Güncelleme Tarihi:
SON KİTABIMI İLK ÖZENALP OKUDU
“Bu davada ilk tutuklanan 40 isimden biriyim. Yaklaşık 4 yıllık hapis sürecinde 3 kitap kaleme aldım. ‘Beşiktaş’ta Sırtlan Pususu’nda, gözaltına alındığım günleri ve tüm o operasyonlarda yaşananları anlattım. ‘Silivri’de Firavun Töreni’nde kovuşturma ve mahkeme aşamaları, TSK’ya yönelik saldırıların başladığı ilk operasyon Atabeyler, Zirve Yayınevi, Ergenekon, İstanbul Casusluk, Amirallere Suikast, Poyrazköy, Çürük Raporu davalarında sanık, beraber hapis yattığımız insanların hikâyeleri var. ‘İstanbul’dan İzmir’e Casusluk Kumpası-Kim Bunlar’ ise İstanbul ve İzmir Casusluk davaları arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor. Bu kitabımı, Mamak’ta beraber kaldığımız şehit arkadaşım Murat Özenalp’e ithaf ettim. Murat, eli ciddi kalem tutan bir arkadaşımızdı, kitap ham haldeyken bir okuyayım dedi, son düzeltmeleri yaptı. 1 hafta sonra da vefat etti. Yayınevine gönderdiğim kitaba eklediğim ‘son kelam’ bölümünde Murat’ı anlattım.
4 YIL YATMIŞIZ HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL
İnsan ömründe 4 yıllık süre bir açıdan hiçbir şey değil, arkadaşlarımız hayatını kaybetti. Bunu lütfen yazmanızı istiyorum; 21 yaşında Burakcan’ın, 14 yaşında Berkin Elvanların sokaklarda öldürüldüğü bir ülkede 4 yıl hapis yatmışız, hiç önemli değil, feda olsun, helalı hoş olsun ama biz neden içeri alındık? Bu bir operasyondu, tabii ki siyasi otoritenin arkasında olduğu, Cemaat tarafından yapılan, uluslararası boyutu da olan operasyondu. Denizcilerin yüzde 78’inin bu davada yer alması, uluslararası boyutu gösteriyor. Karacı tek subay var içeride. Bugün Deniz Kuvvetleri TSK’da en iyi yetişmiş subayları barındırıyor. Montrö Anlaşması’nı delmeye çalışan bir müttefikimiz var, ABD. Deniz Kuvvetleri’nin de bu anlaşmanın delinmemesi için, Karadeniz’e çıkışta, uluslararası arenada gösterdiği bir direnç var. Sonra Milli Gemi Projesi (MİLGEM) var, yaratıcıları hapse girdikten sonra indirildi denize. Denizciler usta/ çırak yöntemiyle çalışır, eğitim açısından Akdeniz’de çok ciddi güç haline geldiler. Onlar dışarıdayken Kardak’ı bile ele geçiremediler, içeri girdiler, 16 adamızı Yunanlılar işgal etti. Bu davadan sonra Rumlar, münhasır ekonomik bölgede doğalgaz arama çalışması başlattı, denizciler dışarıdayken buna fırsat vermiyorlardı.
TASFİYE CEMAAT’TEN
Biz karacılarla ilgili boyutu; Türkiye’nin bölünmeye doğru giden sürece ister istemez verecekleri tepkilerin önü kesilmek istendi. Özellikle Cemaat kendi mensuplarının TSK’da önünü açmak için, geleceği parlak subayları, bu isimli davalara katarak, kumpasları bizzat kurgulamıştır. Kimler var bunun içinde; herkesin bildiği polis şefleri, Cemaat’e yakın polisler, TSK ve yargı içindeki uzantıları var. Üçlü sacayağı.
Halen TSK mensubuyum ama dönmeyeceklerden biriyim. Mahkemede elveda demiştim üniformama. Mahkemenin iyi niyetini görmediğim için, savunmalarımda heyete değil, üniformama ve şehit kızına seslenmiştim. Neden; çünkü silah arkadaşlığı böyle olmamalıydı, TSK en azından Fenerbahçe taraftarının gösterdiği duyarlılığı göstermeliydi. İçeri girerken yalnızdık, avukatlarımızı bile kendimiz tutmak zorunda kaldık. Kurumumuz da şaşkındı, beni yolcu ederken ailemden birkaç fert, 1-2 arkadaşım vardı.
ÇIKTIĞIMIZDA BAYRAK İNMİŞTİ
İçeri girerken kimse devlet karayolunu 24 gün kesemiyordu, hiçbir birlikte gündüz gözüyle bayrak indirilmemişti. Çıkarken Mamak’ta binlerce insan karşıladı bizi, haklılığın vermiş olduğu bir coşkuyla. Yine içeri girdiğimizde toplumun bir kesimi darbeci olduğumuza inanırken, çıktığımızda büyük çoğunluğu bunun kumpas olduğuna inanıyordu ama bayrak inmişti. Kurumumuzu genel anlamda eleştiriyoruz ama samimi arkadaşlarımız, mert komutanlarımız var. Jandarma Kurmay Başkanımız ve pek çok general aradı.
Kumpaslar hedefe ulaşmıştır, ilk devrenin galibi kumpasçılardır. İkinci devre, Türkiye’nin arınma süreci olacaktır. Gerçek anlamda hukuk devleti olacaksa Türkiye, hukukun katledildiği bu isimli davalarla yüzleşecektir. Temelinde hukuk yoksa, devlet yok demektir. İnen bayrağı kaldırmak lazım, bu davalarla yüzleşirken bayrak da göndere çekilecektir. Türkiye’de hukukun yerleşmesi adına bu kumpaslarda yer alanlara karşı mücadele edeceğim, elimden gelen her şeyi yapacağım. Dün susmadık, bugün de susmayacağız, ülkeye demokrasi gelinceye kadar mücadele edeceğiz, bu daha başlangıç.”