Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 2011 23:00
Basılmamış kitaplar imha ediliyor. Aklı olanların aklına gelmeyecek bir şey, ancak şeytanın aklına gelebilecek bir şey. Hem ‘Demokratikleşiyoruz’ diye övüneceksin, hem de kitap toplatacaksın. Bu ülkenin başbakanıysan bunları görmezlikten gelemezsin. İşine gelince en ağır eleştirileri getiriyordun yargıya. İki bakanın kadar cesaretinin olmadığı çıktı ortaya. Sen çağdaş bir ülkeye başbakan olamazsın.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon tutuklusu Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adlı kitap çalışmasına “örgütsel doküman” gerekçesiyle el konulması ve imha edilmesine “Basılmamış kitaplar imha ediliyor. Aklı olanların aklına gelmeyecek bir şey, ancak şeytanın aklına gelebilecek bir şey” diye tepki gösterdi. Partisinin milletvekili aday adaylarıyla Ankara Anadolu Gösteri Merkezi’nde bir araya gelen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Başbakan olamazsın- “Hem ‘Demokratikleşiyoruz’ diye övüneceksin, hem de kitap toplatacaksın. Bu ülkenin Başbakanıysan bunları görmezlikten gelemezsin. İşine gelince en ağır eleştirileri getiriyordun yargıya. İki bakanın kadar cesaretinin olmadığı çıktı ortaya. Bir de bu ülkede çıkıp Başbakanlık yapıyorsun. Sen Başbakan olamazsın. Sen çağdaş bir ülkeye Başbakan olamazsın.
Kitap daha basılmamış - Sabah evinin kapısı biraz erken çaldığında yurttaşların içine bir kuşku düşüyor. Ne oldu acaba? Bu kaygıyı 21’inci yüzyılın Türkiye’sine yakıştırabiliyor musunuz? Daha basılmamış, taslak olan bir kitap imha ediliyor, yok ediliyor, mahkeme kararıyla. Ve dönüp siyasal iktidar ‘Biz bu konuda ne yapalım, yargının kararıdır’ diyor. Biz şimdi 12 Eylül zulmü dolayısıyla kimi suçluyoruz? O dönem karar veren yargıçları mı? O dönem kitapları toplayıp terör örgütünün suç unsuru olarak gösteren tabloları mı? Hayır, darbeyi yapanları suçluyoruz. Aynı tabloyu, daha derinden, daha ince yaşıyoruz. Baskıyı bir toplum üzerine inşa etmek, toplumu baskı altında tutmanın 21’inci yüzyılın dünyasında yeri yoktur. Görüyorsunuz baskıcı rejimleri, birer birer kağıttan kaplan gibi yıkılıyorlar.
Memleketi biz savunuruz - Bedelli askerlik teklifimizi verince çıkıp, ‘Memleketi kim savunacak?’ dediler. Bu memleket savunulacak noktaya gelirse, sen hiç merak etme, memleketi savunacaklar Cumhuriyet Halk Partililer’dir. Memleketi savunmak sana kaldıysa hiç şakası yok bu işin. Sabah akşam zigzag yapıyorsun. Hiç meraklanma, CHP’nin dokularında, genlerinde, hücrelerinde Kuvayı Milliye’nin ruhu yatar.
12 milyon aç yatıyor- AKP paniğe kapıldıysa, korkuyorsa, söylediklerimiz halk nezdinde kabul görmüşse bilin ki biz doğru şeyler söylüyoruz. Türkiye’de 12 milyon 715 bin resmi yoksul var, 9 yılda hükümetin getirdiği nokta bu. Aile Sigortası da bir haktır. Eğer bu benim hakkımsa, 600 lira ile geçinemeyecekse siyasetçinin önüne çıkacak, ‘Ben, 600 lira ile geçinemiyorum, bunu artırın’ diyecek, emekli gibi, memur gibi. Hak kavramı budur. Hak kavramı, kişinin sandığa özgürce gidebileceği yol demektir. Yeri gelince böbürleniyorsunuz, ‘16 büyük ekonomiden biri’ diye. Burada da utanmanız lazım. Her yaştan 12 milyon insan aç yatağa giriyor. Şal örtüyorsunuz üzerine görünmesin, diye.”
Adaylık muhabbetiKılıçdaroğlu’nun milletvekili aday adaylarıyla buluştuğu toplantıya, eski Genel Başkan Deniz Baykal ve eski Genel Sekreter Önder Sav da katıldı. CHP aday adayı İlhan Cihaner de salondaydı. Cihaner, önde Güldal Mumcu ile yan yana oturdu. Ön sıradan toplantıyı izleyen Baykal, bir arka sırada oturan, son yerel seçimlerde CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı, eski SHP Genel Başkanı ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın’la gülerek sohbet etti.
Listeler çıkınca kavga yokLİsteler açıklanınca kavga, dövüş istemiyorum. Halkımız kendisiyle barışık bir CHP istiyor. Ve unutmayın benim için gece gündüz, dün bugün yok. Benim için tek bir tarih var o da 13 Haziran sabahı. Böyle bir dönemde sadece bana değil, her birinize tek tek görev düşüyor. Her biriniz ‘Ben, Genel Başkan’dan daha fazla çalışıyorum’ demelisiniz. Bunun için yola çıktık, bunun için çizmeleri giydik, bunun için Anadolu’nun tozlu yollarına döküldük. Ve bize ‘yuh’ çekenlere bile kızmayacaksınız.