık Yayınları'ndan çıktı. Halen Türkçe-Ermenice yayımlanan haftalık Agos Gazetesi'nde çalışıyor.
ELİF ŞAFAK BİLGİN (Roman)
Aşırı sessizlikte paniklerim
Her gün düzenli yazmıyorum. Bazı günler, bazı dönemler daha yoğun çalışıyor; bazen de yazıyı ikinci plana itiyorum. Benim içn yazmak, hayattan ayrı değil, hayatla birlikte, hayatın kendi iniş çıkışları, yalpalamalarıyla birlikte gelişiyor. Yazarlığın dışında bir sürü başka kimliğimiz var. Aynı zamanda birilerinin annesi, oğlu, eşi, sevgilisi, öğretmeni, kiracısı, arkadaşı, asistanı... vs oluyorsunuz. Ve bütün bu kimlikler üstüste eklemleniyor. Yazarlık tam da bu karmaşanın ve hayatın kendi patırtılı gidişatı içinde şekilleniyor. Evimde, bilgisayarda çalışırım. Yazarken kendime ‘‘ortam’’ yaratmaya çalışmam. Tek sorun sessizlik. Aşırı sessizlikte hayat durmuş gibi gelir, paniğe kapılır, çalışamam. Muhakkak ses olmalı, tabiri caizse yaşam sesleri gelmeli. İdeal bir okur olabilmesi için, ideal bir okuma biçimi olmalı kafanızda. Bense ideal bir okuma biçimi olduğunu sanmıyorum. Her metin farklı okumalara açıktır ve başka başka insanlar aynı kitabın bambaşka noktalarına takılabilirler. Bir yazarın çeşitli okur tiplerine açık olması gerektiğine inanıyorum. Evli değilim, evlilik kurumu hakkında olumlu fikirler beslemiyorum. Yapıtlarımda cinselliğe yeterince yer veremediğimi düşünüyorum. Türkiye'de cinselliğin edebiyata ve sinemaya, ya bastırılmış bir ahlakla ya da bu ahlaktan kurtulmanın taşkınlığıyla yansıtıldığını gözlemliyorum. İstanbul'da yaşamayı seviyorum. Bu şehre derin bir sevgi besliyorum. Cep telefonum yok.
1971'de Strasbourg'da doğdu. Kitapları: Kem Gözlere Anadolu (1994), Pinhan (İletişim 1997-Metis 2001), Şehrin Aynaları (İletişim 1999-Metis 2001), Mahrem (Metis, 2000 4. Baskı) Pinhan ile 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde araştırma görevlisi ve ODTÜ Siyaset Bilimi Bölümü'nde doktorasını sürdürüyor.
BAŞAR BAŞARIR (Öykü)
Avrupalı hissetmiyorum
Yazmayı ne yazık ki bir rutine bindiremedim. Yazarken küçük defterlere not alıp sonra bu notları bilgisayarımda birleştiriyorum. Sakin, hatta geç saatleri tercih ediyorum yazmak için. Öykü yazdığım halde şairlerden daha çok etkilendim. Üstad Yahya Kemal'i ustam saymak isterim. Edebiyat dünyası denen şeyi zaten eleştirmenler yaratıyor. Eleştiri olmasa yazar ve okur mahzun kalırdı. Türkiye'de edebiyat eleştirisi de tuhaf bir şekilde ilişkiler ayağına kurban gidiyor. Fikrimce, belli bir okur tipi hedefleyerek yazmak ticareti güçlendirse dahi edebiyata zarar verir. Benim belli bir okur hedefim yok. Günlük yazı yazmak çok ayrı bir şeydir, ayrı bir bakış ve yazma stili gerektirir. Böylesine ayrı iki yazı alanında birden çok başarılı olmak mümkün görünmüyor bana. Yapanların da başardığını görmedim. Fotoğraf da büyük bir tutkum. Yaşım 31 ve artık bekar değilim. Ne bekarlığa karşıyım, ne de evliliğe. Bu memleketten başka bir yerde yaşayabileceğimi sanmıyorum. Cinsellik hayatın en önemli eksenlerinden biridir. Bu kadar belirleyici bir şeyi yazarken gözardı etmek mümkün değil. Kendimi Avrupalı hissetmiyorum, saymıyorum. Bu çok karışık bir kavram.
1970 İstanbul doğumlu. İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Mühendislik Fakültesi mezunu. Halen CNN Türk'ün program müdürü. Kitapları: Kent Kitabı (Armoni-1992), Eski Şehrin Ayazı (Era-1996) ve Nedir Hayat? (Dost-2000).
HAKAN GÜNDAY (Roman)
Beni gençler okusun
Her gün yazmaya çalışıyorum ancak belli bir süresi yok. Günün herhangi bir saatinde yazmaya başlayabiliyorum. Bulunduğum yere göre el yazısı ya da bilgisayarla yazıyorum. Yazarken bulunduğum ortamın hiçbir önemi yok. Ailemle yaşıyorum. Ustalarım Nevzat Çelik ve Louis-Ferdinand Celine. Kutsal kitabım Louis-Ferdinand Celine'in, Gecenin Sonuna Yolculuk isimli romanı. Müzik, resim ve sinemayla ilgileniyorum. Tenis oynuyorum ancak sporla aram çok da iyi değil. Futbola düşkünlüğüm normalin üstünde. Beşiktaşlıyım. Gençler tarafından okunmayı isterim. Sorgulayan, okuduklarından şüphe eden ve araştıran bir okur idealdir.
1976, Rodos doğumlu. Hacettepe Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü ve Universite Libre de Bruxelles'in Siyasal Bilimler Bölümü'ne devam etti. Şu anda AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi'nde öğrenci. Kitabı: Kinyas ve Kayra (Om-2000).
MEHMET AÇAR (Roman)
Futbola meraklıyım
Yazma rutinim yok, evde yalnızken müzik dinleyerek, bilgisayarla yazıyorum. Ustam, dediğim kimse yok. Ama etkilendiğim çok yazar var. Bunların başında da Kafka ve Borges gelir. Sinema ve futbola meraklıyım. Galatasaray taraftarıyım. Tatil günlerinde sadece futbol sayfası için gazete aldığım çok olur. Dünya edebiyatını trendler üzerinden değil, yazarlar üzerinden takip ederim. Yazdıklarımın filme çekilmesine gelince; sinema edebiyatı sömürür, kendi zevki ve yararı uğruna romanı dilediği gibi kullanır. Böylesi bir işkenceye insan sadece para için razı olabilir.
1963'te, Konya'da doğdu. Galatasaray Lisesi, Boğaziçi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. 10 yıldır çeşitli dergilerde çalışıyor, film eleştirileri yazıyor. İlk hikaye kitabı, Anarşik Rehavet (İletişim-1998), ikinci kitabı, Siyah Hatıralar Denizi
(İletişim-2000). Halen Sinema Dergisi Yayın Yönetmeni.
NALAN BARBAROSOĞLU (Öykü)
Köşe yazarı olmak istemem
Yazma rutinimi yazmak için yarattığım fırsatlar oluşturuyor. Bazen bilgisayar klavyesiyle, bazen dolmakalemle yazarım. Baykuşların bulunduğu ortamlarda yazmayı tercih ediyorum. Reklam yazarlığı yaparak geçiniyorum. Öykülerim karşılığında para almıyorum. çok ayıp, çok. Homeros ustamdır. Böyle Buyurdu Zerdüşt, kutsal kitabımdır. Meraklarım, 'Anne bu ne'den öteye gitmez. Merak konusunda tutucuyum. Futbol düşkünlüğümle tanınırım. Loto ve toto oynayanlara danışmanlık yaparım. Vefaspor'u tutarım. Elbette edebi trendleri izlerim. Kendi kuşağımdan Poe'yu beğeniyorum. Küçük adı Edgar olanı. O çocukta iş var. Türkçe bu aralar 'out' olduğundan Türkçe sözcük kullanmamak için özel bir çaba gösteriyorum. Eserlerimin filme çekilmesi fikri beni havalara sıçratıyor. Tabii ki Orson Welles çekecek öykülerimi. Menajerim bu konuyla yakından ilgileniyor. Benim okurum dördüncü cins olan, okuyormuş gibi yapanlar. Her yaşta böyle okur bulmak kolay. Köşe yazarı olmak istemem. Ama üçgen prizma yazarlığına varım.
1961 Adapazarı doğumlu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sistematik Mantık ve Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Metin yazarlığı ve editörlük yapıyor. Öyküleri Argos, Nar ve Adam Öykü'de yayımlandı. Kitapları: Ne Kadar da Güzeldir Gitmek (Oğlak-1996) ve Her Ses Bir Ezgi (Can- 2000).
HATİCE MERYEM (Öykü)
Gerçek bir Fenerbahçeliyim
Elle yazıp bilgisayarda düzeltmeler yapıyorum. Sessiz ortamda, genellikle evde yazıyorum. Ustam tabii ki Sait Faik. Fotoğraf ve sinemayla yakından ilgileniyorum. Bilim, teknik üzerine okumayı çok seviyorum. Fenerbahçe'liyim. Gerçek bir FB'li olmak üzerine de bir öyküm var ilk kitabımda. Her tür müziği dinlerim. Yazdıklarımın filme çekilmesi fikrine bayılırım ve Stanley Kubrick çeksin isterdim, şarkı olsa U2 - Bono yapsın isterdim. Evliyim. Bir çocuk büyütüyorum.
1968'te İstanbul'da doğdu. 9 Eylül Üniversitesi Maliye Bölümü'nden mezun. 1994'te bir süre Londra'da yaşadı. 1999 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nde dikkate değer bulundu. Öyküleri Varlık ve E Dergileri'nde yayımlandı. 1996'dan beri Öküz'ün yayın koordinatörü
ALPER CANIGÜZ (Roman)
Kutsal kitabım Pardayanlar
Ben askerdeydim. Eşim romanımı birkaç yayınevine gönderdi. İletişim'den aradılar, yayımlandı. çoğunlukla bilgisayarla iş ve aile ortamında yazıyorum. Yazdıklarımla geçiniyorum. Ama romanlarla değil reklamlarla. Dostoyevski, Borges, Calvino ve Fowles, Andersen... Bana tesir ettiler. Kutsal kitabım, Pardayanlar. İyi futbol ve masa tenisi oynarım. Beşiktaş'ı tutuyorum. Kitabım filme çekilebilir. Beğendiğim birçok yönetmen var. Roman Polanski diyeyim adet yerini bulsun. Aslında John Woo da olabilirdi. Bir de Afşin Hepçilingirler var ama onu da siz tanımazsınız. Yok yok, en iyisi Woody Allen çeksin. Bir ara Türkiye Salaklar Derneği'ne üye olmayı düşünmüştüm ama gönderdiğim mektuba pul yapıştırmayı unutmuşum. Yazdıklarımda